ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/759 E., 2023/1380 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/759 E., 2023/1380 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.12.2023 tarihli, 2023/759 E., 2023/1380 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/759 E., 2023/1380 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2022/77 E., 2023/14 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı dilekçelerinde; Biga Devlet Hastanesinde çalıştığı sırada mesai dışında görevi olmamasına rağmen bir hastayı ameliyat edip sağlığına kavuşturduğunu, hasta yakını tarafından hastanın vekâleti olmadığı hâlde hakkında Biga Cumhuriyet Başsavcılığına hakkında suç duyurusunda bulunularak Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/231 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/473 Esas sayılı dosyasında vekâletin sahteliğinin ispatlandığını ancak 2007/231 Esas sayılı dosyada hatalı değerlendirme ile Yargıtay 12. Ceza Dairesinde zamanaşımından verilen beraat kararı dikkate alınmayarak beraat kararı verilmediğini, Çanakkale İdare Mahkemesinde haksız olarak tazminata hükmedildiğini, Biga 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde de hukuka aykırı olarak Devlet aleyhine hükmedilen tazminatı ödemesine hükmedildiğini, Biga Cumhuriyet Savcısının sahte delil ile fezleke hazırlayıp Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinde dava açtığını, delil yokluğundan verilen beraat kararının temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi kararını dosyaya eklemeksizin olmayan delili dosyaya yazmadığı gerekçesiyle cezaya hükmettiğini, Cumhuriyet Savcısının Biga İcra Müdürlüğünde müdüre "terbiyesiz" dediği gerekçesiyle suç olmadığı hâlde bunu göz önünde bulundurmayarak işlem yaptığını, Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen dosyada itiraz dilekçesinde "vicdansız soruşturmacı" dediği gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısının mağdur olduğu belirtilmek suretiyle Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/526 Esas sayılı dosyada dava açıldığını, Biga 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/24 Esas sayılı dosyasında hâkimin haksız işlemleri sebebiyle ceza aldığını, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince kararın onandığını, Cumhuriyet Savcısı ... Soytürk’ün gerçeğe aykırı yakalama evrakı düzenlemesi sebebiyle yakalanıp üç gün açık cezaevinde tutulduğunu, Biga 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/24 Esas sayılı dosyasında şikâyetçi hâkimin hatalı duruma düşmesine rağmen Cumhuriyet Başsavcılığınca iftira sebebiyle resen işlem yapılması gerektiği hâlde yapılmadığını, Biga Cumhuriyet Başsavcılığına başvurusunun da Cumhuriyet Savcısı tarafından dikkate alınmadığını, Biga 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/231 Esas, 2010/988 Esas, 2015/743 Esas ve Biga 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/24 Esas sayılı dosyalarındaki şikâyetçiler ve yargılamada usulsüzlük ve sahtecilik yapanlar sebebiyle oluşan zararının tazminini istemiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı ... Hazinesine dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve dosya üzerinden karar verilmiştir.

Özel Daire Kararı

6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20.01.2023 tarihli ve 2022/77 Esas, 2023/14 Karar sayılı kararı ile; "....Dosya kapsamından, Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/02/2021 tarih ve 2021/125 esas 2021/114 karar sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.

İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/03/2021 gün ve 2021/181 esas 2021/146 karar sayılı ilamı ile davacının CMK’nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız tutuklama, haksız gözaltına alma vb. nedenlerden dolayı tazminat istemediği, yine haksız tutuklandığını ve haksız gözaltına alındığını belirtmediği, ne miktarda tazminat istediğini beyan etmediği, hangi nedenle haksızlığa uğradığını bildirmediği şeklindeki gerekçeyle HMK’nın 46 ve 47.maddeleri uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verdiği, bunun üzerine İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını da ekleyerek davacının dilekçesi ile evrakın Dairemize geldiği anlaşılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3.fıkrasında “…suç soruşturması veya kavuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.” hükmü yer almakta olup, 142.maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.

Bu yasal düzenleme ve davacının dayandığı olgular dikkate alındığında Dairemiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;

1-Dava dilekçesinin Dairemizin görevsiz olması sebebiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, İstanbul Anadolu 3.Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğuna,

2-Kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 25/01/2023 tarih ve 1 sayılı kararının ortak hükümler 17.maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine..." karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

8. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, Özel Daire kararının davacıya 03.04.2023 tarihinde tebliğ edildiği, davacının Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden 04.04.2023 tarihinde temyiz harcı yatırmaksızın kararı temyiz etmesi üzerine Özel Dairece temyiz harçlarının ve gider avansının yatırılması için davacıya harç ve gider avansını bir haftalık kesin sürede tamamlaması için muhtıra tebliğ edildiği, muhtıranın davacıya 13.04.2023 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine temyiz başvuru ve karar harçlarının 28.04.2023 tarihinde yatırıldığı gözetildiğinde, davacının temyiz başvuru ve karar harcını süresinde yatırıp yatırmadığı ve bu kapsamda temyiz isteminin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

9. Bu aşamada istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.

10. Bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) istinaf ve temyize ilişkin hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.

11. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341 inci maddesi;

(1) (Değişik:22/7/2020-7251/34 md.) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:

a) Nihai kararlar.

b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.

12. Aynı Kanun’un 361 inci maddesinde ise;

"(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.

13. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen (08.03.2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanun ile kanun hükmü olarak kabul edilen) “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri” başlıklı 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında;

“İlk derece mahkemesi olarak ilgili dairelerce verilen hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmak” hükmü yer almaktadır.

14. Bu hükümde Özel Dairelerce ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği ve Hukuk Genel Kurulunun bu kararları temyiz yoluyla inceleyeceği belirtilmektedir.

15. Sonuç itibarıyla, Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir; temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, 2. Baskı, Kasım 2018, s. 645).

16. Özel Dairelerce ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği belirlenmekle 6100 sayılı Kanun'un “Temyiz dilekçesinin verilmesi” başlıklı 365 inci maddesinde ;

“(1) Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.

(2) Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmişse temyiz defterine kaydolunur ve durum derhâl kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilir.

(3) Temyiz edene ücretsiz bir alındı belgesi verilir” hükmü düzenlenmiştir.

17. Öte yandan 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesinde istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddelerindeki hükümlerin temyizde de kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmekle Kanun'un "İstinaf dilekçesinin verilmesi" başlıklı 343 üncü maddesinde;

(1) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir.

(2) Kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.

(3) İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118 inci madde hükmü uygulanır.

(4) Dosya, kararı veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın, ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilir." hükmüne,

"Harç ve giderlerin yatırılması" başlıklı 344 üncü maddesinde ise

" (1) İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna (Değişik ibare: 6758 - 10.11.2016 / m.18) "başvuru için gerekli harçlar" ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

18. Bu açıklamalardan sonra süreler ile ilgili açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.

19. Süre; bir yükümlülüğün yerine getirilmesi ya da bir işlemin yapılması için yasa, yargıç ya da ilgili kişi tarafından belirlenen zaman olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Kurumu: Türk Hukuk Lûgatı, Cilt I, Ankara, 2021, s. 1029).

20. Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde sonuca en kısa zamanda ulaşılması için mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler vardır ve her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile de kanuni bir değer kazanan bu zaman aralıklarına "süre" denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzusuna ve inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.

21. Sürelerin önemli bir kısmı taraflar için konulmuş sürelerdir. Tarafların ilgili işlemleri belirlenen süreler içerisinde yapmaları gerekir. Süresi içinde yapılmayan işlemlerin tekrar yapılması mümkün olmayıp süreye uymayan taraf aleyhine sonuç doğurur. Taraflar için öngörülen süreler kanunda belirtilen süreler ve hâkim tarafından tayin edilen süreler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Kanunda belirtilen süreler, kanun tarafından öngörülmüş sürelerdir. Cevap süresi, istinaf, temyiz ve harç yatırma süresi gibi. Bu süreler kesindir ve bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı mahkemece resen gözetilir.

22. Nitekim "sürenin belirlenmesi" başlıklı 6100 sayılı Kanun'un 90 ıncı maddesinde;"(1) Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez." şeklinde ve Kanun'un "Kesin süre" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Kanunun belirlediği süreler kesindir." denilmek suretiyle yapılan düzenlemelerde kesin sürelere vurgu yapılmıştır.

23. Burada yeri gelmişken sürelerin hesaplanmasına ilişkin hükümlere de değinilmelidir. 6100 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinde göre;

" (1)Süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter.

(2) Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, süre bu ayın son günü tatil saatinde biter". Öte yandan yandan resmî tatil günleri, süreye dâhil olup sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter (6100 sayılı Kanun md.93).

24. Süreler, yapılacak işlemler bakımından önemli olduğundan süresinde bir işlem yapılmadığında hak kaybı olacağından süreler konusunda dikkatli olunmalıdır. Bir süreden bahsediliyorsa sürenin kanunda mı düzenlendiği yoksa hâkim tarafından mı verildiği, kesin olup olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Ayrıca süre hesaplamalarında üç şey önem taşımaktadır. Bunların tespit edilmesi gereklidir. Bunlar; sürenin başlangıç anı, sürenin ne kadar olduğu, ne zaman sona erdiği ve son günü. Hafta, ay veya yıl olarak hesap edilen sürelerde sürenin başladığı güne son hafta veya ay ya da yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde süre biter. Örneğin bu hafta Çarşamba günü yapılan tebligat üzerine başlayan bir haftalık süre, sonraki hafta Çarşamba günü sona erecektir. Ay olarak hesaplanan sürelerde, sürenin başlaması ay sonuna rastlarsa ve sürenin bittiği ayda böyle bir gün yoksa o ayın son günü süre bitmiş sayılır (6100 sayılı Kanun 92/2) (... Pekcanıtez, ... Özekes, Mine Akkan, Hülya Korkmaz Taş, Medenî Usûl Hukuku, C. I, İstanbul, 2017, s. 468-469).

25. Başka bir deyişle gün olarak tayin edilen sürelerde ilk gün (tefhim veya tebliğ günü) hesaba katılmaz, süre son günün tatil saatinde biter. Hafta veya ay olarak tayin edilen süreler, sürenin başladığı güne son haftada veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Mesela Pazartesi günü başlayan bir haftalık süre, ertesi haftanın Pazartesi günü tatil saatinde biter. 3 Martta işlemeye başlamış olan 3 aylık bir süre 3 Haziran günü tatil saatinde biter (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulî, C.V., İstanbul, 2001, s.5456-5457).

26. Son olarak 6100 sayılı Kanun'un 445 inci maddesinin incelenmesi gerekmektedir. Sözü edilen madde;

"(1) Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır.

(2) Elektronik ortamda, güvenli elektronik imza kullanılarak dava açılabilir, harç ve avans ödenebilir, dava dosyaları incelenebilir. Bu Kanun kapsamında fizikî olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgeler güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilir ve gönderilebilir. Güvenli elektronik imza ile oluşturulan tutanak ve belgeler ayrıca fizikî olarak gönderilmez, belge örneği aranmaz.

(3) Elektronik ortamdan fizikî örnek çıkartılması gereken hâllerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir.

(4) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

(5) Mahkemelerde görülmekte olan dava, çekişmesiz yargı, geçici hukuki koruma ve diğer tüm işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir" şeklinde düzenlenmiş olup bu maddeye dayanılarak hazırlanan ve 06.08.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in "Kanun yoluna başvuru işlemleri" başlıklı 208 inci maddesinin yedinci fıkrasında, "Fiziksel ortamda kanun yolu başvurusu mesai saatleri içinde yapılır.; dokuzuncu fıkrasında "Taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile kanun yolu başvuru dilekçesi gönderilebilir. Bu işler için ayrıca elle atılmış imzalı belge istenmez. Avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden kanun yolu başvuru dilekçesi gönderebilmeleri için güvenli elektronik imza sahibi olmaları gerekir. Kanun yolu harçları avukat tarafından elektronik ortamda mahkeme veznesi hesabına aktarılır. Ayrıca bu işlemlerin Barokart veya kredi kartı gibi ödeme araçlarıyla yapılması sağlanabilir. Kanun yolu başvurusu, dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır. İşlem sonucunda başvuru sahibinin elektronik ortamda erişebileceği bir alındı belgesi oluşturulur." onuncu fıkrasında ise "Elektronik ortamda kanun yolu başvurusu saat 00:00’a kadar yapılabilir." hükümlerini içermektedir.

27. Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında davacının temyiz başvuru ve karar harcını süresinde yatırıp yatırmadığına gelince; Özel Dairenin (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) verdiği 12.09.2022 tarihli görevsizlik sebebiyle usulden red kararı davacıya 03.04.2023 tarihinde tebliğ edilerek tebliğ tarihinden itibaren temyize ilişkin iki haftalık yasal temyiz süresi başlamış ve davacı yasal temyiz süresi içerisinde 04.04.2023 tarihinde UYAP üzerinden gönderdiği dilekçe ile verilen kararı temyiz ettiğini belirtmiştir. Davacı tarafından temyiz başvuru ve karar haçlarının yatırılmaması sebebiyle bu kez Özel Dairece "179,90 -TL temyiz harcı ile 886,80-TL lira temyize başvurma harcının yatırılması.... belirtilen harçlar ve gider avansının iş bu muhtıranın tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyiz talebinizden vazgeçmiş sayılacağınız hususu ihtaren tebliğ olunur...." yazılı muhtıra 13.04.2023 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Davacı muhtıra tebliğden itibaren harcı yatırmaya ilişkin işlemeye başlayan bir haftalık kesin sürenin son günü olan 20.04.2023 tarihinde saat 15.16 'da UYAP üzerinden gönderdiği dilekçesi ile harç ve avans ödemesini UYAP üzerinden yaptığını belirterek bu ödemeye ilişkin kredi kartı harcama dökümünü dilekçe ekinde sunmuştur. Ardından aynı gün saat 17.35'te UYAP üzerinden gönderdiği dilekçesi ile dosyanın esasına yönelik beyanda bulunmuş ve aynı gün bu kez saat 19.45'te UYAP üzerinden gönderdiği dilekçe ile temyiz harcını ödeme teşebbüsüne rağmen dekont oluşmaması ve UYAP sistem hatası sebebiyle harcı ödeyemediğini belirtmiş, ayrıca dilekçe ekinde yine kredi kartı harcama dökümünü sunmuştur. Ardından 28.04.2023 tarihinde Av. ... Beyazkurt imzalı dilekçe ile müvekkiline gelen muhtıra gereği temyiz harcını ve temyiz başvuru harcını yatırdığı belirtmek suretiyle Bakırköy Mahkemeleri Veznesi kanalı ile harçları ödemiş ve harca ilişkin sayman mutemedi alındısını dilekçe ekinde dosyaya Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu aracılığıyla göndermiştir.

28. Davacıya temyiz başvuru ve temyiz harcını yatırmak üzere Özel Dairece gönderilen muhtıranın 13.04.2023 (Perşembe) günü tebliğ edildiği ve bir haftalık kesin sürenin son gününün de 20.04.2023 (Perşembe) gününe denk geldiği, davacının bu son gün temyiz başvuru ve temyiz harcını ödemeye çalıştığı, dosyaya UYAP üzerinden gönderilen kredi kartı harcama dökümlerinden bir kaç kez ödeme girişiminin UYAP'dan kaynaklanan sebeplerle olumsuz sonuçlandığı tespit edilmiştir. Temyiz iradesini temyiz dilekçesi ile ortaya koyan davacı ardından harca yönelik Özel Daire tarafından gönderilen muhtıra üzerine de temyiz harcını yatırmaya çalışması sebebiyle bu yöndeki iradesini ortaya koyduğu ancak iradesi dışında olan sebeplerle yatıramadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda da 21-22-23.04.2023 tarihlerinde üç gün süren Ramazan Bayramı sonrası 24.04.2023 (Pazartesi) günü temyiz başvuru ve temyiz harcını yatırma imkânı bulunan davacının bu süreyi de aşar şekilde 28.04.2023 tarihinde harcı yatırması sebebiyle harcın süresinde yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda süresinde yatırılmayan harç sebebiyle davacının temyizinin süresinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

29. Sonuç itibariyle temyiz harcının süresinde yatırılmaması sebebiyle davacının temyiz başvurusunun süreden reddine karar vermek gerekmiştir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz başvurusunun süreden REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

21.12.2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023759-e-20231380-k-sayili-karari