ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1145 E., 2024/26 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1145 E., 2024/26 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.01.2024 tarihli, 2023/1145 E., 2024/26 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/1145 E., 2024/26 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/718 E., 2023/313 K.

KARAR : Davanın usulden reddine

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.11.2022 tarihli ve

2022/3121 Esas, 2022/6771 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi davasının usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Yargılamanın yenilenmesini talep eden Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü vekili talep dilekçesinde, tarla vasfındaki taşınmazlarda davalı ...'ya ait tam hissenin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda (5403 sayılı Kanun) yer alan "bölünemez büyüklük" kavramına aykırı olarak iptali ile davacılar adına tesciline dair Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesine ait 27.03.2018 tarihli ve 2018/53 Esas, 2018/199 Karar sayılı hükmün ve davacılar adına yapılan devirlerin iptali ile davalı ... adına yeniden tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

İptali istenen hükmün davacıları ve davalısı cevap dilekçesinde, yargılamanın yenilenmesi talep etme şartlarının oluşmadığını, bu nedenle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2021 tarihli ve 2018/404 Esas, 2021/581 Karar sayılı kararıyla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci ve 376 ncı maddeleri gereğince yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, 6100 sayılı Kanun'un 376 ncı maddesinde yer alan düzenleme uyarınca yargılamanın iadesini (hükmün iptalini) ancak davanın tarafları ile taraflardan birisinin alacaklıları, aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin isteyebileceği, davacının iş bu dosyanın tarafı ya da taraflardan birinin alacaklısı veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçen olmadığından aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.02.2022 tarihli ve 2022/62 Esas, 2022/293 Karar sayılı kararıyla; davanın yargılamanın yenilenmesine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 376 ncı maddesinde "Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler" denilmekte olup yargılamanın yenilenmesi davasının davacısının Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/53 Esas sayılı dosyasının tarafı olmadığı gibi aleyhine hüküm verilen davalının da herhangi bir şekilde alacaklısı, borçlusu veya başkaca bir hukuki kurum itibariyle yerine geçen sıfatını taşımadığı, bu nedenle 5403 sayılı Kanun gereğince davacı Valiliğin "aleyhine hüküm verilen yerine geçen" kavramı içerisine girmesinin mümkün olmadığından aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

''...03.07.2005 tarihli ve 19.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı yasasının amacı; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olup anılan yasada 30.04.2014 tarihli 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle yeniden bazı düzenlemeler yapılmıştır. (30.4.2014-6537/1. m)

Kanunun “Tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi” başlıklı 8. maddesi gereğince tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır. (31.01.2007-5578/2. m)

Yapılan düzenlemelerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarımsal arazilerin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağı hüküm altına alınmıştır. (30/4/2014-6537/4.m)

Kanunun 3. maddesinde; mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi, marjinal tarım arazisi, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü ayrı ayrı tanımlanmıştır. (30.4.2014-6537/3.m)

Asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin üzerinde olan tarım arazileri yukarıda belirtilen miktarların altında ifraz edilmemek şartıyla oranına bakılmaksızın hisseli olarak satılabilir.

Tarımsal açıdan gelişmiş ülkelerde yıllara göre tarımsal işletmelerin sayısı azalıp büyüklükleri artarken, ülkemizdeki süreç bunun tam tersi bir şekilde işlemekte, tarımsal işletme sayısı artarken büyüklükleri azalmaktadır. Modern ülkelerde olduğu üzere tarımsal işletmelerin büyümesinin sağlanması yolunda düzenleme yapılmasının kamu yararına aykırı bir yönü olmadığı gibi Anayasanın 44. maddesiyle Devlete yüklenen ödevle de uyumlu bulunmaktadır.

Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 376.maddesi uyarınca "Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler". Bu hükümle kanun koyucu, hükmün taraflarının muvazaa yaparak üçüncü kişiler aleyhine kesin hüküm elde etmelerini önlemeyi amaçlamıştır.

Somut olaya gelince; iptali istenen hükme esas dava dosyasında 26 tane davacı; Konya ili, Beyşehir ilçesi, Yenidoğan Mahallesi, 244 ada 193 parsel ile Tömek Mahallesi 29701 ada 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazları inançlı işlem gereği davalı ...'dan satın aldıklarını ancak resmi devrin yapılmadığını belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini talep ve dava etmiştir.

Dava konusu taşınmazlardan 244 ada 193 parsel tarla vasfında olup ... adına tam hisse ile kayıtlıdır. 51 parsel sayılı taşınmazda davalı ...'in 75/212 hissesi, 52 parsel sayılı taşınmazda ise 1600/8807 hissesi bulunmaktadır. İptali istenen yargılamada, davalı tapu kayıt maliki ... davayı kabul ettiğini bildirmiş, mahkemece davalının kabulü, dava konusu taşınmazın endüstriyel gelişim alanında kalması nedeniyle bölünmesinde sakınca olmaması gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm, tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine kesinleşmiştir.

Hükmün kesinleşmesi üzerine dava konusu 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı adına olan hisse, davacılar adına tapuda intikal etmiş; Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü vekili, bölünemez büyüklük kuralına aykırı olarak dava konusu tarım arazisinin davacılar adına tesciline dair hükmün iptali ile davalı ilk kayıt maliki adına tescilini talep etmiştir.

Yargılamanın yenilenmesi talebini inceleyen ilk derece mahkemesince keşif yapılmış; dava konusu taşınmazlardan 244 ada 193 parselin kuru tarım arazisi olduğu, üzerinde herhangi bir ürün bulunmadığı, 1/100000 ölçekli çevre düzeni planına göre tarım alanında kaldığı, 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazların ise kadastro parseli olduğu, 1/25000 ölçekli nazım imar planında endüstriyel gelişim alanında kaldığı, keşif tarihi itibariyle 51 parselde hububat ekili olduğu, 52 parselde ise ürün ekili olmadığı, sürülmüş ekime hazır halde bulunduğuna dair tespitler yapılmıştır.

Anayasa, kanun koyucuya, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda tarımsal alanlarda düzenleme yapma yetkisi verdiğinden kanun koyucu tarafından tarım alanlarının korunması ve amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamak için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarılmış bulunmaktadır. Mevcut kurallar tarım arazilerinin miras veya diğer sebeplerden dolayı bölünmesinin ve tarımsal yapının bozulmasının önlenmesi, tarım alanlarında meydana gelen kayıpların engellenmesi, parçalı araziler için harcanan emek, zaman ve masrafların azaltılması, tarım yapılmasının kolaylaştırılması ve tarımsal işletmelerin ekonomiye kazandırılması için kamu yararı amacıyla getirilmektedir.

Bu amaç doğrultusunda asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarım arazilerinin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağına dair hüküm, kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce res'en dikkate alınması gerekmektedir.

Hal böyle olunca mahkemece 5403 sayılı Kanunun ilgili maddeleri üzerinde durulmaksızın davalının davayı kabulü hükme esas alınarak tapu iptali ve tescil talebinin kabulü ile davacılar adına tescile karar verilmesi halinde kamu yararı amacıyla getirilen ve kamu düzenine ilişkin olan "bölünemez büyüklük" kuralı ihlal edilmiş olmakta, davacılar ve davalı iyiniyet kuralına aykırı olarak kanun maddesini dolanmak suretiyle tarım arazilerinin bölünmesine sebebiyet vermektedir.

Her ne kadar davalının davayı kabulü ve hükmü istinaf etmemesi üzerine tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne dair hüküm kesinleştirilmiş olsa da; davacılar ve davalı arasında bu danışıklı durumu yasanın koruması söz konusu olmayacağından Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün yargılamanın yenilenmesini kamu yararı adına talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Bu nedenle ilk derece mahkemesinin Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 376.maddesinde yer alan "aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçen" olmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesini isteme hakkı bulunmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesi doğru görülmemiş, ilk derece mahkemesi hükmünün bu sebeple bozulması gerekmiştir...’’ karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Yargılamanın yenilenmesini talep eden vekili; müvekkili kurumun yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmasında kamu yararının bulunduğunu, karşı tarafın muvazaalı şekilde toprak bütünlüğünü bozmaya yönelik hareket ettiklerini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin eldeki davada, 6100 sayılı Kanun'un 376 ıncı maddesinde düzenlenen "Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler" hükmü dikkate alındığında; Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nün yargılamanın yenilenmesini kamu yararı adına talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 376 ncı maddesi, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikli olarak yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

2. 03.07.2005 tarihli ve 19.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde Kanun'un kapsamı düzenlenmiştir. Bu düzenleme; "Bu Kanun; arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak sınıflandırılması, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin asgari büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, arazi kullanım planlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulması ile görev, yetki ve sorumluluklara ilişkin usul ve esasları kapsar" şeklindedir.

3. Aynı Kanunun “Tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi” başlıklı 8 inci maddesi gereğince tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır.

4. Yapılan düzenlemelerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarımsal arazilerin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

5. Kanunun 3 üncü maddesinde ise; mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi, marjinal tarım arazisi, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü ayrı ayrı tanımlanmıştır. Asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin üzerinde olan tarım arazileri yukarıda belirtilen miktarların altında ifraz edilmemek şartıyla oranına bakılmaksızın hisseli olarak satılabilir.

6. Tarımsal açıdan gelişmiş ülkelerde yıllara göre tarımsal işletmelerin sayısı azalıp büyüklükleri artarken, ülkemizdeki süreç bunun tam tersi bir şekilde işlemekte, tarımsal işletme sayısı artarken büyüklükleri azalmaktadır. Modern ülkelerde olduğu üzere tarımsal işletmelerin büyümesinin sağlanması yolunda düzenleme yapılmasının kamu yararına aykırı bir yönü olmadığı gibi Anayasanın 44 üncü maddesiyle Devlete yüklenen ödevle de uyumlu bulunmaktadır.

7. Anayasa, kanun koyucuya, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda tarımsal alanlarda düzenleme yapma yetkisi verdiğinden kanun koyucu tarafından tarım alanlarının korunması ve amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamak için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarılmış bulunmaktadır. Mevcut kurallar tarım arazilerinin miras veya diğer sebeplerden dolayı bölünmesinin ve tarımsal yapının bozulmasının önlenmesi, tarım alanlarında meydana gelen kayıpların engellenmesi, parçalı araziler için harcanan emek, zaman ve masrafların azaltılması, tarım yapılmasının kolaylaştırılması ve tarımsal işletmelerin ekonomiye kazandırılması için kamu yararı amacıyla getirilmektedir.

8. Uyuşmazlığın çözümü için yargılamanın yenilenmesi kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

9. Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.

10. Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5165).

11. Belirtmek gerekir ki, karar kesinleşmiş olsa dahi bazı yargısal hatalar çok ağır olabilir, toplum vicdanını derin bir şekilde zedeleyebilir ve hukuk düzenine duyulan güveni ortadan kaldırabilir. Bu ağır ve kabulü zor hataların karar kesinleştikten sonra anlaşılması hâlinde dahi, kararı ayakta tutmaya çalışmak, kesinleşmenin amaçladığı hukuki güvenliği zedeleyecek, hukuk barışını bozacak, adalet hissine dokunacaktır. Yargılama sırasında meydana gelen hatalar ve eksiklikler çok ağır ise bu tür kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi (veya yargılamanın yenilenmesi ya da iade-i muhakeme) yolu kabul edilmiştir (Muhammet, Özekes: Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2323, 2324).

12. Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Kanunu’nun (HMK) 375 inci maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Kuru, s. 5171).

13. Yargılamanın iadesi, 6100 sayılı Kanun'un 374 üncü maddesinde de belirtildiği üzere kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenilebilir. Dolayısıyla, bir karar henüz kesinleşmemiş ise 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinde sayılan sebeplerden biri mevcut olsa bile, hüküm kesinleşmeden önce yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyecektir.

14. 6100 sayılı Kanun'un 376 ncı maddesinde taraflar dışında üçüncü kişilerin hükmün iptalini istemesi durumu düzenlenmiştir. Bu düzenleme; "Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler". şeklindedir. Üçüncü kişilerin hükmün iptalini isteyebilmesi için bir hükümden zarar görmesi veya zarar görme tehlikesinin bulunması yeterlidir. Bir başka deyişle, yargılamanın iadesine konu teşkil eden davada davacı taraf değilse, o davada verilen karar, davacının hukukunu etkileyecekse hükmün iptalini isteyebilir.

15. Davada verilen karar bir kimsenin hukukunu etkiliyorsa, yani bu karar o kişiye karşı ileri sürülebilecek nitelikteyse, karar nedeniyle zarara uğrayan kişilerden yalnızca "alacaklı" veya "haleflere" yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurma hakkı tanıyıp aynı durumda olan diğer kişiler için böyle bir imkânı kapatmak hem bir anayasal ilke konumundaki eşitlik ilkesine aykırı düşecek, hem de bireyleri etkin hukuki korumadan yoksun bırakarak bir hukuk devletinden beklenen amaç ile örtüşmeyecektir.

16. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; iptali istenen hükme esas dava dosyasında Konya ili, Beyşehir ilçesi, Yenidoğan Mahallesi, 244 ada 193 parsel ile Tömek Mahallesi, 29701 ada, 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına kayıtlı olduğu, yirmi altı kişiden oluşan davacılar ise gerçek hak sahiplerinin inanç sözleşmesi gereği kendilerinin olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini talep ettikleri, dava açıldıktan sonra davalı ...'nın davayı kabul ettiğini bildirdiği, mahkemece davalının kabulü nedeniyle davanın kabul edilerek davalı ... adına kayıtlı dava konusu taşınmazın davacılar adına ayrı ayrı tesciline karar verildiği, hükmün davacılar vekili ile davalının istinaf hakkından feragat etmesi üzerine kesinleştiği, bunun üzerine davalı adına kayıtlı olan taşınmazların tapuda davacılar adına intikal ettirildiği anlaşılmaktadır.

17. Eldeki davada ise, Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü vekili, "bölünemez büyüklük" kuralına aykırı olarak dava konusu tarım arazisinin davacılar adına tesciline dair hükmün iptali ile davalı ilk kayıt maliki ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

18. Mahkemece yapılan keşif sonucunda, dava konusu taşınmazlardan 244 ada 193 parselin kuru tarım arazisi olduğu, üzerinde herhangi bir ürün bulunmadığı, 1/100000 ölçekli çevre düzeni planına göre tarım alanında kaldığı, 51 ve 52 parsel sayılı taşınmazların ise kadastro parseli olduğu, 1/25000 ölçekli nazım imar planında endüstriyel gelişim alanında kaldığı, keşif tarihi itibariyle 51 parselde hububat ekili olduğu, 52 parselde ise ürün ekili olmadığı, sürülmüş ekime hazır hâlde bulunduğuna dair tespitler yapılmıştır.

19. Şu durumda, asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarım arazilerinin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağına dair hüküm, kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir.

20. Mahkemece 5403 sayılı Kanunun ilgili maddeleri üzerinde durulmaksızın davalının davayı kabulü hükme esas alınarak tapu iptali ve tescil talebinin kabulü ile davacılar adına tescile karar verilmesi hâlinde kamu yararı amacıyla getirilen ve kamu düzenine ilişkin olan "bölünemez büyüklük" kuralı ihlal edilmiş olmakta, davacılar ve davalı iyiniyet kuralına aykırı olarak kanuna karşı hile yapmak suretiyle tarım arazilerinin bölünmesine sebebiyet vermektedir.

21. Her ne kadar davalının davayı kabulü ve kanun yolundan feragati ile hüküm kesinleştirilmiş olsa da; davacılar ve davalı arasında bu danışıklı durumu yasanın koruması söz konusu olmayacağından, Konya Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün yargılamanın yenilenmesini kamu yararı adına talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısyla yargılamanın yenilenmesi talebi bakımından aktif husumet ehliyetinin bulunmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir.

22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; yargılamanın yenilenmesi yolunun olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olduğu, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın olayda taraf sıfatının bulunduğu, bu nedenle kararı temyiz edebileceği, somut olayda yargılamanın yenilenmesi dilekçesinin temyiz dilekçesi olarak kabul edilip temyiz incelemesi yapılarak sonuca varılabileceği, açıklanan nedenle direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ile, yargılamanın yenilenmesi talep eden kurumun 6100 sayılı Kanunu'nun 376 ncı maddesi uyarınca üçüncü kişi sıfatıyla hükmün iptalini istemesinin mümkün olmadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşler yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

23. Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yargılamanın yenilenmesini talep eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kararı veren Beyşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-20231145-e-202426-k-sayili-karari