Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/609 E., 2024/525 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 23.10.2024 tarihli, 2023/609 E., 2024/525 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/609 E., 2024/525 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/174 E., 2022/265 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 28.03.2022 tarihli ve
2022/701 Esas, 2022/4371 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki sigorta başlangıç tarihinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin Keçiören Belediyesinin alt işvereni olan Üçler Ltd. Şti.ye ait işyerinde yol ve çevre temizliği işlerinde 01.05.1987 tarihinde çalışmaya başladığını, işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiğini ancak prim ödenmemesi sebebi ile bu tarihin sigorta başlangıcı olarak kabul edilmediğini ileri sürerek müvekkilinin sigorta başlangıç tarihinin 01.05.1987 olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... (Kurum/SGK) vekili; Kurumun yaptığı işlemin mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.01.2021 tarihli ve 2018/270 Esas, 2021/3 Karar sayılı kararı ile; davacı adına 01.05.1987 tarihinde işe başladığını gösteren ilk işe giriş bildirgesinin usulüne uygun düzenlenerek 03.06.1987 tarihinde Kuruma verildiği, işe giriş bildirgesi verilmesi tek başına çalışmayı ispatlamasa da kişinin çalıştığının karinesi olduğu, bu karinenin duruşmada dinlenen tanık beyanları, şirketin ticaret sicil ve vergi kayıtları ile belirlenen faaliyet tarihleri, sigorta sicil numarası seri yılı ve ünite bilgisi ile de doğrulandığı, davacının sigortalılık başlangıcının ve 61 günlük hizmetinin bordrolara dayalı olarak Kurum tarafından kabul edilmesinden sonra gerek davacının gerekse tanıkların hizmetlerinin de iptal edildiği ancak iptal işleminin ve tüm dayanaklarının Kurumdan sorulması üzerine iz ve imha işlemi yapılıp aradan 10 yıldan fazla zaman geçmesi nedeniyle bilgi ve belge bulunmadığının bildirildiği, Üçler Ltd. Şti.nin kanun kapsamında olduğu süre Kurum tarafından 01.04.1986-23.11.1986 olarak gösterilmiş ise de bu şirketin 1985 yılında ticaret siciline tescil edilerek 2014 yılında resen terkin edildiği, vergi kayıtlarına göre de şirketin 1985-1998 yılları arasında faal olduğu, Keçiören Belediyesinin Üçler Ltd. Şti.den hizmet alındığını ancak zamanaşımı nedeniyle evrak bulunmadığını bildirdiği dikkate alındığında davacının isteminin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.05.1987 tarihi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2021 tarihli ve 2021/1306 Esas, 2021/1697 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan davalar ise, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
Somut olayda, davacının 01.05.1987 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin 03.06.1987 tarihinde kurum kayıtlarına intikal ettiği, kendilerinin de hizmetleri iptal edilen 4 adet tanıktan 2 tanesinin çalışmayı doğruladığı, 1987/2. dönem bordrosunda hepsinin işe giriş tarihi 01.05.1987 olan fazla sayıda çalışan olduğu, aynı bordroda davacı adına 61 gün bildirim yapıldığı, Keçiören Belediyesinden gelen yazı cevabında evrakların imha edildiğinden ellerinde herhangi bir bilgi bulunmadığının bildirilmesi karşısında verilen kabul kararı eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Belediye bir kamu kurumu olup, bu gibi işyerlerinde resmi kayıtlara dayanılması, çalışmaların kayıtlı olması ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesi esastır. Mahkemece, belediyeden ihale ile temizlik işi aldığı anlaşılan şirkete ait ihale evrakları, süreleri sorularak dönemleri belirlenmeli, davacının temizlik işçisi olarak çalıştığı beyan edildiğinden, o dönem belediyede bu işlerden sorumlu olan veya çalışmayı bilebilecek durumda olan belediye çalışanları dinlenmek suretiyle, önceki toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen istinaf isteminin esastan reddine dair karar kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten, bozma kararında Belediyenin kamu kurumu olup resmî kayıtlara dayanılmasının ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesinin esas olduğu belirtilmekle birlikte hizmetin Belediyede değil Belediyeye hizmet veren dava dışı şirkette geçtiğinin iddia edildiği, ücret ödeme yükümlülüğünün de Belediyede değil işveren şirkette olduğu, ayrıca Belediye tarafından dava dışı şirketten hizmet alındığının ancak aradan geçen zaman nedeniyle evrak bulunmadığının bildirildiği, davanın Kurum tarafından iptal edilen hizmete ilişkin olup iptalin dayanaklarına ilişkin iz ve imha nedeniyle evrak gönderilemediği de dikkate alındığında bozma kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; Kurum tarafından yapılan işlemlerde hata bulunmayıp davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.05.1987 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespitini talep ettiği eldeki davada Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre Belediyeden ihale ile temizlik işi aldığı anlaşılan şirkete ait ihale evrakları ve süreleri sorularak dönemleri belirlendikten sonra davacının temizlik işçisi olarak çalıştığı beyan edildiğinden o dönem Belediyede bu işlerden sorumlu olan veya çalışmayı bilebilecek durumda olan Belediye çalışanları dinlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrası, Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun (506 sayılı Kanun) 79 uncu maddesinin onuncu fıkrası ile 108 inci maddesi.
2. Değerlendirme
1. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir." yönünde düzenleme bulunmaktadır.
2. Bu durumda 01.10.2008 tarihinden sonraki dönem bakımından 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup uyuşmazlık konusu dönem dikkate alındığında davanın yasal dayanağı mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunudur.
3. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7 nci maddesi uyarınca uygulama yeri bulan 506 sayılı Kanun'un 108 inci maddesine göre, "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.
Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmıyan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir".
4. Mülga 506 sayılı Kanun'un 108 inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden Kanun'un 79 uncu maddesinin onuncu fıkrasına dayalı olan ve hizmet tespiti davası olarak nitelendirilen bir görünüm arz etmekte olup bunun doğal sonucu olarak da söz konusu (1) bir günlük çalışmanın belirlenmesi talepli davada, hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla sigortalılıktan söz edilebilmesi için çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında haksız ve adaletsiz bir durumun oluşmasına yol açabilecektir.
5. Mülga 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin onuncu fıkrasında ise; "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." düzenlemesi bulunmaktadır.
6. Öte yandan 506 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddelerinde öngörülen koşulların oluşmasıyla birlikte çalıştırılanlar, kendiliğinden sigortalı sayılırlar. Ancak, bu kimselerin ayrıca aynı Kanun'un 3 üncü maddesinde sayılan istisnalara girmemesi gerekir. Çalıştırılanların, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sigortalı niteliğini kazanmaları 506 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan açık hüküm gereğidir.
7. Ne var ki, 506 sayılı Kanun'un 2 ve 6 ncı maddelerindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, sigortalılığın oluşumu için fiili çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili ve gerçek bir çalışmanın varlığı tespit edilmediği sürece hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez.
8. Öncelikle fiili çalışmanın varlığının hangi kanıt ve olgularla belirleneceği üzerinde durulmalıdır.
9. Hemen belirtilmelidir ki, fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinde belirtilen ve sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilen dört aylık dönem bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Bu nedenle işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda hâkim görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu davalarda da işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporu olup olmadığı araştırılmalı, aynı dönemde işyerinde çalışanlar saptanmalı, sigortalının hangi işte, ne kadar süre çalıştığı araştırılmalı, gerektiğinde komşu işyeri çalışanlarının da bilgilerine başvurularak gerçek çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı olarak tespit edilmelidir.
10. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2020 tarihli ve 2018/21-1021 Esas, 2020/743 Karar; 21.12.2021 tarihli ve 2019/(21)10-147 Esas, 2021/1733 Karar; 09.11.2022 tarihli ve 2021/(21)10-553 Esas, 2022/1475 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
11. Somut olayda, sigorta başlangıç tarihinin 01.05.1987 olarak tespiti istemi ile açılan eldeki davada; 150294 sicil numaralı Üçler Tem. Dek. Ltd. Şti. işyerinden davacı adına 01.05.1987 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesi düzenlendiği, davacıya verilen sigorta sicil numarasının 1987 yılı Ankara serisi olduğu, Üçler Tem. Dek. Ltd. Şti.nin 1985 yılında ticaret siciline tescil edildiği, 2014 yılında resen terkin edildiği, 1985-1998 yılları arasında vergi kaydı bulunduğu, Keçiören Belediyesinden gönderilen cevabi yazıda Üçler Tem. Dek. Ltd. Şti.den hizmet alındığı ancak zamanaşımı nedeniyle evrak bulunmadığının bildirildiği, davacının dava konusu tarihi de kapsar şekilde 61 günlük hizmetinin kabul edilmesinden sonra Kurum tarafından iptal edildiği ancak işyerinin 23.11.1986 tarihinde Kanun kapsamından çıkartılarak iz ve imha olduğundan bahisle iptal nedeninin bildirilmediği, davacı ve bordro tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır.
12. Şu hâlde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının 01.05.1987 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına intikal ettiği ve dinlenen tanıklardan ikisinin çalışmayı doğrular yönde beyanda bulundukları görülmüş ise de tanıkların da hizmetlerinin Kurum tarafından iptal edildiği anlaşılmış olmakla Belediye bir kamu kurumu olup bu gibi işyerlerinde resmî kayıtlara dayanılması, çalışmaların kayıtlı olması ve ücretlerin yazılı belge ile ödenmesi esastır. Mahkemece, Belediyeden ihale ile temizlik işi aldığı anlaşılan Üçler Tem. Dek. Ltd. Şti.ye ait ihale evrakı süreleri sorularak dönemleri belirlenmeli, davacının temizlik işçisi olarak çalıştığı beyan edildiğinden o dönem Belediyede bu işlerden sorumlu olan veya çalışmayı bilebilecek durumda olan Belediye çalışanları tespit edilerek tanık sıfatıyla dinlenmeli ve ayrıca 1987/2 nci dönem bordrosunda işe giriş tarihi 01.05.1987 olan çalışanlardan hizmeti iptal edilmeyenler belirlenmek suretiyle tanık olarak beyanları alınmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
13. O hâlde direnme kararı Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.10.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.