ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/373 E., 2024/629 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/373 E., 2024/629 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.12.2024 tarihli, 2024/373 E., 2024/629 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2024/373 E., 2024/629 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2023/115 E., 2023/130 K.

KARAR : Görevsizlik kararı verilmesine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi ve görevsizlik kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya yargı yerinin belirlenmesi için Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

3. Davacı vekili Diyarbakır 2. İdare Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin babası ...’un 11.09.2008 tarihinde gözaltına alındığını ve sonrasında tutuklandığını, olumsuz tutukluluk koşulları nedeniyle babasının sağlığı bozulduğundan vefat ettiğini, babasına karaciğer nakli yapıldığını, diyabet ve hipertansiyon hastası olduğu belirtilerek bir çok kez tutukluluk kararına itiraz edilmesine rağmen Siirt Sulh ve Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından matbu gerekçeyle yasaya ve hukuka aykırı olarak itirazların reddedildiğini, müvekkilinin babasının kanser hastası olduğu ve karaciğerinin iflas ettiği anlaşıldığından tahliye edildiğini, 09.04.2009 tarihinde de vefat ettiğini, yasaya ve hukuka aykırı tutuklama kararı ile tutukluğun devamına dair kararları verenlerin sorumlu olduğunu ileri sürerek 75.000,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

4. Davalı vekili; davacının murisi adına eldeki davayı açma hakkının bulunmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının iddiasını somut delillerle ispatlayamadığını, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Görevsizlik Kararları

5. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin 27.10.2010 tarihli ve 2010/2032 Esas, 2010/2190 Karar sayılı kararı ile; tutuklamadan kaynaklı açılan tazminat davasının adli yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Danıştay 10. Dairesinin 03.12.2013 tarihli ve 2011/994 Esas, 2013/8754 Karar sayılı kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

6. Davacı vekilinin talebi üzerine dosyanın gönderildiği Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 29.08.2014 tarihli ve 2014/608 Esas, 2014/513 Karar sayılı kararı ile; tutuklamadan kaynaklı açılan tazminat davasının davacının oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde açılması gerektiği, davacının da yerleşim yerinin İzmir olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği ile yetkili ve görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.

7. İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.12.2014 tarihli ve 2014/348 Esas, 2014/401 Karar sayılı kararı ile; dosyanın mahkemeye sehven gönderildiği, davacının ikamet adresine göre görevli ve yetkili mahkemenin Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği ile yetkili ve görevli mahkemenin Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.

8. Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.04.2015 tarihli ve 2015/47 Esas, 2015/151 Karar sayılı kararı ile; davacının babasının kamu kurumuna karşı dolandırıcılık suçundan tutuklandığı, tahliye edildikten sonra da hastanede vefat ettiği, soruşturmanın tamamen yersiz olduğuna dair tespit bulunmadığı gibi takipsizlik kararı vefat sebebiyle verildiğinden ve davacının babasının sağlığında açtığı bir dava bulunmadığından CMK’nın 141 inci maddesi gereğince dava şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 18.12.2017 tarihli ve 2017/5151 Esas, 2017/10383 Karar sayılı kararı ile hükmün usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

9. Davacının yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru ve makul sürede yargılanma haklarının ihlâl edildiğine ilişkin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin 15.09.2021 tarihli ve 2018/15222 Başvuru numaralı kararı ile; başvurucunun babasının sağlığının korunması için gerekli koşulların sağlanmadığına ve babasının ölümünün bu durumdan kaynaklandığına ilişkin iddiası hakkında idari ve adli yargı mercilerinin hiçbir değerlendirme yapmaması nedeniyle yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlâl edildiği, bu nedenle yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu, ayrıca ihlâle hem idare mahkemesi hem ceza mahkemesi sebebiyet verdiğinden yeniden yargılamanın hangi mahkeme tarafından yapılacağının belirlenmesi gerektiği, başvurucunun ceza mahkemesinin görevsizlik kararına ilişkin temyiz dilekçesinde dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini ileri sürdüğü, bu koşullar altında ihlâlin sonuçlarının ortadan kaldırılması için ceza mahkemesinin yeniden yargılama yapması gerektiği gerekçesiyle makul sürede yargılanma hakkının ihlâl edildiğine ilişkin iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, yaşam hakkıyla bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlâl edildiğine, karar örneğinin ihlâlin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine, başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

10. Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2022 tarihli ve 2021/451 Esas, 2022/241 Karar sayılı kararı ile; idarenin hizmet kusuru nedeniyle tazminat istemine ilişkin olarak idari yargının görevli olduğu, bu hususu resen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli ve yetkili Siirt Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

11. Davacı vekilinin talebi üzerine dosyanın gönderildiği Siirt İdare Mahkemesinin 10.08.2023 tarihli ve 2022/992 Esas, 2023/540 Karar sayılı kararı ile; Cumhuriyet Savcısının talimatıyla yürütülen soruşturmanın ve soruşturma sonucunda düzenlenen iddianameyle açılan kamu davasında kovuşturma sürecinin, mahkumiyete ilişkin kararın, tüm bu aşamalarda alınan kararlar ve işlemlerin yargılama faaliyetinin bir parçası olduğu ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığı, yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikteki bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden bu sırada uğranıldığı ileri sürülen madde ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

12. Bu aşamadan sonra Siirt İdare Mahkemesinin başvurusu üzerine görev uyuşmazlığını inceleyen Uyuşmazlık Mahkemesinin 15.05.2023 tarihli ve 2022/648 Esas, 2023/358 Karar sayılı kararı ile; davanın görünüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu, ancak Uyuşmazlık Mahkemesinin adli yargı içerisinde hangi yargı merciinin bu davaya bakmakta görevli olduğu konusunda karar verme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle adli yargının görevli olduğuna, Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2022 tarihli görevsizlik kararının kaldırılmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.

13. Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.09.2023 tarihli ve 2023/343 Esas, 2023/480 Karar sayılı kararı ile; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararın hukuk dairelerinin görevleri başlıklı bölümünde haksız fiile ilişkin davaların Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görev alanında olduğunun belirtildiği, ilgili düzenleme ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararı gözetildiğinde Cumhuriyet savcısı ve hakimlerin yargılama sürecinde işlemiş olduğu haksız filler nedeniyle Devlet aleyhine açılan davaların CMK’nın 141/3 ve HMK’nın 47 nci maddeleri kapsamında ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiş, davacı vekilinin talebi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.

Özel Daire Kararı

14. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) 14.12.2023 tarihli ve 2023/115 Esas, 2023/130 Karar sayılı kararı ile; “…17/12/2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren CMK’nun 141. maddesinde “koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” başlığı altında; suç soruşturması ve kovuşturması sırasında haksız yakalama, tutuklama, tutukluluğun devamına ilişkin işlemler nedeniyle maddi ve manevi her türlü zararın CMK'nın 142/(2). maddesi gereğince zarar görenin oturduğu yer Ağır Ceza mahkemesinde karara bağlanacağı düzenlenmesi mevcuttur.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine 6545 sayılı kanun ile eklenen fıkrada ise suç soruşturması veya kavuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir hükmü ile sorumluluk koşulları tüm haksız fiil ve diğer sorumluluk sebepleri olarak genişletilmiştir. Aynı kanunun 86. maddesinde ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyalar mahkemesince Yargıtay incelemesinde bulunan dosyalar ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilir hükmü mevcuttur.

Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararı dikkate alındığında görevli mahkemenin Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi olduğu anlaşılmakla Dairemizce görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Dava dilekçesinin Dairemizin görevsiz olması sebebiyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğuna, talep halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine

2-Kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 25/01/2023 tarih ve 1 sayılı kararının ortak hükümler 17. maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine,..” karar verilmiş ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

II. ÖN SORUN

15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi arasında temyiz edilmeksizin kesinleşen kararlar nedeni ile ortaya çıkan görev uyuşmazlığının çözüm yerinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu mu yoksa Yargıtay 5. Ceza Dairesi mi olduğu, Yargıtay 5. Ceza Dairesi olduğuna karar verildiği takdirde dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

16. Davacı vekili, müvekkilinin babasının olumsuz tutukluluk koşulları nedeniyle sağlığı bozulduğundan vefat ettiğini, bir çok kez tutukluluk kararına itiraz edilmesine rağmen Siirt Sulh ve Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından matbu gerekçeyle yasaya ve hukuka aykırı olarak itirazlarının reddedildiğini, tutuklama kararı ile tutukluğun devamına dair kararları verenlerin sorumlu olduğunu ileri sürerek 75.000,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

17. Yapılan yargılama sırasında Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkması üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

18. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1960 tarihli ve 1960/23 Esas, 1960/14 Karar sayılı kararında “Hukuk ve ceza mahkemeleri arasında selbi vazife uyuşmazlığı çıktığı takdirde dava konusu olan işin hukuka ait olması halinde Dördüncü Hukuk Dairesinin, cezaya ilişkin olduğu takdirde de Üçüncü Ceza Dairesinin merci tayinine vazifeli olacağına” karar verilmiştir.

19. Bu aşamada eldeki dava yönünden dava konusu olan hususun belirlenmesi gerekmektedir.

20. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 573 ve devamı maddelerinde “hakim ve icra reisi” aleyhine 573 üncü maddede belirtilen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 25.03.1931 tarihli ve 1931/19 Esas, 1931/35 Karar sayılı kararı ile de ceza hâkimlerinin de hâkim kavramı içinde olduğu kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcıları ise başlık ve madde metni dikkate alındığında 1086 sayılı Kanun'un 573 ve devamı koruması içine alınmamış, genel sorumluluk sebepleri çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmiştir.

21. 09.02.2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6110 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi ile mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 12 nci maddesi ile de 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na (2802 sayılı Kanun) 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş, hâkim ve Cumhuriyet savcılarının bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, hâkim ve Cumhuriyet savcıları aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı hükme bağlanmıştır.

22. 6110 sayılı Kanun’un Geçici 2 nci maddesinde ise görevli mahkeme konusunda düzenleme yapılmış, 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) yürürlüğe girinceye kadar mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesindeki sebeplere dayanılarak açılacak tazminat ve rücu davalarında hâkimlerin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hüküm altına alınmıştır.

23. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, madde gerekçesinde; Hükümde geçen hâkim kavramının genel anlamda kullanıldığı, buna yargı yetkisini kullanan tüm hâkimlerin dâhil olduğu, ilk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri keza ceza mahkemesi hâkimlerinin de buraya dâhil olduğu ifade edilmiştir.

24. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 46 ncı maddesine istinaden açılan tazminat davalarında görevli mahkeme 47 nci maddede gösterilmiştir. Sözü edilen maddedeki hükümde ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği belirtilmiştir.

25. Ancak 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19 uncu maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Kanun'un 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle Cumhuriyet savcıları hakkında açılacak tüm tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu, ceza hâkimleri hakkında ise 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesi haricindeki hukuksal nedene dayalı olarak açılan tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.

26. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” başlıklı 141 inci maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında maddenin birinci fıkrasında düzenlenen hâller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.

27. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 142 nci maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı hükmü getirilmiştir.

28. Öte yandan 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile (6545 sayılı Kanun) 5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine:

“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.

(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.” şeklinde üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir.

29. Ayrıca ceza hâkimleri ve Cumhuriyet savcıları hakkında açılmış derdest olan davalar hakkında ise 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a (5320 sayılı Kanun) Geçici 8 inci madde eklenerek bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince 5271 sayılı Kanun'un 141 ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı düzenlenmiştir.

30. Somut olayda davacı vekili tarafından müvekkilinin babası hakkında yasaya ve hukuka aykırı olarak verildiği iddia olunan tutuklama kararı ile tutukluğun devamına dair kararlar sebebiyle tazminat talep edilmiş olup dava konusu olan husus 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 inci maddesinde düzenlenmiştir.

31. Bu durumda Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 18.01.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı ile ceza hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda yargı yerinin belirlenmesi konusunda Yargıtay 5. Ceza Dairesi görevlendirilmiş olduğundan davaya konu işin de ceza hukukundan kaynaklanması sebebiyle yargı yerinin belirlenmesinde Yargıtay 5. Ceza Dairesi görevlidir.

32. Nitekim aynı ilkelere Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2023 tarihli ve 2023/4-548 Esas, 2023/1398 Karar sayılı kararı ile 17.09.2019 tarihli ve 2019/4-461 Esas ve 2019/902 Karar sayılı kararında da değinilmiştir.

33. O hâlde dosya yargı yerinin belirlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın YARGITAY 5. CEZA DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA TEVDİİNE,

Karardan bir örneğin Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2024373-e-2024629-k-sayili-karari