Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/313 E., 2024/664 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11.12.2024 tarihli, 2024/313 E., 2024/664 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2024/313 E., 2024/664 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2023/63 E., 2023/72 K.
KARAR : Davanın reddine
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı; 13 Ocak 2003 tarihinde Mehmet Şahin'in öldürülmesi olayına karıştığı gerekçesiyle gözaltına alındığını, gözaltında iken çok kötü muameleye maruz kaldığını ve tanık olduğu davada sanık olarak Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına sevk edildiğini, cinayete iştirak etmek suçundan da tutuklanarak cezaevine konulduğunu, davanın 6 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde başlayıp İstanbul 14. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde 2008 yılında son bulduğunu, çete üyesi olmak ve cinayete asli fail olarak katılma suçlamasıyla cezalandırıldığını, yargılama sürecinde hasta olmasına rağmen çok büyük haksızlık ve hukuksuzluklarla karşılaştığını, kanun yararına bozma talebi sonucunda da kazanılmış hakkının elinden alındığını, masumiyet karinesinin, eşitlik ilkesinin, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlâl edildiğini, lehine uygulanması gereken kanun hükümlerinin hukuksuz olarak uygulanmadığını, bu nedenle mağdur olduğunu ileri sürerek bahse konu ihlâllerin lehine olan infaz hükümleri uygulanmak suretiyle giderilip 150.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Özel Daire Kararı
5. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01.06.2023 tarihli ve 2023/63 Esas, 2023/72 Karar sayılı kararı ile; “…Dava, ağır ceza mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında ".... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında mahkememiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6545 sayılı Yasa'nın 70. maddesi ile değişik 141 ve 142. maddeleri ile HMK'nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği sebebiyle usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi Edirne Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,
3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,..” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
6. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
7. Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2023 tarihli ve 2023/4-938 Esas, 2023/1266 Karar sayılı kararı ile;
"...Dava, yargısal faaliyet nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Özel Dairece dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde kararı temyiz eden davacının temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını yatırdığına dair makbuz bulunamamıştır.
Buna göre;
Davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmâl etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,.." karar verilmiştir.
8. Geri çevirme kararı üzerine Özel Dairece davacıya 15.01.2024 tarihli muhtıra çıkarılmış olup anılan muhtıra davacıya 17.01.2024 tarihinde tebliğ edilmiştir. Muhtıranın tebliği sonrasında sunulan 19.01.2024 havale tarihli beyan dilekçesinde davacı adli yardım talebinde bulunmuştur.
II. ÖN SORUN
9. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce iki husus ön sorun olarak ele alınmıştır.
A. Birinci Ön sorun
10. Davacının adli yardım talebini inceleme görevinin, Hukuk Genel Kuruluna mı yoksa Özel Daireye mi ait olduğu hususu birinci ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
11. Ön sorun ile ilgili hususların açıklığa kavuşturulması açısından yasal düzenlemelerin incelenmesi gereklidir.
12. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Kanun'un 334 ilâ 340 ıncı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.”
13. Mahkeme kararını adli yardım talepli olarak temyiz eden taraf, adli yardımı Yargıtaydan talep etmelidir. Yargıtay tarafından öncelikle adli yardım talebi incelenir. Bu kapsamda davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan Hukuk Genel Kuruludur.
14. Hâl böyle olunca; davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili merciinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Daire olmayıp Hukuk Genel Kurulu olduğuna oy çokluğuyla karar verilerek ikinci ön sorunun incelenmesine geçilmiştir.
B. İkinci Ön Sorun
15. Davacının vermiş olduğu adli yardım talepli dilekçesinin yerinde olup olmadığı hususu ikinci ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334 üncü maddesinin birinci fıkrası “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.
17. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336 ncı maddesinin ikinci fıkrasında “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
18. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının adına kayıtlı herhangi bir taşınmazın bulunmadığı, Sosyal Güvenlik Kurum kaydına göre son çalışma kaydının 1996 yılında sonlandığı, aylık gelirinin mevcut olmadığı, davacının hâlihazırda hükümlü olarak cezaevinde olduğu anlaşılmaktadır.
19. Bu durumda davacının kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kararın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için gereken temyiz harcını kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından yapılan ikinci görüşmede adli yardım talebinin kabulüne oy çokluğuyla karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
III. GEREKÇE
20. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 573 ve devamı maddelerinde, “hâkim ve icra reisi” aleyhine 573 üncü maddede belirtilen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, 25.03.1931 tarihli ve 19/35 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ceza hâkimlerinin de hâkim kavramı içinde olduğu kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcıları ise başlık ve madde metni dikkate alındığında 1086 sayılı Kanun'un 573 ve devamı maddeleri kapsamına alınmamış, haklarında genel sorumluluk sebepleri çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmiştir.
21. 09.02.2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14 üncü maddesi ile 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Aynı Kanun’un 12 nci maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş; hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, hâkim ve savcılar aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı hükme bağlanmıştır.
22. 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 2 nci maddesinde görevli mahkeme düzenlenmiş olup 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Kanun yürürlüğe girinceye kadar mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesindeki sebeplere dayanılarak açılacak tazminat ve rücu davalarında hâkimlerin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği belirtilmiştir.
23. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, madde gerekçesinde “Hükümde geçen “hâkim” kavramı, genel anlamda kullanılmıştır. Buna, yargı yetkisini kullanan tüm hâkimler dahildir. Örneğin, İlk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri, keza ceza mahkemesi hâkimleri de buraya dahildir.” açıklamasına yer verilmiştir.
24. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesine istinaden açılan tazminat davalarında görevli mahkeme 47 nci maddede düzenlenmiş; ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hükmü getirilmiştir.
25. 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19 uncu maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılacak tüm tazminat davalarında; “ceza hâkimleri” hakkında ise 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesi haricindeki hukuksal nedene dayalı olarak açılan tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.
26. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” başlıklı 141 inci maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında birinci fıkrasında düzenlenen hâller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
27. Ceza Mahkemesi Kanunu'nun 142 nci maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı belirtilmiştir.
28. 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6545 sayılı Kanun)’un 70 inci maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine;
“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.” şeklinde üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir.
29. Ayrıca 6545 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesi ile de “ceza hâkimleri” ve “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış ve derdest olan davalar hakkında 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a geçici 8 inci madde eklenerek bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davalarına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince 5271 sayılı Kanun'un 141 ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
30. Somut olayda davacı İstanbul 14. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin kararı sonrasında Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliği ve ilgili Cumhuriyet Savcılığının infaza dair işlemleri ile ilgili talepte bulunmuş olmakla yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca görevli mahkeme davacının oturduğu yer ağır ceza mahkemesidir.
31. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-331 Esas, 2023/1269 Karar; 18.05.2021 tarihli ve 2018/4-570 Esas, 2021/566 Karar ile 14.04.2022 tarihli ve 2020/10-64 Esas, 2022/547 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
32. Hâl böyle olunca Özel Dairece verilen dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- (II-B) bendinde (§ 15-19) açıklanan nedenlerle davacının ADLİ YARDIM TALEBİNİN KABULÜNE,
2- (III) bendinde (§ 20-32) açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.