ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/371 E., 2024/543 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/371 E., 2024/543 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.11.2024 tarihli, 2023/371 E., 2024/543 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/371 E., 2024/543 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/907 E., 2022/1331 K.

KARAR : Davanın kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 09.02.2022 tarihli ve2021/9446 Esas, 2022/1533 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ve tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı ... vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin emekli olmak amacıyla 2013 yılı Şubat ayı itibariyle isteğe bağlı sigorta primi ödemeye başladığını, ancak davalı Kurum tarafından kaç gün sigorta primi ödemesi gerektiği ve 1260 günden fazla isteğe bağlı sigorta primi ödemesi hâlinde 4/1-b sigortalılığı kapsamında yaşlılık aylığı şartlarının değişeceği konusunda bilgi verilmediğini, müvekkilinin 767 gün daha sigorta primi ödemesi yeterli iken Kurumun herhangi bir uyarıda bulunmaması nedeniyle 2016 yılı Eylül ayına kadar prim ödemeye devam ederek 3,5 yıldan fazla prim ödediği için 4/1-a kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması koşullarını 37 gün nedeniyle kaybettiğini ve Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında emeklilik için 43 ay daha prim ödemesi gerektiğinin bildirildiğini, 2016 yılı Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarına ait isteğe bağlı prim ödemelerinin sehven yapıldığından bahisle iptal edilmesi talebinin Kurumca kabul edilmediğini ileri sürerek fazla ödenmiş bulunan 37 günlük isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptaline, müvekkilinin emeklilik başvurusu yaptığı 11.10.2016 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiş; 10.07.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile ise 49 günlük isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptali ve 11.10.2016 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması isteminde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı ... (SGK/Kurum) vekili; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2019 tarihli ve 2017/1032 Esas, 2019/80 Karar sayılı kararı ile; toplanan deliller, birbirini teyit eden bilirkişi raporları, dava konusuna ilişkin 5510 sayılı Kanun’un 51 inci maddesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2019/2339 Esas, 2021/900 Karar sayılı kararı ile; davacının fazladan ödediği isteğe bağlı sigorta primlerinin iadesi durumunda 4/1-a sigortalılığı kapsamında emekli olmasının mümkün olduğu, daha az sigorta primi ile emekli olabilecekken Kurum tarafından fazladan prim tahsil edildiği ve fazladan ödediği prim nedeni ile mağdur edilmesinin doğru olmadığı, davacının emeklilik hakkını kazandığı tarihte prim ödeme iradesinin ortadan kalktığının kabulü ile 58 yaş, 3600 prim gün sayısı ve 15 yıl sigortalılık süresini doldurması nedeniyle davacıya 4/1-a sigortalılığı kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, davacının ödediği 37 günlük isteğe bağlı sigortalılık priminin iptaline, davacıya 11.10.2016 tarihli tahsis başvurusuna istinaden 01.11.2016 tarihinden itibaren 4/1-a sigortalılığı kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde; Davacının 11.10.2016 tarihli dilekçesiyle tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından 22.02.2013-30.09.2016 tarihleri arası Bağ-Kur hizmeti sonrası 1260 gün SSK prim ödemesi bulunmadığından tahsis talebinin reddedildiği, 23.02.1955 doğumlu davacının ilk sigortalılığının 506 sayılı Kanun kapsamında 01.12.1985 tarihinde başlatılmış olup, 2804 gün 4/1-a sigortalılığı, 1308 gün isteğe bağlı 4/1-b sigortalılığının bulunduğu, 22.02.2013 tarihinden sonra 4/1-b isteğe bağlı sigortalılığının devam ettiği görülmüştür. Davacının 16.11.2016 tarihli dilekçesiyle fazladan ödenen isteğe bağlı primlerin iadesini talep ettiği, Kurum tarafından ödenen primlerin iptali söz konusu olmadığından talebin reddine karar verildiği; Kurumun 08.03.2018 tarihli yazısında ise; davacıya ait isteğe bağlı Bağ-Kur primi devam etmekte olup tahsis talebine istinaden durdurulmuş olsa dahi, son yedi yıllık hizmetine bakıldığında Bağ-Kur emeklilik şartlarına tabi olmakta olup, Bağ-Kur hizmetinde kişinin 49 gün fazla Bağ-Kur ödemesi olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.

5510 sayılı Kanunu 51. maddesi ve 2829 sayılı Kanunun 7. maddesinin incelenmesinden;

Madde 51-(Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/31 md.) İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar, isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması bulunduğu tespit edilenlerin, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptal edilerek, bu süreye ilişkin ödedikleri primler ilgililere iade edilir.

İsteğe bağlı sigortalılık;

a) İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,

b) Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,

c) Ölen sigortalının ölüm tarihinden, itibaren sona erer.

İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve söz konusu süreler, bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.

2829 sayılı Kanunun Madde 7- Kanunun 8 nci maddesi uyarınca, aylığı bağlayıp ödeyecek Kurumun tayininde, sigortalıların emeklilik geriye doğru prim veya kesenek ödenerek geçen son yedi yılık fiili hizmet (360x7=2520 gün) süresi esas alınır. Aylığın bağlanıp ödenmesi, bu süre içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca ve kendi mevzuatına göre yapılır.

Eldeki davada yukarıdaki yasal mevzuat çerçevesinde mahkemece yapılması gereken iş; davacının 22.02.2013-11.10.2016 tarihleri arası 1308 gün 4/1-b kapsamındaki sigortalılık süresi ile 11.10.2016 tarihli tahsis talebi karşısında 2829 sayılı Kanunun 7. maddesi hükmü gereğince son yedi yıldaki en fazla sigortalılık süresinin 4/1-b kapsamında geçtiği anlaşılmakla; 4/1-b tahsis koşullarının varlığı irdelenerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir...." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının emeklilik hakkını kazandığı tarihte prim ödeme iradesinin ortadan kalktığının kabulü gerektiği, mevcut primleri ile emekli olabilecek olan davacının uzun yıllar prim ödemek zorunda bırakılmasının sosyal devlet ve hakkaniyet ilkeleri ile bağdaşmayacağı, yasal düzenlemenin lafzi yorumlanması yoluna gidilerek fazladan prim ödemiş olan sigortalının mağdur edilmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 3 üncü maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğu, devletin iyiniyetli vatandaşın sosyal güvenlik hakkını korumasının önemli bir güvence teşkil ettiği, isteğe bağlı sigortalılığın diğer sigortalılıklar gibi zorunlu sigortalılık olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, dosyada mübrez her iki bilirkişi raporu ile müvekkili Kurumun haklılığının ispat edildiğini, isteğe bağlı sigortalılık hizmetinin iptalinin ancak Kanun'da belirlenen koşulların gerçekleşmesiyle mümkün olduğunu, Kurum işleminin yerinde olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 22.02.2013-11.10.2016 tarihleri arasında 1308 gün 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında isteğe bağlı sigorta primi ödeyen ve 11.10.2016 tarihinde tahsis talebinde bulunan davacının, yaşlılık aylığına hak kazandığı tarihte prim ödeme iradesinin ortadan kalktığının kabul edilip edilemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre tahsis talebinin 2829 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi uyarınca 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında mı yoksa (b) bendi kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı Kanun) 50, 51, 92 ve geçici 2 nci maddeleri ile 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun'un (2829 sayılı Kanun) 4 ve 8 inci maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemeler ve kavramlar üzerinde kısaca durmak gerekir.

2. Sosyal sigortaların belirgin özelliği zorunlu oluşu ve sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilememesidir. Sigortalılığın zorunlu oluşunun istisnalarından birisi isteğe bağlı sigortalılıktır.

3. İsteğe bağlı sigortaya olanak tanınmasının amacı, sigortalıları çalışma hayatında sıkça rastlanan, sürekli ve düzenli iş bulma güçlüğü karşısında uzun süreli sigorta kolları bakımından sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakmamaktır. İsteğe bağlı sigortalılığı sürdürebilmenin temel koşulu herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak sigortalı olmamaktır.

4. Nitelikleri gereği başlama ve sona ermeleri yönünden zorunlu ve isteğe bağlı sigortalık arasında farklılıklar bulunmaktadır. Zorunlu sigortalılar, şartları oluşmakla sigortalı niteliğini kazandıkları hâlde isteğe bağlı sigortalılar, Kuruma başvurmadan sigortalılık niteliğini kazanamazlar. İsteğe bağlı sigortalı olabilmenin ilk koşulu yazılı başvurudur. Ancak Kanun'un aradığı diğer koşulların yanında düzenli prim ödemesinin de bulunması hâlinde bu ödemeler isteğe bağlı sigortalılık iradesi şeklinde yorumlanarak sırf yazılı başvuru yokluğunun sigortalılığa engel bir durum oluşturmayacağı kabul edilmektedir.

5. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 50 nci maddesinde isteğe bağlı sigortanın kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigorta olarak tanımı yapılmış, isteğe bağlı sigortalılık koşulları gösterilmiştir. Buna göre Türkiye'de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından 5510 sayılı Kanun'a tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmayan veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışan ya da tam gün çalışmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olan, 18 yaşını doldurmuş bulunan ve isteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunanların isteğe bağlı sigortalı olabilecekleri belirtilmiştir.

6. Bu arada 5510 sayılı Kanun'un 51 inci maddesinde isteğe bağlı sigortalılığın başlangıcı ve sona ermesi düzenlenmiş olmakla isteğe bağlı sigortalılığın müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlayacağı, isteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden, aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden, ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona ereceği hüküm altına alınmıştır. 5510 sayılı Kanun isteğe bağlı sigortalı olanların hangi statüde sigortalı olacaklarını da düzenlemiştir. Buna göre isteğe bağlı sigorta primi ödenmiş sürelerin malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınacağı ve söz konusu sürelerin bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edileceği düzenlenmiştir.

7. Böylece denilebilir ki isteğe bağlı sigortalılık, Kanun tarafından disipline edilmiş bir sigortalılık türü olmakla bu sigortalılık ile gelişi güzel ve keyfi bir sistem öngörülmemiş, aksine belli koşullara riayetle bu sistemin yürütülmesi gerekeceği hükme bağlanmış; bunun dışında kişilerin istedikleri zaman geriye yönelik sembolik ve toplu kimi ödemelerle uzun sürelerin isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilmesi engellenmiştir.

8. Öte yandan 5510 sayılı Kanun'un 92 nci maddesine göre kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması, genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. 5510 sayılı Kanun'da yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersiz olup sigortalılık bu Kanun'da sayılan sigortalı sayılma şartlarının kaybedilmesi veya ölüm hâlinde sona erer.

9. Sosyal sigortaların belirgin özelliği, zorunlu oluşu ve sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilememesidir. Her ne kadar zorunlu sigortalılık ilkesinin aksine isteğe bağlı sigortalılığın kurulması, sigortadan yararlanmaya devam edilmesi ve bu sigortadan vazgeçilmesi sigortalının iradesine bırakılmış olsa da bu sosyal güvenlik hakkının kullanımının sınırları yasa ile belirlenmiş, başlaması ve sona ermesi belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Bu durumda Kanun'da öngörülen şartlar gerçekleşmeden sigortalılık başlamayacak veya sona ermeyecektir.

10. Sosyal güvenlik hakkı kapsamında sigortalılara sağlanan haklardan biri de yaşlılık aylığı bağlanmasıdır, yaşlılık aylığı bağlanması kanunlarda belli koşullara bağlanmıştır. 5510 sayılı Kanun öncesi yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına tâbi geçen çalışmalar için bağlanacak aylıklara ilişkin 5510 sayılı Kanun'un geçici 2 nci maddesinin son bendinde "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı veya iştirakçi olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan, farklı sosyal güvenlik kurumlarına ya da bu Kanunda belirtilen sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olanlara aylık bağlanmasına esas alınacak kanun, bu Kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit olunur ve bunlar hakkında, bu Kanunun geçici maddelerindeki hükümler uygulanır..." hükmü düzenlenmiştir. Buradan hareketle 2829 sayılı Kanun'daki düzenlemelere değinilmesi gerekmekte olup 2829 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki; “Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tâbi olarak geçen hizmet süreleri yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden Kanun'un 8 inci maddesine göre son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması durumunda ise sonuncusunun tâbi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre yaşlılık aylığı bağlanması için tâbi olunan yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilerek aylık bağlanmaktadır.

11. Esasen 2829 sayılı Kanun’un amacı hiçbir kurumdaki hizmeti aylık bağlanmasına yeterli olmayan sigortalı ve hak sahiplerine aylık bağlanmasını sağlamak ve değişik kurumlardaki hizmetler birleştirilerek ziyan olmasını önlemektir. 2829 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde, bu Kanun’un çeşitli sosyal güvenlik kuruluşlarına tâbi işlerde çalışanları, bu işlerde geçen sürelerinin ziyan olmadan birleştirilmesi ve bir düzene bağlanması amacı ile sigortalılar lehine getirildiği, bununla birlikte sigortalının kendisine daha avantajlı bir kuruma geçerek kötüniyetli bir şekilde buradan daha iyi şartlarla emekli olma şeklindeki işlemleri ise bir kural altına alma ve kurumlar arasındaki kaymaları önleyerek, belirli kurallara bağlama amacıyla çıkarıldığı açıklanmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11.11.2020 tarih ve 2017/231 Esas, 2020/875 Karar sayılı kararı).

12. Somut olayda 21.02.2013 tarihinde Kurum kayıtlarına giren isteğe bağlı sigorta giriş bildirgesine istinaden 22.02.2013 tarihi itibariyle tescili yapılarak sigortalılığı başlatılan davacının 11.10.2016 tarihinde isteğe bağlı sigorta prim ödemelerini sehven devam ettirdiği ve bir kısım primlerinin iptali talebini içeren dilekçe ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından 22.02.2013-30.09.2016 tarihleri arası Bağ-Kur hizmeti sonrası 1260 gün SSK prim ödemesi bulunmadığından bahisle tahsis talebinin reddedilerek isteğe bağlı prim ödemeleri neticesinde 30.09.2016 tarihine kadar isteğe bağlı sigorta hizmeti kazanmış olduğu belirtilmek suretiyle iptal talebinin de reddedilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

13. Şu hâlde yukarıda değinilen mevzuat hükümleri ile yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; isteğe bağlı sigortalılığın başlaması ve sona ermesinin Kanun ile düzenlenen belirli koşullara bağlı olduğu, sigortalının Kuruma isteğe bağlı sigortalılığına son vermek istediğine dair dilekçeyi vermesi hâlinde isteğe bağlı sigortalılığın dilekçenin verildiği veya sigortalının seçeceği bir tarihte değil, primi ödenen son günü takip eden gün itibariyle sona ereceğinin Kanun'da açıkça düzenlendiği, bu nedenle davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı tarihte prim ödeme iradesinin ortadan kalktığı kabul edilemeyeceğinden yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca davacının 2829 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi gereği son yedi yıldaki en fazla sigortalılık süresinin 4/1-b kapsamında geçtiği anlaşılmakla tahsis koşullarının varlığı irdelenerek karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 5510 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı ödenen sigorta primlerinin zorunlu 4/1-b sigortalılığı olmayıp ödenen primlerin niteliği itibariyle 4/1-b kapsamında kabul edildiği, davacının kendi iradesi ile ödediği isteğe bağlı sigortalılıktan vazgeçmesinin kanuni düzenlemelere uygun olduğu, davacının amacının 4/1-a kapsamındaki hizmetini isteğe bağlı sigorta ile tamamlayarak 2829 sayılı Kanun'da düzenlenen son yedi yıl kuralına uygun olarak yaşlılık aylığı bağlanmasını sağlamak olduğu, mevcut primleri ile yaşlılık aylığı bağlanması mümkünken daha fazla prim ödemek zorunda bırakılmasının sosyal güvenlik mevzuatına da aykırı olacağı bu nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

15. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

16. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

"K A R Ş I O Y"

Davacı, daha önce SSK (5510 sayılı Kanun 4/1-a) kapsamında çalışması olduğunu, işten ayrıldığını, emekli olmak amacıyla isteğe bağlı sigortalı olduğunu ancak fazladan ödediği isteğe bağlı primler nedeniyle hiç istemediği hâlde Bağ-Kur (5510 sayılı Kanun 4/1-b) kapsamında emekli edildiğini, fazladan ödediği isteğe bağlı sigortalılığın iptali ile 4/1-a kapsamında emekliliğe hak kazandığının tespitini talep etmiştir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi ise, 2829 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi gereğince son yedi yılda en fazla sigortalılık süresi fazla olandan aylık bağlanacağı gerekçesiyle ilk derece kararını bozmuştur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, davacının isteğe bağlı sigortalılıktan vazgeçip geçemeyeceği ve sonuç olarak davacıya hangi sigorta kolundan aylık bağlanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle Türk sosyal güvenlik mevzuatında ve 5510 sayılı Kanun'da zorunlu sigortalılık ve isteğe bağlı sigortalılığın yapısını incelemek gerekmektedir.

5510 sayılı Kanun'un 92/1 inci maddesine göre; “Kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması, genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.”

Maddeye göre kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişiler ile genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin sigorta kapsamına alınmaları zorunludur. Belirtilen statülerde sigortalı olmak kişi açısından yalnızca bir hak değil aynı zamanda bir yükümlülüktür. Başka bir ifade ile sigortalı olup olmama konusunda kişinin iradesi rol oynamaz.

Sigortalılığın zorunlu olması ilkesine isteğe bağlı sigortalı olma kurumuyla önemli bir istisna getirilmiştir. İsteğe bağlı sigorta, zorunlu sigorta kolları olarak sayılan kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası kapsamı dışında tutulmuştur.

İsteğe bağlı sigortalılık, zorunlu sigorta sistemi içerisinde kişilere isteğe bağlı olarak girme, kalma ve sigorta haklarını elde etme hakkını veren bir sigorta uygulamasıdır. Sosyal sigorta sisteminin zorunlu sigortalılık olan temel prensibine getirilen bir istisnadır (Kadir Arıcı Türk Sosyal Güvenlik Hukuku Ankara 2015, s. 265).

İsteğe bağlı sigortalılık zorunlu ödenmesi gereken sosyal güvenlik primlerinden farklı mahiyettedir. Çalışmaya ara vermiş veya çalışma imkânı bulamamış sigortalıların emekliliğine imkân tanınması amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. İsteğe bağlı sigortalılık bir yükümlülük değil, haktır.

İsteği bağlı sigortalılık 5510 sayılı Kanun'un 50 nci maddesinde düzenlenmiştir. Maddedeki tanıma göre; “İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır.” Aynı Kanun'un 51/son maddesine göre; “İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve (13/2/2011 – 6111/32 md. ile değişik ibare) söz konusu süreler, bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.”

5510 sayılı Kanun'un geçici 2/son maddesine göre, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı veya iştirakçi olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan, farklı sosyal güvenlik kurumlarına ya da bu Kanunda belirtilen sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olanlara aylık bağlanmasına esas alınacak kanun, bu Kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit olunur ve bunlar hakkında, bu Kanunun geçici maddelerindeki hükümler uygulanır.”

5510 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra isteğe bağlı sigortalı olmak için talepte bulunanlar yönünden artık 1479, 506, 2926 ve 2925 sayılı Kanun'lara göre isteğe bağlı sigortalı olmak mümkün değildir. Hâlbuki belirtilen kanunlar döneminde her kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olmak mümkündü. 51 inci maddenin son fıkrasına göre isteği bağlı sigortalılık 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin (b) bendi kapsamında sigortalı olarak kabul edilecektir. Bu Kanun sonucu hizmetlerin birleştirilmesinde artık SSK üzerinden birleştirme yapılamamaktadır.

SSK aylığı sigortalılara Bağ-Kur aylığına göre daha iyi imkânlar sunmaktadır. Bu nedenle sigortalılar SSK (4/1-a) aylığını elde etmek istemektedirler. Somut olayda olduğu gibi davacı, çalışması SSK kapsamında olduğundan bu kapsamda yeteri kadar isteğe bağlı prim ödeyerek emekli olmak istemektedir. Davacının 2834 gün SSK hizmeti bulunmakta ve 767 gün daha isteğe bağlı prim ödeyerek SSK aylığına kavuşacaktır. Bu durumda zorunlu ve isteğe bağlı hizmetleri birleştirildiğinde 2829 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi kapsamında sorun olmayacak ve SSK kapsamında aylığa hak kazanacaktır. Ancak davacı isteğe bağlı sigortalılık primlerini ihtiyacı olmamasına rağmen 767 gün yerine 1260 gün olarak ödemiştir. Davacı fazladan 493 gün isteğe bağlı sigorta primi ödemesine rağmen 2829 sayılı Kanun uygulamasına göre SSK aylığına kavuşmak için sadece 43 günlük isteğe bağlılık sigorta priminin iptalini istemektedir.

Üzerinde durulması gereken husus, isteğe bağlı sigortalılıktan vazgeçilip geçilemeyeceğidir. Yüksek Yargıtay Dairesi isteğe bağlı sigortalılığı zorunlu sigorta kapsamında değerlendirerek vazgeçilemeyeceğine ve ödenen tüm sürelerin hizmet birleştirilmesinde kullanılması gerektiğine karar vermiştir.

İsteği bağlı sigortalılık, adı üzerinde isteğe bağlıdır ve hiç sigortalı olmamış veya zorunlu sigortalılık niteliğini yitirmiş ve bu niteliğin yitirilmesinden sonra zorunlu sigortalı olarak çalışmayan/çalışamayan ayrıca bu çalışmalarından dolayı aylık almayan kimselere bilirli koşullarda sosyal sigorta ilişkisini devam ettirme imkânını sağlayan bir yoldur.

İsteğe bağlı sigortanın en belirgin özelliği, zorunlu sigortalılık ilkesinin aksine, bu sigortalılık ilişkisinin kurulup kurulmamasını sigortalının iradesine bırakılmış olmasıdır. İsteğe bağlı sigortadan yararlanıp yararlanmama ya da her zaman sigortadan vazgeçebilme, kişinin iradesine tâbidir (Ali Güzel/Ali Rıza Okur/Nurşen Caniklioğlu Sosyal Güvenlik Hukuku. İstanbul 2020, s. 183).

Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık, davacının hizmetlerinin son yedi yılda hangisinin fazla olup olmadığı değil, isteğe bağlı olarak ödediği sigorta primlerin vazgeçip geçemeyeceği noktasında toplanmaktadır. İsteğe bağlı ödenen sigorta primleri doğrudan zorunlu 4/1-b sigortalılığı olmayıp sadece ödenen primlerin niteliği itibariyle 4/1-b sigortalılığı kabul edilmektedir. Bu nedenle kişiler iradeleri ile isteğe bağlı sigortalı olabildikleri gibi ödedikleri isteğe bağlı sigortalılıktan vazgeçme imkânına da sahiptirler.

İsteğe bağlı sigortalılıktan vazgeçilmesi hâlinde primlerin geri iade alınabileceği ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 89/3 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre, “Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir.”

Davacının kendi iradesi ile ödediği isteğe bağlı sigortalılıktan vazgeçmesi kanuni düzenlemelere de uygundur. Davacının amacı zorunlu SKK hizmetini isteğe bağlı sigorta ile tamamlayarak SSK aylığına kavuşmaktır. Son yedi yıl kuralını bozmadan 2829 sayılı Kanun kapsamında bu aylığa kavuşması mümkündür. Davacı daha az primle daha iyi şartlarda aylığa kavuşacakken daha fazla prim ödeyerek daha kötü şartlarda aylığa kavuşmuştur. Bu durum sosyal güvenlik mevzuatına aykırı olduğu gibi MK 2 nci maddesindeki iyiniyet kuralına da aykırılık teşkil etmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; yerel mahkeme kararının onanması düşüncesinde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2023371-e-2024543-k-sayili-karari