Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/288 E., 2024/542 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.11.2024 tarihli, 2023/288 E., 2024/542 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/288 E., 2024/542 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/125 E., 2022/416 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 14.02.2022 tarihli ve2021/8268 Esas, 2022/1815 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 01.12.1998 tarihinden itibaren tarımla iştigal etmesi nedeniyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunu, geçici madde uyarınca ihya ödeme planı tebliği üzerine 2999 günlük süreye ilişkin prim borcunu süresi içinde ödediğini, emeklilik için Kuruma başvurduğunda bu döneme ilişkin sigortalılığının kabul edilmemesi sonucu 5400 prim gün sayısı şartını sağlayamadığından bahisle emeklilik başvurusunun reddedildiğini, 01.01.1999-01.05.2006 tarihleri arasındaki sigortalılığının haksız yere iptal edilmesi nedeniyle gerekli prim gün sayısını sağlayamadığını, müvekkilinin bu dönemde zirai faaliyet ile uğraştığını ve prim borcunu defaten ödediğini ileri sürerek 01.01.1999-01.05.2006 tarihleri arası Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (.../Kurum) vekili; Kurum denetmeni tarafından yapılan denetimde davacının ziraat odası üyelik kaydının geçersiz olduğunun tespiti nedeniyle tarım Bağ-Kur hizmetinin iptal edildiğini, ziraat odası üyelik kayıt defterinin Bağ-Kur Genel Müdürlüğünün 16.12.1998 tarihli ve 306706 sayılı talimatında belirtilen hususiyetleri taşımadığından davacının üyelik kaydının geçersiz sayıldığını, Kurum işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2017 tarihli ve 2015/567 Esas, 2017/95 Karar sayılı kararı ile; dinlenen tanıklar davacının tarımsal faaliyetini sürdürdüğünü beyan etmiş ise de bu hususun belgelerle ispat edilmesi gerektiği, davacının sigortalılığını ispat edecek 2926 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinde belirtilen kayıtların bulunmadığı, 6552 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 54 üncü madde uyarınca prim, gecikme zammı ve cezalarını da 31.12.2013 tarihine kadar ödemediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
B. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2018 tarihli ve 2017/1841 Esas, 2018/469 Karar sayılı kararı ile; davacının yapılandırma borcunu bitirmemesi nedeni ile ödenen primlerin öncelikle zorunlu sigortalılık dönemlerine ve bakiye miktarın da yapılandırılan döneme mal edilmesi gerekmekte olup kısmi prim ödemesinin kısmi sigortalılık kazandıracağı, buna göre davacının uyuşmazlık konusu döneme mal edilmesi gereken iradi prim ödeme miktarı olup olmadığına ve giderek 31.12.2013 tarihine kadar bu döneme ait prim ve gecikme cezalarından oluşan borçlarını ödemiş olması hâlinde 5510 sayılı Kanun'un geçici 54 üncü maddesinden yararlanma olanağı bulunup bulunmadığına ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 13.01.2021 tarihli ve 2020/123 Esas, 2021/11 Karar sayılı kararı ile; davacının 2011 yılında yapılandırma başvurusunda bulunduğu ancak primlerini ödemediği, öte yandan 26.01.2015 tarihinde yeniden ihya başvurusunda bulunduğu ve borçlanma tutarını 20.02.2015 tarihinde ödediği, bu durumda davacının dava konusu edilen döneme ilişkin prim borçlarını 31.12.2013 tarihine kadar ödemesi söz konusu olmadığından 5510 sayılı Kanun’un geçici 54 üncü maddesinden yararlanma olanağının bulunmadığı, ancak davacının üç adet büyükbaş hayvanının olduğu, 22.02.2017 tarihli Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı logolu işletme tescil belgesine göre hayvan işletmesinin 19.09.2002 tarihinde kayıt altına alındığı, 22.02.2017 tarihi itibariyle 43 adet küçükbaş hayvan (koyun) ile aktif durumda bulunduğu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacının büyükbaş ve küçükbaş hayvan besiciliğine dayalı kendi nam ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyetinden dolayı tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 19.09.2002-01.05.2006 tarihleri arasında zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2021 tarihli ve 2021/310 Esas, 2021/353 Karar sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 7’nci maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2, 3, 6, 9 ve 10’uncu maddeleridir.
2926 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3’üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3’üncü maddesinin (b) bendinde “Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak tanımlanmış, 5’inci maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6’ncı maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9’uncu maddesi Kuruma re'sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10’uncu maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86’ncı maddesinde öngörülen “hizmet tespiti” davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı “Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti” söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla “Tarımsal Amaçlı Kredi” kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4- 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun “Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi” başlıklı 52, “Zirai kazançta vergileme” başlıklı 53 ve “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94 ve devamı maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun “Vergi kesenlerin sorumluluğu” başlıklı 11’inci maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere “Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11’inci maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler.” Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edevatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22’nci maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şahadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Eldeki davaya konu somut olayda; Dosya içeriğinden; 2006 yılının Mayıs ayında yaptığı başvurusuna istinaden 01.05.2006 tarihi itibarı ile 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık tescil işlemi yapılan davacının 25.03.2011 varide tarihli tevkifat kesintisinden dolayı geriye yönelik tescil talebini içerir dilekçesine istinaden 01.12.1998-31.12.1998 ve 01.05.2006-15.01.2013 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalı olduğu, 23.03.2011 tarihli talebi ile 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında 2010/11. ay ve öncesine ilişkin prim borcunu yapılandırdığı, 06.04.2015 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu ve Ceyhan Ziraat Odasında yapılan inceleme ile 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin 112 köy ve mahalle kayıtlarında usulsüzlük olduğunun belirlendiği, Adana İli Ceyhan İlçesi Yalak Köyü İşletme Hayvan Güncelleme Formu ve Döl Verim Raporu ibareli belgede, davacının 3 adet Siyah Alaca-Holstein ırkı büyükbaş sığırının olduğu, 22.02.2017 tarihli Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı logolu İşletme Tescil Belgesine göre davacının TR010000012132 işletme nolu hayvan işletmesinin 19.09.2002 tarihinde kayıt altına alındığı, 22.02.2017 tarihi itibariyle 43 adet küçükbaş hayvan (koyun) ile aktif durumda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece davacının hayvancılık faaliyetine dair kayıtlara göre karar verilmiş ise de, dava konusu dönemde, yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek, davacının 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı anılan araştırma ilkeleri çerçevesinde araştırılmalı, buna ilişkin delil bulunmaması halinde dava reddedilmelidir. Mahkemece belirtilen araştırma ve irdeleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir...." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun emsal nitelikteki kararlarında belirtilen belgelerin dosyada mevcut olduğu ve gerekli araştırmaların yapıldığı, tarım Bağ-Kur sigortalılığının sadece tarla ekimi ile ilgili olmayıp hayvancılık dahil tüm tarımsal faaliyetleri kapsadığı belirtilerek önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, dava kamu düzenine ilişkin olduğundan Yargıtay kararlarında kabul edilen ilkelere uygun biçimde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın tespiti istemli eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre uyuşmazlık konusu dönemde davacının sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı araştırılarak bulunmaması hâlinde davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun (5510 sayılı Kanun) geçici 7 nci maddesi.
2. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun (2926 sayılı Kanun) 2, 3, 5, 7, 9, 10 ve 36 ncı maddeleri.
3. 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu 4 Seri No.lu Uygulama Tebliği (Tebliğ) ilgili maddeleri.
2. Değerlendirme
1.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemeler ve kavramlar üzerinde kısaca durmak gerekir.
2. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7 nci maddesi uyarınca davanın yasal dayanağını oluşturan ve 17.10.1983 tarihinde kabul edilip 20.10.1983 tarihli ve 18197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2926 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin ilk hâlinde kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkeklerle 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların bu Kanun'a göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 15.04.1987 tarihli ve 3350 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi ile eklenen fıkra ile de uygulama tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla 55 yaşını dolduran erkeklerin istekleri hâlinde kapsama alınacağı hükme bağlanmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin 14.07.2007 tarihli ve 2003/81 Esas ve 2007/50 Karar sayılı kararı ile 2 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “…aile reisi…” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
3. Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun sözü edilen 2 nci maddesi 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun'un 48 inci maddesi ile değişikliğe uğramış olup madde;
"Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.
Yukarıdaki fıkra hükmüne göre sigortalılığın tespit, tescil ve takibine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde müştereken çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
İlk tescil tarihinde ellisekiz yaşını dolduran kadınlarla, altmış yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
4. Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin (b) bendinde "Tarımsal Faaliyette Bulunanlar: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmıştır.
5. Bu itibarla 2926 sayılı Kanun'un 2 ve 3 üncü maddeleri kapsamında kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan Kanun'da öngörülen belli bir yaşı dolduran kadın ve erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde olup sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz (2926 sayılı Kanun m.5).
6. Sigortalı sayılanlar 2926 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi uyarınca sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Bu Kanun'a göre sigortalı sayılanlardan Kanun kapsamına girdikleri tarihten itibaren üç ay içerisinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemi Kurumca resen yapılacak ve Kanun'un 5 inci maddesi hükmü gereğince tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalı sayılacaklar, hak ve yükümlülükleri ise kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacaktır.
7. Diğer yandan 2926 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinde kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, tarım kredi kooperatifleri ve birliklerinin, Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği (Pankobirlik), Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı belirtilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu anlaşılmaktadır.
8. Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulaması ile de Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 07.07.2010 tarihli ve 2010/10–359 Esas, 368 Karar; 08.02.2017 tarihli ve 2016/10-1906 Esas, 2017/215 Karar ile 15.02.2017 tarihli ve 2015/10-1283 Esas, 2017/242 Karar sayılı kararları).
9. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki, 2926 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesi uyarınca Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu hâlde 2 nci madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Kuruma ödenmesi durumunda kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dâhi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Kurumun prim ödenmesine rağmen sigortalıyı resen kayıt ve tescil etmemesi kanunun kendisine yüklediği resen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
10. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu 4 Seri No.lu Uygulama Tebliği düzenlenerek 26.03.1994 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmış, Tebliğin "Prim Tevkifatı Nedeniyle Tescil ve Sigortalılığın Başlangıcı" kenar başlıklı (I) bendinde, "2926 sayılı Kanun'un 2 inci maddesine göre sigortalı sayıldıkları halde, Kanunun 7 nci maddesinde öngörülen üç aylık süre içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayan sigortalıların tescil işlemleri, Kanunun 9 uncu maddesine göre Kurumca re'sen yapılmakta ve sigortalıların hak ve yükümlülükleri de kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlamaktadır.
Ancak Kanunun 2 nci maddesine göre sigortalı olmaları gerektiği halde, Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış çiftçilerin, tevkifatın yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle yazılı talepte bulunmaları halinde, söz konusu talepleri tescil için irade beyanı olarak değerlendirilecek ve tevkifat tutarının Kurum hesaplarına, bildirimin ise Kurum kayıtlarına intikal etmesi koşuluyla, sigortalılıkları tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşı itibariyle başlatılacaktır.
Sigortalının bu yönde bir talebinin olmaması halinde, sigortalılık Kurumca re'sen tescil işleminin yapıldığı ayı takip eden aybaşından itibaren başlatılacaktır." yönünde düzenleme bulunmakta iken bu bent 21.03.2002 tarihli ve 24702 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4 seri No.lu Tebliğ ile yürürlükten kaldırılmış ise de daha sonra 22.05.2007 tarihli ve 26529 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7 seri No.lu Tebliğ ile yeniden düzenlenerek tekrar yürürlüğe konulmuştur.
11. Konu son olarak 01.03.2013 tarihli ve 28574 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tarımsal Faaliyette Bulunanların Prim Borçlarının Sattıkları Tarımsal Ürün Bedellerinden Kesinti Yapılmak Suretiyle Tahsil Edilmesine Dair Tebliğ ile düzenlenmiştir. Bu Tebliğ'in 14 üncü maddesi ile yukarıda belirtilen 26.03.1994 tarihli Tebliğ yürürlükten kaldırılmıştır.
12. Nitekim 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tebliğ'in 11 inci maddesinin birinci fıkrasında 2926 sayılı Kanun'un 2 nci maddesine göre sigortalı sayıldıkları hâlde, bu Kanunun 7 nci maddesinde öngörülen üç aylık süre içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin yine aynı Kanunun 9 uncu maddesine göre Kurumca resen yapılacağını, sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı, maddenin devam eden fıkralarında ise;
"Ancak, mülga 2926 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre sigortalı sayıldıkları halde Kuruma kayıt ve tescilleri yapılmamış ve sattıkları ürün bedellerinden 1/4/1994 tarihinden itibaren kesinti yapılan tarımsal faaliyette bulunanların, kesintinin yapıldığını gösteren belgeleri de eklemek suretiyle Kuruma yazılı talepte bulunmaları halinde, kesinti tutarının Kurum hesaplarına intikal etmesi şartıyla, kesinti yapılan tarihi takip eden aybaşından itibaren 4 Seri Nolu 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu Uygulama Tebliği uyarınca sigortalılıkları başlatılır. Sigortalılıkları bu şekilde başlatılan tarımsal faaliyette bulunanların tarımsal faaliyetlerini devam ettirmeleri koşuluyla, sigortalılıkları devam ettirilir. Tarımsal faaliyetin tespitinde ziraat odası kayıtları esas alınır. Ziraat odası kaydı olmaması halinde, kesintiye esas ürüne ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, kooperatif veya birliklerin kayıtları esas alınır.
Sigortalının Kurumca re’sen tescili yapılmış ise sigortalılık kesintinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren başlatılır.
Sigortalının bu yönde bir talebinin olmaması halinde, sigortalılık Kurumca re’sen tescil işleminin yapıldığı ayı takip eden aybaşından itibaren başlatılır." hükümlerine yer verilmiştir.
13. Öte yandan 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 58 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a geçici 54 üncü madde eklenmiştir. Geçici 54 üncü madde;
“Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.
4 üncü ve 7 nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2 nci, 5 inci ve 9 uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra birinci ve ikinci fıkralar uyarınca hizmet iptali yapılmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
14. Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ancak sigortalılık tescili mevcut olmayan ve dolayısıyla bildirimsiz kalan sigortalılar yönünden 5510 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinde hizmet akdine tâbi çalışan sigortalılara ilişkin olarak düzenlenen hizmet tespit davasına eş değer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yasal düzenlemeler gereğince tarımda kendi nam ve hesabına çalışan ancak kayıt ve tescilini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacaktır. Bu itibarla kayıt ve tescil ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı sigortalılığın tespiti mümkün değildir.
15. Somut olayda 11.04.2006 tarihinde Kurum kayıtlarına giren tarım sigortalılığı Bağ-Kura giriş bildirgesine istinaden 2926 sayılı Kanun kapsamında 01.05.2006 tarihi itibariyle tescili yapılarak sigortalılığı başlatılan davacının, 25.03.2011 tarihli dilekçesi ile Toprak Mahsulleri Ofisine ait 15.11.1998 tarihli Bağ-Kur prim kesintisi içeren müstahsil makbuzuna göre geriye dönük tescil talebinde bulunduğu, davalı Kurumca tescil tarihinin 01.12.1998 tarihine çekilerek 01.12.1998-31.12.1998 ve 01.05.2006-15.01.2013 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı kabul edildiği, 23.03.2011 tarihli talebi ile 6111 sayılı Kanun kapsamında 2010/11. ay ve öncesine ilişkin prim borcunu yapılandırdığı ancak yapılandırma borcunu ödemediği, 26.01.2015 tarihinde 55510 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi kapsamında ihya talebinde bulunarak borçlarını yapılandırdığı, 01.01.1997 tarihinden itibaren davacının da kaydının bulunduğu Ceyhan Ziraat Odasında sosyal güvenlik denetmeni tarafından yapılan inceleme ile 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin 112 köy ve mahalle kayıtlarında usulsüzlük olduğunun belirlendiği ve 06.04.2015 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinin reddedilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
16. Şu hâlde yukarıda değinilen mevzuat hükümleri ile yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; bozma kararında belirtilen esaslar çerçevesinde uyuşmazlık konusu dönemde davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği araştırılarak sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı tespit edilmeli bulunmaması hâlinde davanın reddine karar verilmelidir.
17. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
18. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.