Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1084 E., 2025/4 K. sayılı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.02.2025 tarihli, 2023/1084 E., 2025/4 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/1084 E., 2025/4 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/572 E., 2023/848 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.10.2021 tarihli ve
2021/1007 Esas, 2021/5492 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelendi:
I. ÖN SORUN
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce direnme kararına yönelik davacı vekilinin temyiz isteminin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı hususu ön sorun olarak ele alınıp değerlendirilmiştir.
II. GEREKÇE
1. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 57, 341, 361, 362 ve ek 1. maddeleri.
2. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un "İhtiyari dava arkadaşlığı" başlığını taşıyan 57. maddesinde; “Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a)Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması,
b)Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri,
c)Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması”, yine " İhtiyari dava arkadaşlarının davadaki durumu" başlığını taşıyan 58. maddesinde ise; "İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder" hükmü yer almaktadır.
2. Bu durumda, maddede açıkça sayılan dava konusu hak ve borcun ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) sebepten doğmuş olması hâllerinde birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi, birlikte aleyhlerine de dava açılabilir. Maddede sayılan bu hâller dışında ihtiyari dava arkadaşlığından söz etmek mümkün değildir.
3. Birlikte dava açma hakkına sahip olanlar davalarını birlikte açmak zorunda değildirler. Bu kişilerden her biri ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi, dilerlerse (isterlerse) birlikte de dava açabilirler. İşte bu son hâlde, davacılar arasında dava arkadaşlığı doğar; fakat bu, ihtiyari (isteğe bağlı) bir dava arkadaşlığıdır.
4. Davalılar arasındaki ihtiyarî dava arkadaşlığı bakımından da durum böyledir. Örneğin alacaklı, müteselsil borçlulardan her birine karşı ayrı ayrı dava açabileceği gibi, isterse, müteselsil borçluların bir kaçına veya tümüne karşı birlikte dava açabilir. Bu son hâlde, davalı tarafta bulunan müteselsil borçlular ihtiyari dava arkadaşı durumundadır; yani, bunlara karşı birlikte dava açılması zorunlu değildir.
5. İhtiyarî dava arkadaşlığında, dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır; bu davalar, (mahkemece) birlikte görülür. Bu ise, zaman, emek ve masraftan tasarruf sağlar, tahkikat ve yargılamayı kolaylaştırır ve basitleştirir ve nihayet çelişik hükümler verilmesini önler (Baki Kuru, Medenî Usul Hukuku El Kitabı, C.1, 2. Baskı, Ankara 2021, s. 956).
6. 6100 sayılı Kanun'un 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar; 361 ve 362. maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Kanun'un 362. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, “Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Hemen belirtilmelidir ki, kesinlik sınırı kamu düzeninden olup bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, Bölge Adliye Mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
7. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle 6100 sayılı Kanun'a eklenen "Parasal sınırların artırılması" başlıklı ek 1. madde ile aynı Kanun'un 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin ikinci fıkrasına göre, "... 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır". Buna göre direnme kararının verildiği 23.05.2023 tarihinde 6100 sayılı Kanun'un 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 238.730,00 TL’dir.
8. Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı vekili, murisin Sakarya ili, Adapazarı ilçesi, ... mahallesi 206 ada 2 parselde kain iki dükkanın büyüğü olan zemin kat 2 numaralı dükkan ile ikinci kat 5 numaralı meskeni 04.07.2014 tarihinde mirasçılardan davalı ...'e; yine aynı tarihte birinci kat 4 numaralı meskeni mirasçılardan davalı ...'e satış suretiyle devrettiğini, temlik edilen yerlerin kalan yerlerden daha değerli olduğunu, devir işleminin diğer mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik gizli bağış niteliği taşıdığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
9. Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararında davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
10. Dosya kapsamından, dava konusu taşınmazlardan 2 numaralı dükkanın dava tarihi itibarıyla değeri olan 350.000,00 TL'nin davacının miras payına (3/20) isabet eden değerinin 79.500,00 TL, 5 numaralı meskenin dava tarihi itibarıyla değeri olan 180.000,00 TL'nin davacının miras payına (3/20) isabet eden değerinin 27.000,00 TL, 4 numaralı meskenin dava tarihi itibarıyla değeri olan 180.000,00 TL'nin davacının miras payına (3/20) isabet eden değerin ise 27.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
11. İstemin niteliğine göre, eldeki davada davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı değil, ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur. İhtiyari dava arkadaşlığının mevcut olduğu hâllerde ihtiyari dava arkadaşının sayısı kadar dava olduğu gözetildiğinde, dava değerinin de her bir dava, bir başka ifadeyle her bir dava arkadaşı yönünden ayrı ayrı belirlenmesi ve belirlenen bu değerlerin kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiği ortadadır.
12. Bu çerçevede dava konusu taşınmazlar yönünden davacının miras payına isabet eden anılan değerler 6100 sayılı Kanun'un 362/1-a ve ek madde 1 hükümlerine göre direnme kararının verildiği 23.05.2023 tarihinde geçerli olan 238.730,00 TL tutarındaki temyiz kesinlik sınırı altında kaldığından anılan karara karşı davacı vekilinin temyiz kanun yoluna başvurması miktar itibarıyla mümkün değildir.
13. Hâl böyle olunca davacı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan reddi gerekmiştir.
III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğini kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.