Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/23 E., 2024/463 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.09.2024 tarihli, 2023/23 E., 2024/463 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/23 E., 2024/463 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/891 E., 2022/1964 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 27.04.2022 tarihli ve
2021/14990 Esas, 2022/7652 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince harç ve değer düşüklüğü yönünden karar düzeltilerek davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı oyçokluğu ile direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Van ili Edremit ilçesi Andaç mahallesi 461 (ifrazen 802) numaralı parselde kayıtlı taşınmazın proje kapsamında kalan kısmının Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın 31.05.2012 tarihli kamu yararı kararı ile onaylı Van İçme Suyu Projesi nedeniyle acele kamulaştırma işleminin yapıldığını, bu doğrultuda acele kamulaştırma bedelinin bankaya depo edildiğini, davalı tarafla bedel konusunda anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek taşınmazın bedelinin tespit edilmesini, proje kapsamında kalan alanın idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı tarafa usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.03.2017 tarihli ve 2015/627 Esas, 2017/227 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 461 parsel sayılı taşınmazın idare tarafından yapılan kamulaştırma işlemleri nedeniyle 802 ve 803 parsel sayılı taşınmazlar olarak ifraz edildiği, ... (DSİ) tarafından 1.638,16 m2'lik 802 No.lu parselin tamamının boru geçirilmek suretiyle kamulaştırıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 802 No.lu (461 parselden ifraz olan) parselin kamulaştırma bedelinin 169.926,38 TL olarak tespiti ile acele kamulaştırma dosyasında davalıya ödenen 33.899,98 TL kamulaştırma bedelinden mahsubu ile kalan 136.026,40 TL'nin davalıya derhâl ödenmesi için müzekkere yazılmasına, ödenmeyen 136.026,40 TL kamulaştırma bedeli için 03.01.2016 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, dava konusu 802 parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2017 tarihli ve 2017/897 Esas, 2017/982 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğunun açıklığa kavuşturulmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın delillerin toplanarak yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
V. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2017/681 Esas, 2019/57 Karar sayılı kararıyla; arsa vasfındaki taşınmaz için emsal karşılaştırması yapmak suretiyle rapor hazırlayan inşaat ve mülk bilirkişilerin hazırladığı 13.08.2018 havale tarihli raporun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle 802 parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya kayıt ve tesciline, kamulaştırma bedelinin 277.898,28 TL olarak tespitine, mahkemece tespit ve depo ettirilen toplam 277.898,28 TL'den acele kamulaştırma dosyasında davalıya ödenen 33.899,98 TL ve istinaf kararı öncesi davalıya ödenen 136.026,40 TL'nin mahsubu ile bakiye 107.971,90 TL fark kamulaştırma bedelinin üçer aylık vadeli hesaba aktarılmasına, karar kesinleştiğinde tüm takyidatlarından arındırılmak suretiyle davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
VI. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.10.2021 tarihli ve 2019/3658 Esas, 2021/1785 Karar sayılı kararıyla; arsa niteliğindeki taşınmaza belirlenen bedelin adil ve hakkaniyete uygun olduğu, ancak arta kalan ve ifrazen oluşan 14.736,84 m2 yüzölçümlü 803 parsel için yazılı gerekçelerle değer düşüklüğü bedeline hükmedilmiş ise de taşınmazın yüzölçümü ve geometrik yapısı nazara alındığında değer düşüklüğü bedeline hükmedilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, 802 parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya kayıt ve tesciline, kamulaştırma bedelinin 109.091,55 TL olarak tespitine, tespit edilen 109.091,55 TL'nin ilk karar ile davalıya ödenmiş olduğu görülmekle, fazladan ödenen toplam 60.834,83 TL'nin varsa nemaları ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, mahkemece son karar ile belirlenip depo edilen ve vadeli hesaba aktarılan 107.971,90 TL'nin davacıya iadesine karar verilmiştir.
VII. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
''...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arsa niteliğindeki Van İli, Edremit İlçesi, Andaç Mahallesi, 802 parsel sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11/1-g maddesi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki ağaçlara ise yaş, cins ve verim durumuna göre değer biçilmesine ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden, davalı tarafa ödenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-)Dosya kapsamı ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün parsel sorgulama sisteminde yapılan incelemede kamulaştırmadan arta kalan ve ifrazla oluşan 14.736,84 m²'lik bölümünün yolla bağlantısının kesildiği, yüzölçümü ve geometrik durumu nazara alınarak, bu bölümde değer azalışı olacağı anlaşıldığından gerekirse bu konuda ek rapor alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-)Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesi'nin 2016/9364 başvuru numaralı 01.06.2019 gün, 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında, davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kamulaştırmadan arta kalan kısmın arsa niteliğine göre yapılaşmada sorun teşkil etmemesi, ifraz öncesi geometrik şekli ile kamulaştırma sonrası arta kalan alanın geometrik şeklinin dezavantaj oluşturacak nitelikte olmaması ve 10.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda açıkça, kamulaştırılan alanın içme suyu iletim hattı olması nedeniyle ifraz edilen kısmın karayolu ile fiziksel temasının devam edeceği yönündeki belirleme gözetildiğinde, arta kalan alanda değer azalış bedeli belirlenmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı, ayrıca ilk derece mahkemesince verilen 2019 tarihli kararın sadece davacı idare tarafından istinaf edilmiş olması ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan değerlendirmeye göre ilk derece mahkemesince davacı idare yararına hükmedilen vekâlet ücretinin kaldırma/düzeltme sebebi yapılmadığı gerekçesiyle oy çokluğu ile direnme kararı verilmiştir.
VIII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, fiilen tarım yapılan taşınmazın arsa olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili, bilirkişi raporunda taşınmaz için takdir edilen bedelin dava konusu taşınmazın gerçek değerini göstermediğini, fen bilirkişi raporunda eksik ölçüm yapılarak kamulaştırılacak alanın 1638,16 m2 olarak tespit edildiğini, eksik ölçüm nedeniyle kıymet takdirinin de eksik hesaplandığını, yapılan kamulaştırma nedeniyle taşınmazın iki parçaya bölündüğünü, değer düşüklüğü meydana geldiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen vekâlet ücretini kabul etmediklerini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkin eldeki davada,
1- Dava konusu kamulaştırma nedeniyle arta kalan ve ifrazla oluşan 14.736,84 m2'lik bölümde (803 parsel) değer azalışı bulunup bulunmadığı,
2-Davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11 ve 12 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 342 ve 355 inci maddeleri
2. Değerlendirme
a) Bir numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede;
1. Öncelikle davacı idare vekili tarafından yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verildiği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, fiilen tarım yapılan taşınmazın arsa olarak değerlendirilemeyeceği ileri sürülerek direnme kararı temyiz edilmişse de, davacı idare vekilinin temyiz itirazları aşamalarda kesinleştiğinden Hukuk Genel Kurulu incelemesi dışında kaldığını belirtmek gerekmektedir.
2. Davalı vekilinin temyizi yönünden ise uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin kısaca açıklanmasında yarar vardır.
3. 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Kamulaştırma bedelinin tespit esasları” başlıklı 11 inci maddesinde; “15 inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın;
a) Cins ve nevini,
b) Yüzölçümünü.
c) Kıymetini ektileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini,
d) Varsa vergi beyanını,
e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini,
f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın (…) mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini.
g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini,
h) Yapılarda, (…) resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,
ı) (Değişik: 19/4/2018-7139/27 md.) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 10/4/2019 tarihli ve E.:2018/156; K.:2019/22 Sayılı kararı ile) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 10/4/2019 tarihli ve E.:2018/156; K.:2019/22 Sayılı kararı ile) her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,
Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kabul edilen değerleme standartlarına uygun, gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.
Taşınmaz malın değerinin tespitinde, kamulaştırmayı gerektiren imar ve hizmet teşebbüsünün sebep olacağı değer artışları ile ilerisi için düşünülen kullanma şekillerine göre getireceği kâr dikkate alınmaz.
Kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, bu kamulaştırma sebebiyle taşınmaz mal veya kaynakta meydana gelecek kıymet düşüklüğü gerekçeleriyle belirtilir. Bu kıymet düşüklüğü kamulaştırma bedelidir" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
4. Bu maddeye göre taşınmazın cins ve nevinin, yüzölçümünün, kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurların, her unsurun ayrı ayrı değerinin, resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin ve özellikle arsalarda, kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin esas alınarak bedelin takdir edilmesi gerektiği hükme bağlandıktan sonra, 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde, taşınmaz malın kısmen kamulaştırılması hâlinde arta kalan kısımda hasıl olacak değişikliğin taşınmazın değerine etkisi düzenlenmiştir.
5. Anılan 12 nci maddenin birinci fıkrasının b bendinde; “Kısmen kamulaştırılan taşınmaz malın değeri;
...
b) Kamulaştırma dışında kalan kısmın kıymetinde, kamulaştırma nedeniyle eksilme meydana geldiği takdirde; bu eksilen değer miktarı tespit edilerek, kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin olunan kamulaştırma bedeline eksilen değerin eklenmesiyle bulunan miktardır…” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
6. Bu nedenle kısmi kamulaştırma nedeniyle kalan kısmın kıymetinde eksilme meydana geldiği takdirde, bu eksilen değer miktarı kamulaştırma bedeline eklenir.
7. Bu noktada, arta kalan kısımda değer kaybı belirlenirken, değer kaybının kamulaştırmadan kaynaklanması ve taşınmaz malın kamulaştırmadan önceki ve sonraki durumlarının bilirkişilerce göz önünde tutulması ve kamulaştırmanın menfi etkisinin oranının açıklanması gerekir.
8. Somut olay ve dosya kapsamına göre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 31.05.2012 tarihinde Van Acil İçme Suyu İsale Hattı İnşaatı için kamu yararı kararı alınmış olup, bu çerçevede Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın 15.06.2012 tarihli yazısı ile yapılan müracaat üzerine ilgili proje kapsamındaki taşınmazların acele kamulaştırılması hakkında Bakanlar Kurulunca 25.06.2012 tarihinde karar alınmıştır.
9. Proje kapsamındaki 461 parsel sayılı taşınmaz 16.375 m2 yüzölçümü ile davalı adına tapuya kayıtlı iken kamulaştırma işlemi nedeniyle 23.12.2013 tarihli tescil bildirim beyannamesine dayalı olarak 802 ve 803 parsellere ifraz görmüştür. 802 parsel sayılı taşınmaz 1638,16 m2 yüzölçümü ile kanal vasfıyla davacı idare adına, kamulaştırmadan arta kalan 803 parsel sayılı taşınmaz 14.736,84 m2 yüzölçümü ile davalı adına tapuya kaydedilmiştir. Dava konusu 802 parsel sayılı taşınmazda idare tarafından irtifak kamulaştırması bulunmayıp, mülkiyet kamulaştırması yapılmıştır.
10. Eldeki davada mahallinde üç ayrı keşif yapılmış olup 01.06.2018 tarihinde yapılan üçüncü keşifte; taşınmazın Van-Gevaş karayoluna sıfır konumda bulunduğu, batı tarafında beton santrali ve petrol istasyonunun bulunduğu ve arsa vasfında olduğu gözlemlenmiştir.
11. Keşif sonucu alınan 10.08.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda ise, kamulaştırılan 802 parsel sayılı taşınmazın, 803 parselin karayoluna olan direk bağlantısı keserek ticari anlamda değer kaybına sebep olduğu, 803 parselde 12.06.2018 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokiden anlaşılacağı üzere Van istikametine doğru uzanan kuzey yönünde arsanın daraldığı, yapılaşmaya engel olmamakla birlikte parselasyon ve yeni yapılacak yapıların alan ve konumlarının seçiminde alternatiflerin azaldığı tespitinde bulunulmuştur.
12. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, kamulaştırma işlemi nedeniyle taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünün yolla bağlantısı kesilmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemesince, kamulaştırılan alanın içme suyu iletim hattı olması nedeniyle arta kalan kısmının karayolu ile fiziksel temasının devam edeceği kanaatine ulaşılmış ise de somut olayda mülkiyet kamulaştırması yapılması karşısında idarenin kamulaştırılan alanı 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 683 üncü maddesi uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak hukuk düzeninin sınırları içinde tasarruf edebileceği açıktır.
13. Dolayısıyla taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünün yolla bağlantısının kesilmesi, yüzölçümü ve geometrik durumu nazara alınarak bu kısımda değer azalışı olacağı anlaşıldığından gerekirse bu konuda ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
14. Hâl böyle olunca bir numaralı uyuşmazlık yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
15. Bu nedenle bir numaralı uyuşmazlık yönünden direnme kararı bozulmalıdır.
b) İki numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede
16. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle istinaf kanun yolu ile ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
17. 6100 sayılı Kanun'un “İncelemenin kapsamı” başlıklı 355 inci maddesi; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Buna göre; bölge adliye mahkemesi, incelemesini istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapmak zorundadır. Temyiz incelemesinden farklı olarak, bölge adliye mahkemesinde yapılacak incelemede tarafların ileri sürdüğü sebeplerle bağlı kalınmasının nedeni, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararının kanuna aykırılığını tespit etmesi hâlinde, çoğu zaman yeniden yargılama yaparak yeni bir karar verebilmesidir. Ne var ki Yargıtayın temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırılık hâllerini inceleyebileceği öngörülmüş ise de, istinaf incelemesinde ileri sürülmediği için bölge adliye mahkemesince incelenmeyen bir konunun temyiz yolunda ileri sürülmesi durumunda Yargıtayın bu temyiz sebebini incelemesi mümkün değildir. Başka bir anlatımla temyiz incelemesinin sınırlarından biri ve en önemlisi, ileri sürülen temyiz sebebinin istinafta ileri sürülüp sürülmediği ve ileri sürülen sebeple ilgili bölge adliye mahkemesinin yaptığı değerlendirmenin hukuka aykırı olup olmadığı hususudur.
18. Eldeki davada ilk derece mahkemesince verilen 14.02.2019 tarihli ve 2017/681 Esas, 2019/57 Karar sayılı kararda davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmiş, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmayıp, karar sadece davacı idare vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesi de istinaf edenin sıfatını dikkate alarak kamu düzenine ilişkin olmayan vekâlet ücreti hususunu tartışma konusu yapmamıştır. Dolayısıyla bölge adliye mahkemesince, davacı idare lehine vekâlet ücretine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
19. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince iki numaralı uyuşmazlık olan vekâlet ücreti yönünden verilen direnme kararı yerindedir.
IX. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- a bendinde (§2-15) gösterilen gerekçelerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2- b bendinde (§16-19) gösterilen gerekçelerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının vekâlet ücretine ilişkin bölümü yönünden ONANMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.