ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/540 E., 2024/223 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/540 E., 2024/223 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.05.2024 tarihli, 2023/540 E., 2024/223 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/540 E., 2024/223 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

EK KARAR TARİHİ : 11.06.2019

SAYISI : 2022/865 E., 2022/1592 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16.03.2022 tarihli ve

2020/5273 Esas, 2022/2001 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü kararı verilmiş, kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ek karar ile davalı taraf nispi istinaf başvuru harcını çıkarılan muhtıraya rağmen süresi içerisinde yatırmadığından bahisle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 344 üncü maddesine göre davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Davanın kabulüne ilişkin asıl karar ile istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili tarafından davalılar aleyhine Almanya Nürnberg-Fürth Eyalet Mahkemesi nezdinde alacak davası açıldığını, bu davanın 14.09.2015 tarihinde kabul edildiğini ileri sürerek anılan kararın infazı için tenfiz kararı verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; yetki itirazında bulunmuş, ayrıca nispi harç yatırılarak açılması gereken davanın kötü niyetli olarak maktu harç üzerinden açıldığını, eksik harcın tamamlatılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 30.01.2019 tarihli ve 2018/669 Esas, 2019/71 Karar sayılı kararı ile; yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak kesinleştiği, kararda kesinleşme şerhinin bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmede Almanya Mahkemelerinin yetkili kılındığı, kararda kamu düzenine aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

2. Davalılar vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince davalılar vekiline istinaf posta giderleri ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve istinaf karar harcını yatırmadığından bahisle 26.03.2019 tarihinde 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince muhtıra gönderildiği, çıkartılan muhtıranın istinaf eden davalı vekiline 25.05.2019 tarihinde tebliğ edilmesine karşın verilen yedi günlük kesin süre içerisinde noksan harç ve posta masraflarının yatırılıp makbuzun bir suretinin dosya içerisine sunulmadığı gerekçesiyle 11.06.2019 tarihli ek karar ile davalı taraf nispi istinaf başvuru harcını çıkarılan muhtıraya rağmen süresi içerisinde yatırmadığından bahisle 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine gereğince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen davanın kabulüne ilişkin karar ile istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek karara karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.11.2019 tarihli ve 2019/1522 Esas, 2019/1870 Karar sayılı kararı ile; istinaf başvurusunda bulunan davalılar vekilinin mahkemece verilen süre içerisinde 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine göre nispi istinaf başvuru harcını yatırmadığından istinaf talebinin reddi gerektiği, dolasıyla ilk derece mahkemesince 11.06.2019 tarihinde ek karar ile verilen istinaf isteminin reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı; eldeki davada kamu düzenine aykırılık hâllerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…1- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın nispi harca tabi olduğu ve davalılarca muhtıraya rağmen eksik harç tamamlanmadığı gerekçesiyle ek karar ile davalıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçeyle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, Dairemizin yerleşik kararları gereğince, tenfiz davaları nitelikleri itibariyle eda davası olarak değil, tespit davası mahiyetinde kabul edilmekte olup maktu harca tabidir. (Yargıtay 11. H.D. 2015/2117e-2015/8206k., 2015/6162e.-2016,73018k., 2015/14689e-2017/2412k., 2020/6717e-2020/4927k.)

Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, işin esasına girilerek, davalıların istinaf sebepleri kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçeyle esastan red kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir,…” gerekçesiyle (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun’un 373/2 nci maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle ve Hukuk Genel Kurulu ile Özel Daire kararlarına atıf yapılarak direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili; Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun reddine dair verilen ek kararda, istinaf posta giderleri ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf karar harcının yatırılmadığından bahisle 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince kendilerine 26.03.2019 tarihinde muhtıra gönderildiği ve çıkartılan muhtıranın 25.05.2019 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmişse de, UYAP üzerinden yapılan kontrolde yapılan tebligatın kendilerine değil, davacı vekili avukat ...’na yapıldığının tespit edildiğini; tenfiz davasının tür olarak tespit davası olduğunu, tespit davalarında dava harçları ve vekâlet ücreti maktu olarak hesaplanırken tenfiz davasının bu hususun dışında tutularak nispi harca tabi olmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla istinaf kanun yoluna başvurmak için yatırılması gereken harçların da maktu olarak hesaplanması gerekirken mahkemece nispi harç yatırılmaması gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurma taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek direnme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizine ilişkin eldeki davada istinaf başvurusunda alınacak harcın maktu harç mı yoksa nispi harç mı olduğu noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 344 ve 346 ncı maddeleri

2. Değerlendirme

1. Öncelikle özel hukuk yargılamasında "süre" kavramının açıklanmasında yarar vardır.

2. Süre; bir yükümlülüğün yerine getirilmesi ya da bir işlemin yapılması için yasa, yargıç ya da ilgili kişi tarafından belirlenen zaman olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Kurumu: Türk Hukuk Lûgatı, Cilt I, Ankara, 2021, s. 1029).

3. Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde sonuca en kısa zamanda ulaşılması için mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler vardır ve her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile de kanuni bir değer kazanan bu zaman aralıklarına "süre" denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzusuna ve inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.

4. Sürelerin önemli bir kısmı taraflar için konulmuş sürelerdir. Tarafların ilgili işlemleri belirlenen süreler içerisinde yapmaları gerekir. Süresi içinde yapılmayan işlemlerin tekrar yapılması mümkün olmayıp süreye uymayan taraf aleyhine sonuç doğurur. Taraflar için öngörülen süreler kanunda belirtilen süreler ve hâkim tarafından tayin edilen süreler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Kanunda belirtilen süreler, kanun tarafından öngörülmüş sürelerdir. Cevap süresi, istinaf, temyiz ve harç yatırma süresi gibi. Bu süreler kesindir ve bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı mahkemece resen gözetilir.

5. Nitekim "sürenin belirlenmesi" başlıklı 6100 sayılı Kanun'un 90 ıncı maddesinde;"(1) Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez." şeklinde ve Kanun'un "Kesin süre" başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Kanunun belirlediği süreler kesindir." denilmek suretiyle yapılan düzenlemelerde kesin sürelere vurgu yapılmıştır.

6. 6100 sayılı Kanun'un "Harç ve giderlerin yatırılması" başlıklı 344 üncü maddesinde;

"(1) İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır" hükmüne yer verilmiştir.

7. 6100 sayılı Kanun'un "İstinaf dilekçesinin reddi" başlıklı 346 ncı maddesi ise;

"(1) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344 üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.

(2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar." hükmünü içermektedir.

8. Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelendiğinde; İlk Derece Mahkemesince esas yönünden davanın kabulüne, kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ek karar ile de davalı taraf nispi istinaf başvuru harcını çıkarılan muhtıraya rağmen süresi içerisinde yatırmadığından bahisle 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesine gereğince davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Esas hakkındaki kararın ve ek kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine Özel Dairece karar bozulmuş, anılan karara karşı Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararı verilmiştir.

9. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin 11.06.2019 tarihli ek kararı ile, davalılar vekilinin istinaf posta giderleri ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve istinaf karar harcını yatırmadığından bahisle 26.03.2019 tarihinde davalı tarafa 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereği muhtıra gönderildiği, çıkartılan muhtıranın istinaf eden davalılar vekiline 25.05.2019 tarihinde tebliğ edilmesine karşın verilen yedi günlük kesin süre içerisinde eksik harç ve posta masraflarının yatırılıp makbuzun bir suretinin dosya içerisine sunulmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince reddine karar verilmiş ise de dosyada yapılan incelemede bu muhtıranın davalılar vekiline tebliğ edildiğine dair bir tebliğ belgesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

10. O hâlde, bahsi geçen muhtıranın davalılar vekiline tebliğ edildiğine dair tebliğ belgesi dosyada bulunmadığına göre İlk Derece Mahkemesince verilen davalılar vekilinin istinaf başvurusun reddine dair ek karar ile bu kararın davalılar vekilince istinafı üzerine verilen esastan red kararının yok hükmünde olduğunu kabul etmek gerekir.

11. Zira, somut olayda davalılar vekilince eksik harç ve posta masrafların yatırılmasına dair İlk Derece Mahkemesince düzenlenen muhtıra davalılar vekiline değil, 25.05.2019 tarihinde davacı şirket vekiline tebliğ edilmiş olup, bu muhtıra davalılar vekili yönünden hukukî bir sonuç doğurmaz.

12. Öte yandan Bölge Adliye Mahkemesince bir yandan İlk Derece Mahkemesinin ek kararının yerinde olduğunu belirtilirken, bir yandan da davalılar vekilinin istinaf başvurusu incelenerek esastan red kararı verilmesi çelişki oluşturmuştur.

13. Davalılar vekili tarafından bahsi geçen muhtıranın kendilerine tebliğ edilmediği hususu temyiz dilekçesinde temyiz nedenleri içinde belirtilmiş olmasına rağmen, bu husus Özel Dairece inceleme kapsamı dışında tutulup, davalılar vekilinin diğer temyiz nedenlerine yönelik inceleme yapılarak bozma kararı verilmiştir.

14. Açıklanan gerektirici nedenlere göre açık biçimde maddi hataya dayalı Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararının, Özel Daire bozma kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının ortadan kaldırılmasına ve işin esasına ilişkin olarak ileri sürülen temyiz itirazlarının yöntemince değerlendirilmesi ve dosya kapsamına uygun çelişki içermeyen bir inceleme yapılması için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Maddi hataya dayalı Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararının, Özel Daire bozma kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

Esasa yönelik temyiz itirazlarının yöntemince incelenebilmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023540-e-2024223-k-sayili-karari