ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/47 E., 2024/194 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/47 E., 2024/194 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.04.2024 tarihli, 2023/47 E., 2024/194 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/47 E., 2024/194 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1243 E., 2022/1499 K.

KARAR : Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 22.03.2022 tarihli ve

2021/2347 Esas, 2022/1545 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. ASIL DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı kooperatifte iki işyeri hissesi bulunan müvekkilinin “peşin ödemeli” üye olduğunu, kooperatif üyelerinin bir kısmına işyeri ve dairelerinin 2006 yılında verilmesine rağmen müvekkili ile birlikte bir kısım üyelere haklarının teslim edilmediğini, bunun temel sebebinin de üye fazlalığı olan davalı kooperatifte bu üyelere verilecek işyerinin bulunmaması olduğunu, davalının haksız borç bildirimleri ile müvekkili hakkında usulsüz olarak üyelikten çıkarma kararı verdiğini ve müvekkilinin kuraya katılmasını engellediğini, kura tutanakları ile kooperatif kayıt ve belgelerine göre davalı kooperatifin elinde iki tane işyeri bulunmasına karşın bu işyerleri için hak talep eden on yedi üye olduğunu, müvekkilinin 17.09.2012 tarihli ihtarname ile davalıdan dükkânların teslimi ile kira alacağını istediği hâlde sonuç alamadığını, müvekkiline satılan iki dükkânın sırasıyla 150 m² ve 75 m² büyüklüğünde olduğunu, ancak kooperatifin mevcut işyerlerinin müvekkiline verilmesi taahhüt edilen dükkânların vasıf ve ölçülerine uygun olmadığı gibi her hâlükarda üye fazlalığı nedeniyle müvekkiline verilecek işyeri de bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları kalmak kaydıyla dava konusu işyerlerinin dava tarihindeki değerinin tespiti ile bu değere karşılık şimdilik 8.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca dava konusu işyerlerinin davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliğ edildiği 25.09.2012 tarihinden geçmişe yönelik olarak beş yıllık sürede getirebileceği toplam kira miktarının tespiti ile şimdilik 2.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 02.08.2017 tarihli ıslah dilekçesinde ise, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak işyerlerinin dava tarihindeki değerine karşılık talep edilen 8.000,00 TL’yi toplam 211.301,86 TL’ye; kira bedeli olarak istenen 2.000,00 TL’yi de toplam 36.597,27 TL’ye çıkarmıştır.

2. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kooperatifte yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde davacıya tahsis edilecek işyeri bulunduğunu, ancak davacının ortak olduğu 24.03.2004 tarihinden itibaren kooperatife hiçbir ödeme yapmadığını, yükümlülüğü kapsamındaki alt yapı ve genel gider borçlarını ödemediğini, müvekkili kooperatife 150 m² işyeri ile ilgili bir adet hisse için peşin ödeme yapan ortaklar 65.000,00 TL ödediği hâlde davacının bu ortaklardan daha az (60.000,00 TL) ödeyerek bir adet 150 m² ve bir adet 75 m² büyüklükteki iki hisseye ortak olduğunu, bu durumun davacının ortaklığa girişte diğer ortaklara göre haksız kazanç elde ettiğini açıkça gösterdiğini, müvekkili tarafından gönderilen ihtarnamelere rağmen parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacı hakkında ihraç kararı alındığını ve ihraç kararı ile ilgili açılan davanın derdest olduğunu, davacının kendi yükümlülüklerini yerine getirmeden talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

II. BİRLEŞEN DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; asıl davada alınan 17.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu iki adet işyerinin 30.06.2013 tarihi itibariyle aylık 762,44 TL kira getirisi sağlayabileceğinin belirtildiğini, asıl davada talepte bulunulan 25.09.2012 tarihinden sonraki elli sekiz aylık süre için hesaplanan kira tazminatı yönünden eldeki davayı açtıklarını ileri sürerek dosyanın asıl dava ile birleştirilmesine ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla elli sekiz aylık süre için 44.221,52 TL kira bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili cevap dilekçesinde; asıl davada sunduğu cevap dilekçesindeki nedenlerle davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.11.2018 tarihli ve 2013/435 Esas, 2018/924 Karar sayılı kararıyla; kooperatifin peşin ve sabit ödemeli ortağı olan davacıya biri 150 m² diğeri 75 m² olmak üzere iki adet işyeri verilmesinin öngörüldüğü, ancak dosyada bulunan bilirkişi raporları ve tapu kayıtlarına göre davacıya verilecek işyerinin bulunmadığı, davacıya verilecek işyeri bulunmadığından dava konusu iki adet işyerinin dava tarihine göre saptanan değerinin 75 m² olan dükkân için 85.000,00 TL, 150 m² olan dükkân için ise 145.000,00 TL olmak üzere toplam 230.000,00 TL olduğu, davacının her iki dükkân üyeliğinden dolayı davalı kooperatife 10.368,94 TL genel gider payı ve bunun işlemiş faizi, 44.926,47 TL de altyapı gider payı ve bunun işlemiş faizi olmak üzere toplam 55.295,41 TL borcunun bulunduğu, kira tazminatı yönünden ise davacının davalı kooperatiften 36.597,27 TL alacaklı olduğu, neticede davacının 230.000,00 TL işyeri bedeli ve 36.597,27 TL kira tazminatı olmak üzere toplam 266.597,27 TL olan alacağından altyapı ve genel gider borcu 55.295,41 TL’nin düşülmesiyle (266.597,27 - 55.295,41 =) 211.301,86 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, davacının 211.301,86 TL dükkân bedeli ve 36.597,27 TL kira alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; birleşen davada ise davacının her iki dükkândan dolayı toplam kira alacağının 44.221,52 TL olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne 44.221,52 TL kira alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli ve 2019/521 Esas, 2020/1153 Karar sayılı kararıyla; kooperatif uzmanı ve serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi ...’dan Yargıtay ilkeleri doğrultusunda tazminat hesabı yapılmak üzere ek rapor alındığı, davacının kira alacağını ayrı olarak talep ettiği ve kira tazminatına ayrıca hükmedileceği, toplam 211.301,86 TL alacağın içinde bulunan 36.597,27 TL kira bedelinin mahsubu sonucu kalan 174.704,59 TL’nin davacının işyeri karşılığı tazminat için isteyebileceği tutar olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne 174.704,59 TL işyeri karşılığı tazminat ve 36.597,27 TL kira tazminatı olmak üzere toplam 211.301,86 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davada ise dükkân karşılığı tazminat talebi asıl davada kabul edildiğinden davacının asıl dava tarihi itibariyle karşılığını aldığı işyerlerini kullanamadığı iddiasıyla asıl dava tarihinden sonra kira tazminatı talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının 25.09.2012 tarihi ile asıl dava tarihi 01.07.2013 arasında geçen dokuz aylık süre için hesaplanan (762,44 x 9 =) 6.861,96 TL kira bedeli isteyebileceği gerekçesiyle birleşen davanın kısmen kabulüne, 6.861,96 TL kira tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 22.03.2022 tarihli ve 2021/2347 Esas, 2022/1545 Karar sayılı kararı ile;

"...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2-İstinaf mahkemesi kararının gerekçesinde, kira alacağı ayrı olarak talep edildiğinden ve ayrıca hükmedileceğinden 211.301,86 TL'lik tutarın içindeki 36.597,27 TL'nin mahsubundan sonra kalan 174.704,59 TL'nin davacının ıslah dilekçesindeki gerçek tazminat tutarı talebi olduğunun kabulünün gerekeceği belirtilerek asıl davada 174.704,59 TL’ye hükmedilmiş ve istinaf mahkemesince aldırılan bilirkişi ek raporunda davacının isteyebileceği tazminat tutarı 190.187,82 TL olarak hesaplanmış ve davacının talep miktarı ve itiraza konu tutarlar gözetildiğinde ek rapor alınmasına gerek olmadığı beyan edilmiştir. Oysa ki davacının istinaf etmediği tutar 211.301,86 TL olup gerçek tazminat tutarı talebinin 174.704,59 TL olduğunun kabulü hatalı olmuştur.

Mahkemece yapılacak iş, asıl davada 10.08.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda davacının isteyebileceği konut tazminat tutarı olan 190.187,82 TL'nin ve kira tazminatı alacağı ayrıca talep edildiğinden 36.597,27 TL kira tazminatı olmak üzere toplam 226.785,09 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermekten ibarettir..." gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Özel Dairenin bozma kararından önce verilen kararda belirtildiği üzere ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, davacının davalı kooperatiften iki adet işyerinin toplam rayiç bedeli olan 230.000,00 TL işyeri alacağı ve 36.597,27 TL kira alacağı olmak üzere toplam 266.597,27 TL alacağının bulunduğu, bu tutardan davacının genel gider ve alt yapı borcu ile faizleri toplamı olan 55.295,41 TL borcunun mahsubuyla geriye 211.301,86 TL alacağı bulunduğunun hesaplandığı, davacının bu rapor doğrultusunda sunduğu ıslah dilekçesinde, konut karşılığı tazminat tutarı 211.301,86 TL ile kira tazminatı tutarı olarak 36.597,27 TL istediği, ilk derece mahkemesince davacının kira alacağı tutarı olan 36.597,27 TL’nin konut karşılığı tazminat tutarı olarak belirlenen 211.301,86 TL’lik tutar içinde yer almasına rağmen ayrıca kira alacağı olarak 36.597,27 TL’ye hükmedildiği, davacı tarafından dükkânların rayiç bedelini toplam 230.000TL olarak, borcu da 55.295,41 TL olarak belirleyen ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı, sonuç olarak davacının (230.000,00 - 55.294,41 =) 174.704,59 TL alacağının bulunduğu hususunun kesinleştiği, bu husus gözetilerek davacının dükkân karşılığı tazminat alacağının 174.704,59 TL kabul edildiği, davacının alacağı olarak belirlenen 211.301,86 TL’nin içinde 36.597,27 TL kira alacağı bulunmasına rağmen ayrıca 36.597,27 TL kira bedeline hükmedilmesinin maddi hataya dayalı olduğu, Özel Daire bozma kararındaki kabulün aksine davacının istinaf başvurusunda bulunmadığı dükkânların değeri olarak hesaplanan 230.000,00 TL’den 55.295.41 TL borcunun mahsubuyla bakiye 174.704,59 TL işyeri karşılığı tazminat alacağının kaldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleşen davada davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesince birleşen dava için miktar yönünden kesin karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davadaki talebin asıl davanın feri niteliğinde olup, asıl davanın sonucuna bağlı bir talep olduğunu ve süre geçip kira işlemeden talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle birleşen davada miktar ve temyiz sınırı belirlenirken asıl davanın bir parçası olarak asıl dava ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, asıl dava yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesinin müvekkilinin tazminat alacağını 174.704,59 TL hesaplayıp kabul ederken bu miktarın gerekçesini ve hesaplama yöntemini açıklamadığını, 07.08.2020 tarihli ek rapordaki 190.187,82 TL tazminat hesabının neden dikkate alınmadığının gerekçesiyle ortaya konulmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararında hesaplandığı üzere müvekkilinin işyeri bedeli karşılığı tazminat alacağının 211.301,86 TL, davadan önceki dönem için kira tazminatının ise 36.597,27 TL olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin kararıyla müvekkilinin üyelik hakkından mahrum bırakılmasıyla elde edemediği kira gelirlerinin ortadan kaldırıldığını belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; asıl davada davacının işyeri bedeli karşılığı tazminat talebinden ayrı olarak bu istemin yanında ayrıca kira bedeli de talep ettiği somut olayda; dördüncü bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ve ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 17.07.2017 tarihli raporda hesaplanan 211.301,86 TL alacağın içinde 36.597,27 TL kira tazminatı tutarının da bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla davacının işyeri bedeli karşılığı tazminat talebi belirlenirken 211.301,86 TL’den 36.597,27 TL kira tazminatı alacağının mahsup edilip edilmeyeceği, buradan varılacak sonuca göre 17.07.2017 tarihli asıl raporda dava konusu iki adet işyeri için hesaplanan 230.000,00 TL dükkân bedelinden davacının altyapı ve genel gider borcu ile bunların faizleri olarak saptanan 55.295,41 TL borcun düşülmesinden sonra kalan 174.704,59 TL’ye mi hükmedileceği, yoksa bilirkişi ...’ın hazırladığı 10.08.2020 havale tarihli (07.08.2020 tarihli) ek raporda hesaplanan 190.187,82 TL’nin üzerine ayrıca 36.597,27 TL kira tazminatı bedelinin eklenmesiyle bulunan 226.785,09 TL alacağa mı karar verileceği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

Değerlendirme

A) Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede:

Hukuki yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gerekli bir şarttır. Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Özel Dairenin 22.03.2022 tarihli ve 2021/2347 Esas, 2022/1545 Karar sayılı bozma kararının birinci bendinde asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bozma kararından sonra mahkemece yapılan yargılama aşamasında da asıl ve birleşen davada davalı vekilinin direnme kararı verilmesini talep ettiği gözetildiğinde, asıl ve birleşen davada davalı kooperatif vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.

B) Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan değerlendirmede:

1. Yukarıda yargılama aşamaları kronolojik süreciyle birlikte anlatılan davada, Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında direnmeye konu uyuşmazlığın davacı lehine hükmedilecek alacağın miktarına ilişkin olduğu açıktır. Somut olay değerlendirildiğinde; davacının işyeri bedeli karşılığı tazminat talebinden ayrı olarak bu istemin yanında ayrıca kira bedeli de talep ettiği asıl davada; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ve kooperatif uzmanı/serbest muhasebeci mali müşavir ... ile inşaat mühendisleri ... ve ...'ndan oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 17.07.2017 tarihli raporda davacının 75 m² olan dükkân için 85.000,00 TL, 150 m² olan dükkân için de 145.000,00 TL olmak üzere toplam 230.000,00 TL işyeri karşılığı tazminat alacağı olduğu, her iki dükkân üyeliğinden dolayı davalı kooperatife altyapı ve genel gider payı ile bunların işlemiş faizi olmak üzere toplam 55.295,41 TL borcunun bulunduğu, kira tazminatı yönünden ise davacının davalı kooperatiften 36.597,27 TL alacaklı olduğu hesaplanmıştır. Bilirkişi raporunda yapılan bu hesaplamaya göre davacının 230.000,00 TL olan alacağından 55.295,41 TL borcu mahsup edilince işyeri bedeli karşılığı tazminattan dolayı isteyebileceği tutar 174.704,59 TL olup, davacı tarafından kira tazminatı ayrıca talep edildiğinden raporda 36.597,27 TL olarak saptanan kira bedelinin de ilâve edilmesiyle davacının toplam alacağı 211.301,86 TL olmaktadır.

2. Görüldüğü üzere İlk Derece Mahkemesince davacının dükkân bedeli olarak hüküm altına alınan 211.301,86 TL'nin içinde 36.597,27 TL'lik kira tazminatı alacağı da bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece 211.301,86 TL toplam alacaktan davacı tarafından işyeri tazminatının yanında ayrıca talep edilen 36.597,27 TL kira tazminatı tutarının mahsup edilmesi suretiyle kalan (211.301,86 - 36.597,27) 174.704,59 TL tutarın davacının işyeri karşılığı isteyebileceği tazminat bedeli olarak kabul edilmesi gerekirken, mükerrer hesaplama ile 211.301,86 TL dükkân bedeli ve 36.597,27 TL kira alacağı şeklinde iki kez kira tazminatına karar verilmesi doğru olmamıştır.

3. Öte yandan İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 17.07.2017 tarihli raporda iki adet dükkânın rayiç bedeli olarak hesaplanan 230.000,00 TL'den altyapı ve genel gider payı ile bunların faizleri olarak saptanan 55.295,41 TL borç tutarının düşülmesi hâlinde de davacının işyeri karşılığı isteyebileceği tazminat bedelinin 174.704,59 TL olduğu açıkça görülmektedir. Buradan da anlaşılmaktadır ki; Bölge Adliye Mahkemesince yapılan mükerrer hesaplamanın düzeltilmesi suretiyle kazanılmış haklar da gözetilerek davacının istinaf başvurusunda bulunmadığı dükkânların değeri olarak hesaplanan 230.000,00 TL’den 55.295,41 TL borcun düşülmesiyle bakiye 174.704,59 TL işyeri karşılığı tazminat alacağı kaldığının kabul edilmesi ve bu tutara davacı tarafından ayrıca talep edilen 36.597,27 TL kira tazminatının da eklenmesiyle toplam alacağın 211.301,86 TL olarak belirlenmesi yerinde ve isabetlidir.

4. Netice itibariyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, kararın onanması gerekmektedir.

5. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının istinaf etmediği tutarın 211.301,86 TL olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince asıl davada 10.08.2020 havale tarihli (07.08.2020 tarihli) bilirkişi ek raporunda hesaplanan işyeri tazminat tutarı 190.187,82 TL ile ayrıca talep edildiğinden 36.597,27 TL kira tazminatı olmak üzere toplam 226.785,09 TL'nin tahsiline karar verilmesi gerektiği belirtilerek direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

6. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı onanmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1-A) bendinde belirtilen nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan REDDİNE 06.03.2024 tarihinde birinci görüşmede oy birliğiyle,

2-B) bendinde (§1-6) belirtilen nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA 24.04.2024 tarihinde ikinci görüşmede oy çokluğuyla,

Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-202347-e-2024194-k-sayili-karari