ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1058 E., 2024/166 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1058 E., 2024/166 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.03.2024 tarihli, 2023/1058 E., 2024/166 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/1058 E., 2024/166 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/427 E., 2022/563 K.

KARAR : Davanın reddine

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11.01.2022 tarihli ve

2021/16301 Esas, 2022/195 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalılar ... ve ... yönünden davanın kabulüne, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı ... yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan)

17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından uyulan bozma kararı üzerine davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu ... aleyhine başlatılan icra takibinin semeresiz kaldığını, 08.01.2015 tarihinde dava konusu taşımazın 1/2 hissesini davalı ...'a, 1/2 hissesini davalı ...'a alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla devrettiğini ileri sürerek bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın davalılar ... ve Leman'a ait olduğunu, taşınmazın devri ile ...'nun borçları arasında bir irtibat olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN BİRİNCİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.09.2017 tarihli ve 2016/268 Esas, 2017/829 Karar sayılı kararıyla; davalı ...'un davalı kızının ekonomik durumunu bilebilecek kişilerden olduğu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun, İİK) 278/1 maddesi gereğince tasarrufların bağış hükmünde olduğundan iptali gerektiği gerekçesiyle davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın kabulüne, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan Leman aleyhine açılan davanın ise ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından ve ölü kişinin dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.05.2018 tarihli ve 2018/146 Esas, 2018/706 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafın istinaf talepleri yerinde bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun, HMK) 353/1-b.1 maddesi gereğince talebin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BİRİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay ( Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 09.06.2020 tarihli ve 2018/3951 Esas, 2020/3276 Karar sayılı kararıyla;

"...Somut olayda, zabıta araştırmasna göre borçlunun babası ile oturduğu aynı zamanda MERNİS adresi olan yere gidilerek tutulan 05.12.2015 tarihli haciz tutanağında, adresin kapalı olduğu, apartman görevlisinin, borçlunun babasının oturduğunu, borçluyu soranın çok olduğunu belirttiği, kapıya not bırakıldığı ve yapılacak başka bir işlem kalmadığından hacze son verildiği belirtilmiştir. Adresteki eve girilerek herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit olmadığından bu tutanak İİK’nun 105. maddesi gereğince aciz belgesi niteliğinde değildir.

Bu nedenlerle, dava borçlunun aciz hali ispatlanmadığından ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen İkinci Karar

İlk Derece Mahkemesinin 25.03.2021 tarihli ve 2020/202 Esas, 2021/125 Karar sayılı kararı ile; uyulan bozma kararı sonucu yapılan yargılamada; bozma ilâmında vurgulandığı üzere tasarrufun iptali davasında borçlunun aciz hâlinin ispatlanması ve bunun belgelenmesinin dava ön koşulu olduğu ve somut olay bakımından bu koşulun gerçekleştiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. İKİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen sayılı kararıyla;

"...Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli şartlar olup, (HMKnun 114) bu şartların var olup olmadığı davanın her aşamasında öncelikle ve resen incelenir. (HMK’nun 115). Bu genel dava şartlarının yanında yasada somut uyuşmazığa ilişkin özel dava şartları belirlemiş ise bu şartlarında HMK’nun 11. maddesi kapsamında araştırılması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. HMK'nun 115/2. maddesinde açıkca belirtildiği gibi dava şartları noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verilir, bu süre içinde noksanlık giderilmemiş ise dava dava şartı noksanlığından red edilir. HMK’nun 115/3.maddesinde ise “Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”

Bozma ilâmında sonra davacı vekili tarafından ibraz edilen 12/01/2016 tarihli haciz tutanağını sunmuştur. Haciz adresi borçlunun mernis adresi olup , borçluun babası hazırdır ve evde hacze kabil mal bulunamamıştır. Bu halde borçlunun aciz halinin var olduğu kabul edilerek, HMK'nın 115/3 maddesi hükmü karşısında artık davanın esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; söz konusu haciz tutanağının bozma kararından sonra verildiği yönündeki tespitin hatalı olduğu, bozma kararına uyulmakla davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğduğu, dava ön koşulunun gerçekleştiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VII. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi gerekçesinin hatalı olduğunu, sunulan haciz tutanakları geçici aciz belgesi hükmünde olduğundan dava koşulunun bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Ön Sorun

Eldeki tasarrufun iptali davasında davacı tarafça verilen 26.01.2024 tarihli dilekçe kapsamına göre icra dosyasındaki borç haricen ödendiğinden davanın konusuz kaldığının belirtildiği gözetildiğinde; söz konusu dilekçeler uyarınca direnme kararının değişik gerekçe ile bozularak dosyanın mahkemesine gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

2004 sayılı Kanun'un 277 vd., 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddeleri

2. Değerlendirme

1. İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun, İİK) 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası; borçlu tarafından alacaklısını zarara uğratmak kastıyla gerçekleştirilen tasarruftan zarar gören alacaklının, borçlunun mal varlığından çıkarmış olduğu mal ve hakların veya bunların yerine geçen kıymetlerin, tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlamak ve bu yolla alacağını elde etmek amacıyla açtığı dava olarak tanımlanabilir.

2. İptal davasının amacı bir alacağı ödememek için mal varlığını azaltıcı veya artışını önleyici nitelikte, borçlu tarafından yapılan bir taraflı hukuki işlemler ve fiillerle, borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kişilerle yaptığı tüm hukuki işlemleri, alacaklının alacağı ile sınırlı olarak hükümsüz sayarak işlem konusu mal veya hakkı hâlen borçluya aitmiş gibi, cebrî icra yolu ile alacaklının alacağını almasına olanak sağlamaktır (Ali, Güneren: İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları, Ankara 2012, s. 39, 40).

3. Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için borçlu hakkında yapılan ve kesinleşen takibin ve dolayısıyla davacının alacağının davanın kesinleşmesine kadar var olması gerekir. Öte yandan, 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesine göre davanın konusuz kalması hâlinde hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderini takdir ve hükmetmelidir

4. Direnme kararından sonra davacı vekili 01.03.2024 tarihli dilekçesi ile davanın dayanağını oluşturan icra takip dosyasındaki borç haricen ödendiğinden davanın konusu kalmadığını, bu nedenle kanun yoluna başvuru hakkından feragat ettiğini, davalılar vekili ise aynı gün sunulan dilekçe ile karşı taraftan yargılama gideri ve vekâlet ücreti talebinin bulunmadığını belirtmiştir. Söz konusu dilekçeler üzerine davacı vekilinin kayıtsız şartsız feragat yetkisini içeren vekâletname ile ilgili eksikliğin tamamlanması ve talebin net olarak açıklanması amacıyla yazılan müzekkere üzerine eksiklik tamamlanmamış ancak davacı vekilince sunulan 26.01.2024 tarihli dilekçede ise, davaya konu icra dosyalarına ait borcun tamamı haricen ödendiğinden davanın konusuz kaldığını, bu yönde karar verilmesini talep ettiklerini, konusuz kalma nedeniyle her iki tarafın da yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik talebi bulunmadığını belirtmiştir.

5. Davacı alacaklı vekili, borcun ödendiğini ve davalı taraf ile anlaştıklarını belirttiğinden, yukarıda bahsi geçen dilekçeler değerlendirilip, mahkemece icra dayanağı takip dosyasındaki borcun ödenip ödenmediği tesbit edilerek, oluşacak sonuca göre ödenmiş olması hâlinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi için direnme kararının bu değişik gerekçe ile kararın bozulması gerekmiştir.

VIII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-20231058-e-2024166-k-sayili-karari