Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/623 E., 2023/1068 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.11.2023 tarihli, 2022/623 E., 2023/1068 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/623 E., 2023/1068 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/138 E., 2021/428 K.
KARAR : Davanın usulden reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/1217
Esas, 2020/4928 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki ortak olunmadığının tespiti ve istirdat asıl dava; alacak, birleşen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davalılardan ... Holding A.Ş.ye karşı açılan asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, asıl ve birleşen davada davalılar ..., ... ve asıl davada davalı ... yönünden 7194 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Davada
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından davalı şirketlere belge karşılığında 25.11.1999 tarihinde 20.000 DM yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken müvekkilinin davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda müvekkilinde ... oluşturulduğunu, müvekkilinin yatırdığı paraları geri istediğinde davalıların ödeme yapmadıklarını, diğer davalıların da davalı şirketin (ve birleşmeden önceki alt grup şirketlerin) (önceki) yöneticisi olduğunu, davalı şirketler ile birlikte müvekkiline karşı sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili ile davalı şirketlerle arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile müvekkilinin davalı şirketlere yatırdığı paralardan dolayı şimdilik 6.500,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinden ... İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Tic. A.Ş.nin merkezinin Konya ve davacının da bu şirketin ortağı olması nedeniyle bu davalı yönünden yetkili mahkemenin Konya mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş olup, davacı ile diğer müvekkili ..., ... ve ... arasında bir hukuki bir ilişki bulunmadığından bu davalılar yönünden davanın husumetten, davalı ... Holding A.Ş. yönünden ise davanın 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 329 ve 405 inci maddeleri gereğince davanın esastan reddini savunmuştur.
Birleşen Davada
Davacı İstemi
6. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1045 Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine 6.500,00 TL’nin tahsili için açtığı davada yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davalılar tarafından müvekkilinden 14.568,00 TL tahsil edildiğini, davalıların tahsil işlemlerini hukuka ve yasaya aykırı olarak yaptıklarını, gerçek tahsilat beyanları için ikinci bir kayıt tuttuklarını ve kayıtları kısmen SPK'ya bildirdiklerini, davalılar tarafından müvekkilinden tahsil edildiği inkâr edilen paraların benzer dosyalara sunulan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) listelerini içeren CD’lerde ortaya çıktığını, bu dava dosyası ile 2014/1045 Esas sayılı dosyasının birleştirilerek müvekkilinin ortaklığının geçersizliği ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla adı geçen dava dosyasından talep ettiği 6.500,00 TL alacak dışında kalan ve tespit olunan 14.568,00 TL alacağın davalılara ilk ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
7. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
8. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli ve 2014/1045 Esas, 2018/192 Karar sayılı kararı ile; davalıların istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahhüdüyle para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, ancak taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, davalılar tarafından zamanaşımı def'inin ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, SPK tarafından gönderilen yazı ve CD'lerde yer alan kayıtlarda davalı şirketlerin ortaklık yapısı ve davalı şirketlerin ortaklarından yaptıkları tahsilatları gösterdiği, SPK kayıtlarına göre davalının davacıdan 12.733 Euro tahsil ettiği, davalı yöneticilerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 50 nci maddesi ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 321/son maddesi gereğince de oluşan zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davacının davalı ... Holding A.Ş.nin ortağı olmadığının tespitine, 6.500,00 TL’nin temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulüne 11.563,20 TL'nin temerrüt tarihi olan 22.11.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
9. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davalılar ... Holding A.Ş., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.02.2019 tarihli ve 2018/4497 Esas, 2019/1594 Karar sayılı kararı ile;
“…1-Asıl ve birleşen dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davalılar vekili, davacının hukuki sebepleri aynı olan işbu davayı daha önce yabancı mahkemede açtığını, yabancı mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiğini ve yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini ve Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/127 esas sayılı dosyası ile tanıma davası açıldığını, bu davanın kesin hüküm nedeniyle reddi için tanıma davasının bekletici mesele yapılmasını savunmuş, mahkemece, davalının söz konusu savunması; davanın yabancı mahkemede açılmasından sonra yeni deliller ortaya çıktığı gerekçesiyle reddedilmiş ve işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Oysa, davacı tarafından yabancı mahkemede ileri sürülen hukuki sebeplerle işbu davada ileri sürülen hukuki sebeplerin aynı olduğu, davacının yabancı mahkemede açtığı davanın reddedildiği ve bu kararın tanınması için davalı şirket tarafından Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/127 esas sayılı dosyası ile tanıma davası açıldığı anlaşılmaktadır.
5718 sayılı MÖHUK’un 50/1. maddesi gereğince, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Aynı Kanunun 58. maddesi gereğince, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın, karşılıklı işlem şartı hariç, tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Yine aynı Kanunun 59. maddesi gereğince yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Bu sebeple, yabancı mahkemelerden verilmiş olup da henüz Türk mahkemesince tanınıp tenfiz edilmemiş bir yabancı karar, Türk mahkemeleri önündeki bir davada kesin hüküm itirazına konu yapılamaz. Türk mahkemesince tanınıp tenfiz edilen yabancı mahkeme kararı, Türk hukuku bakımından kesin hüküm oluşturur. Buna bağlı olarak tanınıp, tenfiz edilen yabancı karar, aynı konudaki uyuşmazlığın tekrar Türk mahkemelerinde görülmesini engeller. Her ne kadar yargılama aşamasında kesin hüküm niteliğinde bir karar bulunmasa da tanıma davasına konu davanın işbu davadan daha önce açıldığı, yargılama sırasında açılan tanıma davasının neticesinin işbu davayı etkileme ihtimali bulunduğu açıktır. Bu durumda, mahkemece, davacı tarafından yabancı mahkemede açılan davanın daha önce açıldığı gözetilerek Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/127 esas sayılı dosyasında görülen tanıma davasının kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davalının itirazı reddedilip işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, mümeyyiz davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir,…” gerekçesiyle (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına bozulmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
11. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.12.2019 tarihli ve 2019/358 Esas, 2019/ 1159 Karar sayılı kararı ile; Özel Daire bozma kararına uyularak, davanın reddine ilişkin yabancı mahkeme ilâmı ile bu ilâmın tanınması ve tenfizine ilişkin kararın kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle davalılardan ... Holding A.Ş.ye karşı açılan asıl ve birleşen davanın kesin hükme ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, asıl ve birleşen davada davalılar ..., ... ve asıl davada davalı ... yönünden 7194 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava yönünden davalılardan ... Holding A.Ş. vekilleri için 780,00 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan ... Holding A.Ş.ye verilmesine, birleşen dava yönünden davalılardan ... Holding A.Ş. vekilleri için 1.748,16 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan ... Holding A.Ş.ye verilmesine, asıl davaya ilişkin yetkisizlik kararından dolayı davalı taraf lehine vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
12. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/1217 Esas, 2020/4928 Karar sayılı kararı ile;
“…1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yabancı mahkeme ilamı ve bu ilamın tanınması ve tenfizine ilişkin mahkeme kararı bulunduğu gerekçesiyle esas ve birleşen davalar hakkında davalı şirket yönünden kesin hükme ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davaların usulden reddine karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'nun 41. maddesinde 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece esas ve birleşen davada davalı şirket yönünden açılan davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu yöne ilişkin esas ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalı ...Ş. hakkındaki kararın adı geçen yararına bozulması gerekmiştir.
2-a-Esas davada mahkemece 28.03.2018 tarih 2014-1045 E. ve 2018-192 K. sayılı karar ile davalılardan ... yönünden verilen karar ilgilisi tarafından temyiz edilmemiş olup adı geçen dava hakkındaki karar kesinleşmiştir. Bu durumda, mahkemece açıklanan bu gerekçe ile esas davada davalı ... yönünden yeniden hüküm tesisisine yer olmadığına karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile adı geçen davalı hakkındaki 7194 sayılı Kanun 41. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru olmamış ise de karar sonucu itibariyle doğru olduğundan anılan hususun neticeye etkili bulunmadığı anlaşılmış, davalı ... hakkındaki kararın HUMK’nun 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-b-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin asıl ve birleşen davada davalı gerçek kişiler (... dışında) yönünden temyiz itirazları yerinde değildir,…” gerekçesiyle (1) nolu bentte açıklanan nedenle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalılardan ... Holding A.Ş. hakkındaki hükmün davacı yararına bozulmasına, (2-a) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... hakkındaki sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle ve (2-b) nolu bentte açıklanan nedenle ... dışındaki diğer gerçek kişi davalılar hakkındaki hükmün onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Direnme Kararı
14. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.09.2021 tarihli ve 2021/138 Esas, 2021/428 Karar sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, 3332 sayılı Kanun'un Geçici 4 üncü maddesinin bir bütün hâlinde yorumlanması sonucu bu düzenlemenin amacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) genel hükümlerinin özellikle dava şartlarının, davadan feragat, davayı takipsiz bırakma ve dosyanın işlemden kaldırılması gibi hükümlerinin uygulanmasını engelleyen bir düzenleme olmadığı, sadece esastan görülmesi ve incelenmesi gereken derdest bu tür davalarda, karar verilmesine yer olmadığına karar verilip yargılama giderlerinin yasa kapsamındaki davalı şirketlere yükletilmesi ve davacı taraf yararına maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi ve ihtilafların bu şekilde sonuçlandırılması amacını taşıdığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
15. Direnme kararı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yabancı mahkeme kararı ile bu kararın tanınması ve tenfizine ilişkin mahkeme kararı bulunduğu gerekçesiyle esas ve birleşen davalar hakkında davalı ...Ş. yönünden kesin hükme ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle asıl ve birleşen davaların usulden reddine dair hüküm kurulmasının yerinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece esas ve birleşen davalarda davalı şirket yönünden açılan davalar bakımından Özel Daire bozma kararında Kanun hükümleri esas alındığında, belirtilen Geçici Madde 4’e göre karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41 inci maddesiyle 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a eklenen Geçici Madde 4’ün Anayasa Mahkemesinin 18.05.2023 tarihli ve 2020/11 Esas, 2023/98 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği anlaşılmakla, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
18. 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 41 inci maddesiyle 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a eklenen Geçici Madde 4 Anayasa Mahkemesinin 18.05.2023 tarihli ve 2020/11 Esas, 2023/98 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 32307 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, yayımlandığı tarih olan 12.09.2023’de yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle sonradan yürürlüğe giren iptal kararı doğrultusunda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Geçici Madde 4’ün iptal tarihi 18.05.2023 olup, hem Özel Daire kararından hem de mahkemenin direnme kararından önce olduğu nazara alındığında bahsi geçen iptal kararının mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle belirtilen bu değişik gerekçe ile ön sorunun bulunduğu görüşü ileri sürülmüşse de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
20. Hâl böyle olunca temyiz isteminin incelendiği tarih itibariyle yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile oluşan yeni durum karşısında asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/III/1 inci maddesi uyarınca miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.