Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/309 E., 2024/618 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04.12.2024 tarihli, 2024/309 E., 2024/618 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2024/309 E., 2024/618 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2022/87 E., 2022/77 K.
KARAR : Davanın usulden reddine
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; kendisinin katılan olduğu Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/411 Esas sayılı dosyasının, ... ile ...'ın sanık olduğu hakarete ilişkin dosyalarla aralarında herhangi bir bağ olmamasına rağmen birleştirildiğini, her iki sanığın da kendisinin özel yaşamını öğrendiğini, aralarında gerçekte bir bağlantı olmayan iki dosyanın birleştirilmesinin yargılamanın etkin işlemesini engellendiği gibi özel hayatın gizliliğini de ihlal ettiğini, bu nedenle manevi zarar gördüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte 250.00,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı ... vekili; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında devlet aleyhine hangi sebeplerle tazminat davası açılabileceğinin tahdidi olarak sayıldığını, dava dilekçesinde iddia edilen hususların belirtilen maddede sayılan sebeplerin hiç birisinin kapsamına girmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Görevsizlik Kararı
6. Çanakkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.09.2022 tarihli ve 2022/267 Esas, 2022/305 Karar sayılı kararı ile; eldeki davada Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesin görev yönünden reddine karar verilmiş, kararın 08.11.2022 tarihinde kesinleşmiş ve davacının 17.10.2022 tarihli talebi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Özel Daire Kararı
7. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29.11.2022 tarihli 2022/87 Esas, 2022/77 Karar sayılı kararı ile;
"... Dava, ceza mahkemesi hakiminin yargısal faaliyeti nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında ".... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında mahkememiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6545 sayılı Yasa'nın 70. maddesi ile değişik 141 ve 142. maddeleri ile HMK'nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği sebebiyle usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,
3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
8. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı
9. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2023 tarihli 2023/4-331 Esas, 2023/1269 Karar sayılı kararı ile;
"...Dava, yargısal faaliyet nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Özel Dairece dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Davacının temyiz dilekçesinde, dava dilekçesinde bulunan adli yardım talebi hakkında bir karar verilmediği ileri sürülmüş ise de kanun yolu aşamasında adli yardım talebi bulunmamakla birlikte temyiz başvurma ve maktu temyiz karar harcını yatırdığına dair makbuz da bulunamamıştır.
Buna göre;
Davacıya temyiz başvurma ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,.." karar verilmiştir.
II. ÖN SORUN
10. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce iki husus ön sorun olarak ele alınmıştır.
A. Birinci Ön sorun
11. Davacının 05.03.2024 tarihli adli yardım talebini inceleme görevinin, Hukuk Genel Kuruluna mı yoksa Özel Daireye mi ait olduğu hususu birinci ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
12. Somut olayda; Özel Dairece dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, karar davacının yasal danışmanına 23.01.2023 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı 18.01.2023 tarihli dilekçesiyle kararı temyiz etmiş ancak temyiz harçlarını yatırmamıştır. Hukuk Genel Kurulunca 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiş, Özel Dairece 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine göre düzenlenen 24.01.2024 tarihli muhtıra davacıya 06.03.2024 tarihinde, yasal danışmanına ise 01.02.2024 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı temyiz harç ve masraflarının yatırmamış ancak 05.03.2024 tarihli adli yardım talepli dilekçesini sunmuştur.
13. Ön sorun ile ilgili hususların açıklığa kavuşturulması açısından yasal düzenlemelerin incelenmesi gereklidir.
14. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Kanun'un 334 ilâ 340 ıncı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.”
15. Mahkeme kararını adli yardım talepli olarak temyiz eden taraf, adli yardımı Yargıtaydan talep etmelidir. Yargıtay tarafından öncelikle adli yardım talebi incelenir. Bu kapsamda davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan Hukuk Genel Kuruludur.
16. Hâl böyle olunca; davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili merciinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Daire olmayıp Hukuk Genel Kurulu olduğuna oy çokluğuyla karar verilerek ikinci ön sorunun incelenmesine geçilmiştir.
B. İkinci Ön Sorun
17. Davacının vermiş olduğu adli yardım talepli dilekçesinin yerinde olup olmadığı hususu ikinci ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
18. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334 üncü maddesinin birinci fıkrası “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.
19. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336 ncı maddesinin ikinci fıkrasında “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
20. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının adli yardım talepli dava dilekçesiyle, ceza mahkemesi hâkiminin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuş, Özel Dairece; davacının adli yardım talebi değerlendirilmeden tensiple görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiştir. Özel Dairece temyiz harçlarının tamamlatılması için davacıya ve yasal danışmanına muhtıra tebliğ tebliğ edilmesi üzerine davacı temyiz harç ve masraflarını yatırmadan 05.03.2024 tarihli adli yardım talepli dilekçesiyle birlikte yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin belgeler sunmuştur.
21. Davacının Adli yardım talebine eklenen belgelere göre davacının gayrimenkulünün ve kendisine bağlanmış maaşının bulunmadığı, öğrenci belgesine göre de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulunda öğrenci olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davacının kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kararın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için gereken temyiz harcını kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulüne oy birliğiyle karar verildikten sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
III. GEREKÇE
22. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 573 ve devamı maddelerinde, “hâkim ve icra reisi” aleyhine 573 üncü maddede belirtilen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, 25.03.1931 tarihli ve 19/35 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ceza hâkimlerinin de hâkim kavramı içinde olduğu kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcıları ise başlık ve madde metni dikkate alındığında 1086 sayılı Kanun'un 573 ve devamı maddeleri kapsamına alınmamış, haklarında genel sorumluluk sebepleri çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmiştir.
23. 09.02.2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14 üncü maddesi ile 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Aynı Kanun’un 12 nci maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş; hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, hâkim ve savcılar aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı hükme bağlanmıştır.
24. 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 2 nci maddesinde görevli mahkeme düzenlenmiş olup 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Kanun yürürlüğe girinceye kadar mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesindeki sebeplere dayanılarak açılacak tazminat ve rücu davalarında hâkimlerin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği belirtilmiştir.
25. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, madde gerekçesinde “Hükümde geçen “hâkim” kavramı, genel anlamda kullanılmıştır. Buna, yargı yetkisini kullanan tüm hâkimler dahildir. Örneğin, İlk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri, keza ceza mahkemesi hâkimleri de buraya dahildir.” açıklamasına yer verilmiştir.
26. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesine istinaden açılan tazminat davalarında görevli mahkeme 47 nci maddede düzenlenmiş; ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hükmü getirilmiştir.
27. 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19 uncu maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılacak tüm tazminat davalarında; “ceza hâkimleri” hakkında ise 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesi haricindeki hukuksal nedene dayalı olarak açılan tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.
28. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” başlıklı 141 inci maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında birinci fıkrasında düzenlenen hâller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
29. Ceza Mahkemesi Kanunu'nun 142 nci maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı belirtilmiştir.
30. 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6545 sayılı Kanun)’un 70 inci maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine;
“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.” şeklinde üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir.
31. Ayrıca 6545 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesi ile de “ceza hâkimleri” ve “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış ve derdest olan davalar hakkında 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a geçici 8 inci madde eklenerek bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davalarına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince 5271 sayılı Kanun'un 141 ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
32. Somut olayda davacı Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan işlemler nedeniyle tazminat talep etmiş olup yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca görevli mahkeme davacının oturduğu yer ağır ceza mahkemesidir.
33. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-331 Esas, 2023/1269 Karar; 18.05.2021 tarihli ve 2018/4-570 Esas, 2021/566 Karar ile 14.04.2022 tarihli ve 2020/10-64 Esas, 2022/547 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
34. Hâl böyle olunca Özel Dairece verilen dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- (II-B) bendinde (§ 17-21) açıklanan nedenlerle davacının Adli yardım talebinin kabulüne,
2- (III) bendinde (§ 22-34) açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.