ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/928 E., 2023/1301 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/928 E., 2023/1301 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.12.2023 tarihli, 2023/928 E., 2023/1301 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/928 E., 2023/1301 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2022/4 E., 2023/2 K.
KARAR : Davanın reddine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 6. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; 2011 yılında yaşanan ekonomik kriz sonucu müvekkili şirketin mali yapısının bozulduğunu, piyasaya olan borçlarını ödemek ve şirketin iktisadi bütünlüğünü korumak amacıyla iflâsın bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesi için dava açtıklarını, Burhaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 31.01.2017 tarihli ve 2015/239 Esas, 2017/48 Karar sayılı kararıyla iflâsın ertelenmesi talebinin reddi ile iflâs kararı verildiğini, verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 17.06.2020 tarihli ve 2017/2016 Esas, 2020/2148 Karar sayılı kararıyla borca batık durumda olmadığı tespit edilen şirketin iflâsın ertelenmesi talebinin reddi ile yetinilmesi gerekirken istemin reddi ile birlikte iflâsına karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulduğunu, Özel Dairenin bozma kararı üzerine Mahkemenin 21.01.2021 tarihli ve 2020/272 Esas, 2021/2 Karar sayılı kararı ile bu kez müvekkili şirketin sadece iflâsın ertelenmesi talebinin reddedildiğini ayrıca iflâs kararı verilmediğini ve kararın temyiz edilmeksizin 08.09.2021 tarihinde kesinleştiğini, mahkemece ilk olarak verilen iflâs kararı sonucunda müvekkili şirketin tüm mallarının iflâs masasına geçtiğini ve çok düşük bedellerle satışlarının yapılarak müvekkili şirketin zarara uğradığını, bu süreçte şirketin büyük ortağı olan diğer müvekkilinin de yanlış verilen iflâs kararı nedeniyle manevi sıkıntı içerisine düştüğünü belirterek müvekkili şirketin uğradığı zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL maddi tazminat ile müvekkili ... için 300.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı
5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, eldeki davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 46 ncı maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını, sorumluluk nedenlerini ispatlamaya elverişli herhangi bir delil sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 10.05.2023 tarihli ve 2022/4 Esas, 2023/2 Karar sayılı kararı ile;
“…Somut olayda tazminat istemine ilişkin hakimin sorumluluğuna dayanan sebeplerden "farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması" sebebine dayanılmıştır. HMK'nın 46/1-c maddesi gereğince hakimin fiilinden hazinenin sorumlu tutulabilmesi için “farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması” gerekmektedir. Bir kanun hükmü şekli bir anlam yüklenecek kadar açık ve kesin değilse başka değişle hakim görüşünün hukuki dayanakları ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş ve delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise artık burada hakimin sorumluğundan bahsetmek mümkün değildir.

Davacı şirketin borca batık olmadığı halde mahkemenin yanılgı sonucu vermiş olduğu iflas kararı neticesinde şirketin tüm mal varlığının iflas masasına geçtiği, tasarruf yetkilerini kullanamadıkları, iflas kararı verilmiş olsa şirketin mali krizden çıkmayı başarabileceğini iflas kararı verilmesi nedeniyle bankalar ve temlik eden şahısların kısa sürede şirketin fabrikası ve diğer mallarını haraç mezat sattıklarını ve zarara uğradıkları belirtilmiştir. Hakimin sorumluğuna gidilebilmesi için hukuka aykırı fiil ile bir zararın oluşması ve illiyet bağının bulunması gerekir.

Somut olayda illiyet bağının kurulması mümkün görülmediğinden ve HMK'nın 46. maddesinde belirtilen tazminat şartları da oluşmadığından davanın esastan reddi gerektiği sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın sabit olmadığından REDDİNE,
2-HMK'nın 49/1. maddesi gereğince 3.000,00 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi 13/2. maddesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 17.800,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının davası red edildiğinden alınması gereken 179,90 TL' maktu ve ilam harcının peşin alınan 7.685,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 7.505,10 TL hacın istek halinde davacıya iadesine.
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6100 Sayılı Kanunun 338. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE
8. Dava, 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Anılan maddede “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023928-e-20231301-k-sayili-karari