ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/548 E., 2023/1398 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/548 E., 2023/1398 K. sayılı kararı
3 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.12.2023 tarihli, 2023/548 E., 2023/1398 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/548 E., 2023/1398 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2022/30 E., 2022/60 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile Silivri Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi ve görevsizlik kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya yargı yerinin belirlenmesi için Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

3. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/209 Esas, Eyüp 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/705 Esas, Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/546 Esas, Beyoğlu 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/798 Esas, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/192 Esas, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/181 Esas, Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/580 Esas, Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/1491 Esas sayılı dosyalarında mahkûmiyetine karar verildiğini, bu kararların usulüne uygun kesinleştirilmeden infazına başlandığını, çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığı gerekçesiyle infazın durdurulması yönündeki itirazlarının reddedildiğini, Eyüp Asliye Ceza Mahkemelerindeki kararlara karşı yapılan kanun yararına bozma istemlerinin mahkûmiyet hükümlerinin kesinleşmemiş olması sebebiyle temyiz talebi olarak değerlendirildiğini, Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesince ek karar ile infazın durdurulmasına, diğer dosyalarda ise verilen hükümlerin tamamen veya kısmen infaz edilerek müvekkilinin şartla tahliyesine (koşullu salıverilme) karar verildiğini, Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen karar sebebiyle müvekkilinin cezaevinde 400 gün hükümlü kaldığını, kalan günler için de para cezası yatırdığını, daha sonra ise dava konusu fiilin suç olmaktan çıkartıldığından müvekkili hakkında beraat kararı verildiğini, görevinde gerekli özeni göstermeyerek kesinleşmesi mümkün olmayan hükmü kesinleştirmek suretiyle müvekkilinin hukuka aykırı şekilde hapsedilmesi suretiyle hürriyetinden yoksun bırakıldığını, bu sebeple uzun yol otobüs şoförlüğü yapan müvekkilinin gelirinden mahrum kaldığı gibi psikolojisinin de bozulduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı Cevabı

4. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; haksız tutuklama işlemini Cumhuriyet savcısıı yaptığından hizmet kusurunun söz konusu olabileceği, hizmet kusuruna dayalı davalarda idare mahkemesinin görevli olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının usule aykırı kesinleştirme ve infaza yönelik yaptığı tüm itirazların reddedildiğini, cezaların ortadan kaldırılma sebebinin kanun değişikliği olduğundan haksız tutuklamanın söz konusu olmadığını, mahkemelerce yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Görevsizlik Kararları

5.İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince, tutuklamadan kaynaklı açılan tazminat davasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davanın zarara uğrayanın oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde açılması gerektiği, davacının da yerleşim yerinin Silivri olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği ile yetkili ve görevli mahkemenin Silivri Ağır Ceza Mahkemesi olduğuna karar verilmiş ve itiraz edilmeksizin kesinleşen karar üzerine dosya Silivri Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

6. Silivri Ağır Ceza Mahkemesince, davacının talebinin kesinleşmemiş kararın infaza verilmek suretiyle zarara uğratıldığı iddiasıyla hâkim ve savcıların haksız fiilleri nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat olduğu, bu davalarda yargılama yapma görevinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nca (6100 sayılı Kanun) 47 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında Yargıtay ilgili hukuk dairesine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde dosyanın Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderilmesine karar verilmiş, taraflarca itiraz edilmeksizin kesinleşen karar üzerine davacı vekilinin 11.02.2016 havale tarihli talep dilekçesi ile dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.

7. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince, Mahkemece 6100 sayılı Kanun’un 20 nci maddesine göre işlem yapılması gerekirken işlem yapılmaksızın sehven dosyanın Özel Daireye gönderildiği gerekçesiyle işlem yapılmaksızın esasın kapatılarak dosyanın yeniden Silivri Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve bu kez Silivri Ağır Ceza Mahkemesince; 6100 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde mahkemeye başvurarak dosyanın görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, ancak eldeki dosyada görevsizlik kararının itiraz edilmeden 18.11.2015 tarihinde kesinleşmesi üzerine davacı vekilinin dosyanın gönderilmesine dair 11.02.2016 tarihli dilekçe ile talepte bulunduğu ve bu talebin süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar verilmiştir.

8. Ek kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından Mahkemece hüküm fıkrasında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edilebileceği belirtilmesine rağmen tebliğ yapılmaksızın tefhim tarihi esas alınarak kesinleştirme yapıldığı, bu durumda gerekçeli kararın davacıya tebliği ile itiraz kanun yoluna başvurulduğu takdirde dosyanın itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiği gözetilmeden talep olmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.

9. Bozma sonrası yargılamaya devam eden Silivri Ağır Ceza Mahkemesince, görevsizlik kararının davacıya tebliği üzerine davacı vekilinin karara yönelik itirazda bulunması sebebiyle dosyanın gönderildiği Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verilmiş, sonrasında yargılamaya devam eden Silivri Ağır Ceza Mahkemesince 14.04.2022 tarihli ve 2021/313 Esas, 2022/176 Karar sayılı karar ile yeniden Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın talep hâlinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

10. Kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi ve davacı vekilinin talebi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.

Özel Daire Kararı

11. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12.09.2022 tarihli ve 2022/30 Esas, 2022/60 Karar sayılı kararı ile;

"... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında “…suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, aynı kanunun 142/2.maddesi ile de bu davalar bakımından zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin görevli ve yetkili olacağı düzenlenmiştir.

Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup her zaman ve resen gözetilmelidir. Diğer taraftan aksi belirtilmedikçe usul hükümlerinin derhal uygulanması esastır.

Somut olayda; davaya konu edilen işlem ve faaliyetlerin 6545 sayılı Kanun ile eklenen CMK 141/3.madde ve fıkrasının yürürlüğünden önce olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, dava anılan fıkranın yürürlüğünden sonra 26/02/2015 tarihinde açılmıştır.

Hal böyle olunca, usul kurallarının derhal yürürlüğe girmesi ilkesi ve 6545 sayılı Kanun ile eklenen CMK 141/3.madde ve fıkrası ile 142/2 maddelerindeki düzenlemeler uyarınca Dairemiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda gösterilen nedenlerle;

1-Dava dilekçesinin Dairemizin görevsiz olması sebebiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğuna,

2-Kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine,

3-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına

Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle karar verildi..." gerekçesiyle kararın kesinleştiği belirtilerek dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

II. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile Silivri Ağır Ceza Mahkemesi arasında temyiz edilmeksizin kesinleşen kararlar nedeni ile ortaya çıkan görev uyuşmazlığının çözüm yerinin Hukuk Genel Kurulu mu yoksa Yargıtay 5. Ceza Dairesi mi olduğu, Yargıtay 5. Ceza Dairesi olduğuna karar verildiği takdirde dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III.GEREKÇE

13. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı yapılan yargılamalarda görev almış olan Cumhuriyet savcıları ile hâkimlerin haksız ve hukuka aykırı işlemleri neticesinde müvekkilinin haksız şekilde cezaevinde kaldığını, psikolojisinin bozulduğunu ve gelirlerinden mahrum kaldığını ileri sürerek 100.000,00 TL maddi tazminat ve 200.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

14. Yapılan yargılama sırasında Silivri Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkması üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

15. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1960 tarihli ve 1960/23 Esas, 1960/14 Karar sayılı kararında “Hukuk ve ceza mahkemeleri arasında selbi vazife uyuşmazlığı çıktığı takdirde dava konusu olan işin hukuka ait olması halinde Dördüncü Hukuk Dairesinin, cezaya ilişkin olduğu takdirde de Üçüncü Ceza Dairesinin merci tayinine vazifeli olacağına” karar verilmiştir.

16. Bu aşamada eldeki dava yönünden dava konusu olan hususun belirlenmesi gerekmektedir.

17. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 573 ve devamı maddelerinde “hakim ve icra reisi” aleyhine 573 üncü maddede belirtilen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, 25.03.1931 tarihli ve 19/35 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de ceza hâkimlerinin de hâkim kavramı içinde olduğu kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcıları ise başlık ve madde metni dikkate alındığında mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 ve devamı koruması içine alınmamış, genel sorumluluk sebepleri çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmiştir.

18. 09.02.2011 tarihli ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (6110 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi ile mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 12 nci maddesi ile de 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na (2802 sayılı Kanun) 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş, hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, hâkim ve savcılar aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı hükme bağlanmıştır.

19. 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 2 nci maddesinde ise görevli mahkeme konusunda düzenleme yapılmış, 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) yürürlüğe girinceye kadar mülga 1086 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesindeki sebeplere dayanılarak açılacak tazminat ve rücu davalarında hâkimlerin bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği hüküm altına alınmıştır.

20. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiş, madde gerekçesinde; Hükümde geçen ‘hâkim’ kavramının genel anlamda kullanıldığı, buna yargı yetkisini kullanan tüm hâkimlerin dâhil olduğu, ilk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri keza ceza mahkemesi hâkimlerinin de buraya dâhil olduğu ifade edilmiştir.

21. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 46 ncı maddesine istinaden açılan tazminat davalarında görevli mahkeme 47 nci maddede gösterilmiştir. Sözü edilen maddedeki hükümde ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine tazminat davasının Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacağı ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği belirtilmiştir.

22. Ancak 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19 uncu maddesi ile 24.02.1983 tarihli ve 2802 sayılı Kanun'un 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle cumhuriyet savcıları hakkında açılacak tüm tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu, ceza hâkimleri hakkında ise 6100 sayılı Kanun'un 46 ncı maddesi haricindeki hukuksal nedene dayalı olarak açılan tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.

23. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı 141 inci maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında maddenin birinci fıkrasında düzenlenen hâller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.

24. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 142 nci maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı hükmü getirilmiştir.

25. Öte yandan 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile (6545 sayılı Kanun) 5271 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine:

“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.

(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.” şeklinde üçüncü ve dördüncü fıkralar eklenmiştir.

26. Ayrıca Ceza hâkimleri ve Cumhuriyet savcıları hakkında açılmış derdest olan davalar hakkında ise 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a (5320 sayılı Kanun) Geçici 8 inci madde eklenerek bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince 5271 sayılı Kanun'un 141 ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı düzenlenmiştir.

27. Somut olayda davacı vekili tarafından müvekkili hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı açılan ceza davalarında yapılan işlemler sebebiyle tazminat talep edilmiş olup dava konusu olan husus 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 inci maddesinde düzenlenmiştir.

28. Bu durumda Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 25.01.2023 tarihli ve (1) sayılı kararı ile ceza hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda yargı yerinin belirlenmesi konusunda Yargıtay 5. Ceza Dairesi görevlendirilmiş olduğundan davaya konu işinde ceza hukukundan kaynaklanması sebebiyle yargı yerinin belirlenmesinde Yargıtay 5. Ceza Dairesi görevlidir.

29. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2019/4-461 Esas ve 2019/902 Karar sayılı kararında da değinilmiştir.

30. O hâlde; dosya yargı yerinin belirlenmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın YARGITAY 5. CEZA DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA TEVDİİNE,

Karardan bir örneğin Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

21.12.2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023548-e-20231398-k-sayili-karari