Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/592 E., 2024/381 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.07.2024 tarihli, 2023/592 E., 2024/381 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/592 E., 2024/381 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/3 E., 2022/208 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 14.06.2022 tarihli ve
2022/3 Esas, 2022/208 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun (Kurum) 06.02.2015 tarihli soruşturma raporuna dayanarak 19.01.2016 tarihli yazısıyla Zırhlıoğlu Eczanesi’nin sahibi olan müvekkilinin Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2012 yılı Protokolü'nün 4.3.6, 5.3.2 ve 5.3.5 inci maddelerine aykırı davranıldığı gerekçesiyle 11.447,84 TL reçete bedeli kesintisi, 57.239,20 TL cezai şart ve birinci kez yazılı uyarı işlemi uyguladığını ileri sürerek Kurum işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının taraflar arasındaki protokole aykırı davrandığını, Sosyal Güvenlik Kurumu Teftiş Başkanlığınca düzenlenen raporda yersiz ve usulsüz olarak düzenlenen reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin belirlendiğini, reçetede yer alan imzaların hasta veya hasta yakınına ait olmadığının ve ilaçların simsara teslim edilmesine rağmen hastaya teslim edilmiş gibi sisteme giriş yapıldığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli ve 2016/34 Esas, 2017/437 Karar sayılı kararıyla; ilaçların hak sahibine verilip verilmediğinin kontrol edilmemesi nedeni ile yersiz ödemeye sebebiyet verildiği, bu nedenle taraflar arasındaki protokolün 4.3.6 ncı maddesinin ihlâl edildiği ve davacının reçete bedeli olan 11.447,84 TL'den sorumlu olduğu gerekçesiyle bu maddeye dayalı işlem yönünden davanın reddine; davacı hakkında herhangi bir ceza davasının açılmadığı, davacının reçetelerin düzenlenmesine doğrudan dahlinin bulunmadığı, bu nedenle uygulanan cezai şart ve uyarı işlemlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının bu işlemlere yönelik davasının kabulü ile protokolün 5.3.2 nci maddesi gereğince birinci kez yazılı uyarı işlemi ile 5.3.5 inci maddesi gereğince uygulanan cezai şart ve birinci kez yazılı uyarı işlemlerinin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.10.2020 tarihli ve 2018/1983 Esas, 2020/1505 Karar sayılı kararıyla; İl Derece Mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;
“…Davacı hakkında uygulanan Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 protokolünün 5.3.2 ve 5.3.5. maddeleri; eczacının cezai işleme konu reçeteleri karşıladığı sırada kimlik kontrolü yapmadığı için reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmaması ile hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edilmesine ilişkin olup, mahkemece teftiş raporundaki hasta beyanları değerlendirilerek, hastaların beyanlarında eksik hususların bulunması halinde HMK md. 31 uyarınca, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında olmak üzere gerekirse yeniden dinlenilmeleri suretiyle davacı hakkında uygulanan cezai işlemlerin yerinde olup olmadığına karar verilmesi gerekirken, protokolün 5.3.10. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına dair değerlendirme yapılırken, dikkate alınan "davacının reçetelerin düzenlenmesine doğrudan dahli olmaması" sebebiyle cezai şart ve uyarı cezası işlemlerinin iptaline karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece, tanıklar dinlendikten sonra davacının 2016 protokolünün hakkında uygulanmasını talep ettiği de dikkate alınarak, bu protokolün 5.3.2. maddesindeki “Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da ilacı alana teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilacı alana ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın veya ilacı teslim alan kişinin ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü ile 5.3.5. maddesindeki “Kurum, İl Sağlık Müdürlüğü veya Eczacı Odası tarafından eczanede yapılan denetimde, reçete sahibi veya ilacı alan kişiye teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 6 (altı) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış) günü geçmeyecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükmü uyarınca hastalar veya reçete arkasında ilacı teslim aldığı belirtilen kişiler reçete muhteviyatı ilaçları almamışlar ve reçete arkasındaki imzalar reçete sahibine ya da ilaçları alan kişilere ait olmadığı tespit edilmişse 2016 protokolünün yukarıda bahsi geçen hükümlerine göre cezai işlem miktarı yeniden belirlenmelidir. Tüm bu nedenlerle yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir....” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; Sosyal Güvenlik Kurumu Teftiş Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda, yersiz ve usulsüz olarak düzenlenen ve Kuruma fatura edilen reçetedeki imzanın hasta veya hasta yakınına ait olmadığının, ilaçların simsara teslim edilmesine rağmen hastaya teslim edilmiş gibi sisteme giriş yapıldığının tespit edildiğini, bu durumun taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, dolayısıyla açılan davanın reddinin gerektiğini, ayrıca Kurum aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda Mahkemece, anılan reçetelerin düzenlenmesine davacının doğrudan dahil olmadığı değerlendirilerek reçete bedeli kesintisi dışındaki cezai işlemlerin iptaline karar verilmesi karşısında, davacı hakkında uygulanan cezai işlemlerin iptaline ilişkin kararın yerinde olup olmadığına karar verilebilmesi için ayrıca teftiş raporundaki hasta beyanlarının değerlendirilmesinin ve gerekirse yeniden dinlenilmelerinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 73 üncü maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 31 inci maddesi.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 74 üncü maddesi.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle işleme konu Protokol hükümlerinin irdelenmesi gerekmektedir.
2. Davalı Kurum, 5510 sayılı Kanun'un 73 üncü maddesi çerçevesinde, Kurum sigortalılarının ilaç ihtiyaçlarının karşılanması için Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç ve tıbbî malzeme teminine ilişkin protokoller imzalamıştır.
3. Davacıya ait eczane de bu çerçevede Kurum sigortalılarına hizmet vermektedir.
4. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından davacıya gönderilen 19.01.2016 tarihli yazıda; "Kurumumuz Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından düzenlenen 06.02.2015 tarih, 1 sayılı soruşturma raporunda; Zırhlıoğlu Eczanesi adı altında faaliyet gösterdiğiniz sırada Kurumumuza teslim etmiş olduğunuz reçetelerinize ilişkin inceleme başlatıldığı, yapılan incelemeler neticesinde, eczaneniz tarafından, yersiz ve usulsüz düzenlenmiş reçetede yer alan imzanın hasta veya hasta yakınına ait olmadığı, ilaçların ilaç simsarına teslim edilmesine rağmen hastaya ilaçlar teslim edilmiş gibi sisteme giriş yapıldığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Rapor doğrultusunda eczaneniz hakkında 2012 yılı SGK Protokolü'nün,
-5.3.2 maddesi gereği 1. kez yazılı uyarı işlemi,
-5.3.5 maddesi gereği (Protokolün 6.17 maddesi göz önünde bulundurularak) (11.447,84x5=57.239,20 TL) 57.239,20 TL cezai şart ve yine aynı madde gereği 1. kez yazılı uyarı işlemi uygulanacak olup, söz konusu cezai işlemler yazımızın tebliği tarihi itibarıyla provizyon ekranınıza işlenecektir..." şeklinde bildirimde bulunulmuştur.
5. Kurumun davacı hakkında uyguladığı 2012 yılı Protokolü'nün 4.3.6 ncı maddesi; "Protokolün (5.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez. Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir",
Aynı Protokolün 5.3.2 nci maddesi; "Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz",
5.3.5 inci maddesi ise; "Hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 6 (altı) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış) günü geçmeyecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz" şeklindedir.
6. Davacı eldeki dava ile Kurumun bildirimi üzerine anılan işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamından, davalı Kurumun çok sayıda eczane tarafından sahte reçetelerin Kuruma fatura edilmesi suretiyle organize suç şebekesi tarafından dolandırıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, temin edilen soruşturma raporlarında davacı eczacının yapılan dolandırıcılığa dahli tespit edilememiştir.
7. Kural olarak, eylemin cezayı gerektiren bir fiil teşkil edip etmediği ceza hâkimince belirlenecektir. Bununla beraber hukuk hâkiminin, ceza tertibine ilişkin olarak ceza hâkimince verilen ve suçun işlendiğini ya da işlenmediğini kesinlikle tespit eden bir hüküm varsa, bununla bağlı olduğu kuşkusuzdur (6098 sayılı Kanun md. 74). Ancak eldeki davada; davacı eczacı hakkında açılmış bir ceza davası bulunmamaktadır.
8. Üstelik, davalı Kurum davacı eczacı hakkında dolandırıcılığa konu sahte reçete fatura edilmesinden yani Protokolün "Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) yıl süreyle sözleşme yapılmaz" şeklindeki 5.3.10 uncu maddesinden işlem yapmamıştır.
9. Davalı Kurumun, davacı eczacının ya da eczane çalışanlarının yapılan dolandırıcılığa dahil olduklarını ve Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte reçete fatura ettiklerini tespit edememesi nedeniyle Protokolün 5.3.10 uncu maddesinden cezai işlem uygulamadığı, her halûkarda eczanenin göstermesi gereken özenin gösterilmemesinin sonucu olan davaya konu maddeler (5.3.2., 5.3.5) yönünden işlem yaptığı anlaşılmaktadır.
10. İlk Derece Mahkemesi, iptali istenilen protokolün 4.3.6 ncı maddesine dayalı cezai işlem yönünden; ilacın hak sahibine verilip verilmediğinin kontrol edilmemiş olması nedeniyle yersiz ödemeye sebebiyet verildiği gerekçesiyle anılan maddenin uygulanmasının yerinde olduğunu değerlendirerek talebin reddine karar vermiş; anılan karar bu yönden davacı tarafın istinaf etmemesiyle kesinleştiğinden uyuşmazlık dışında kalmıştır.
11. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hukuk hâkimi eldeki davayı dosyada toplanan delillere göre kendisinin varacağı kanaatle çözümlemesi gerektiğinden Mahkemece yapılması gereken işlem; iptali istenilen, protokolün diğer maddelerine (5.3.2 ve 5.3.5.) dayalı cezai işlemler yönünden, anılan maddelerde belirtilen sözleşmeye aykırılık hâllerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitidir. Özel Dairece de değinildiği üzere, davacı hakkında ceza davasının açılmamış olması veya davacının sahte reçetelerin düzenlenmesine doğrudan dahlinin tespit edilememesi, uygulanan protokol hükümleri gereğince verilen cezai işlemlerin iptaline gerekçe olamaz. Bu yönüyle İlk Derece Mahkemesinin direnme gerekçesi hatalıdır.
12. Bu nedenle, Kuruma fatura edilen ilaçların hasta veya yakınına teslim edilip edilmediğinin ve eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine dair imzanın reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Reçetedeki imzanın reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olup olmadığı dosya kapsamından açıkça anlaşılabiliyorsa bu durumda sözleşmenin anılan maddelerinin ihlâl edilip edilmediği değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir. Ancak bu durum dosya kapsamından açıkça anlaşılamıyorsa, o takdirde Özel Dairece de vurgulandığı üzere, 6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesinde düzenlenen "Hâkimin davayı aydınlatma ödevi" kapsamında, soruşturma raporunda ifadelerine başvurulan tanıkların Mahkemece yeniden dinlenilmeleri suretiyle durum açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
13. Mahkemece, davacının 2012 yılı Protokolünün anılan maddelerini (5.3.2 ve 5.3.5.) ihlâl ettiği kanaatine varıldığı takdirde bu kez taraflar arasında daha sonradan imzalanan protokollerin lehe olan hükümlerinin değerlendirilmesi gerekir. Nitekim, Özel Daire de bu yöne işaret etmiştir.
14. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
15. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire kararında belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın HMK’nın 373 üncü maddesi uyarınca direnme kararını veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.