Hukuk Genel Kurulu’nun 2023/652 E., 2025/89 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.2025 tarihli, 2023/652 E., 2025/89 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/652 E., 2025/89 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/603 E., 2022/222 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.09.2021 tarihli ve
2021/6956 Esas, 2021/6497 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Karşıyaka 2. Aile Mahkemesince verilen karar, davalı-karşı davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı-Karşı Davalı İstemi
4. Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların 24.09.1994 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, müvekkilinin ... A.Ş'de ... ... olarak çalıştığını, davalının ise...'ta ... olarak görev yaptığını, eşlerin evliliğin ilk başından beri anlaşamadıklarını, sürekli tartıştıklarını, uzun yıllar devam eden sorunlar nedeni ile erkeğin boşanma davası açtığını, İzmir 7. Aile Mahkemesinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/777 Esas, 2009/591 Karar sayılı kararı ile davanın reddedildiğini, ilgili kararın 29.12.2009 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166/4 maddesi uyarınca boşanmalarına, velâyetlerin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-Karşı Davacı İstemi
5. Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, müvekkilinin evlilik birliğinden kaynaklı bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, buna karşılık erkeğin kusurlu davranışlarıyla birliğin devamını imkânsız kıldığını, retle sonuçlanan ilk davayı açan erkeğin ortak hayatın kurulması yönünde bir girişimde bulunmadığı gibi bir başka kadın ile birlikte yaşadığını ileri sürerek tam kusurlu erkeğin davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetlerin anneye verilmesine, ortak çocuklardan ... yararına 10.000,00 TL, ... yararına ise 7.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
6. Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi’nin 22.04.2014 tarihli ve 2013/97 Esas, 2014/281 Karar sayılı kararı ile; tarafların 24.09.1994 tarihinde evlendikleri, ortak iki çocuklarının dünyaya geldiği, dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde eşlerin 2008 yılına kadar Ankara'da yaşadıkları, davacı erkeğin ... olarak işe başlaması üzerine İzmir’e yerleştiği, kadın eşin ise... şirketinde çalışmaya devam ettiği ve çocukları ile birlikte Ankara’da yaşadığı, bu tarihten sonra bir araya gelmedikleri, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin bir başka kadınla birlikte yaşadığı, buna karşılık kadının da bir başka erkekle mutat sayı ve saatler dışında telefon görüşmelerinin olduğu, böyle olunca her iki tarafın da sadakatsiz davrandığı ve güven sarsıcı hareketlerde bulundukları gerekçesiyle eşit kusurlu oldukları, İzmir 7. Aile Mahkemesinin 31.08.2009 tarihli ve 2009/777 Esas, 2009/591 Karar sayılı ret ile sonuçlanan boşanma davasının üzerinden üç yıl geçmesine rağmen ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeni ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun’un 166/4. maddesi uyarınca, karşı davanın ise aynı Kanun’un 166/1 ve 2. maddeleri uyarınca evlilik birliğinin eşlerden beklenmeyecek derecede sarsılmış olduğu gerekçesi ile kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir-2.000,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, eşit kusur nedeni ile kadın eşin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05.05.2015 tarihli ve 2014/18630 Esas, 2015/9179 Karar sayılı kararı ile;
“...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece; taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı erkeğin retle sonuçlanan ilk davayı açarak birlikte yaşamaktan kaçınmak suretiyle boşanma sebebi yarattığı ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalı-karşı davacı kadının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durum gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin (TMK.md.174/1-2) reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
9. Karşıyaka 2. Aile Mahkemesinin 01.03.2016 tarihli ve 2015/858 Esas, 2016/141 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; toplanan delillere göre erkek eşin retle sonuçlanan ilk davayı açarak birlikte yaşamaktan kaçındığı ve boşanma sebebi yarattığı ve ayrıca sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, buna karşılık kadının da güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, gerçekleşen olaylara göre erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın yararına 30.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
11. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 31.10.2017 tarihli ve 2016/16635 Esas, 2017/11938 Karar sayılı kararı ile;
“...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Üçüncü Kararı
12. Karşıyaka 2. Aile Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli ve 2019/543 Esas, 2019/802 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılamada sonunda; kadın eş yararına 50.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Üçüncü Bozma Kararı
13. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 10.06.2020 tarihli ve 2020/1725 Esas, 2020/2932 Karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
14. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.09.2021 tarihli ve 2021/6956 Esas, 2021/6497 Karar sayılı kararı ile;
“...1- Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan karar düzeltme isteği yersizdir.
2-Mahkemece tarafların karşılıklı açtıkları boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına 30.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 31.10.2017 tarihli ilamı ile davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminatların az olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davalı-karşı davacı kadın yararına 50.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, karar her iki tarafça temyiz edilmiş, Dairemizin 10.06.2020 tarih 2020/1725 Esas ve 2020/2932 Karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadın tarafından Dairemizin 10.06.2020 tarihli onama ilamına karşı süresinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Dosyanın yeniden yapılan incelenmesinde; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) ) takdiri gerekir. Ne var ki, bu husus temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırıldığından davalı-karşı davacı kadının karar düzeltme isteminin kısmen kabulüyle, Dairemizin 10.06.2020 tarih 2020/1725 Esas ve 2020/2932 Karar sayılı ilamının davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminata münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün maddi ve manevi tazminatın miktarına yönelik olarak bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Direnme Kararı
15. Karşıyaka 2. Aile Mahkemesinin 19.04.2022 tarihli ve 2021/603 Esas, 2022/222 Karar sayılı kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ve 174. madde koşulları ile Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52. maddeleri dikkate alındığında ve özellikle erkeğin sadakat yükümlülüğüne uymamak yönündeki davranışı karşısında kadının da güven sarsıcı hareketler sergileyerek boşanmaya sebebiyet verdikleri somut olayda eşlerin dava tarihindeki sosyal ekonomik ve gelir durumları gözetilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
16. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
17. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesi uyarınca davalı-karşı davacı eş yararına takdir edilen maddi-manevi tazminat miktarlarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
18. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.
19. Bilindiği üzere boşanma nedeni ile oluşan maddi ve manevi tazminat 4721 sayılı Kanun'un 174. maddesi “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Görüleceği üzere talep bulunması halinde hâkim, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu bulunan eş yararına tazminat ödenmesine karar vermek yetkisine sahiptir.
20. Maddi tazminat, kişinin mal varlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.
21. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen manevi tazminata boşanmaya sebep olan olayın, kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi hâlinde hükmedilir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 763). Manevi zarar, insan ruhunda kişinin iradesi dışında meydana gelen acı, ızdırap ve elem olarak ifade edilmektedir. Manevi tazminat ise bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilen bir telafi şeklidir. Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlâl edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak 4721 sayılı Kanun'un 174. maddesinin 2. fıkrası genel tazminat esaslarından ayrılmış, aile hukukunda getirilmiş, kendine özgü bir haksız fiil düzenlemesidir. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibariyle burada manevi zararı tam olarak belirlemek zordur. Manevi tazminat miktarı, maddi olarak kesin bir miktar değildir. Manevi tazminat talep eden eşin ruhen uğramış olduğu çöküntü ile psikolojik olarak yaşamış olduğu sıkıntılara karşılık olarak onu rahatlatacak olan bir bedeldir. Bu özelliği nedeniyledir ki; yasa, menfaati zedelenen ve kişilik hakları ihlâl edilen eşe "uygun bir tazminat" verileceğini belirtmektedir. O hâlde hâkim; manevi tazminatın miktarını belirlerken, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak takdir hakkını kullanmalıdır.
22. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; tarafların 24.09.1994 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak iki çocuklarının dünyaya geldiği, eşlerin yaklaşık yirmi yıl süren evliliklerinde erkeğin 2008 yılında işi nedeniyle İzmir’e taşındığı, kadının ise çocuklar ile birlikte ortak konutta yaşamaya devam ettiği, bu tarihten sonra İzmir’de yaşamına devam eden erkeğin 28.08.2009 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası açtığı, açılan davadan 31.08.2009 tarihinde feragat ettiği, İzmir 7. Aile Mahkemesinin 2009/777 Esas ve 2009/591 Karar sayılı kararı ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, tarafların bu tarihten sonra bir araya gelmedikleri anlaşılmıştır. Eldeki dava tarihi itibariyle alınan dosyada mevcut 2013 tarihli sosyal ekonomik durum raporlarına göre; kadının o tarihte ... çalıştığı ve aylık 4.928,00 TL gelir elde ettiği, eşi ile ½ hisseli sahip olduğu konutta oturduğu, kira ödemediği, adına kayıtlı Ankara ilinde iki ayrı kooperatif hissesi bulunduğu, buna karşılık erkeğin de ... olarak çalıştığı, aylık 18.000,00 TL gelir elde ettiği, maaşından başka kazancının olmadığı, adına kayıtlı 2007 model Peugeot marka araç ve eşi ile ½ hisseli bir evinin bulunduğu, oturduğu eve aylık 850,00 TL kira ödediği görülmüştür. Kusur durumuna bakıldığında; erkeğin retle sonuçlanan ilk davayı açarak birlikte yaşamaktan kaçındığı ve boşanma sebebi yarattığı, ayrıca sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, buna karşılık kadının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, gerçekleşen olaylara göre erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
25. Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, tazminatların niteliği, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, kişilik haklarına yapılan saldırı, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu, yerel Mahkemece hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
26. O hâlde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
27. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.