ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu’nun 2023/886 E., 2025/166 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu’nun 2023/886 E., 2025/166 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.03.2025 tarihli, 2023/886 E., 2025/166 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/886 E., 2025/166 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/94 E., 2022/154 K.

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22.02.2022 tarihli ve

2021/7611 Esas, 2022/1345 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden esastan, davalı ... yönünden ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

A. Ön Sorun

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, direnme olarak adlandırılan kararın yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

B. Gerekçe

1. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

2. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

3. Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarına göre, mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.

4. Somut olayda; Mahkemece verilen ilk kararda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin adi ortaklık hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, zira takipte temel ilişki olarak dayanılan 26.02.2001 tarihli sözleşmenin hububat alım satımına ilişkinken 30.09.2003 tarihinde hukuken tasfiye edilerek protokol çerçevesinde verilen senetlerin adi ortaklık sermayesi olarak konulmasının kararlaştırıldığı, Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/248 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde tarafların adi ortaklık şirketini kurmuş olduklarının ve bu ilişki çerçevesinde zeytinyağı fabrikası ve kantar alımı yaptırdıklarının, bu ilişkinin evrilerek (dönüştürülerek) devam ettirildiğinin anlaşıldığı, uyuşmazlık konusu senetlerin davacı tarafça takibe konulmasının adi ortaklığın feshi iradesini yansıttığı, davacının alacağının adi ortaklık tasfiye payı mahiyetinde olduğu, bu açıklamalar ışığında zamanaşımı defi'i değerlendirildiğinde ilk icra takip dosyasında son talebin 09.10.2008 tarihinde yapıldığı, bu tarih baz alındığında kıymetli evrakın zamanaşımına uğradığı tarihin 10.10.2011 olarak hesaplandığı, 6102 sayılı Kanun'un 732. maddesi gereği sorumluluğun 10.10.2012 tarihine kadar ileri sürülmesi gerektiği, alacak zamanaşımının ise icra takibi ile kesilmek ve icra takibini ilerletici her işlemle yenilenmek kaydıyla beş yıllık sürenin son bulduğu tarih olan 10.10.2013 olduğu, bu hâlde dava konusu alacağın 6098 sayılı Kanun'un 147. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin gerçekleştiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

5. Söz konusu ret kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf itirazları reddedilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine verilen Özel Daire bozma kararında da İlk Derece Mahkemesi kararında benimsendiği gibi adi ortaklığın kurulduğu kabul edilmiş, bununla birlikte adi ortaklıkta zamanaşımının ortaklığın son bulması ile başlayacağı, davacının ortaklık payına ilişkin senetleri takibe konu etmesinin tek başına ortalığı fesih iradesini göstermediği, fesih iradesi açık şekilde bildirilmediğinden adi ortaklığın sona erdiğinin ve zamanaşımı süresinin işlemeye başladığının kabul edilemeyeceği göz önünde tutularak işin esasının incelenmesi gerekliliğine işaret edilmiştir.

6. Direnme gerekçesinde ise Mahkemece bu kez, gerek ilk kararda gerekse bozma kararında taraflar arasındaki adi ortalık ilişkisinin kurulduğu kabul edilmiş ise de tarafların adi ortaklık şirketinin kurulduğunu inkâr ettikleri, ilk kararda ortaklık ilişkisi çerçevesinde zeytinyağı fabrikası kurdukları ve kantar alımı yaptıkları yönündeki değerlendirmenin dosyaya yansıyan açık taraf iradelerine aykırı düştüğü şeklindeki gerekçeye dayanılmış ve fakat bu koşulda dahi zamanaşımın gerçekleştiği kabul edilmiştir. Direnme gerekçesindeki bu değerlendirmelerin ilk karardakinden farklı, yeni hüküm mahiyetinde yeni bir gerekçe teşkil ettiği açıktır.

7. Bu durumda Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

8. Hâl böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyiz incelenmesini yapma görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.

9. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023886-e-2025166-k-sayili-karari