ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/392 E., 2023/1353 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/392 E., 2023/1353 K. sayılı kararı
3 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.12.2023 tarihli, 2023/392 E., 2023/1353 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/392 E., 2023/1353 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2021/9 E., 2022/9 K.

KARAR : Davanın reddine

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 6. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili dava ve 09.06.2022 havale tarihli açıklama dilekçelerinde; yüklenici firma tarafından müvekkili ve diğer hissedarlara karşı Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2019/307 Esas sayılı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı tazminat davası açıldığını, ikinci davanın ise müvekkili tarafından yükleniciye karşı aynı Mahkemede 2019/595 Esas numarası ile açılan riskli yapı nedeniyle yıkım bedelinin tespiti davası olduğunu, yüklenici şirket vekilinin ölümle tehdidi nedeniyle yargılamanın yapılamaz hâle geldiğini, ihbar olunan hâkimin kendisinden önce duruşmaya çıkan hâkimin aldığı ara kararların gereklerini yerine getirmediğini, ön sorun mahiyetindeki görev itirazını bir yıla yakın süre geçmesine rağmen karara bağlamadığını, yüklenicinin açtığı davada keşif kararı vermiş iken müvekkilinin açtığı davada keşif kararı alınmadığını, ayrıca inşaat ruhsatının alınması sırasında müvekkilinin imzasının taklit edilmesi nedeniyle Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/82 Esas sayılı davanın açıldığının Mahkemeye bildirildiğini ancak bu durumun göz ardı edildiğini, yıkım bedelinin tespiti davasının tazminat davası ile birleştirilmediğini, davalılar arasında yapılan kat karşılığı arsa payı sözleşmesinin feshine ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğunu, ilgili diğer belgelerin ise celbedilmediğini, ihbar olunan hâkimin kendisi hakkında açılan Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/131 Esas sırasında kayıtlı davada yasaklı olmasına rağmen karar verip dosyayı kapattığını, hakkın yerine getirilmesinden kaçındığını ileri sürerek maddi tazminata ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1,00 (Bir) TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; yargılama devam ettiğinden zarar oluşup oluşmadığının belli olmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 46 ncı maddesinde belirtilen sorumluluk nedenlerinden hiçbirisinin somut olayda bulunmadığını ve delil de sunulmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Özel Daire Kararı

6. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 14.12.2022 tarihli ve 2021/9 Esas, 2022/9 Karar sayılı kararı ile; "...İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay'a gönderilmek üzeere Afyonkarahisar adliyesi UYAP tevzi birimine teslim edilen dava dilekçesi tevzien Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 201/146 E.na kaydedilmekle, mahkemece 24.02.2021 tarih 146-133 sayısıyla, sehven mahkeme esasına kaydedildiği, dava dilekçesinin Yargıtay'a gönderilmek üzere açıldığı belirtilerek, karar verilmesine yer olmadığına, esasın bu şekilde kapıtlmasına karar verilmiş, davacı tarafın anılan kararı istinaf etmesi sonrası dava açıldıktan sonra dava dilekçesi önce Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne ardından 16.12.2021 tarihinde Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'ne gelmiş, 10 ay sonra mahkemesine ulaşmıştır.

Davacı taraf esas davalardaki dilekçe ve suretlerini eldeki davanın, hakim sorumluluğuna bağlı tazminat davası olduğu ayrımını gözetmeden tasnif ve ayrım yapmadan aynı dilekçe ve suretlerini her bir talebinde yinelemiş, bir klasör dolusu defaatle yinelenen yazılı kayıt örnekleri fiziki inceleme zorluğuna sebap olacak şekilde müşkülatı barındırır biçimde dosyaya sunulmuştur.

Dilekçelerin gönderilmesi safhasından sonra 29.05.2022 tarihinde ön inceleme duruşma daveti yapılmış, esas davalardaki dilekçelerin ayrım ve tasnifi yapılmadan dosaya sunulması sebebiyle davacı taraftan HMK 31,48 ve 194 uyarınca açıklama istenmiş, 09.06.2022 havale tarihli dilekçe ile açıklama beyanı alınmış 27.09.2022 tarihli oturumda ön inceleme duruşması tamamlanmış, taraflar sulh olamamışlar, davacı taraf yazılı kayıtları dosyaya kazandırdığını imzalı beyanıyla bildirerek, isteklerinin kabulünü talep etmiştir.

Davacı taraf, hakim hakkında hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığından bahisle tazminat istemekte ise de, yüklenicinin açtığı alacak davasında keşif kararının karşılanması, arsa sahiplerinin açtığı kentsel dönüşüme bağlı rıskli yapı tespiti davasında keşif isteğinin kaşılanmamış olması tedbir-kayyım isteklerinin cevapsız kalmış olması, esas davasında itiraz ve kanun yolu incelemesine tabi olacağından, sırf bu sebeple ayrı ayrı dosyada yürütülen yargılamada kıyaslar biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak hakim sorumluluğuna gidilmesi düşünülemez. Zira her bir esasın kendine ilişkin bir itiraz ve kanun yolu incelemesi vardır. UYAP sistemi teknolojik gelişmelere bağlı olarak adli hizmetle kaliteli ve seri hizmet alınması için hizmete alınmış ise de, sistemde kayıt altına alma sonuç çıkarma birimlerinde ayrı ayrı hizmet sağlandığından kayıt altına almadaki eksiklikten sonuç çıkarma birimindeki yargılama sujesinin sorumlu tutulmaması gerekir. Zira sistem bir bütün olup yargılama sujesinin kendisinin müdahil olmadığı bir durumdan ötürü sorumluluğuna gidilmesi düşünülemez. Bilakis daa dilekçesinin esas merciine ulaştıracak kararı alarak dava dilekçesinin Yargıtay'a gönderilmesini sağlamış, üzerine düşeni yerine getirmiştir. Bu sebeple de sorumluluğu olmaz.

Herkes hakkını kullanırken dürüst davaranmak zorundadır. Kimse kanuni hakkını kulandı diye kananamaz ise de, mesleki liyakati olan ruhsata bağlı olarak mesleğini yürüten birinin talep konusu ile sınırlı ve yeterli olacak şekilde talep dilekçesinin hazırlaması incelemeye yetkili merciiye verme ile yetinmesi işin mahiyetine uygun düşer iken, bundan sarfınazar edilerek esas davaya ilişkin aynı talep ve dilekçeleri fiziki takip ve müşkülata düşürür biçimde ayrım ve tasnifi yapılmadan yargılama sujesi önüne getirilmesinde yargılamanın sağlıklı şekilde yürütülmesine ilerlemesine hizmet ettiği söylenemez. Aynı şekilde ilk derece mahkemesi sıfatıylal Yargıtayda açılan bir dava için gönderilmek üzere ilk basamak adli yargı merciine verilen dava dilekçesinin UYAP sisteminin işleyişi sebepli esas mahkemesinde kayıt numarası alması, esastan çıkarılması ve gönderme kararına karşı istinaf edilmiş olmasında dava dilekçesinin 10 ay sonra açılan merciiye Yargıtaya ulaşmasında geçen süreçte, hakkın dürüstlük kuralına uygun isabetle kullanılmış olduğunu söylemeye imkan yoktur. Bir hakkın sırf ızrar gibi kullanımını kanun korumaz.

Hal böyle olunca HMK 46 maddesinde sayılan hallerin varlığı ve ispatı yerine getirilmediğinden, hakların kullanılmasının varlığı ve ispatı yerine getirilmediğinden hakların kullanılmasının dürüstlük kuralına uygun ve sakınılarak kullanılması asıl olduğundan kanuni şartları taşımadığından tazminat istekli davanın reddi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın sabit olmadığından REDDİNE,

2-HMK'nın 49/1. maddesi gereğince 3.000,00 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,

3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi 13/2. maddesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 17.800,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

4-Alınması gereken 80,70 TL ret harcından 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınıp Hazineye irat kaydına,

5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6100 Sayılı Kanunun 338. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,..." karar verilmiştir.

Kararın Temyizi

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

8. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında Özel Dairece davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekiline 30.01.2023 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin 09.02.2023 havale tarihli dilekçesi ile kararı temyiz ettiği ancak temyiz harçlarını yatırmadığı, Özel Dairece miktar belirtilmeksizin temyiz başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile 200,00 TL gider avansını tebliğden itibaren 7 günlük kesin süre içerisinde yatırması aksi hâlde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağına karar verileceği ihtaratını içeren 10.02.2023 tarihli muhtıra düzenlenerek davacı vekiline tebliğe çıkarıldığı, 22.02.2023 tarihinde muhtıranın tebliği üzerine davacı vekilinin 27.02.2023 havale tarihli dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunduğu, Özel Dairenin 27.02.2023 tarihli ek kararı ile adli yardım talebinin reddine karar verildiği, ek kararın 06.03.2023 tarihinde tebliği üzerine davacı vekilinin 06.03.2023 havale tarihli dilekçesi ile adli yardım talebinin reddi kararına itiraz ettiği ve hâlen temyiz harçlarının yatırılmamış olduğu, dosyanın ise bu hâli ile adli yardım talebinin reddi kararına ilişkin itirazın incelenmesi için Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği, dosya Hukuk Genel Kurulunda iken davacı vekili tarafından verilen 10.03.2023 ve 30.10.2023 kayıt tarihli “Kanun Yararına Temyiz” dilekçelerinin de üst yazı ekinde hem Hukuk Genel Kuruluna hem de Adalet Bakanlığına gönderildiği anlaşılmakla;

a) Temyiz başvurusu bakımından yapılan adli yardım talebini inceleme görevinin Özel Daireye mi yoksa Hukuk Genel Kuruluna mı ait olduğu; buradan varılacak sonuca göre adli yardım talebinin reddine ilişkin Özel Dairece verilen ek karar kaldırılarak davacı vekilinin adli yardım talebinin incelenmesinin gerekip gerekmediği;

b) Hukuk Genel Kurulunca adli yardım talebi incelenerek talebin reddine karar verildiği takdirde yatırılmamış olan temyiz başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının ve gider avansının yatırılması bakımından 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla uygulanması gereken aynı Kanun’un 344 üncü madde uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususları ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

A) Birinci ön sorun yönünden:

9. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Kanun'un 334 ilâ 340 ıncı maddeleri arasında düzenlenmiş olup anılan Kanun’un 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.”

10. Mahkeme kararını adli yardım talepli olarak temyiz eden taraf, adli yardımı Yargıtaydan talep etmelidir. Yargıtay tarafından öncelikle adli yardım talebi incelenir.

11. Bu kapsamda davacı vekilinin temyiz başvurusu bakımından yaptığı adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili merci, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Daire olmayıp Hukuk Genel Kurulu olduğundan Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 27.02.2023 tarihli ve 2021/9 Esas, 2022/9 Karar sayılı ek kararının ortadan kaldırılmasına karar verilerek davacı vekilinin temyiz aşamasındaki adli yardım talebinin incelenmesine geçilmiştir.

B) İkinci ön sorun yönünden:

12. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, .../Özekes, .../Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

13. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334 üncü maddesinin birinci fıkrası, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

14. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

15. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından mali yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin mali durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu yani kendisinin ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez vd s. 2417-2419).

16. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.

17. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336 ncı maddesinin ikinci fıkrasında, “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

18. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhâl reddedilmelidir.

19. Öte yandan talepte bulunanın mali gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır, bu yönüyle mali yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-126 Esas, 2023/317 Karar sayılı kararı).

20. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisinin ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez vd s. 2427).

21. Somut olayda davacının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 6. Hukuk Dairesine maddi tazminat haklarını saklı tutarak 1,00 (Bir) TL manevi tazminat davası açtığı, Özel Dairece davanın esastan reddine karar verildiği, kararı temyiz eden davacı vekilinin, temyiz harç ve giderlerinin yatırılması bakımından muhtıra tebliği üzerine adli yardım talebinde bulunduğu, dilekçesine davacı asıl hakkında kısıtlanması talebiyle Büyükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın tensip tutanağını eklediği, tutanağın tetkikinde davacı adına kayıtlı taşınmazların tapu kaydına vesayet şerhi işlenmesine karar verildiğinin görüldüğü, Özel Dairece UYAP ortamında TAKBİS veri tabanı üzerinden davacı adına kayıtlı taşınmaz mal varlığı sorgulaması yapıldığı ve sorgulama sonucunun dosya içinde bulunduğu anlaşılmıştır.

22. Şu hâlde dosya kapsamı itibariyle adli yardım talebi değerlendirildiğinde, davacının belirlenen taşınmaz mal varlığına ve semereler üzerine tedbir konulmamış olmasına göre yatırılması gereken temyiz harç ve giderlerinin yüklü bir miktar olmadığı da dikkate alındığında Kanun'da öngörülen koşulların oluşmamış olması nedeniyle adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

23. Hâl böyle olunca temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı vekili tarafından temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı anlaşıldığından;

a) 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanun'un 344 üncü maddesi uyarınca;

i) Temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi hâlde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline yazılı olarak bildirilmesi,

ii) Verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderleri yatırılmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek davacı vekiline tebliğ edilmesi,

b) Verilen kesin süre içinde;

i) Temyiz harçlarının tamamlanması hâlinde,

ii) Temyiz harçlarının tamamlanmaması sebebiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra,

dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1-Davacı vekilinin adli yardım talebinin REDDİNE,

2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366 ncı maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344 üncü maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,

21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023392-e-20231353-k-sayili-karari