Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1062 E., 2024/193 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.04.2024 tarihli, 2023/1062 E., 2024/193 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2023/1062 E., 2024/193 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/313 E., 2023/966 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli ve
2017/30888 Esas, 2020/7947 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki iş müfettiş raporuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararının davacı ... taraf olmaktan çıkarılan ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı ile davalı ... vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... tarafından 21-22.08.2014 tarihleri arasında yapılan teftiş sonucunda düzenlenen raporda müvekkili şirkete ait işletmede ve işyerine bağlı üretim alanı olan kafeslerin bulunduğu yerde çalışan personelin 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na (854 sayılı Kanun) tâbi olduğu yönünde tespit yapıldığını, ancak bu tespitin yerinde olmadığını, müvekkili şirketin tüm işçilerinin 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında bulunduğunu ileri sürerek şirket işçilerinin 4857 sayılı Kanun'a tâbi olduğunun ve işçilerin herhangi bir hak kaybının bulunmadığının tespiti ile bu doğrultuda iş müfettiş raporundaki tespitlere itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı konumunda iken taraf olmaktan çıkarılan ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, henüz tebliğ edilmiş bir idari para cezası bulunmaması ve itirazın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılmasının gerekmesi nedeniyle iş mahkemesinde dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığını ve ayrıca müfettiş raporlarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Yargılama aşamasında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi uyarınca taraf hâline getirilen ... (Bakanlık) cevap dilekçesinde; teftiş raporunun çalışanların beyanları üzerine hazırlandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2016 tarihli ve 2015/329 Esas, 2016/454 Karar sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile ... İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda işverence yerine getirilmesi ve uyulması gereken hususlara ilişkin tespitin 1 inci maddesinin iptaline, tüm çalışanların 4857 sayılı Kanun kapsamında olduğu yönündeki davacı isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.01.2017 tarihli ve 2016/219 Esas, 2017/46 Karar sayılı kararı ile; ... lehine 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiği, ayrıca davaya konu raporun genel bir tespit mahiyetinde olup bireysel alacak tespitinin raporda yer almadığı, 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına dair yapılan tespitlere karşı dava açılabileceği, kanuni nitelik taşıyan bir belirlemenin dava konusu edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Somut olayda davacı tarafça Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 01/10/2014/9370/prg-13. 9799/prg-11 tarih ve numaralı raporunun davacı şirket nezdinde çalışan gemi adamlarının 854 sayılı Deniz İş Kanununun kapsamında olduğu yönünde tespitinin iptali talep edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, iş müfettiş raporlarının bireysel alacak tespitine dair olması gerekip kanuni nitelik taşıyan bir belirlemeye itirazın bu davaya konu olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak, davacı işverenin kendiliğinden çalıştırdığı işçilerin hangi kanun kapsamına girdiğinin kural tespitini talep etmesi mümkün değildir. Ancak, dava konusu olayda, müfettiş genel denetim kapsamı sonucunda, davacı ... yerinde çalışanların Deniz İş Kanunu'na tabi olduğu yönünde bir tespit yapılması ve daha sonra da muhtemel idari para cezalarının gündeme gelecek olması nedeni ile, işverenin dava açmakta hukuki yararının var olduğu kabul edilmelidir. Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davalının istinaf başvurusu üzerine ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2020 tarihli ve 2020/1164 Esas, 2020/1479 Karar sayılı kararı ile; hukuki yararın ihtimale göre belirlenemeyeceği, somut vakıaların esas alınması gerektiği, davaya konu olayda tespite dayalı bir idari para cezası bulunmadığı gibi davanın kabulüne karar verilmesi durumunda davada taraf olmayan ancak ileride 854 sayılı Kanun hükümlerine tâbi çalıştıklarını iddia edecek işçiler aleyhine usuli kazanılmış hak oluşacağı, bu durumun da adil sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
C. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davacı ... taraf olmaktan çıkarılan davalı ... vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
D. Hukuk Genel Kurul Kararı
Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2021/(22)9-531 Esas, 2022/1575 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararı ile direnme kararı arasında taraf olmaktan çıkarılan Türkiye İş Kurumu lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin farklılık bulunduğundan ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi mümkün, usulüne uygun olarak oluşturulmuş direnme kararı bulunmadığı, bu nedenle usulüne uygun şekilde hüküm fıkrası oluşturulması ve buna uygun olarak da gerekçeli karar yazılması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı usulden bozulmuştur.
E. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararına uyulmuş ancak Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği şekilde işin esası ile ilgili değerlendirmeler yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Karara karşı süresi içinde davacı ... davalı Bakanlık vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, müvekkili şirkete ait işyerinde deniz taşımacılık işi yapılmayıp deniz taşıma işinde çalışan bir işçi de bulunmadığını, tüm çalışanların 4857 sayılı Kanun kapsamında olduğunu bu yönde Bölge Adliye Mahkemesince verilen ret kararının hatalı olduğunu, taraf olmaktan çıkartılan Türkiye İş Kurumu Müdürlüğü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Bakanlık vekili, kararın eksik inceleme sonucu verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ... İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca davacı şirkete ait işyerinde yapılan genel denetim kapsamında hazırlanan ve işyerine bağlı üretim alanı olan kafeslerin bulunduğu yerde çalışanların 854 sayılı Kanun'a tâbi olduğu yönünde tespit içeren iş müfettiş raporunun iptaline yönelik işverenin itiraz yoluna başvurarak dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre işin esasına girilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı sonrasında Bölge Adliye Mahkemesince Özel Dairenin bozma kararına fiilen uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmesi karşısında bu karara yönelik temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
E. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesi.
2. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun (2797 sayılı Kanun) 15 inci maddesi.
2. Değerlendirme
1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bozmaya uyma veya direnme” başlıklı 373 üncü maddesinde;
“(1) Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(2) Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
(3) Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
(4) Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
(5) İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.
(6) (Ek: 17/4/2013-6460/1 md.) Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
(7) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
2. Maddenin beşinci fıkrasının ilk hâlinde yer alan "Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır" ibaresi 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi ile "kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir." şeklinde değiştirilmiştir. Bu sebeple İlk Derece Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararlarının taraflarca temyizi üzerine inceleme, öncelikle kararına direnilen Dairece yapılmaktadır. Daire direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir görmezse dosyayı Hukuk Genel Kuruluna gönderir ve bu durumda temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerekmektedir. Direnme kararlarının temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı 2797 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinde de belirtilmiştir.
3. Bununla birlikte 17.04.2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesine eklenen altıncı fıkra ile davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de her hâlde Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı hükme bağlanmıştır. Yapılan bu değişiklikle kanun koyucu tarafından Hukuk Genel Kuruluna yeni bir görev verilmiş, direnme kararlarının temyiz incelemesinin yanında davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de Hukuk Genel Kurulunda yapılması öngörülmüştür.
4. Öncelikle belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında bozma sonrası Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre; Bölge Adliye Mahkemesinin kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir. Bu işlemler aynı şekilde kıyasen ilk derece mahkemelerinde de uygulanmaktadır.
5. Diğer taraftan Hukuk Genel Kurulunun yapacağı inceleme ve değerlendirme, bozma üzerine ilk derece veya bölge adliye mahkemelerince verilmiş direnme kararlarına ve direnilen noktaya münhasır olduğundan özel olarak bu bakımdan da ilk derece veya bölge adliye mahkemesinin açıkça ve usulünce direnme ya da uyma kararı vermesi bir zorunluluktur.
6. Bu itibarla bir direnme kararından söz edilebilmesi için Özel Dairenin bozma kararı ile mahkemenin bozulan ilk hükmü ortadan kalktığından ve geçerliliğini yitirdiğinden, direnme kararında, önceki bozulan hükmün yeniden yazılması ve özellikle önceki bozulmuş olan kararın tekrar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Mahkeme, eski kararını aynen direnme kararına geçirdikten sonra, sadece eski kararının gerekçesini yasal sınırlarda genişletmek yetkisini haizdir. Dolayısıyla gerçek anlamda bir direnme kararının varlığını kabul için mahkeme, bozma kararından sonra hiçbir inceleme yapmaksızın karar vermeli, sonuçta bozulan ilk kararındaki hükmü oluşturmalı, kararının gerekçesinde de temel olarak ilk kararının gerekçesindeki mantıktan ayrılmamalıdır.
7. Görüldüğü üzere mahkemenin kararına yönelik temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılabilmesi için ya bu kararın direnme kararı olması ya da davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen bir karar olması gerekmektedir. Bunlar haricinde mahkemece verilen kararların temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılması söz konusu değildir.
8. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 29.03.2022 tarihli ve 2021/5-495 Esas, 2022/397 Karar; 14.10.2021 tarihli ve 2021/11-586 Esas, 2021/1229 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
9. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesini öngören bozma ilamına direnilerek tesis edilen davanın reddine ilişkin direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmasından sonra Bölge Adliye Mahkemesince bu kez Özel Dairenin bozma ilamına fiilen uyularak işin esasına girilerek yapılan değerlendirme sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Görüldüğü üzere ortada kanunlarla belirlenen ve Hukuk Genel Kurulunun görev alanına giren bir karar bulunmadığından davacı ... davalı Bakanlık vekillerinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
10. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı sonrasında verilen kararın temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği, bu yönüyle ön sorunun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
11. Hâl böyle olunca dosya üzerinde Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılacak bir işlem bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya, Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire kararına uyularak verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
24.04.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.