ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/571 E., 2023/604 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/571 E., 2023/604 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.2023 tarihli, 2022/571 E., 2023/604 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2022/571 E., 2023/604 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/209 E., 2021/508 K.

KARAR : Davanın kabulüne

1. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin il özel idaresi ile imzaladığı 08.04.2009 tarihli Narlıdere 112 Komuta Kontrol Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi, Aile Sağlığı Merkezi ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi inşaatına ilişkin sözleşme gereğince ihalesi yapılan kamu kurum inşaatlarına ilişkin olarak ihaleden sonra işin betonarme projeleri, mimari, elektrik, mekanik, asansör, çevre istinat duvarları ve çelik projelerinde ciddi maliyet artışı gerektiren değişiklikler yapıldığını, bu değişiklikler doğrultusunda imalat artışının % 10’u geçmesine rağmen yaptırılan % 10 artışın üzerindeki imalat bedelinin müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkilinin düzenleyip idareye sunduğu 1.087.000 TL bedelli on dört nolu hakedişin 657.099,96 TL’sinin idare tarafından imalatı yaptırılan işlerin fiyat farkına ve bakiyesinin de sair imalatlara ilişkin olduğunu, idarenin on dört nolu hakedişin üzerinde hiçbir işlem yapmadan hakedişi reddederek iade ettiğini, idarenin kabul etmeyerek iade ettiği on dört nolu hakedişte ilâve işlerin fiyat farkının 657.099,96 TL olarak düzenlendiğini, yaptığı işlerin fiyat farklarını alamayacağını anlayan müvekkili şirketin itirazlarını bildirmesi üzerine hiçbir makul ve hukuki dayanağı olmadan sözleşmenin feshi ile karşılaştığını, müvekkilinin bu imalat farkını talep etmesine ve ikinci uzlaşmada itiraz şerhi bulunmasına rağmen, davalının anlaşmazlık tutanağı düzenleyerek bir üst kurula sevk etmek gibi sözleşme ve mevzuatın getirdiği kanuni gerekleri yapmak yerine müvekkiline fiili dayatma ile iş yaptırarak yasaya aykırı davrandığını, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak on dört nolu hakedişte yapılan imalatlara ilişkin fiyat farkı hesaplamalarının doğru olup olmadığının, bu hakedişte yer alan imalatların yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerektiğini, idarenin hesaplarında önemli hatalar olduğunu, tamamen davalı idarenin verileri ve kabulleri ile yapılacak hesaplama sonucunda sadece on dört numaralı hakediş kapağının düzeltilmesi hâlinde dahi 265.397,96 TL tutarında fazladan borç yazıldığının ortaya çıkacağını, davalının basiretsiz yönetimi, ihmalleri ve sözleşmeye tamamen aykırı uygulamaları ile müvekkilini aciz hâline düşürdükten sonra işin bulunduğu aşama itibariyle hiçbir gerçekçiliği olmayan süre verme ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini, davalı idarenin gerek hiçbir inceleme yapılmadan iade edilen on dört nolu hakediş bedeli gerekse işin haksız feshi sebebiyle işi tamamlaması engellenen müvekkil bakımından yoksun kalınan kâr itibariyle borçlu olduğunu ve irat kaydedilen teminat mektubu bedelini iade etmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.087,00 TL fiyat farkı imâlat alacağı, 372,00 TL teminat mektubu bedeli, 500,00 TL kâr kaybı olmak üzere şimdilik 1.959,00 TL’nin hakediş tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

5. Davacı şirket ile ... arasında düzenlenen 20.11.2014 tarihli temlikname ile davacı yükleniciden eldeki dava konusu hak ve alacaklarını devralan ... vekili 25.02.2015 havale tarihli dilekçesinde; işin tasfiyesi gerekirken fesih uygulanmasının ve idarenin götürü işlerde uygulanması mümkün olmayan ihale tenzilatı uygulamış olmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin 799.090,15 TL imâlat bedeli, 421.877,00 TL teminat mektubu ve güncelleme bedeli, 280.000,00 TL kâr kaybı ve 104.467,17 TL davalı idarenin açmış olduğu dava sebebi ile alacak hesabına ilâve edilmeyen kesinti miktarı olmak üzere toplam 1.605.434,32 TL alacaklı olduğunu belirtmiş; 10.03.2015 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesinde ise; dava değerini 1.603.475,32 TL arttırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam talebini 1.605.434,32 TL’ye çıkarmıştır.

Davalı Cevabı

6. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davadaki talebin zamanaşımına uğradığını ve reddedilmesi gerektiğini, müvekkili idare tarafından davacı ile imzalanan kamu ihale sözleşmesine aykırılık ve temerrüt nedeniyle uğranılan zararların tazmini için ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davada fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 429.752,00 TL tazminatın 06.08.2011 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiğini ve mahkemece davanın yeterli incelenmediği için reddedildiğini, kararın müvekkili tarafından temyiz edildiğini ve idarenin davacı şirketten bu davaya konu miktar kadar alacaklı olduğunu, eldeki davada müvekkili aleyhine hüküm verilmesine sebep olacak bir değerlendirme yapılması hâlinde ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esas sayılı davasında müvekkilinin davacıdan olan 429.752,00 TL alacağını takas itirazı olarak ileri sürdüklerini, takas itirazının değerlendirilebilmesi için ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin haklı olarak sözleşmeyi feshedip kalan işleri başka bir firmaya yaptırdığını belirterek davanın öncelikle zamanaşımı ve takas gibi usule ilişkin itirazlar yönünden, aksi hâlde esastan reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin Kararı

7. ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.05.2017 tarihli ve 2016/200 Esas, 2017/206 Karar sayılı kararı ile; ticaret mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine yapılan yargılama sonucu mahallinde yapılan keşif üzerine bilirkişi heyetinden alınan asıl ve ek rapora göre iki adet asansör ile ilgili yüklenici tarafından karşılanmayan bedel düşüldükten sonra kalan imâlat bedelinin 799.090,15 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 799.090,15 TL ilâve iş bedelinin 06.08.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 421.877,00 TL teminat mektubu ve güncelleme bedelinin 11.08.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 280.000,00 TL kâr kaybı alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 104.467,17 TL kesinti miktarının 06.08.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/114 Esas sayılı dosyasında davalı tarafça talebe konu edilmiş olan 429.752,00 TL alacak miktarının hesaplama yapılırken dikkate alınıp mahsup edildiğinden bu hususta ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli ve 2019/1949 Esas, 2020/755 Karar sayılı kararı ile;

“…Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, fiyat farkı-imalât alacağı, teminat mektubu bedeli ve kâr kaybı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Islah ile artırılan miktar da dikkate alınarak davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davayı açan davacı yüklenici, davalı iş sahibi olup, ... davayı açan yükleniciden dava konusu hak ve alacaklarını temlik alan ve davacı yerine geçen 3. kişidir. Sözleşme 08.04.2009 tarihli olup Narlıdere 112 Komuta Kontrol Merkezi, Toplum Sağlık Merkezi ile Ağız Diş Sağlığı Merkezi İnşaatı ile ilgilidir. Davalı iş sahibince sözleşmenin 26. maddesi ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 20/a maddesi gereğince 11.08.2011 gün ve 22965 sayılı başkanlık oluruyla sözleşmenin feshedildiği, kesin teminatı irat kaydedildiği anlaşılmaktadır.

Aynı sözleşmeden kaynaklanıp davalı iş sahibi tarafından davayı açan ve temlik eden yüklenici şirket aleyhine ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/288 Esasına kayıtlı olarak açılıp bozmadan sonra 2015/114 Esas, 2017/30 Karar numarasını alan dava dosyasında Dairemizin bozma ilamı üzerine tasfiye kesin hesabı çıkartılmış olup o dava dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda %8,8 oranında üç defa iş artışı gerçekleştiği, hakedilen bedel ve yapılan ödemeler dikkate alınarak gecikme cezası, teminat güncelleme bedeli, şantiyeden götürülen malzemeler nefaset, işçi alacakları ve yüklenicinin şantiyeyi terk etmesi sebebiyle güvenlik şirketine ödenen bedel karşılığı iş sahibinin yükleniciden toplam 246.868,95 TL alacağı olduğu kabul edilerek tahsiline karar verildiği ve derecatten geçmek suretiyle kesinleştiği tesbit edilmiştir.

... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/288 Esasına kayıtlı olarak iş sahibince açılan dava eldeki davanın açıldığı 22.02.2013 tarihinden önce açılmış olmakla birlikte o davada verilen hüküm 12.11.2018 tarihinde kesinleşmiş olduğundan eldeki davada kesin hükmün varlığından söz edilemez ise de; sözleşme ve taraflar aynı olup aynı sözleşmenin feshi nedeniyle taleplerde bulunulmuş olduğu sözkonusu davada verilen kararın kesinleşmiş olması sebebiyle birleştirilmesi mümkün olmadığından o davada kesinleşen olguların eldeki davada iş sahibi temlik eden yüklenici ile TBK'nın 188. maddesinin birinci fıkrası hükmünce borçlu devri (temliki) öğrendiği sırada deveredene karşı ileri sürebilceği savunmaları devaralana karşı da ileri sürülebileceğinden devralan (temlik alan) yükleniciyi bağlayacağı ortadadır.

Yine ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin söz konusu dosyası kapsamı ve mahkemenin gerekçesine göre yüklenicinin temerrüdü sebebiyle iş sahibinin gecikme cezası istemekte ve teminat mektubunu güncelleme bedelini talep etmekte haklı olduğu da kabul edilmiştir.

Bu durumda mahkemece, devreden yüklenici ile iş sahibi arasında ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/288 Esasına kayıtlı olarak açılıp bozmadan sonra 2015/114 Esas 2017/30 Karar sayılı olup kesinleşmiş olması sebebiyle birleştirilmesi mümkün olmayan dava dosyasında verilip kesinleşen karardaki sabit kabul edilen olgular, sözleşmenin, davayı açan yüklenici ve davalısı iş sahibi olan tarafların ve dava konularının aynı olması nedeniyle tarafları bağlayacağı gibi devralan davacıyı (temlik alanı) da bağlayacağından söz konusu davada kesinleşen olguları dikkate almak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesinde zorunluluk bulunduğundan dava dosyasının daha önceden açıldığı bilinen ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki dava dosyasıyla birleştirilmesi gerektiği gözden kaçırılarak ve sonucu beklenmeksizin davanın yazılı gerekçelerle kabulü doğru olmamıştır.

Öte yandan davayı sözleşmenin tarafı olan yüklenici Feran İnş. Tic. Ltd. Şti. açmış olup, davadan sonra alacağını devretmiş olmasına rağmen karar başlığında devreden davacı olarak gösterilmesi gerekirken, karar başlığında davayı açan şirketin ünvanının yazılmamış olması da usule aykırı olmuştur.

Kararın belirtilen sebeplerle davalı yararına bozulması uygun bulunmuştur...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

10. ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.12.2021 tarihli ve 2021/209 Esas, 2021/508 Karar sayılı kararı ile; ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/114 Esas, 2017/30 Karar sayılı dosyasında taraflar arasındaki sözleşmenin davacı idare tarafından feshinin haklı olup olmadığına ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığı, dosyada tasfiye hesabı çıkarıldığı ve neticede yirmi günlük gecikmeden kaynaklı 246.868,95 TL tazminatın 06.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, tek taraflı beyanla sonuçları doğmuş olan tasfiye nedeniyle feshin haklı olup olmadığı, davalı yüklenicinin bir alacağa veya tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmadığı, ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde 06.03.2012 tarihinde açılan bu davada mahkemece delillerin toplanıp ilk kararın 31.01.2013 tarihinde verildiği, ikinci karar tarihinin 31.01.2017 olduğu, mahkemeden birleştirme yönünde görüş sorulduğunda ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının karar aşamasında olduğu, bu dosyada yargılamanın birleştirme nedeniyle usul ekonomisi hükümlerine aykırı olarak uzamaması ve tek taraflı fesih nedeniyle yapılacak tasfiye hesabına ilişkin bilirkişi raporundaki tespitlerin mahkemedeki yargılamada bilirkişilerce raporda nazara alınarak hesaplama yapılabileceği mümkün olduğundan dosyanın birleştirilmediği, öte yandan ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçeli kararında da birleştirmenin gerekli olmadığı yönünde hukuki görüşün açıklandığı, davalının bu sözleşme nedeniyle talep edebileceği alacakların ayrı bir dava konusu olabileceği hususunun da izah edildiği, eldeki davada alınan bilirkişi raporlarında kesinleşmiş mahkeme kararına ilişkin dosyadaki tespitlerle ilgili nazara alınabilecek tüm hususların dikkate alındığı, birleştirme kararı verilmeksizin hüküm tesisine elverişli ve tarafların itirazına uğramayan bilirkişi raporuna göre karar verilen dosyada yeni bir inceleme yapılmasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

11. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece devreden yüklenici ile davalı iş sahibi arasında ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esasına kayıtlı olarak açılan ve bozmadan sonra 2015/114 Esas, 2017/30 Karar sayılı olup kesinleşen dava dosyasındaki tespit ve olguların eldeki davada hükme esas alınan bilirkişi raporlarında dikkate alınarak değerlendirilip değerlendirilmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle borç doğuran sözleşmelerden birisi olan ve tam iki tarafa borç yükleyen “Eser sözleşmesi” hükümleri açıklanmalıdır.

14. Eser sözleşmesi, uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 355 inci maddesinde "İstisna akdi" olarak adlandırılmış olup, "İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder" şeklinde ifade edilmiş; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470 inci maddesinde de, "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir" biçiminde tanımlanmıştır.

15. Eser sözleşmesi iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olup, “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsuru bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemekle yükümlüdür.

16. Türk Hukuk Lûgatında da “eser sözleşmesi” kısaca “Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde ifade edilmiştir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 353).

17. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki davada davacı yüklenici, taraflar arasında imzalanan 08.04.2009 tarihli Narlıdere 112 Komuta Kontrol Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi, Aile Sağlığı Merkezi ile Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi inşaatına ilişkin eser sözleşmesinin davalı idarece haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek fiyat farkı imâlat alacağı, teminat mektubu bedeli ve kâr kaybı alacağının tahsilini talep etmiş, yargılamanın devamı sırasında davacı yüklenici şirket ile ... arasında düzenlenen 20.11.2014 tarihli temlikname ile dava konusu hak ve alacaklar ...'a devir ve temlik edilmiştir.

18. Öte yandan davalı iş sahibinin temlik eden davacı yüklenici şirket aleyhine 08.04.2009 tarihli sözleşmeye dayanarak ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esas sırasına kayıtlı iken, Özel Dairenin bozma kararından sonra 2015/114 Esas numarasını alan dava dosyasında yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği edimlerini verilen ek süreye rağmen tamamlamadığı iddiasıyla sözleşmenin feshedildiğini belirterek parası ödendiği hâlde yüklenici tarafından götürülen malzemelerin bedeli, gecikme cezası, teminat güncelleme ve nefaset kesintisi, işçi alacakları ve şantiyenin terkedilmesi nedeniyle güvenlik için yapılan giderler gibi birtakım alacakların tahsili istemiyle dava açtığı, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama aşamasında bilirkişi heyetinden alınan rapor ile idarece gerçekleştirilen fesih işleminin yerinde ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek tasfiye kesin hesabının çıkarıldığı ve iş sahibinin yükleniciden 246.868,95 TL alacağı bulunduğunun belirlendiği, hesaplanan bu tutar üzerinden verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın derecattan geçmek suretiyle 12.11.2018 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

19. Bu durumda mahkemece her iki davada sözleşme ve tarafların aynı olduğu, taraflarca aynı sözleşmenin feshi nedeniyle taleplerde bulunulduğu, devreden yüklenici ile davalı iş sahibi arasında ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esasına kayıtlı olarak açılan ve bozmadan sonra 2015/114 Esas, 2017/30 Karar sayılı olup kesinleşen dava dosyasında sabit kabul edilen tespit ve olguların temlik alan davacı ...'ı da bağlayacağı gözetilerek ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/114 Esas sayılı davasında kesinleşen olguların eldeki davada dikkate alınıp değerlendirilmesi suretiyle hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eldeki davada alınan bilirkişi raporlarında kesinleşmiş mahkeme kararına ilişkin dosyadaki tespitlerle ilgili nazara alınabilecek tüm hususların dikkate alındığı, hüküm tesisine elverişli ve tarafların itirazına uğramayan bilirkişi raporuna göre karar verilen dosyada yeni bir inceleme yapılmasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmesi yerinde ve isabetli değildir.

20. Hâl böyle olunca; bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.

21. Her ne kadar Özel Daire bozma kararının "Bu durumda..." şeklinde başlayan altıncı paragrafında; "...dava dosyasının daha önceden açıldığı bilinen ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki dava dosyasıyla birleştirilmesi gerektiği gözden kaçırılarak ve sonucu beklenmeksizin..." ifadesi kullanılmış ise de; birleştirmeye yönelik bu kısım maddi hata niteliğinde görülmüştür.

22. Diğer taraftan dava tarihi 04.02.2013 olmasına rağmen, direnmeye esas gerekçeli karar başlığında 14.02.2013 olarak hatalı gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup, esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

23. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,

Aynı Kanun’un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2022571-e-2023604-k-sayili-karari