Hukuk Genel Kurulu'nun 2024/186 E., 2024/222 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.05.2024 tarihli, 2024/186 E., 2024/222 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2024/186 E., 2024/222 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/288 E., 2022/416 K.
Taraflar arasındaki dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi ile ormandan çıkartılan yer olduğu hususunun tapuya şerh verilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararı, Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2023 tarihli ve 2023/8-516 Esas, 2023/965 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:
Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ıncı maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aynı Kanun'un 442 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 4421 sayılı Kanun'un 4/b-1 maddesi uyarınca takdiren 2.320,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
Karar düzeltme harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
08.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Dava, hâlen tarla niteliği ile Hazine adına kayıtlı dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yer olduğuna dair şerh verilmesi istemine ilişkindir.
Dava niteliği itibariyle bir tesbit davasıdır. Davacı taraf taşınmazın geçmişte kesinleşmiş orman sınırları içerisinde olduğunu, orman kadastro komisyonlarınca orman sınırları dışında bırakılması nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre 2/B niteliğinde olduğunun tespitini ve bu hususun tapunun beyanlar hanesine şerh olarak yazılmasını istemektedir.
Uyuşmazlığa uygulanması gereken mevzuata çoğunluk görüşünde ayrıntısıyla yer verilmekle burada tekrardan kaçınılmıştır.
Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın 2/B niteliğinde olup olmadığı ve geçmişi orman olup da, orman kadastro komisyonunca 2/B işlemi yapılmadan orman sınırları dışında bırakılan ve Hazine adına tarla niteliği ile tapulanan taşınmazlarda, taşınmazların 2/B niteliğinde olduğunun tespiti ile tapunun beyanlar hanesine 2/B şerhi verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesine göre; geçmişi orman olan ve kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan orman alanları, 31.12.1981 taşınmazdan önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş ise, orman sınırları dışına çıkartılır.
Aynı yasanın Ek maddesi 10 uncu maddesi hükmüne göre, 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlar Maliye Hazinesi lehine orman sınırlarına çıkarıldığından kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap edilemez.
Orman Kadastro Komisyonunca ilk defa tahdit yapılan yerlerde, geçmişi orman olan yerlerin, orman tahdidi içinde gösterilmesi sonrasında 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş ise, 2/B parseli oluşturarak orman sınırları dışına çıkarılması, orman tahdit çalışması daha önce yapılan tahditi kesinleşen ve orman sınırları içinde kalan yerler yönünden ise, 2/B parseli oluşturarak yine orman sınırları dışına çıkarılması gerekir.
Orman kadastro komisyonlarınca geçmişi orman olduğu hâlde 2/B parseli oluşturulmayıp orman sınırları dışında ziraat arazisi olarak gösterilen ve bu şekilde tahdidi kesinleşen yerlerin tahdidin kesinleşmesinden itibaren kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabı mümkündür. Diğer yandan kesinleşen tahdit içinde kalan orman alanları 2/B işlemi yapılarak orman sınırları dışına çıkarılabilecek iken, orman kadastrosu komisyonlarınca kesinleşen kadastro yok sayılarak ya da geçersiz veyahut iptal edildiği kabul edilerek orman sınırları dışında bırakılması ve Hazinece itiraz edilmeyip kesinleşmesi durumunda zilyetlerinin kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle iktisap etmesi mümkün olmaktadır.
Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 1942 yılında orman tahdidinin yapıldığı taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı, bu tahditin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarihli ve 208 inci No.lu kararı ile iptal edildiği kabul edilerek, 1975 yılında orman Aplikasyon ve 2/B komisyonunca 2/B niteliği ile orman sınırları dışına çıkarıldığı, sonrasında itirazları inceleme komisyonunca taşınmazın ziraat arazisi olarak orman tahdit alanı dışında bırakıldığı, 1989 yılında yapılan arazi kadastro çalışmasında taşınmazın davacı ve/veya murisi adına tespit gördüğü, Maliye Hazinesince taşınmazın öncesinin orman olduğu, orman sınırları içinde kaldığı, Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarıldığı ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu iddiasıyla tespite itiraz üzerine Antalya Kadastro Mahkemesinin 1991/379 Esas, 1994/75 Karar sayılı hükmü ile taşınmazın geçmişin orman olduğu ve/veya zilyetlik kazanma süresinin dolmadığı gerekçesiyle tespitin iptali ile Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verildiği görülmüştür.
Genel Kurul çoğunluğunca, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle Özel Daire gibi hükmün bozulmasına ilişkin kararın karar düzeltme talebi reddedilmiş ise de aşağıdaki nedenlerle çoğunluk görüşüne katılma imkanı olmamıştır.
1. Dava konusu taşınmazın 1942 yılında yapılan orman tahdidinde orman sınırları içinde kaldığı, sadece Vakıflar İdaresince tahdide itiraz edildiği, bu itiraz yerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarih ve 208 sayılı kararla, Vakıflar idaresinin davası ve dayandığı Muratpaşa Vakfına ait tapulu taşınmazlar yönünden tahdidinin iptal edildiği, vakfın davasının sonrasında feragat nedeniyle reddedildiği gibi bu tahdide karşı davacı ve/veya murisinin bir itirazı bulunmadığı, davacı ve/veya murisi yönünden orman tahdidinin kesinleştiği ve taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı sabittir (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.03.2006 tarihli ve 2005/15158-2006/349 Karar sayılı kararı ve birçok kararında bu hususa değinilmiştir). 1976 yılında 7 No.lu orman aplikasyon ve 2/B kadastro komisyonunca dava konusu taşınmazın bulunduğu bölge 2/B madde uygulaması ile 1961 yılından önce orman niteliğini kaybettiği kabul edilerek P(II) parsel numarası verilerek orman sınırları dışına çıkarılmış, itirazları inceleme komisyonu tarafından sadece kendisine gelen itirazlar yönünden karar verebilecek iken dava konusu taşınmazla ilgili bir itiraz dilekçesi mevcut olmadığı hâlde, P (II) parselinin tamamı yönünden 2/B işlemini iptal etmesi, yok hükmünde olup, 7 No.lu orman ve 2/B komisyonun, taşınmazın 2/B parseli olarak orman sınırları dışına çıkarılması kararının ayakta ve geçerli olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle taşınmaz 2/B niteliğinde olup davanın kabulüne karar verilmelidir.
2. Dava konusu taşınmazın 1942 yılında orman sınırları içinde kaldığı konusunda tereddüt bulunmamaktadır. 1976 tarihli, 7 No.lu orman ve 2/B kadastro komisyonunu kararına karşı dava konusu parsel yönünden, komisyona geçerli bir itirazın bulunduğunun kabul edilse bile, kesinleşen tahdid sınırları içinde kalan taşınmazın ziraat arazi olduğu gerekçesiyle orman sınırları dışında bırakılması ve bunun sonucu olarak tarla niteliği ile Hazine adına tescil edilmiş olması karşısından kesinleşen tahdit içinde kalan taşınmaz, orman sınırları dışına çıkarılmış olduğundan sonuç itibariyle yapılan işlemin teknik anlamda 2/B işlemi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
3. Dava konusu taşınmazın 1979 yılında orman sınırları dışında ziraat arazisi gösterilmesinden sonra 1989 yılında yapılan arazi kadastrosunda dava konusu taşınmaz tarla niteliği ile davacı ve/veya murisi adına tespit görmesi üzerine Maliye Hazinesi tarafından tespite itiraz ile, taşınmazın 1942 yılında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içinde kaldığı, 2/B işlemi ile orman sınırları dışına çıkarıldığı ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu iddiası üzerine Antalya Kadastro Mahkemesince bu iddia kabul edilerek taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanım şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle Hazinenin itirazının kabulüne karar verilerek dava konusu taşınmazın Hazine adına tarla niteliği ile tesciline karar verilmiştir.
Anayasaya göre, Mahkeme kararları gerekçesiz olamaz. Gerekçe hükmün ayrılmaz bir parçasıdır. Mahkeme gerekçesi, temyiz etmeyen taraflar için bağlayıcıdır. Hazinenin açtığı veya müdahil olduğu davanın taşınmazın geçmişinin orman olması ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu gerekçesiyle reddi, Hazineyi bağlar. Çoğunluk gerekçesinde belirtildiği şekilde Hazinenin açtığı dava, kesin hüküm teşkil etmese de temyiz etmeyen Hazine bakamından bağlayıcı olduğundan ve Antalya Kadastro Mahkemesinin kabulü de bu yönde olduğundan şerh verilmesine ilişkin talebinin kabulü gerekir. Ayrıca Antalya Kadastro Mahkemesince taşınmazın Hazine adına tesciline karar verirken taşınmazın geçmişinin orman ve 2/B niteliğinde olduğunu belirlendiğine ve gerekçesinde belirttiğine göre, mahkemece 2/B şerhine karar verilmesi gerekirdi. Bu durumda davacı talebi mahkemece eksik bırakılan hususun tamamlanması niteliğindedir.
4. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede ilk defa geçerli orman tahdit çalışması yapıldığının ve orman sınırları dışında bırakıldığının kabulü hâlinde ise; tahdit dışında bırakılan taşınmazın geçmişi orman olsa da tahdidin kesinleşmesinden itibaren kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle iktisap edebilme imkanı olduğundan ve bu işlem zilyedin daha lehine bir işlem olduğundan zilyedin bu aşamada itiraz etmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Ancak zilyedin zilyetlik süresi dolmadan taşınmazın Hazine adına tarla niteliği ile tapuya bağlanması durumunda, taşınmazı 6292 sayılı Kanun'un 6/4 üncü maddesi gereğince doğrudan ve % 25 indirimli alma hakkı bulunduğundan, hukuki yararı bu tarihte doğmaktadır. Bu durumda geçmişi orman olan taşınmazın orman kadastro komisyonlarınca 2/B niteliği ile Hazine lehine orman sınırlarına çıkarılması gerekirken yasalara aykırı olarak işlem yapması ve bu işleme karşı idarece itiraz edilmemesi sonucunda, Orman Kadastro Komisyonunun hatalı işleminin zilyet aleyhine yorumlanması doğru olamaz. Orman tahdit komisyonunca, 2/B niteliği ile orman sınırları dışına çıkarılması gereken taşınmazın, Orman kadastro komisyonlarınca arazi bölümünde gösterilmekle sonucu itibariyle Orman sınırları dışına çıkarılmış olduğundan, taşınmazın 2/B niteliğinde olduğunun tespitine ve tapuya şerh verilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır.
5. 6292 sayılı Yasa, sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak orman köylülerinin desteklenmesini amaçlamıştır. Davanın kabulü ile taşınmazın zilyetleri taşınmazın rayiç bedelinden sadece doğrudan % 25 indirimle satın alma hakkı kazanmaktadır. Yargıtay (Kapatılan) 16. ve 20. Hukuk Dairelerininin yukarıda açıklanan nedenlerle uzun yıllardır zilyetlerin açtığı tapuya 2/B şerhi verilmesine ilişkin mahkemelerin verdiği kabul kararlarını onaması sonucu, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki taşınmazların büyük bölümüne ve taşınmazın komşularına 2/B şerhi verilmiştir. Yasa koyucu tarafından Dairelerin bu uygulamasını değiştirecek yeni bir yasal düzenleme yapılmamış ve dairede temyiz incelemesi bulunan az sayıda dosya kalmış iken davaların reddi gerektiğine ilişkin daire bozması, hukuk güvenliği, öngörülebilirlik, hukuki istikrar, kanun önünde eşitlik, yargının kişiler arasında eşit davranma yükümlülüğü ve sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Bu durum kişilerin devlete, adalete ve yargıya olan güvenini tamamen sarsar.
Tüm bu nedenlerle karar düzeltme talebinin kabulü ela Mahkeme kararının onanması gerekirken talebin reddi yönündeki Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum.