ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/617 E., 2023/938 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/617 E., 2023/938 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11.10.2023 tarihli, 2023/617 E., 2023/938 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/617 E., 2023/938 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/26 E., 2023/108 K.

KARAR : Davanın reddine

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarihli ve 2021/1830

Esas, 2022/7465 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalılar ... Petrolcülük ........ ve davalı Yapı ve Kredi Bankası ........ yönünden kabulü ile 207.040,14 TL'nin ticari temerrüt faiziyle birlikte adı geçen davalı şirketlerden müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Kararın davalılar ... Petrolcülük ........ ve davalı Yapı ve Kredi Bankası ........ vekillerince istinafı üzerine, bölge adliye mahkemesince davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı şirket vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalılar ... Petrolcülük ........ ve davalı Yapı ve Kredi Bankası ........ vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ... Petrolcülük ...nin bayilik sözleşmesi imzalanmadan önce aynı adreste davalı ... Akaryakıt Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ile bayilik ve kira sözleşmesi yapmış olduğunu, anılan davalı şirketin tüm Türkiye'de kullanılan ve bankalar ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde işleyen “Otobilim” adlı bir sistemi bulunduğunu, sistemin tüketicilerin akaryakıt almaları sırasında kendilerinde bulunan kartın veya plakanın sisteme girmesi ile yakıt bedelinin otomatik olarak banka hesaplarından kesilerek satıcının banka hesabına aktarılması şeklinde olduğunu, davalı Yapı ve Kredi Bankası ........ Maslak Şubesi yetkililerinin müvekkilinin faaliyetine başlamasından sonra istasyona gelerek tüm pos cihazlarını değiştirdiklerini ve davacı ile fiilen çalışmaya başladıklarını, böylece müvekkili unvanının ... Petrol Nakliyat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. olduğu konusunda da bilgilendirilmiş olduğunu, “Otobilim” sisteminin ... ile yaptıkları yazışma neticesinde yeni şirket adına tanımlanacağının söylendiğini, davacının sözü edilen banka ile çalışmaya devam ederken bir süre sonra “Otobilim” sisteminden yapılan satış bedellerinin hesaplarına geçmediğini öğrendiklerini, aynı şekilde Garanti Bankası ... Şubesindeki hesaplar kontrol edildiğinde burada da yapılan satışların hesaba geçmediğini anladıklarını, banka yetkilileri ile yapılan görüşmede “Otobilim” sistemine tanımlı şirketin unvan benzerliği olan ... Akaryakıt Sanayi Ticaret Ltd. Şti. olduğunu ve satış bedellerinin bu şirket hesaplarına geçtiği şeklinde bilgi alındığını ileri sürerek unvan benzerliği bulunan davalı şirketin hesabına aktarılan toplam 207.040,14 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ....... vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı Yapı ve Kredi Bankası ........ vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı ... Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti.; usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2015/721 Esas, 2018/560 Karar sayılı kararıyla; davanın davalı ... Akaryakıt Sanayi Tic. Ltd. Şti. yönünden sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davalı ....... ve davalı Yapı Kredi Bankası ........ yönünden davanın kabulüne, 207.040,14 TL alacağın 05.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı ....... ve davalı Yapı Kredi Bankası ...den müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

.... İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... Petrolcülük ........ ile Yapı ve Kredi Bankası ........ istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2018/1453 Esas, 2020/1550 Karar sayılı kararıyla; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök raporuna her iki taraf vekilinin de itiraz ettiği, bilirkişi heyetinden alınan ek rapor tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi rapor içeriğinin de taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümler nitelikte olmayıp denetime elverişli olmadığı, bu eksiklik duruşma açılarak yeni bir bilirkişi raporu ile giderilebileceğinden istinaf incelemesinin 6100 sayılı Kanun’un 356 ncı ve 358 inci maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

.... Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... Petrolcülük ........ ile Yapı ve Kredi Bankası ........ vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…1- Dava, davacı ile davalılardan ... Petrolcülük ........ arasında 03/05/2012 tarihinde imzalanan bayilik sözleşmesi uyarınca ''otobilim'' adlı satış sistemi nedeniyle davalı banka tarafından davacıya yapılması gereken ödemenin aynı yerde davacıdan önce faaliyet gösteren davalılardan ... Akaryakıt Sanayi Ticaret Ltd Şti hesabına ödeme yapılması nedeniyle zararının tazmini talepli alacak davasıdır.

Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hallerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır.

Mahkemece davanın, davalı ... Akaryakıt Sanayi Tic. Ltd. Şti yönünden sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davacının davasının davalı ...... ve davalı Yapı Kredi Bankası ....... (Maslak Şubesi) yönünden tam kabulü ile 207.040,14 TL alacağın 05/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı ...... ve davalı Yapı Kredi Bankası ....... (Maslak Şubesi) 'den müştereken müteselsilen tahsilen davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı Yapı Kredi Bankası ........ vekili ve davalı ... vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemece alınan bilirkişi kök raporuna her iki taraf vekilinin de itiraz ettiği, bilirkişi heyetinden alınan ek rapor, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi rapor içeriğinin de taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümler nitelikte olmayıp denetime elverişli olmadığı, eksikliğin ancak duruşma açılarak yeni bir bilirkişi raporu ile giderilebileceği gerekçesiyle, istinaf incelemesinin HMK 356.ve 358. maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilerek dosya kapsamına göre rapor alınmış ve neticeten davalılardan ... Petrolcülük ........ ile Yapı Ve Kredi Bankası ........'nin istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1-b1....uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Oysa yukarıda açıklanan kanun hükmü gereği, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekmekte olup, HMK 356/2 maddesi kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalılardan ... Petrolcülük ........ vekili ile Yapı ve Kredi Bankası ........ vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir,…” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının resen bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş, davalılar ... Petrolcülük ........ vekili ile Yapı ve Kredi Bankası ........ vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

.... Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar ... Petrolcülük ........ ile Yapı ve Kredi Bankası ........ temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ....... vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin ... zarardan dolayı kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

Davalı Yapı ve Kredi Bankası ........ vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin ... zarardan dolayı kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle ve 6100 sayılı Kanun’un 356/2 nci maddesi esas alınarak davalılar ... Petrolcülük ........ ile Yapı ve Kredi Bankası ........ vekillerinin istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun’un 353/1-b-1 maddesi çerçevesinde esastan reddine ilişkin verilen kararın yerinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre bölge adliye mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 353/1-b-3 maddesi esas alınmak suretiyle bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Ön Sorun

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; ilk derece mahkemesince kabul edilen ve Bölge Adliye Mahkemesince de benimsenen 207.040,14 TL'nin kararın verildiği 26.01.2023 tarihinde geçerli olan ve 6100 sayılı Kanun’un 362/1-(...) maddesinde öngörülen temyiz edilebilirlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin miktar itibariyle ayrı ayrı reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

E. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352/1-(b), 362/1-(...) ve 366 maddeleri

2. Değerlendirme

1. Ön sorunun çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.

2. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un Geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında; “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamış ve bu tarihten itibaren 6100 sayılı Kanun'un istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.

3. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 inci maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar; 361 ve 362 nci maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır.

4. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341 inci maddesi;

“İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:

...-) Nihai kararlar.

b-) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir. 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 34 üncü maddesiyle değiştirilmeden önce 341 inci maddesinin birinci fıkrasında ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği hükmü mevcuttu.

5. Aynı Kanun'un temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362 nci maddesinde;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

...-) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.

6. Öte yandan hemen belirtimelidir ki; kesinlik sınırı kamu düzeninden olup bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı, karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, gerek ilk derece mahkemesinin, gerek bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağı hususunda duraksama bulunmamaktadır.

7. Önemle vurgulamak gerekir ki; miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

8. Yapılan açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde; dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 207.040,14 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalmaktadır.

9. Hâl böyle olunca, davalı şirket vekillerinin temyiz istemlerinin miktar itibariyle ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı miktardan REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023617-e-2023938-k-sayili-karari