ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/411 E., 2023/1295 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/411 E., 2023/1295 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.12.2023 tarihli, 2023/411 E., 2023/1295 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/411 E., 2023/1295 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2021/107 E., 2021/129 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı adli yardım talepli dava dilekçesinde; İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/313 Esas sayılı dosyasında kamu oyunda "... Davası" olarak bilinen davanın sanıklarından biri olduğunu, dosyanın istinaf aşamasında bulunduğunu, hâlen Tekirdağ Cezaevinde tutuklu olduğunu, yargılama esnasında mahkeme hâkimlerinin 23.06.2020 tarihli tutanakta sahtecilik yaptıklarını, duruşma tutanağını değiştirdiklerini ve tahrif ettiklerini, gerçekte hiç söylenmemiş olan sözleri söylenmiş gibi göstererek kötüniyetli biçimde hüküm verdiklerini, ek savunma almamaların rağmen almış gibi gösterdiklerini, adaletsiz şekilde hapis cezası verildiğini, haksız ve hukuka aykırı verilen hapis cezası yüzünden manevi zarara uğradığını ileri sürerek 100.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı ... Hazinesine dava dilekçesi tebliğ edilmemiş olup tensip tutanağı üzerinden karar verilmiştir.

Özel Daire Kararı

6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/107 Esas, 2021/129 Karar sayılı kararı ile;

“…Davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan manevi tazminat istemli dava dilekçesi ve eklerinin Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'nün 06/12/2021 tarih 2021/14816 sayılı yazısı ile Dairemize gönderilmesi üzerine, 2021/107 esasına kaydedilen dosya incelendi, gereği düşünüldü;

DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul 30.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2019/313 esas sayılı dosyasında kamu oyunda "... Davası" olarak bilinen davanın sanıklarından biri olduğunu, dosyasının istinaf aşamasında ve halen Tekirdağ Cezaevinde tutuklu olduğunu, yargılama esnasında mahkeme hakimlerinin 23/06/2020 tarihli tutanakta sahtecilik yaptıklarını, duruşma tutanağını değiştirdiklerini, gerçekte hiç söylenmemiş olan sözleri söylenmiş gibi göstererek kötü niyetli biçimde hüküm verdiklerini, haksız ve hukuka aykırı verilen hapis cezası yüzünden manevi zarara uğradığını belirterek tazminini istemiştir.

Dava, ceza mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında "... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

8. Hukuk Genel Kurulunun 02.06.2022 tarihli ve 2022/4-233 Esas, 2022/797 Karar sayılı kararı ile;

“…Dosya içerisinde kararı temyiz eden davacının temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcı yatırdığına dair makbuz bulunamamıştır.

Buna göre;

Davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmâl etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir…” gerekçesiyle davacı tarafından temyiz harçlarının ikmal edilmesi için süre verilmek üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiştir.

9. Hukuk Genel Kurulunun geri çevirme kararı sonrasında Özel Dairece, Hukuk Genel Kurulu kararı ve temyiz harçlarının yatırılması için bir haftalık kesin süreli muhtıra davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı tarafından adli yardım kapsamında temyiz harcından muaf tutulma talepli dilekçe verilmiş ve temyiz harçları tamamlanmamıştır.

II. ÖN SORUN

10. Davacının, Özel Dairenin davanın usulden reddine ilişkin kararını temyiz etmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunca temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verildiği, Özel Dairece davacıya temyiz harçlarının tamamlatılması için muhtıra tebliğ edildiği, davacı tarafından temyiz harç ve masrafları tamamlanmadan 09.08.2022 tarihli adli yardım kapsamından muaf tutulma talepli dilekçe verildiğinin anlaşılması karşısında, davacının vermiş olduğu adli yardım talepli dilekçenin yerinde olup olmadığı, adli yardım talebinin yerinde olmadığına karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlattırılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

11. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, .../Özekes, .../Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

12. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1 inci maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

13. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

14. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından mali yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin mali durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2417-2419).

15. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.

16. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2 nci maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

17. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.

18. Öte yandan talepte bulunanın mali gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle mali yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir.

19. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2427).

20. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine sunduğu 06.12.2021 tarihli ve adli yardım talepli dava dilekçesiyle, ceza mahkemesi hâkimlerinin yargısal faaliyetleri nedeniyle manevi zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunduğu, Özel Dairece; davacının adli yardım talebi değerlendirilmeden tensiple davanın usulden reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verildiği, Özel Dairece davacıya temyiz harçlarının tamamlatılması için 03.08.2022 tarihinde muhtıra tebliğ edildiği, davacı tarafından temyiz harç ve masrafları tamamlanmadan 09.08.2022 tarihli adli yardım kapsamında muaf tutulma talepli dilekçe verildiği, ancak dilekçesinde yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin belgeler sunmadığı anlaşılmaktadır.

21. Davacı tarafından malî durumunu gösterir hiçbir belge sunulmadığı, kanun yoluna başvururken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansının yatırılması gerektiği, bunun ise yüklü bir miktar olmadığı, davacının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.

22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacının cezaevinde olduğu, mal varlıklarına el konulduğu, dava ve temyiz masraflarını ödeyecek durumda olmadığı, adli yardımdan faydalanması için belge ibraz etmesinin gerekmediği gerekçesiyle adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

23. Hâl böyle olunca, davacının adli yardım talebi, HMK’nın 334/1 inci maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

24. Davacının sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından, davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1- Davacının adli yardım talebinin REDDİNE,

2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,

20.12.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

''K A R Ş I O Y''

Davacının, 06.12.2021 havale tarihli adli yardım talepli dava dilekçesinde Özel Dairece adli yardım talebi değerlendirilmeden tensiple dava dilekçesinin usulden reddine hükmedilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiştir. Özel Dairece davacıya temyiz harçlarının tamamlatılması için 03.08.2022 tarihinde muhtıra tebliğ edilmiş, davacı tarafından temyiz harç ve masrafları tamamlanmadan 09.08.2022 tarihli adli yardım kapsamından muaf tutulma talepli dilekçe verilmiştir.

Sayın Çoğunluk ile aramızda olan uyuşmazlık davacının adli yardım talebinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Anayasanın 36 ncı maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, Esas 2018/99, Karar 2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve Esas 2021/5, Karar 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).

Belirtmek gerekir ki Anayasada güvence altına alınan hakların geniş, bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir (YİBBGK, Esas 2021/5, Karar 2023/2, 28/4/2023, s. 25).

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

''Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.''

6100 sayılı Kanun'un 336 ncı maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"Adli yardım, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden istenir.

Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır."

Somut olay bu ilkeler ışığında incelendiğinde; davacı, İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 2018/2802 D. İş sayılı kararıyla tüm mal varlığına el konulduğunu, tutuklu bulunması hasebiyle bir işi ve gelirinin de mevcut olmadığını, ayrıca herhangi bir gayrimenkulünün de bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuş, mal varlığına el konulduğuna ilişkin mahkeme kararını da dilekçe ekinde sunduğunu ifade etmiştir.

6100 sayılı Kanun'un 334 üncü maddesinde kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimselerin kural olarak adli yardımdan yararlanabilecekleri hükme bağlanmıştır. Anılan Kanun'un 336 ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise bir ispat koşulu olarak talepte bulunan kişinin iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorunda olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümler uyarınca adli yardım talebinde bulunacak kişinin adli yardıma muhtaç olduğuna ilişkin belgeleri kural olarak mahkemeye sunmak zorunda olduğu açıktır. Ancak belge sunulmasına ilişkin kuralın amacının adli yardım kurumunun kötüye kullanılmasını engellemek olduğu, somut olayın özelliğine göre belge sunma imkânı bulunmayan veya adli yardıma muhtaç olduğu belge olmaksızın da anlaşabilecek durumlarda 336 ncı maddenin (2) numaralı fıkrasının kategorik bir şekilde uygulanarak adli yardım taleplerinin reddedilmesinin anılan normun varlık amacıyla ve yukarıda belirtilen anayasal ve yasal ve hükümlere uygun düşmeyeceğinin kabul edilmesi gerekir.

Buna göre cezaevinde tutuklu bulunan ve İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 2018/2802 D. İş sayılı kararıyla tüm malvarlığına el konulduğu anlaşılan davacının belge sunmaması nedeniyle adli yardım talebinin kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin geniş, buna getirilen sınırlamaların dar yorumlanması gereğine ilişkin yorum ilkesi ile usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması yönündeki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun içtihadı (bkz. YİBBGK, Esas 2021/5, Karar 2023/2, 28/4/2023, s. 25) dikkate alındığında da aksi kabulün davacının mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir müdahalede bulunma anlamını taşıyacağı düşünülmektedir.

Açıklanan nedenlerle davacının adli yardım talebinin kabul edilerek temyiz incelemesinin yapılması gerekirken davacının adli yardım talebinin reddine karar verilmesi yönündeki Sayın Çoğunluk kararına iştirak edemiyoruz.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023411-e-20231295-k-sayili-karari