Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/489 E., 2024/152 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.03.2024 tarihli, 2023/489 E., 2024/152 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/489 E., 2024/152 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1550 E., 2022/2031 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.09.2022 tarihli ve
2022/6831 Esas, 2022/7552 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalının tüm istinaf itirazlarının reddine, davacının tazminatların miktarına yönelik istinaf itirazının kabulüne ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacı yararına daha yüksek miktarda tazminat ödenmesine, sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda verilen kararın yeniden taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili 23.07.2018 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 15.01.1991 tarihinde evlendiklerini, bu evlilikten iki çocuklarının olduğunu, evlilik süresince davalının eşine hakaret ettiğini, aşağılamalarda bulunduğunu, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalının ekonomik durumunun üst düzey olduğunu ileri sürerek tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 3.000,00 TL tedbir-4.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı 17.08.2018 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, evlilik süresince eşi ile çok mutlu olduklarını, üçüncü çocuklarının vefatından sonra davacının depresyona girdiğini, çok sayıda ilaç içtiğini ve bu ilaçlara bağımlı hâle geldiğini, kullandığı antidepresanlar nedeniyle tümüyle değiştiğini, melek gibi olan eşinden eser kalmadığını, diğer yandan kendisinin esnaf olduğunu, iddia edildiği gibi zengin olmadığını, gerçekte davacının ailesinden kalan miras nedeniyle çok zengin olduğunu savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2019 tarihli ve 2018/1378 Esas, 2019/764 Karar sayılı kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin sadakatsiz davranarak tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına 30.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, geliri ve adına kayıtlı taşınmazları bulunan davacının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.11.2021 tarihli ve 2019/2799 Esas, 2021/1693 Karar sayılı kararı ile; erkeğin tüm istinaf itirazlarının reddine, kadının istinaf itirazları bakımından ise İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, ne var ki tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen tazminat miktarlarının az olduğu, zira erkeğin adına kayıtlı birden fazla sayıda mesken, arsa ve tarla vasfında taşınmaz ve aracın bulunduğu, Arslanlar Oto Ticaret ve Kiralama İnşaat Emlak Mobilya ve Dekorasyon Gıda Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin yetkilisi olduğu, dosyada buna ilişkin “Arslanlar Plaza” isimli iş yerine ait fotoğrafların yer aldığı gerekçesi ile kadın yararına 150.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.03.2022 tarihli ve 2022/193 Esas, 2022/2550 Karar sayılı kararı ile "...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî (TMK m. 174/1) ve manevî (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.06.2022 tarihli ve 2022/764 Esas, 2022/1142 Karar sayılı kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; kadın yararına 300.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
5. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-İlk derece mahkemesince kurulan hükümde davacı kadın yararına 30.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesinin 02.11.2021 tarihli ilamı ile kadın yararına hükmolunan tazminatların az olduğu gerekçesiyle davacı kadın yararına 150.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Bu hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 17.03.2022 tarihli ilamı ile kadın yararına hükmolunan tazminatların az olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Bölge adliye mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı kadın yararına bu kez 300.000 TL maddi, 150.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince son kurulan hüküm bozma ilamında belirtilen ilkelere, bozmanın amacına uygun olmayıp davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; somut olayda, davacı kadının Avusturya'da işçi olarak çalıştığı, çok sayıda dükkan, mesken ve arsa vasfında taşınmazının bulunduğu, buna karşılık davalının da ev, arsa, mesken tarzında taşınmazlarının olduğu, ayrıca otomotiv tamircisi olup yedi ortaklı bir şirkette hissesinin bulunduğu, böyle olunca gerçekleşen kusur oranı, tarafların belirlenen sosyal ve ekonomik durumu, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri ve kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği, ayrıntıları Hukuk Genel Kurulunun 26.11.2014 tarihli ve 2013/2-1416 Esas, 2014/956 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, evlilik birliğinin ticari değil manevi bir beraberlik olduğu, bir tarafın zenginleşmesine yol açacak şekilde maddi ve manevi tazminat takdirinin müessesenin amacına aykırı olacağı göz önüne alındığında, kadın yararına takdir edilen tazminat miktarlarının yerinde olduğu gerekçesiyle direnme karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; evliliğin süresi, kusur belirlemesi ve tarafların sosyal ekonomik durumları gözetildiğinde müvekkili yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesi uyarınca davacı eş yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesi.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.
2. Bilindiği üzere boşanma nedeni ile oluşan maddi ve manevi tazminat 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir" şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Görülüyor ki hâkim, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu bulunan eş yararına tazminat ödenmesine karar vermek yetkisine sahiptir.
3. Maddi tazminat, kişinin malvarlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.
4. Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen manevi tazminata boşanmaya sebep olan olayın, kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi hâlinde hükmedilir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 763). Manevi zarar ise, insan ruhunda kişinin iradesi dışında meydana gelen acı, ızdırap ve elem olarak ifade edilmektedir. Manevi tazminat da, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kabul edilen bir telafi şeklidir. Hukuka aykırı ve kusurlu bir davranış sonucu hakkı ihlal edilenin zararının giderilmesi, menfaatinin denkleştirilmesi hukukun temel ilkesidir. Ancak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası genel tazminat esaslarından ayrılmış, aile hukukunda getirilmiş, kendine özgü bir haksız fiil düzenlemesidir. Eşler arasındaki ilişkinin özelliği itibariyle burada manevi zararı tam olarak belirlemek zordur. Manevi tazminat miktarı, maddi olarak kesin bir miktar değildir. Manevi tazminat talep eden eşin ruhen uğramış olduğu çöküntü ile psikolojik olarak yaşamış olduğu sıkıntılara karşılık olarak onu rahatlatacak olan bir bedeldir. Bu özelliği nedeniyledir ki; yasa, menfaati zedelenen ve kişilik hakları ihlal edilen eşe "uygun bir tazminat" verileceğini belirtmektedir. O hâlde hâkim; manevi tazminatın miktarını belirlerken, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak takdir hakkını kullanmalıdır.
5. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dosyaya yansıyan bilgilere göre; kadının boşanma davası açıldıktan sonra kızı ile yabancı bir ülkede yaşamaya başladığı, orada çalışması karşılığında asgari ücret elde ettiği, kira ödeyerek evde oturdukları ve kiraların bir kısmının devlet yardımı ile karşılandığı, adına kayıtlı taşınmazlarının bulunduğu, buna karşılık davalı erkeğin galerisinin bulunduğu, adına kayıtlı çok fazla sayıda ve çeşitli vasıflarda taşınmaz mallarının bulunduğu, tanık olarak dinlenen ortak çocuk ...'nın konu ile ilgili "babamın maddi durumu çok iyidir, mercedes araç alıp satıyor" şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır. Kusur durumunun değerlendirilmesinde ise; tarafların 15.01.1991 tarihinde evlendikleri, yaklaşık yirmi yedi yıl süre ile evli kaldıkları, ortak iki çocuklarının bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, buna karşılık kadının kusurlu bir davranışının tespit edilemediği, böyle olunca evliliğin boşanma ile sonuçlanmasına erkeğin tam kusurlu davranışlarıyla sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
6. Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, tazminatların niteliği, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, kişilik haklarına yapılan saldırı, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu, bölge adliye mahkemesince hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
7. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Mahkemece kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının somut olaya ve hakkaniyete uygun olduğu, dolayısıyla direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
8. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
9. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
06.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.