Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/670 E., 2025/586 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.10.2025 tarihli, 2023/670 E., 2025/586 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/670 E., 2025/586 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/161 E., 2022/321 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.04.2022 tarihli ve
2021/7133 Esas, 2022/6673 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisinin İstanbul ili ... ilçesi ...Mahallesi, 798 ada 15 parsel sayılı taşınmazda 10/48 hissesinin bulunduğunu, murisin 02.06.1971 tarihinde vefat ettiğini, davalı idarenin hasımsız olarak açtığı tapu iptali ve tescil davası sonucunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/181 Esas, 1978/181 Karar sayılı kararı ile 798 ada 15 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifrazı ile 2667 m2’lik kısmı olan 36 parselin tamamının davalı idare adına tesciline karar verildiğini, hasımsız olarak yürütülen bu dava sonucunda verilen tescil hükmü yolsuz olduğundan kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğini, olayda 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun’un (221 sayılı Kanun) uygulanma imkânının olmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile de talebini 2.222,500,00 TL olarak artırmıştır.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; 1956 yılından önce fiili kamu hizmetine tahsis edilen, 221 sayılı Kanun gereğince kamuya tahsis tarihi itibariyle kamulaştırılmış sayılan, böylece tescilden önce Kanun’un yürürlüğe girdiği 1961 tarihinde mülkiyeti müvekkili idareye geçen taşınmazın bir kısmının 221 sayılı Kanun’un 1 ve 7. maddeleri gereğince mahkeme kararı ile müvekkili adına hükmen ve ifrazen tescil edildiğini, davacıların taşınmazın bedelini talep etmesi için 4. maddede belirtilen iki yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2018 tarihli ve 2016/280 Esas, 2018/503 Karar sayılı kararıyla; 798 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 18.11.1956 tarihinde kesinleştiği, gerçek kişiler adına tescil edilen bu parselde davacıların murisinin 10/48 hissesinin bulunduğu, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile hükmen ifraz ile 35, 36 ve 37 No.lu parsellerin oluştuğu, 798 ada 36 No.lu parselin 08.05.1978 tarihinde davalı idare adına tescil edildiği, 35 ve 37 No.lu parsellerin ise tapu malikleri adına yazıldığı, tescile esas teşkil eden davada davacıların taraf olmadığı da gözetilerek davada 221 sayılı Kanun’un uygulanma imkânı bulunmadığı gibi davalı adına olan tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 2.222.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 798 ada 36 No.lu parselin hâlen davalı adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşıldığından tapu iptali ve tescil hususunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 06.04.2021 tarihli ve 2019/1121 Esas, 2021/532 Karar sayılı kararıyla; kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmazın niteliğine göre bilirkişi raporunda belirlenen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu, taşınmazın mülkiyetinin edinildiği tarih itibariyle 221 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
''... Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı idare vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce HMK’nın 353/1-b-l maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş olup, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nin 2019/1121 Esas ve 2021/532 Karar sayılı esastan ret kararının kaldırılarak İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/280 Esas ve 2018/503 Karar sayılı ilamının incelenmesinde,
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın tamamına 09/10/1956 tarihinden önce el atıldığından 221 sayılı Kanun uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kök 15 parselin kadastro tutanağının 18.11.1956 tarihinde kesinleşmesi nedeni ile 221 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığından davanın kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir...." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; idare adına tescilin yolsuz olduğu, kadastro tespitinin kesinleşme tarihi itibariyle 221 sayılı Kanun’un uygulama imkânının bulunmadığı, mülkiyet hakkının yolsuz tescil ile ihlal edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin direnme kararının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin kararlarına aykırı olduğunu, daha önceki temyiz itirazlarını direnme kararına karşı aynen tekrarladıklarını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
B. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki davada, dava konusu 798 ada 36 parsel sayılı taşınmazın idare adına tescilinin yolsuz tescil niteliğinde olup olmadığı, dava konusu taşınmazın tamamına 09.10.1956 tarihinden önce el atılıp atılmadığı, kök parsel olan 798 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşme tarihi olan 18.11.1956 tarihi itibariyle 221 sayılı Kanun’un uygulama imkânının bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre, 221 sayılı Kanun uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
C. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, eldeki davanın temyiz aşamasında bulunduğu sırada 05.01.1961 tarihli ve 221 sayılı Kanun’un Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/19 Esas, 2022/46 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği, iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarih olan 04.08.2022 tarihinden itibaren dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
221 sayılı Kanun’un 1-9. maddeleri
2. Değerlendirme
1. 221 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/19 Esas, 2022/46 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesince “iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine” karar verilmiştir. İptal kararı, 04.08.2022 tarihli ve 31913 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 04.05.2023 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle sonradan yürürlüğe giren iptal kararı doğrultusunda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
2. Hâl böyle olunca temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
01.10.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.