Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/776 E., 2023/1205 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.12.2023 tarihli, 2022/776 E., 2023/1205 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/776 E., 2023/1205 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/492 E., 2022/183 K.
KARAR : Asıl ve birleşen davaların kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 04.11.2021 tarihli ve
2021/10022 Esas, 2021/15439 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki sendika yönetim kurulu kararlarının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL DAVA
1. Davacı vekili; davalı ...-İş Sendikasının (Sendika) 22.09.2020 tarihli ve 2020/2489-25 sayılı “Şube Açma, Birleştirme Bildirimi Hk.” konulu yazısı ile müvekkiline bildirilen davalı Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı “İstanbul Marmara Şubesinin Açılmasına”, 22.09.2020 tarihli “Bursa Şubesinin Açılmasına” ve 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı “İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde Birleştirilmesine” ilişkin tesis edilen şube açma ve birleştirme kararları ile yeni açılan Bursa ve Marmara Şubelerinin faaliyet alanlarının belirlenmesine, müteşebbis heyet seçimlerine ilişkin kararlarının usule, Sendika Tüzüğüne, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'na (6356 sayılı Kanun), önceki genel kurul kararlarına ve ayrıca taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasında verilen ve kesinleşen karara aykırı olduğunu, Sendikanın yeni olağan genel kurulunun yapılmasına 3,5 ay ve şube delege seçimlerine 15 gün kaldığı dikkate alındığında dava konusu Yönetim Kurulu kararlarının hukuka uygun olmadığını, İstanbul Anadolu ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin kapatılmasına ilişkin kararların kesinleşmiş yargı kararları ile iptal edilmesi nedeniyle Bursa ve Marmara Şubelerinin açılmasına dair kararların dayanağının da ortadan kalktığını, iptali istenen kararların hiçbir somut gerekçeye dayanmadığını, gerçek amacın seçilmiş yöneticileri yok edip azınlığı ve muhalefeti bitirmek olduğunu, davalı Sendikanın bu uygulamasının anti demokratik olup sendikacılığın özü ve demokrasi ile bağdaşmadığını, 4721 sayılı Medeni Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin ihlâl edildiğini ileri sürerek belirtilen kararların bütün sonuçlarıyla iptaline, iptali istenen kararların yokluk ile batıl olduğunun, baştan itibaren hükümsüz; geçersiz olduğunun ve yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespitine, müvekkilinin bu karardan önceki mevcut görevine (şube yöneticisi/başkanı olduğu Sendikanın İstanbul Anadolu Yakası Şubesinde ve faaliyet sahasına giren illerdeki işyerlerinde) aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, 6356 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde sendika genel kurullarının görev ve yetkilerinin düzenlendiğini, dava konusu işlemlere ilişkin kararların yönetim kurulu tarafından değil genel kurul tarafından alındığını, Genel Kurulun 6356 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendindeki yetkisini kullandığından dava konusu bu işlemlerin Genel Kurul kararının fiiliyatta uygulanması niteliğinde olduğunu, dava konusu işlemler nedeniyle hak kaybı yaşanmadığını, davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
II. BİRLEŞEN DAVA
A. Birleşen Birinci Dava
1. Davacı vekili; asıl dava dilekçesindeki iddiaları tekrar ederek davalı Sendikanın 22.09.2020 tarihli ve 2020/2489-25 sayılı, “Şube Açma, Birleştirme Bildirimi Hk.” konulu yazısı ile müvekkiline bildirilen ve davalı Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarih ve 420 sayılı “İstanbul Marmara Şubesinin Açılmasına” ve 22.09.2020 tarihli ve “Bursa Şubesinin açılmasına”, 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı “İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesi Altında Birleştirilmesine” ilişkin tesis edilen şube açma ve birleştirme kararları ile yeni açılan Bursa ve Marmara Şubelerinin faaliyet alanlarının belirlenmesine dair kararların, müteşebbis heyet seçimlerine ilişkin kararların bütün sonuçlarıyla iptali ile iptali istenen kararların yokluk ile batıl olduğunun/baştan itibaren hükümsüz/geçersiz olduğunun ve yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespitine, müvekkilinin bu karardan önceki mevcut görevine (şube yöneticisi/şube sekreteri olduğu Sendikanın İstanbul Anadolu Yakası Şubesinde ve faaliyet sahasına giren illerdeki işyerlerinde) aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; asıl davada sunduğu cevap dilekçesi içeriği ile benzer yönde açıklamalar yaparak davanın reddini savunmuştur.
B. Birleşen İkinci Dava
1. Davacı vekili; asıl dava dilekçesinde belirtilen iddiaları tekrar ederek davalı Sendikanın 22.09.2020 tarihli ve 2020/2489-25 sayılı, “Şube Açma, Birleştirme Bildirimi Hk.” konulu yazısı ile müvekkiline bildirilen davalı Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı “İstanbul Marmara Şubesinin Açılmasına”, 22.09.2020 tarihli “Bursa Şubesinin açılmasına” ve 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı “İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde Birleştirilmesine” ilişkin tesis edilen şube açma ve birleştirme kararları ile yeni açılan Bursa ve Marmara Şubelerinin faaliyet alanlarının belirlenmesine, müteşebbis heyet seçimlerine ilişkin kararların bütün sonuçlarıyla iptali ile iptali istenen kararların yokluk ile batıl olduğunun/baştan itibaren hükümsüz/geçersiz olduğunun ve yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespitine, müvekkilinin bu karardan önceki mevcut görevine (şube yöneticisi/şube mali sekreteri olduğu Sendikanın İstanbul Anadolu Yakası Şubesinde ve faaliyet sahasına giren illerdeki işyerlerinde) aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; asıl davada sunduğu cevap dilekçesi içeriği ile benzer yönde açıklamalar yaparak davanın reddini savunmuştur.
C. Birleşen Üçüncü Dava
1.Davacılar vekili; seçilmiş şube yöneticileri olan müvekkillerinin uzun zamandan beri Sendika yönetimine muhalif olduklarını, sendika içi demokrasiyi ortadan kaldırmak amacıya Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen13. Olağan Genel Kurulunda alınan İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin kapatılmasına ve müvekkillerinin görevlerinin sona ermesine dair kararın iptali istemiyle açılan davanın lehlerine sonuçlandığını, kesinleşen mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle icra mahkemesine başvurulduğunu, tazyik hapsine ilişkin kararların kaldırılmasından sonra ise eldeki dava konusu olan Sendika Yönetim Kurulu kararlarının alındığını, bu kararların Sendika Tüzüğüne, 6356 sayılı Kanun'a ve emsal kararlara aykırı olduğunu ileri sürerek davalı Sendikanın 22.09.2020 tarihli ve 2020/2489-25 sayılı, “Şube Açma, Birleştirme Bildirimi Hk.” konulu yazısı ile müvekkiline bildirilen davalı Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı “İstanbul Marmara Şubesinin Açılmasına”, 22.09.2020 tarihli “Bursa Şubesinin açılmasına” ve 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı “İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde Birleştirilmesine” ilişkin tesis edilen şube açma ve birleştirme kararları ile yeni açılan Bursa ve Marmara Şubelerinin faaliyet alanlarının belirlenmesine, müteşebbis heyet seçimlerine ilişkin kararların bütün sonuçlarıyla iptali ile iptali istenen kararların yokluk ile batıl olduğunun/baştan itibaren hükümsüz/geçersiz olduğunun ve yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespitine, müvekkillerinin bu karardan önceki mevcut görevine (şube yöneticisi oldukları Sendikanın İstanbul Anadolu Yakası Şubesinde ve faaliyet sahasına giren illerdeki işyerlerinde) aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; asıl davada sunduğu cevap dilekçesi içeriği ile benzer yönde açıklamalar yaparak davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.05.2021 tarihli ve 2020/358 Esas, 2021/177 Karar sayılı kararı ile; davalı Sendikanın 21-22.10.2017 tarihlerinde gerçekleştirmiş olduğu 13. Olağan Genel Kurulunda İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin kapatılmasına ve Bursa Şubesinin açılmasına karar verildiği, bu kararların iptali istemiyle açılan davaların ilk derece mahkemelerince reddedildiği ancak bölge adliye mahkemelerince bu kararların kaldırıldığı ve söz konusu genel kurul kararlarının iptali yönünde hüküm tesis edildiği, bölge adliye mahkemelerince verilen kararların Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, davalı Sendika Yönetim Kurulunca bu kez 18.09.2020 tarihinde 420 sayılı karar ile İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı karar ile İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin, İstanbul Marmara Şubesi altında birleştirilmesine, 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı karar ile Bursa Şubesinin açılmasına karar verildiği, şube açma- birleştirme ve kapatma yetkisinin münhasıran sendika genel kuruluna ait olduğu ancak tüzükte belirtilen esaslar doğrultusunda sendika yönetim kuruluna yetki verilebileceği, sendika yönetim kuruluna yetki verilmesi durumunda söz konusu yetkinin kullanılabilme esaslarının genel kurul kararı ile tespit edilebileceği, somut olayda ise kapatılmasına karar verilen İstanbul Avrupa Yakası ve İstanbul Anadolu Yakası Şubelerinin kapatılması yönünde hangi gerekli şartların oluştuğu, İstanbul Marmara Şubesinin sorumluluk sahasının İstanbul Avrupa ve Anadolu Yakasındaki işyerlerini de kapsayacak şekilde belirlenmesini gerektirecek hangi durumun mevcut olduğu ve Bursa Şubesinin kurulmasına ilişkin kararlarda hangi gerekli şartların oluştuğu hususunun davalı Sendika tarafından ispatlanamadığı, işyerlerinin bağlı bulunduğu şubenin değiştirilebilmesi ve/veya şubenin kapatılmasına dair yetkinin 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesindeki objektif iyiniyet kuralları çerçevesinde kullanılması gerektiği, soyut gerekçeler ile alınan kararın sendikal özgürlüklere, sendika içi demokrasi ilkesine uygun olmadığı, kaldı ki daha önce aynı yönde genel kurulda alınan kararların kesinleşmiş mahkeme kararları ile iptal edildiği, buna rağmen davalı Sendika tarafından fiili durum yaratacak şekilde kanun dolanılarak karar verildiği ve bu şekilde alınan kararların hukuken korunmasına olanak bulunmadığı gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların kabulü ile Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesi altında birleştirilmesine, 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı Bursa Şubesinin açılmasına ilişkin kararlarının tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.07.2021 tarihli ve 2021/2096 Esas, 2021/2068 Karar sayılı kararı ile; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Dava sendika yönetim kurulu kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen davalar ile üç farklı kararın iptali talep edildiğinden, Sendika Yönetim Kurulu kararlarının niteliğine göre ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir.
1) Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu 18/09/2020 tarih ve 420 sayılı kararı ile İstanbul ilinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılmasına, şubeyi altı ay içinde delege seçimi yaparak genel kurula götürmek üzere müteşebbis heyet atanmasına karar verilmiştir.
Sendika tarafından 21-22 Ekim 2017 tarihinde icra edilen 13. olağan genel kurul divan tutanağında “153 imzalı bir önerge geldi. “Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, İstanbul ilinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılmasını, açılış işlemleri ve müteşebbis heyet atanması için genel merkez yönetim kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.” önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler...Etmeyenler...önerge oyçokluğuyla kabul edilmiştir.” hususları belirtilmektedir.
Buna göre sendika genel merkez genel kurul kararı ile İstanbul ilinde “İstanbul Marmara Şube” adında bir şube açılmasının kararlaştırıldığı, söz konusu kararın iptali için bir dava açılmadığı ve mahkemece verilmiş bir iptal kararının da söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu anlamda olmak üzere, Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu 18/09/2020 tarih ve 420 sayılı kararının, yukarıda belirtilen ve halen geçerli olan genel kurul kararının uygulanması niteliğinde olduğu anlaşıldığından, Sendika Yönetim Kurulunun 18/09/2020 tarih ve 420 sayılı kararının iptali talebi bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
2) Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu 21/09/2020 tarih ve 421 sayılı kararı ile de İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ile İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine karar verilmiş, kararın gerekçesi olarak da “...ana örgütlü işyerimiz olan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ye bağlı İstanbul Anadolu Yakası ve Avrupa Yakası Bölge Müdürlüklerinin 29 Mayıs 2017 tarihli tebliği ile 01.06.2017 tarihinden itibaren İstanbul Bölge Müdürlüğü adıyla tek bölge müdürlüğüne indirilmesi ve faaliyetlerine tek bölge müdürlüğü olarak devam etmesi nedeniyle tek elden ve daha aktif bir sendikal faaliyette bulunabilmek amacıyla...” hususları belirtilmiştir.
Sendika tarafından 21-22 Ekim 2017 tarihinde icra edilen 13. olağan genel kurul divan tutanağında;
“153 imzalı bir önerge geldi. “Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin kapatılmasını, kapatma işlemleri için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.” önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oyçokluğuyla kabul edilmiştir.”
“155 imzalı bir önerge geldi. “Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin kapatılmasını, kapatma işlemleri için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.” önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oyçokluğuyla kabul edilmiştir.”
Hususları belirtilmektedir.
Bununla birlikte söz konusu her iki genel kurul kararının da iptali için kanuni süre içerisinde dava açıldığı, her iki genel kurul kararının da bölge adliye mahkemesince iptaline karar verildiği ve bölge adliye mahkemesi kararlarının Yargıtay (kapatılan) 22. Hukuk Dairesince onandığı görülmektedir.
Diğer taraftan her ne kadar Sendika Yönetim Kurulu kararında gerekçe olarak Türk Telekomünikasyon A.Ş. işyerindeki organizasyon değişikliği gösterilmiş ise de, belirtilen organizasyon değişikliğine dair kararın genel merkez genel kurulundan önce olmak üzere 01.06.2017 tarihinden geçerli olmak üzere alındığı, 21-22 Ekim 2017 tarihinde icra edilen 13. olağan genel kuruldan sonra ortaya çıkan yeni bir olgu teşkil etmediği gözetildiğinde, İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ile İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin kapatılması sonucunu doğuracak olan Sendika Yönetim Kurulunun 21/09/2020 tarih ve 421 sayılı kararının iptaline karar verilmesi isabetlidir.
3) Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu 22/09/2020 tarih ve 422 sayılı kararı ile ise Bursa ilinde Bursa Şubesinin açılmasına, şubeyi altı ay içinde delege seçimi yaparak genel kurula götürmek üzere müteşebbis heyet atanmasına karar verilmiştir.
Sendika tarafından 21-22 Ekim 2017 tarihinde icra edilen 13. olağan genel kurul divan tutanağında “152 imzalı bir önerge geldi. “Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, Bursa ilinde Bursa Şube adında bir şube açılmasını, açılış işlemleri ve müteşebbis heyet atanması için genel merkez yönetim kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.” önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler...Etmeyenler...önerge oyçokluğuyla kabul edilmiştir.” hususları belirtilmektedir.
Buna göre sendika genel merkez genel kurul kararı ile İstanbul ilinde “Bursa ilinde Bursa Şube” adında bir şube açılması kararlaştırıldığı, söz konusu kararın iptali için bir dava açılmadığı ve mahkemece verilmiş bir iptal kararının da söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu anlamda olmak üzere, Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu 18/09/2020 tarih ve 422 sayılı kararının, yukarıda belirtilen ve halen geçerli olan genel kurul kararının uygulanması niteliğinde olduğu anlaşıldığından, Sendika Yönetim Kurulunun 18/09/2020 tarih ve 422 sayılı kararının iptali talebi bakımından da davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Bu açıklamalar ışığında mahkemece Sendika Yönetim Kurulunun 21/09/2020 tarih ve 421 sayılı kararının iptaline ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurularının esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten Marmara Şubesinin sorumluluk sahasının İstanbul Anadolu ve Avrupa Yakasındaki işyerleri olarak, Bursa Şubesinin sorumluluk sahasının ise Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Yalova, İzmit, Sakarya, ..., Kırklareli ve Tekirdağ illerindeki işyerleri olarak belirlenmesi, bir başka ifadeyle İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin faaliyet alanında yer alan illerdeki işyerlerinin Bursa ve Marmara Şubelerine bağlanmasının İstanbul Anadolu ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerindeki seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldıracağı, bu nedenle 421 sayılı İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesi Altında Birleştirilmesine ilişkin Yönetim Kurulu kararının iptalinin tek başına bir anlam ifade etmeyeceği, ayrıca daha önce yargı kararıyla kesinleşen İstanbul Anadolu ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin kapatılmasına ilişkin genel kurul kararlarının iptaline ilişkin kararı da etkisiz hâle getireceği, her ne kadar 421 sayılı karar bozma konusu yapılmamış ise de 420, 421 ve 422 sayılı kararlar birbiriyle bağlantılı olduğundan bir bütün halinde değerlendirilerek Yönetim Kurulunun 420, 421 ve 422 sayılı kararlarının iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, bozma kararında Türk Telekomünikasyon A.Ş. organizasyon değişikliğinin genel kuruldan önce 01.06.2017 tarihinden geçerli olarak alındığının belirtilmesinin hatalı olduğunu, zira genel kurul tarihi olan 21-22 Ekim 2017 tarihinden sonra bir organizasyon değişikliği olsa idi bu değişikliğe gerekçe olarak dayanılmasının mümkün olmayacağını, bu nedenle 421 sayılı yönetim kurulu kararının iptalinin isabetli olduğuna ilişkin bozma gerekçesinin maddi ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu ve davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, 421 sayılı yönetim kurulu kararının iptal edilmesi durumunda İstanbul’da açılan İstanbul Marmara Şubesinin yanı sıra İstanbul Avrupa Yakası ve İstanbul Anadolu Yakası Şubeleri olmak üzere toplam üç şubenin bulunması gibi maddi oluşa ve hukuka aykırı bir durumun ortaya çıkacağını, öte yandan davacı tarafın tanık dinletmekten vazgeçme taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 196 ncı maddesi uyarınca kabul etmemeleri nedeniyle davacı tanıkları için yazılan talimat cevapları beklenmeden tanık dinleme ara kararından gerekçesiz olarak vazgeçilmesi suretiyle savunma hakkı ihlâl edilerek eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, yine müvekkilinin tanıklarının dinlenmemesinin de savunma hakkının ihlâli anlamına geldiğini, ayrıca davanın süresinden sonra açıldığını belirterek direnme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına ve 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı Bursa Şubesinin açılmasına ilişkin kararların hukuka aykırı olup olmadığı ve iptalinin gerekip gerekmediği ile iptaline karar verilmesi gerektiği uyuşmazlık dışı olan 421 sayılı Sendika Yönetim Kurulu kararı ile uyuşmazlık konusu olan 420 ve 422 sayılı Sendika Yönetim Kurulu kararlarının birbiriyle bağlantılı olup olmadığı, bu iki kararın iptal edilmemesinin 421 sayılı kararın iptaline ilişkin kararı etkisiz hâle getirip getirmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 51 inci maddesi,
2. 6356 sayılı Kanun'un 8 ve 11 inci maddeleri.
3. 87 sayılı Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin Sözleşmenin (Sözleşme) 3 üncü maddesi.
2. Değerlendirme
1. Sendikalar, çalışan ve çalıştırılanların, çalışma ilişkilerinde ortak ekonomik sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri, çalışanların haklarını korumak için tek tek mücadele ettiklerinde başarılı olmamaları nedeniyle haklarını daha iyi bir şekilde koruyabilmek adına ortaya çıkmış kuruluşlardır.
2. Nitekim 6356 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı, yine aynı bentte çalışma ilişkilerinde üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek olarak ifade edilmiştir. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi de aynı doğrultudadır. Sendikaların özgür oldukları oranda belirtilen amacı gerçekleştirebileceği kuşkusuzdur.
3. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 51 inci maddesinde yer alan “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
(Mülga dördüncü fıkra: 7/5/2010-5982/5 md.)
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” şeklindeki hüküm ile sendika kurma hakkı ayrıntılı olarak düzenlenmiş, sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı vurgulanarak sendikal haklar Anayasal güvence altına alınmıştır.
4. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun genel gerekçesinde de, sendikal hak ve özgürlüklerin, özgürlükçü ve demokratik toplum esasları temelinde düzenlendiği belirtilmiştir. Bu bağlamda sendikal özgürlüklerin başında sendikaların kurulduktan sonra faaliyetlerinde ve yönetiminde serbest olabilmeleri hususunun geldiğini ifade etmek gerekir.
5. Bilindiği üzere tüzükler sendikaların anayasası olarak nitelendirilebilirler (Melda Sur, İş Hukuku Toplu İlişkiler, Ankara, 2020, s. 104). Sendika tüzüğü, sendikanın kuruluş amacını, üyelik ve üyelikten çıkma şartlarını, teşkilatlanma usul ve esaslarını, sendika ile üye arasındaki ilişkileri, hak ve yükümlülükleri, kısacası sendikanın her açıdan yönetim ve işleyiş süreçlerini belirleyen bir belgedir.
6. Sendikalar niteliği gereği demokratik kuruluşlardır ve sendikal birliğin ön koşullarından birini sendika içi demokrasi oluşturmaktadır. Nitekim Anayasa'nın 51 inci maddesinin son fıkrasında da sendika ve üst kuruluşların "Tüzükleri, yönetim ve işleyişleri"nin demokratik esaslara aykırı olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Böylelikle sendikal yaşamın yazılı kurallarını içeren tüzüklerde demokratik olmayan kuralların yer almaması amaçlanmıştır. Bir başka ifadeyle sendikalar tüzüklerini düzenleme serbestisi içinde olmakla birlikte ahlâk ve kanunun emredici hükümleri dışında Anayasal kural ve ilkelerle de sınırlandırılmışlardır (Fevzi Şahlanan, Sendikaların İşleyişinin Demokratik İlkelere Uygunluğu, İstanbul, 1980, s.74)
7. Ülkemiz tarafından 1993 yılında onaylanan Uluslararası Çalışma Örgütünün Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı Sözleşmesinin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre de “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptirler”. Hemen belirtmek gerekir ki fıkrada belirtilen bu haklar sendikal örgütlerin etkinliklerini yerine getirmeleri için kaçınılmaz olan dört temel haktır.
8. Sözleşmenin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise "Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdırlar." hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin sendikal örgütlere sağladığı güvencelerden biri, devletin sendikaların iç yaşamına karışmamasıdır. Belirtilen düzenlemeye göre kamu yetkilileri, çalışan ve çalıştıran örgütlerine tanınan tüzük hazırlama, temsilci seçme, yönetim ve etkinlikleri düzenleme veya eylem programları oluşturma haklarını sınırlandıracak ya da bunların yasal kullanımını engelleyecek nitelikteki tüm karışmalardan kaçınmak zorundadırlar (Mesut Gülmez, Sendikal Hakların Ulusalüstü Kuralları Oluşumu ve Uygulanması 1919-2014, Cilt 1, Ankara, 2014, s. 411).
9. Niteliği gereği demokratik kuruluş olması gereken sendikaların, kendi iradeleri ile tüzüklerini belirleme hakkı da, özgür ve serbestçe faaliyette bulunmalarının ön koşulu olan sendika içi demokrasi ilkesi ile sınırlıdır. Uluslararası sözleşmeler, hukukun genel ilkeleri ve demokratik hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan düzenlemelerin, sendika içi demokrasiye zarar verecek olması nedeniyle çağdaş hukuk düzenince korunması düşünülemez.
10. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun "Kuruluşların tüzüğü" kenar başlıklı 8 inci maddesinde kuruluşların (sendika ve konfederasyonların) tüzüklerinde bulunması gereken hususlar bentler hâlinde sayılmış olup maddede sayılanlar asgari zorunlu unsurlardır. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kuruluşlar maddede belirtilmeyen hususlarda gerekli gördükleri konuları tüzükleri ile düzenleyebilirler.
11. Öte yandan sendikaların görevlerini yerine getirebilmesi için bazı organlara sahip olması gerekir. 4721 sayılı Kanun'un 50 nci maddesinin birinci fıkrasına göre "Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır". Sendikalar da diğer tüzel kişiler gibi 4721 sayılı Kanun'un 50 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince organlarının hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle borç altına girerler (4721 sayılı Kanun md. 50/2). 6356 sayılı Kanun'a göre sendikaların, sendika şubelerinin ve konfederasyonların zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruludur.
12. Genel kurul, sendikanın en üst karar ve denetim organıdır. Bir başka ifadeyle genel kurul, sendikalarda en üst düzeyde kararların alındığı, sendikal işlerin görüldüğü ve denetleme yetkisinin kullanıldığı yerdir. Bir sendikanın demokratik yapıya sahip olup olmadığına ilişkin en somut ölçüler genel kurulun yapısı ve işleyişinde aranmalıdır. Gerçek sendikal güç, genel kurul yoluyla sendika üyelerinin elinde olduğu sürece sendikanın demokratikliğinden söz edilebilir (Şahlanan, s. 119, 170-172). Bu bağlamda, sendika içi demokrasi ilkesinin genel kuruldan başlayarak yerleştirilmesi önem taşımaktadır. Başka bir deyişle sendika içi demokrasinin sağlanması için sendika genel kurulunun demokratik ilkelere uygun olarak kurulması ve çalışması gerekir (Mesut Aydın, "Sendika İçi Demokrasinin Sağlanmasında 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun Yeri", İş ve Hayat Dergisi, Yıl: 2016, Cilt: 2, Sayı: 4, s. 22).
13. Genel kurulun görev ve yetkileri 6356 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasında;
"(1) Genel kurulun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Organların seçimi
b) Tüzük değişikliği
c) Yapılacak ilk genel kurula sunulması ve geçmişe etkili olmaması kaydıyla ilgili makamlar veya mahkemelerce kanuna aykırı görülerek düzeltilmesi istenen konular hakkında yönetim kuruluna yetki verilmesi
ç) Yönetim kurulu ve denetleme kurulu raporları ile yeminli mali müşavir raporlarının görüşülmesi
d) Yönetim kurulu ve denetleme kurulunun ibrası
e) Bütçenin kabulü
f) Yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu üyelerine verilecek ücret, tazminat, ödenek ve yolluklar ile sosyal hakların belirlenmesi
g) Taşınmaz satın alınması veya mevcut taşınmazların satılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesi
ğ) Üst kuruluş kurucusu olma, üst kuruluşlara üye olma veya üyelikten çekilme
h) Şube açma, birleştirme veya kapatma, bu konuda tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi
ı) Birleşme veya katılma
i) Uluslararası kuruluşun kurucusu olma, uluslararası kuruluşlara üye olma veya üyelikten çekilme
j) Kuruluşun feshi
k) Mevzuat veya tüzükte genel kurulca yapılması öngörülen diğer işlemleri yerine getirme ve başka bir organa bırakılmamış konuları karara bağlama.." şeklinde düzenlenmiş olup maddede sayılan görev ve yetkilerin başka bir organa devri mümkün değildir.
14. Yönetim kurulu ise genel kuruldan sonra gelen icra ve temsil organıdır. Tüzüğün verdiği yetkilere göre ve genel kurulun verdiği direktifler doğrultusunda yönetim kurulu, sendikaların işlerini görür ve onu temsil eder. Yönetim kurulunun esas olarak iki türlü görevi vardır. Bunlar, sendika işlerinin görülmesi ve sendikanın temsil edilmesidir. Yönetim kurulu kural olarak sendika üyelerinin ortak hak ve yararlarını korumak amacıyla her türlü hukuki işlemi yapmaya yetkilidir (Turhan Esener, Yeliz Bozkurt Gümrükçüoğlu, Sendika Hukuku, İstanbul, 2014, s. 123). Görüldüğü üzere sendikaları dış dünyada yönetim kurulları temsil eder. Bu bağlamda genel kurulların en üst karar organı olmakla birlikte iç organ niteliği taşıdığını, görevinin iç işleyişte sendikaların iradesini oluşturmakla sınırlı olduğunu belirtmek gerekir. Söz konusu iradenin dış dünyaya yansıması ise yönetim kurulu aracılığıyla gerçekleşir (Süleyman Başterzi, "Sendika Yönetim Kurulu Kararlarının Yargısal Denetimi", Prof. Dr. Savaş Taşkent'e Armağan, İstanbul, 2019, s. 619).
15. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nda yönetim kurulunun görev ve yetkilerini toplu şekilde düzenleyen bir madde bulunmamaktadır. Bu konudaki düzenleme yetkisinin genel olarak sendikaya bırakıldığı ifade edilebilir. Nitekim 6356 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi gereğince yönetim kurulunun "görev, yetki ve sorumlulukları" tüzükte yer alması gereken konular arasındadır. Bununla birlikte 6356 sayılı Kanun'un muhtelif maddelerinde yönetim kurulunun yetkisi dahilinde olan bazı hususlar belirtilmiştir (6356 sayılı Kanun md. 12/4, 28/7 gibi). Diğer taraftan, yukarıda yer verilen ve genel kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen 11 nci maddesinde de "Yapılacak ilk genel kurula sunulması ve geçmişe etkili olmaması kaydıyla ilgili makamlar veya mahkemelerce kanuna aykırı görülerek düzeltilmesi istenen konular hakkında", "Taşınmaz satın alınması veya mevcut taşınmazların satılması hususunda", "Şube açma, birleştirme veya kapatma, bu konuda tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda" genel kurul tarafından yönetim kuruluna yetki verilebileceği belirtilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, 11 nci maddede sayılan ve münhasıran genel kurulun görev ve yetkisi dahilinde olduğu belirtilen konular hakkında yönetim kurulunca karar alınamayacağı açık olup bu konular yönetim kurulunun görev ve yetkisi dışındadır.
16. Yukarıda belirtilen hususlar haricinde kuruluşlar ve şubelerin idare organı olması sebebiyle tüzük çerçevesinde olağan yönetim işleri yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasındadır. Bu anlamda olağan malî işlemler, personel yönetimi, sendikal etkinliklerin icrası gibi hususlar yönetim kurulu tarafından yerine getirilir. Yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin sınırını tam anlamıyla önceden belirlemek mümkün değildir. Bu husus tamamen 6356 sayılı Kanun çerçevesinde sendika tüzüğünde yapılacak düzenlemelere bağlıdır.
17. Sendika yönetim kurulu kararlarının iptali hususunda 6356 sayılı Kanun'da özel bir düzenleme yer almamaktadır. Bununla birlikte Yargıtay uygulamasında yönetim kurulu kararlarının iptali talebinin hukuki dayanağı 4721 sayılı Kanun'un 83 üncü maddesi kabul edilmektedir. 6356 sayılı Kanun'un 80 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Kuruluşlar hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 4721 sayılı Kanun ile 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır" hükmü atfı ile uygulama alanı bulunan 4721 sayılı Kanun'un "Kararın iptali" kenar başlıklı 83 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir" düzenlemesi bulunmaktadır. Madde gereğince sendika yönetim kurulu kararlarının iptali davası açabilmek için bir ve üç aylık süreler mevcuttur. Buna göre kararın öğrenilmesinden itibaren bir ay ve her hâlde karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde iptal davası açılmadır. Dava açma süresi resen gözetilmelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.02.2000 tarihli ve 2000/9-54 Esas, 2000/43 Karar sayılı kararında da sendika genel merkez yönetim kurulu kararına karşı iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre içinde açılması ve bu konuda mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 68 inci maddesinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
18. Sendika yönetim kurulu kararlarının yargısal denetimi noktasında en önemli husus, bu kararların 6356 sayılı Kanun'un yanı sıra sendika tüzüğünde yer alan düzenlemelere ve genel kurul kararlarına uygun olup olmadığı meselesidir. Yönetim kurulu kararlarının yargısal denetimi bu doğrultuda gerçekleştirilmelidir. Şüphesiz yönetim kurulu kararları sadece hukuki denetime tâbi tutulacak olup bu kararların yerindelik denetimine tâbi tutulamayacağını ayrıca ifade etmek gerekir.
19. Somut olayda asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri, davalı Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan kararlar çerçevesinde Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine, 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı Bursa Şubesinin açılmasına ilişkin kararlarının tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise dava konusu kararların Genel Kurul tarafından alındığını, Yönetim Kurulunun bu kararları uyguladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
20. Dosya içerisinde bulunan davalı Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurul divan tutanağına göre Sendika Ana Tüzüğünün "Sendika Genel Kurulunun Görevleri" başlıklı 17 nci maddesinin (g) bendi "Şube açma, birleştirme, kapatma ve Olağan Genel Kurul tarihine 1 yıldan az kalan ve 3 yılını dolduran şubelerde Şube Olağan Genel Kurul tarihini öne çekmek konularında tüzükte belirlenen esaslar doğrultusunda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi" şeklinde iken yapılan değişiklikle "Şube açma, birleştirme, kapatma ve Olağan Genel Kurul tarihine 1 yıldan az kalan ve 3 yılını dolduran şubelerde Şube Olağan Genel Kurul tarihini öne çekmek konularında Yönetim Kuruluna yetki verilmesi" hâlini almıştır. "Şubelerin Kuruluş Esasları" başlıklı 25 nci maddesi ise "Şubeler Genel Kurul kararı ile kurulur, bir diğeri ile birleştirilebilir. Genel Kurulun bu yoldaki kararları Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilir" şeklinde düzenlenmiş iken "Şubeler Genel Kurul kararı ile ya da Genel Kurulun yetkilendirmesi koşuluyla Sendika Yönetim Kurulu kararıyla kurulur, bir diğeri ile birleştirilebilir ya da kapatılabilir. Genel Kurulun bu yoldaki kararları Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilir" olarak değiştirilmiştir. Yine Sendika Yönetim Kurulunun Görev ve Yetkilerinin düzenlendiği 20 nci maddenin "Genel Kurul kararları doğrultusunda Şube açmak, kapatmak, birleştirmek, Olağan Genel Kurul tarihine 1 yıldan az kalan ve 3 yılını dolduran şubelerde Şube Olağan Genel Kurul tarihini öne çekerek belirlemek" şeklindeki (33) numaralı bendine "Genel Merkez Yönetim Kurulunun bu husustaki talimatına şube yönetimi tarafından uyulmaması hâlinde Ana Tüzüğün 27. maddesi uyarınca işlem yapmak"; "Genel Kurul karar verdiği takdirde şubeler açmak ve genel kurulca verilecek diğer görevleri yapmak" şeklindeki (39) numaralı bende ise "şubeler açmak" ifadesinden sonra gelecek şekilde "birleştirmek, kapatmak, sorumluluk sahalarını belirlemek" ifadelerinin eklendiği anlaşılmıştır.
21. Sendikanın 13. Olağan Genel Kuruluna ilişkin aynı divan tutanağında;
"...153 imzalı bir önerge geldi. Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin kapatılmasını, kapatma işlemleri için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oy çokluğuyla kabul edilmiştir.
155 imzalı bir önerge geldi. Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin kapatılmasını, kapatma işlemleri için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oy çokluğuyla kabul edilmiştir.
153 imzalı bir önerge geldi. Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, İstanbul ilinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılmasını, açılış işlemleri ve müteşebbis heyet atanması için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oy çokluğuyla kabul edilmiştir.
152 imzalı bir önerge geldi. Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, Bursa ilinde Bursa Şube adında bir şube açılmasını, açılış işlemleri ve müteşebbis heyet atanması için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oyçokluğuyla kabul edilmiştir.
153 imzalı bir önerge geldi. Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler İstanbul Marmara şubesinin sorumluluk sahasının İstanbul Anadolu ve Avrupa Yakasındaki işyerleri olarak belirlenmesine; Bursa Şubesinin sorumluluk sahasının Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Yalova, İzmit, Sakarya, ..., Kırklareli ve Tekirdağ illerindeki iş yerleri olarak belirlenmesine, bu konudaki işlemler için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini öneriyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oy çokluğuyla kabul edilmiştir...
148 imzalı bir önerge geldi. Biz aşağıda isim ve imzaları bulunan delegeler, önergemiz ekinde maddeler halinde sıraladığımız konuların yerine getirilmesi için Genel Merkez Yönetim Kuruluna yetki verilmesini istiyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum, lütfen işaret buyrun....Kabul edenler... Etmeyenler...önerge oy çokluğuyla kabul edilmiştir...
Kabul edilerek verilen yetkiler;
...
2- 81 İlde ayrı ayrı ya da birlikte Şubeler açmak, kapatmak ve birleştirmek..." hususları belirtilmiştir.
22. Davacılardan ...'ın şube başkanı, ...'ın şube sekreteri ve ...'in şube mali sekreteri olduğu İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin kapatılmasına ve adı geçen davacıların görevlerinin sona ermesine dair 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan ve davacılara tebliğ edilen kararın iptali istemiyle 13.11.2017 tarihinde dava açılmış, Ankara 18. İş Mahkemesinin 03.05.2018 tarihli ve 2017/649 Esas, 2018/233 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmesi üzerine davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2018/3465 Esas 2019/1065 Karar sayılı kararı ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 18. İş Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, "...1- ...'nın, 21-22 Ekim 2017 tarihinde gerçekleştirilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan ve 27.10.2017 tarih, 2017/9-38 ( ...), 2017/10-38 (...), 2017/11-38 (...) sayı ve Şube Kapatılması konulu yazılarla davacılara tebliğ edilen İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin fiilen kapatılmasına ve davacıların görevlerinin sona ermesine ilişkin kararın İPTALİNE,.." karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Sendika vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.09.2019 tarihli ve 2019/5313 Esas, 2019/15698 Karar sayılı kararı ile onanmıştır.
23. Yine davacılardan ...'in şube başkanı, ...'nin şube sekreteri, ...'nın şube mali sekreteri olduğu İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin kapatılmasına ve adı geçen davacıların görevlerinin sona ermesine dair 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan ve davacılara tebliğ edilen kararın iptali istemiyle 20.11.2017 tarihinde dava açılmış, Ankara 9. İş Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2017/795 Esas, 2018/23 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmesi üzerine davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 08.05.2018 tarihli ve 2018/979 Esas, 2018/1050 Karar sayılı kararı ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, "....., 21-22 Ekim 2017 tarihinde gerçekleştirilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan ve 27.10.2017 tarih, 2017/6-38 (...), 2017/7-38 (...), 2017/8-38 (...) sayı ve Şube Kapatılması konulu yazılarla davacılara tebliğ edilen İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin fiilen kapatılmasına ve davacıların görevlerinin sona ermesine ilişkin kararın İPTALİNE, .." karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Sendika vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 18.10.2018 tarihli ve 2018/12276 Esas, 2018/22581 Karar sayılı kararı ile onanmıştır.
24. Gelinen bu aşamada dava konusu edilen Sendika Yönetim Kurulu kararlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
25. Sendika Yönetim Kurulu 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı kararı ile Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda "İstanbul İlinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılması, açılış işlemleri ve müteşebbis heyeti atanması için genel merkeze yetki verilmesine" karar verildiği, yine "81 ilde ayrı ayrı ya da birlikte şubeler açmak, kapatmak ve birleştirmek" konusunda Genel Kurulun Yönetim Kuruluna yetki verdiği belirtilerek Sendika Tüzüğünün 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının 33 üncü bendinde düzenlenen hükme de vurgu yapmak suretiyle "İstanbul Marmara Şubesi" adında bir şube açılmasına, şubeyi 6 ay içinde delege seçimi yaparak genel kurula götürmek üzere ve yapılacak ilk genel kurul tarihine kadar şubeyi yönetmek adına müteşebbis heyetin atanmasına karar verilmiş, karar davacılara tebliğ edilmiştir.
26. Yine Sendika Yönetim Kurulu 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı kararı ile Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan kararlar uyarınca Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı kararı ile İstanbul Marmara Şubesi açılmış bulunduğundan ana örgütlü olunan işyeri olan Türk Telekomünikasyon A.Ş'ye bağlı İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Avrupa Yakası Bölge Müdürlüklerinin 29.05.2017 tarihli tebliğ ile 01.06.2017 tarihinden itibaren İstanbul Bölge Müdürlüğü adıyla tek bölge müdürlüğüne indirilmesi ve faaliyetlerine tek bölge müdürlüğü olarak devam etmesi nedeniyle tek elden ve daha aktif bir sendikal faaliyette bulunabilmek amacıyla İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ile İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine, İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin faaliyet alanları içindeki illerdeki işyerlerinin İstanbul Marmara Şubesine bağlanmasına karar verilmiş, karar davacılara tebliğ edilmiştir.
27. Son olarak Sendika Yönetim Kurulu 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı kararı ile Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda "Bursa İlinde Bursa Şube adında bir şube açılması, açılış işlemleri ve müteşebbis heyet atanması için genel merkeze yetki verilmesine" karar verildiği ve "81 ilde ayrı ayrı ya da birlikte şubeler açmak, kapatmak ve birleştirmek" konusunda Genel Kurulun Yönetim Kuruluna yetki verdiği belirtilerek Sendika Tüzüğünün 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının 33 üncü bendinde düzenlenen hükme de vurgu yapmak suretiyle "Bursa Şubesi" adında bir şube açılmasına, şubeyi 6 ay içinde delege seçimi yaparak genel kurula götürmek üzere ve yapılacak ilk genel kurul tarihine kadar şubeyi yönetmek adına müteşebbis heyetin atanmasına karar verilmiş, karar davacılara tebliğ edilmiştir.
28. Öncelikle belirtmek gerekir ki, eldeki davanın konusu Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı, 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı, 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı kararlarının iptaline ilişkindir.
29. Davacılar ..., ... ve ... tarafından Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda alınan ve yukarıda ayrıntısına yer verilen Genel Kurul kararlarından İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin kapatılmasına ve adı geçen davacıların görevlerinin sona ermesine dair karar ile davacılar ..., ... ve ... tarafından ise İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin kapatılmasına ve adı geçen davacıların görevlerinin sona ermesine dair kararın iptali istemiyle dava açılmış ve açılan davalar sonucunda İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin kapatılmasına ilişkin Genel Kurul kararlarının iptaline dair verilen kararlar Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Bununla birlikte aynı Genel Kurulda alınan "İstanbul İlinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılması"na dair karar ile "Bursa İlinde Bursa Şube adında bir şube açılması"na dair kararların iptali için bir dava açılmamıştır.
30. Yapılan bu açıklamalara göre Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı "İstanbul İlinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılması"na dair karar ile 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı "Bursa İlinde Bursa Şube adında bir şube açılması"na dair kararı Sendikanın 21-22 Ekim 2017 tarihlerinde icra edilen 13. Olağan Genel Kurulunda bu yöndeki genel kurul kararlarının uygulanması niteliğindedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere bu kararların iptali için bir dava açılmadığından "İstanbul İlinde İstanbul Marmara Şube adında bir şube açılması"na ve "Bursa İlinde Bursa Şube adında bir şube açılması"na dair Genel Kurul kararları hâlen geçerlidir. Bu itibarla Sendika Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı kararı ile 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı kararlarının iptali isteminin reddine karar verilmelidir.
31. Diğer taraftan Sendika Yönetim Kurulunun 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ile İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine, İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin faaliyet alanları içindeki illerdeki işyerlerinin İstanbul Marmara Şubesine bağlanmasına dair kararına ilişkin olarak ise Özel Daire ile İlk Derece Mahkemesi arasında bu kararın iptali konusunda uyuşmazlık bulunmamakta ise de direnme kararının gerekçesinde yer alması nedeniyle şubelerin faaliyet alanlarının ne şekilde belirleneceği hususuna değinilmelidir.
32. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Sendika Yönetim Kurulunun 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı İstanbul Avrupa Yakası Şubesinin ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine dair kararın iptal edilmesinden sonra önceki hukuki duruma dönüleceğinden İstanbul Anadolu Yakası Şubesi ile İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin önceki faaliyet alanlarında yetkili olacakları açıktır. Kesinleşen mahkeme kararlarına göre İstanbul Anadolu Yakası ve İstanbul Avrupa Yakası Şubelerinin yetki alanlarına müdahale edilmemek kaydıyla yeni kurulan İstanbul Marmara Şubesi ile Bursa Şubesinin faaliyet alanlarının belirlenmesi 6356 sayılı Kanun, Sendika Tüzüğü, emredici düzenlemeler ile genel kurul veya genel kurul tarafından verilen yetki çerçevesinde sendika yönetim kurulunun yetkisi dahilindedir.
33. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince Sendika Yönetim Kurulunun 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı kararın iptaline, fazlaya dair istemin ise reddine karar verilmesi gerekmektedir.
34. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işyerlerinin bağlı bulunduğu şubenin değiştirilebilmesi ve/veya kapatılmasına dair yetkinin Anayasa'nın 51 inci maddesi kapsamında hakkın suistimali biçiminde olmayacak şekilde kullanılması gerektiği, soyut gerekçeler ile alınan kararların sendika içi demokrasi ilkesine uygun olmadığı, kesinleşmiş mahkeme kararlarını etkisizleştirmek üzere İstanbul Anadolu Yakası ve Avrupa Yakası Şubelerinin kapatılması yerine yeni kurulan İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine karar verildiği, esasen kapatmanın birleştirme ile aynı hukuki sonucu doğurduğu, Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu edilen kararları bir bütün hâlinde incelendiğinde kararlar arasında amaçsal ve zamansal olarak yakın bir ilişki bulunduğu, açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
35. Diğer taraftan, bozma kararının (3) numaralı bendinin üçüncü paragrafında "“…sendika genel merkez genel kurul kararı ile İstanbul ilinde “Bursa ilinde Bursa Şube” adında bir şube açılması kararlaştırıldığı...” ifadesinde geçen “İstanbul ilinde” kısmının maddi hataya dayalı olarak yazıldığı değerlendirilmiş ve esasa etkili görülmeyerek bozma nedeni yapılmamış, işaret edilmekle yetinilmiştir.
36. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
37. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Hukuk Genel Kurulunun önündeki uyuşmazlık, somut olayda Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulunun 18.09.2020 tarihli ve 420 sayılı İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına ve 22.09.2020 tarihli ve 422 sayılı Bursa Şubesinin açılmasına ilişkin kararların hukuka aykırı olup olmadığı ve iptalinin gerekip gerekmediği ile iptaline karar verilmesi gerektiği uyuşmazlık dışı olan 421 sayılı Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulu kararı ile uyuşmazlık konusu olan 420 ve 422 sayılı Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulu kararlarının birbiriyle bağlantılı olup olmadığı, bu iki kararın iptal edilmemesinin 421 sayılı kararın iptaline ilişkin kararı etkisiz hâle getirip getirmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Daire ve sayın çoğunluk, somut uyuşmazlıkta anılan kararların birbiriyle bağlantılı olmadığı, bu iki kararın iptal edilmemesinin 421 sayılı kararın iptal edilmesine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararını etkisiz hâle getirmeyeceği düşüncesindedir. Kanaatimizce aşağıda belirtilen nedenlerle bu sonuca ulaşılması mümkün görünmemektedir:
Anayasa’nın 51 inci maddesinde “sendika hakkı” güvence altına alınmıştır. Buna göre “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.” Bu çerçevede sendikaların üyelerinin sosyal ve ekonomik haklarını elde etmek üzere örgütlenme özgürlüklerine sahip olduğu ve kamu makamlarının bu özgürlüğe müdahale etmemesi gerektiği açıktır. Ancak sendikaların bu özgürlüklerini kullanırken kendilerine tanınan hakları kötüye kullanmamaları gerektiği de izahtan varestedir. Nitekim Anayasa’nın 51 inci maddesinin son fıkrasında sendikaların yönetim ve işleyişinde “demokrasi esaslarına” aykırı hareket edemeyeceği açıkça vurgulanmıştır.
Somut olay bu ilkeler çerçevesinde ele alındığında;
Davacı tarafça, Sendikanın yeni Olağan Genel Kurulunun yapılmasına üç buçuk ay ve şube delege seçimlerine 15 gün kala, peş peşe verilen 420 sayılı kararla İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, 421 sayılı kararla İstanbul Avrupu Yakası ve İstanbul Anadolu Şubelerinin İstanbul Marmara Şubesinde birleştirilmesine, 423 sayılı kararla ise Bursa Şubesinin açılmasına karar verildiği, bu kararların hiçbir makul gerekçesinin bulunmadığı, esas amacın seçilmiş yöneticileri yok edip azınlığı ve muhalefeti bitirmek olduğu ileri sürülerek anılan kararların iptali talep edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından 21-22/10/2017 tarihlerinde gerçekleştirilen 13 üncü Olağan Genel Kurulda İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ve İstanbul Anadolu Yakası Şubelerinin kapatılmasına ve Bursa Şubesinin açılmasına karar verildiği, verilen bu kararlar sebebiyle yargı yoluna başvurularak İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ve İstanbul Anadolu Yakası Şubelerinin kapatılmasına yönelik kararın iptaline karar verildiği, bölge adliye mahkemesince verilen kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulunca bu kez 18.09.2020 tarihinde 420 sayılı kararı ile İstanbul Marmara Şubesinin açılmasına, 21.09.2020 tarihli ve 421 sayılı karar ile İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ve İstanbul Anadolu Yakası Şubesinin, İstanbul Marmara Şubesi adı altında birleştirilmesine ve 423 sayılı kararla ise Bursa Şubesinin açılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince İstanbul Avrupa Yakası ve İstanbul Anadolu Yakası Şubelerinin kapatma yönünde hangi gerekli şartların oluştuğu, İstanbul Marmara Şubesinin sorumluluk sahasının İstanbul Avrupa ve Anadolu Yakasındaki işyerlerini de kapsayacak şekilde belirlenmesini gerektirecek hangi durumun mevcut olduğu ve Bursa Şubesinin kurulmasına ilişkin kararlarda hangi gerekli şartların oluştuğu hususunun davalı Sendikaca makul ve objektif bir şekilde ortaya konulamadığı tespit edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin de ifade ettiği üzere işyerlerinin bağlı bulunduğu şubenin değiştirilebilmesi ve/veya şubenin kapatılmasına dair yetkinin Anayasa’nın 51 inci maddesi kapsamında hakkın suistimali biçiminde olmayacak şekilde kullanılması gerekir. Soyut gerekçeler ile alınan kararların sendika içi demokrasi ilkesine uygun olmadığı, kaldı ki aynı olaya ilişkin daha önce 21-22.10.2017 tarihinde gerçekleşen Olağan Genel Kurulunda “İstanbul Avrupa Yakası Şubesi ve İstanbul Anadolu Yakası Şubelerinin kapatılmasına” ilişkin kararın kesinleşmiş mahkeme kararları ile iptaline karar verildiği, bu kez bu kararı devre dışı bırakmak üzere anılan şubelerin kapatılmasına değil kurulan Marmara Şubesi nezdinde birleştirilmesine karar verildiği, aslında söz konusu şubeleri kapatmakla Marmara Şubesi nezdinde birleştirmenin aynı hukuki sonucu doğurduğu açıktır.
İstanbul Anadolu ve Avrupa Yakası Şubelerinin kapatılmasının veya anılan şubelerin Marmara Şubesi nezdinde birleştirilmesinin Sendikanın örgütlenme özgürlüğü kapsamında üyelerinin sosyal ve ekonomik haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla değil, sendika içi demokrasiye aykırı olacak şekilde kullanıldığı ve bunun daha önce verilen yargı kararını etkisizleştirmek amacıyla alındığı gerek İlk Derece Mahkemesinin gerek Dairenin ve gerekse de Hukuk Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun da kabulündedir.
Uyuşmazlık konusu edilen 420, 421 ve 423 sayılı kararlar bir bütün hâlinde incelendiğinde peşpeşe alınan bu kararlar arasında gerek amaçsal gerek ise zamansal bakımdan yakın bir ilişki olduğu, Marmara ve Bursa Şubelerinin kurulma amacının İstanbul Avrupa ve Anadolu yakasındaki işyerlerinin sorumluluk sahasını buradan alıp Marmara ve Bursa Şubelerine aktarmak olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim iptali istenen 421 sayılı kararda, Anadolu ve Avrupa Yakası Şubelerinin Marmara Şubesi nezdinde birleştirilmesine karar verilmiştir. Bursa Şubesinin sorumluluk sahasındaki iller ile bunların önceki bağlılıkları dikkate alındığında da aynı sonuca ulaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında 421 sayılı Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulu kararı ile uyuşmazlık konusu olan 420 ve 422 sayılı Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulu kararlarının birbiriyle bağlantılı olduğu, anılan iki kararın iptal edilmemesinin 421 sayılı kararın iptaline ilişkin kesinleşmiş yargı kararını etkisiz hâle getireceği değerlendirilmektedir.
Anayasa’nın 51 inci maddesinin son fıkrasında belirtilen demokrasi ilkesine aykırı olarak alındığı anlaşılan ve kesinleşmiş mahkeme kararlarının yerine getirilmesini engelleyici nitelik taşıyan kararların iptal edilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne iştirak edemiyor, İlk Derece Mahkemesi kararının onanması gerektiğini değerlendiriyoruz.