Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/310 E., 2024/713 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11.12.2024 tarihli, 2024/310 E., 2024/713 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2024/310 E., 2024/713 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2021/107 E., 2021/129 K.
KARAR : Davanın reddine
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı adli yardım talepli dava dilekçesinde; İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/313 Esas sayılı dosyasında kamu oyunda "Adnan Oktar Davası" olarak bilinen davanın sanıklarından biri olduğunu, dosyanın istinaf aşamasında bulunduğunu, hâlen Tekirdağ Cezaevinde tutuklu olduğunu, yargılama esnasında mahkeme hâkimlerinin 23.06.2020 tarihli tutanakta sahtecilik yaptıklarını, duruşma tutanağını değiştirdiklerini ve tahrif ettiklerini, gerçekte hiç söylenmemiş olan sözleri söylenmiş gibi göstererek kötüniyetli biçimde hüküm verdiklerini, ek savunma almamalarına rağmen almış gibi gösterdiklerini, adaletsiz şekilde hapis cezası verildiğini, haksız ve hukuka aykırı verilen hapis cezası yüzünden manevi zarara uğradığını ileri sürerek 100.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı ... Hazinesine ve ihbar olunanlara dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve dosya üzerinden karar verilmiştir.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/107 Esas, 2021/129 Karar sayılı kararı ile;
“…Dava, ceza mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında "... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.” gerekçesi ile dava dilekçesinin mahkemenin görevsizliği sebebiyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul (Çağlayan) Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
8. Hukuk Genel Kurulunun 02.06.2022 tarihli ve 2022/4-233 Esas, 2022/797 Karar sayılı kararı ile;
“…Dosya içerisinde kararı temyiz eden davacının temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcı yatırdığına dair makbuz bulunamamıştır.
Buna göre;
Davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmâl etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir…” gerekçesiyle davacı tarafından temyiz harçlarının ikmâl edilmesi için süre verilmek üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiştir.
9. Hukuk Genel Kurulunun geri çevirme kararı sonrasında Özel Dairece, Hukuk Genel Kurulu kararı ve temyiz harçlarının yatırılması için bir haftalık kesin süreli muhtıra davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı tarafından adli yardım kapsamında temyiz harcından muaf tutulma talepli dilekçe verilmiş ve temyiz harçları tamamlanmamıştır.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
10. Kararın süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2023 tarihli ve 2023/4-411 Esas, 2023/1295 Karar sayılı kararı ile “…Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine sunduğu 06.12.2021 tarihli ve adli yardım talepli dava dilekçesiyle, ceza mahkemesi hâkimlerinin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunduğu, Özel Dairece; davacının adli yardım talebi değerlendirilmeden tensiple davanın usulden reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verildiği, Özel Dairece davacıya temyiz harçlarının tamamlatılması için 03.08.2022 tarihinde muhtıra tebliğ edildiği, davacı tarafından temyiz harç ve masrafları tamamlanmadan 09.08.2022 tarihli adli yardım kapsamında muaf tutulma talepli dilekçe verildiği, ancak dilekçesinde yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin belgeler sunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından malî durumunu gösterir hiçbir belge sunulmadığı, kanun yoluna başvururken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansının yatırılması gerektiği, bunun ise yüklü bir miktar olmadığı, davacının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacının cezaevinde olduğu, mal varlıklarına el konulduğu, dava ve temyiz masraflarını ödeyecek durumda olmadığı, adli yardımdan faydalanması için belge ibraz etmesinin gerekmediği gerekçesiyle adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca, davacının adli yardım talebi, HMK’nın 334/1 inci maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından, davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir…” gerekçesiyle davacının adlî yardım talebinin reddine ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
11. Hukuk Genel Kurulunun geri çevirme kararı sonrasında Özel Dairece, Hukuk Genel Kurulu kararı ve temyiz harçlarının yatırılması için bir haftalık kesin süreli muhtıra davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve davacı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz harçları yatırılmıştır.
II. GEREKÇE
12. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 573 ve devamı maddelerinde, “hâkim ve icra reisi” aleyhine 573 üncü maddede belirtilen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, 25.03.1931 tarihli ve 19/35 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ceza hâkimlerinin de hâkim kavramı içinde olduğu kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcıları ise başlık ve madde metni dikkate alındığında HUMK’nın 573 ve devamı maddeleri kapsamına alınmamış, haklarında genel sorumluluk sebepleri çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmiştir.
13. 09.02.2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14 üncü maddesi ile HUMK’nın 573 üncü maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Aynı Kanun’un 12 nci maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş; hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, hâkim ve savcılar aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı hükme bağlanmıştır.
14. 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 2 nci maddesinde görevli mahkeme düzenlenmiş olup 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girinceye kadar mülga HUMK’nın 573 üncü maddesindeki sebeplere dayanılarak açılacak tazminat ve rücu davalarında hâkimlerin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği belirtilmiştir.
15. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın 46 ncı maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, madde gerekçesinde “Hükümde geçen “hâkim” kavramı, genel anlamda kullanılmıştır. Buna, yargı yetkisini kullanan tüm hâkimler dahildir. Örneğin, İlk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri, keza ceza mahkemesi hâkimleri de buraya dahildir” açıklamasına yer verilmiştir.
16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesine istinaden açılan tazminat davalarında görevli mahkeme 47 nci maddede düzenlenmiş; ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hükmü getirilmiştir.
17. 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19 uncu maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılacak tüm tazminat davalarında; “ceza hâkimleri” hakkında ise HMK’nın 46 ncı maddesi haricindeki hukuksal nedene dayalı olarak açılan tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.
18. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” başlıklı 141 inci maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında 141 inci maddenin birinci fıkrasında düzenlenen hâller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddî ve manevî her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
19. Aynı Kanun’un 142 nci maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı belirtilmiştir.
20. 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6545 sayılı Kanun)’un 70 inci maddesi ile CMK’nın 141 inci maddesine;
“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.” şeklinde üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir.
21. Ayrıca 6545 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesi ile de “Ceza hâkimleri” ve “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış ve derdest olan davalar hakkında 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a geçici 8 inci madde eklenerek bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davalarına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince CMK’nın 141 ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
22. Somut olayda davacı İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan işlemler nedeniyle tazminat talep etmiş olup yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca görevli mahkeme davacının oturduğu yer ağır ceza mahkemesidir.
23. Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-107 Esas, 2023/328 Karar, 14.04.2022 tarihli ve 2020/10-64 Esas, 2022/547 Karar ve 18.05.2021 tarihli ve 2018/4-570 Esas, 2021/566 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
24. Hâl böyle olunca Özel Dairece verilen dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.
III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.