Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/408 E., 2023/1116 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.11.2023 tarihli, 2023/408 E., 2023/1116 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/408 E., 2023/1116 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/210 E., 2022/686 K.
KARAR : Asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne- kısmen reddine, karşı dava yönünden davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.03.2022 tarihli ve
2022/2747 Esas ve 2022/3868 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 17. İş Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin karar davacı-karşı davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Dava
4. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 24.06.2006-04.09.2012 tarihleri arasında belboy olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davalı vekili asıl davaya ilişkin cevap dilekçesinde; davacının aldığı bahşişleri belboyların tip kutusuna koymaması ve müşterilerin havaalanı transferlerinde bazen işyeri aracı dışında araç kullanması ayrıca işyerini terk etmesi sebebiyle iş sözleşmesinin 28.09.2012 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (e) ve (g) alt bentleri gereğince haklı nedenle feshedildiğini, davacının işyerinde fazla çalışma yapmadığını, yıllık izinlerini kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Karşı Dava
6. Davalı-karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde; davacının müvekkili tarafından işe davet edilmesine rağmen işe gelmeyip ihbar önellerine uymadan işten ayrıldığından ihbar tazminatı ödemesi gerektiğini ileri sürerek 8 haftalık ihbar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
7. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya ilişkin cevap dilekçesinde; ihbar tazminatının reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
8. İstanbul 17. İş Mahkemesinin 08.12.2015 tarihli ve 2012/422 Esas, 2015/971 Karar sayılı kararı ile; iş sözleşmesi davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, fazla çalışma ile genel tatil ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 10.10.2019 tarihli ve 2016/7562 Esas, 2019/17935 Karar sayılı kararı ile davalı-karşı davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; "2-İş akdinin kimin tarafından hangi sebeple sona erdirildiği, uyuşmazlık konusudur. Davacı, hiçbir neden yokken işten çıkarıldığını iddia etmekte, davalı ise feshin devamsızlığa dayandığını savunmaktadır.
Öncelikle davacının dinlettiği tanıkların fesih bakımından görgüye dayalı bilgileri yoktur ve farklı beyanlarda bulunmuşlardır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ve özellikle davalı tanık beyanlardaki açıklamalardan; otel olan davalı işyerinde bellboy’ların şefi olarak çalışan davacı işçinin fesih öncesinde, altında çalışan bellboy’lar tarafından davalı işveren yetkilisine sözlü ve yazılı olarak şikâyet edildiği, şikâyetlerin ağırlıklı olarak müşteriler tarafından verilen bahşişlerin adil dağıtılmadığına ilişkin olduğu, davacının bizzat aldığı bahşişleri diğerleri gibi bahşiş kutusuna koyması gerekirken koymayıp kendisinde tuttuğu, ayrıca herkese eşit dağıtılması gereken bahşişleri eşit dağıtmadığı hususlarına ilişkin olduğu, son olarak otelden havaalanına transfer edilecek bir yolcu için davacının daha önceden otelden yüz kızartıcı bir suçlamayla işten çıkartılmış şahsa ait özel aracı ayarladığı, bunun karşılığında komisyon aldığı duyumu üzerine işveren yetkilisinin dört bellboy ve bunların şefi olan davacıyı toplantıya, bir anlamda da yüzleşmeye davet ettiği, toplantı esnasında bellboy’ların teker teker söz alıp yukarıda izah olunan suçlamaları davacının yüzüne karşı tekrar ettikleri, davacının genel olarak iddiaları kabul etmediği, havaalanına transfer olacak yolcu için daha önce otelden ayrılan arkadaşına ait özel aracı ayarladığını kabul ettiği, ancak karşılığında komisyon aldığı iddiasını ise reddettiği, gelişen durum karşısında işveren vekilinin davacıdan yazılı savunma talep etmesi üzerine davacının toplantıyı terk edip bilahare de işyerinden ayrıldığı, sonraki iş günlerinde işe gelmediği, davalı işverenin devamsızlık tutanakları düzenleyerek davacı işçinin iş akdini devamsızlık sebebi ile feshettiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan fesih şekline göre, davalı işveren fesihte haklı olduğundan, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
11. İstanbul 17. İş Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli ve 2019/864 Esas, 2021/431 Karar sayılı kararı ile Özel Dairenin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; bozma kararında belirtilen feshe ilişkin açıklamalar tekrar edilerek iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle asıl davada kıdem ve ihbar tazminatları taleplerinin reddine, fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin, asgari geçim indirimi, ulusal ... ve genel tatil ücretleri ile kötüniyet tazminatı bozma konusu yapılmadığından bu alacaklarla ilgili karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden ise ihbar önellerine uymayan davacı-karşı davalının ihbar tazminatı ödemesi gerektiği belirtilerek taleple bağlı kalınarak ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
12. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.03.2022 tarihli ve 2022/2747 Esas, 2022/3868 Karar sayılı kararı ile; "...1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İşverenin ihbar tazminatı hakkı olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
...İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin 1475 sayılı Yasanın 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı-karşı davalı işçinin iş sözleşmesinin, devamsızlık nedeniyle haklı sebeple işveren tarafından feshinin kabulüyle kıdem ve ihbar tazminatlarının reddedilmesi yerindedir. Ancak işverenin iş sözleşmesinin devamsızlık sonucu kendileri tarafından haklı nedenle feshedildiği savunmasına rağmen ihbar tazminatına ilişkin karşı davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında bozmadan sonra, bozma konusu yapılmasa da bütün alacaklar (talepler) hakkında yeniden hüküm kurulmasının gerekip gerekmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10/10/2012 tarihli ve 2012/9-851 esas, 2012/705 karar sayılı kararında özetle, Yargıtay bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda verilecek kararlarda, bozma konusu yapılmasa da her bir taleple ilgili olarak yeniden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece, bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak yeniden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme tarafından bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, Yargıtay tarafından bozma konusu yapılmayan alacaklar yönünden “Fazla mesai ücreti, hafta tatili, UBGT, AGİ, yıllık izin, kötü niyet tazminatı talepleri bozma konusu yapılmadığından, bu talepler konusunda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,” şeklinde karar verilmesi, yukarıda özetlenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararına, Dairemiz yerleşik kararlarına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine aykırıdır.
Mahkeme tarafından bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak yeniden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun şekilde yeniden hüküm kurulması için Mahkeme kararının bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
14. İstanbul 17. İş Mahkemesinin 19.10.2022 tarihli ve 2022/210 Esas, 2022/686 Karar sayılı kararı ile; (3) numaralı bozma sebebine uyulmasına karar verildikten sonra, iş sözleşmesinin işçinin işe devam etmemesi sebebi ile işveren tarafından zorunlu olarak feshedildiği, işçinin işe başlaması konusunda işveren tarafından gerekli çaba gösterilmesine rağmen işçinin işine devam etmediği, işverenin ihbar tazminatına hak kazanabilmesi için feshin mutlak surette işçi tarafından gerçekleştirilmesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına ve hakkaniyete aykırı olacağı, bu nedenle işveren lehine ihbar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle karşı davaya ilişkin (2) numaralı bozma sebebine direnilmesine karar vermiştir.
Direnme Kararının Temyizi
15. Direnme kararını süresi içinde davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle haklı sebeple davalı-karşı davacı işveren tarafından feshedildiğinin çekişmesiz olduğu eldeki davada, ihbar tazminatı istemiyle açılan karşı davanın kabulüne karar verilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme kararına yönelik davacı-karşı davalı vekilinin temyiz isteminin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
18. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450 nci maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1086 sayılı Kanun) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte kanun koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için 6100 sayılı Kanun'da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
19. Bu bağlamda 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi;
"(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.). Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır." hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 47 nci maddesi ile geçici 3 üncü maddenin ikinci fıkrasındaki "454" ibaresi "444" şeklinde değiştirilmiştir.
20. Yukarıdaki düzenlemelerden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
21. Öte yandan 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL ve karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1 inci maddesinde öngörülen parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
22. Somut olayda, direnme kararının verildiği 19.10.2022 tarihinde bu miktar 5.810,00 TL’dir.
23. Hemen belirtilmelidir ki, 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş, dolayısıyla dava hangi tarihte açılmış olursa olsun temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
24. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı, karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki karar teriminin, mahkemenin direnme kararını da kapsayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
25. Gelinen bu noktada eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davalı-karşı davacı işveren, karşı dava ile ihbar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
26. Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin verilen 16.09.2021 tarihli ikinci karar davacı-karşı davalı işçinin temyizi üzerine Özel Dairece (2) numaralı bentte ihbar tazminatına ilişkin açılan karşı davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, (3) numaralı bentte bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun şekilde yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
27. Bozma sonrasında Mahkemece (3) numaralı bozma sebebine uyulmasına, karşı davanın reddi gerektiğine ilişkin (2) numaralı bozma sebebine ise direnilmesine karar verilmiş ve taleple bağlı kalınarak 2.100,00 TL ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise karşı dava yönünden ihbar tazminatı brüt 3.835,86 TL, net 3.231,37 TL olarak hesaplanmıştır. Bu durumda direnmeye konu miktar direnme kararının verildiği 19.10.2022 tarihinde geçerli temyiz kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL'nin altındadır.
28. Şu hâlde davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.