ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/518 E., 2023/823 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/518 E., 2023/823 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.09.2023 tarihli, 2022/518 E., 2023/823 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2022/518 E., 2023/823 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2019/502 E., 2020/159 K.

KARAR : Davanın kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 17.12.2018 tarihli ve

2016/3912 Esas, 2018/5895 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı idare arasında 11.09.2009 tarihinde Abone İşleri Avrupa Birinci Bölge Daire Başkanlığı mesuliyet sahasındaki yaklaşık 1.320.000 abonenin el bilgisayarı ile sayaç endeks tespiti ve fatura dağıtımı, su kapama-açma, sayaç değiştirme, binalara barkod etiketi takma işlerine ilişkin hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu işe 11.09.2009 tarihinde başlandığını ve işin süre uzatımı ile birlikte 10.03.2010 tarihinde sona erdiğini, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin 16.1.1.9 uncu maddesine istinaden 09.03.2010 tarihinde tespiti yapılan yedi No.lu hakedişten haksız olarak 134.344,80 TL ceza kesintisi yapıldığını, daha önce yedi No.lu hakedişten kesilen bu cezanın 50.000,00 TL’sinin tahsili için İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/5 Esas sırasında (bozmadan sonra 2014/210 Esas) kayıtlı olarak görülen davanın usulden reddedilip kesinleşmesi üzerine eldeki davanın açıldığını, idarenin haksız olarak ceza kesmesinin nedeninin müvekkiline yeterli hızda okuma kodu verilmemesi sebebiyle aynı kodla birden fazla okuma elemanının okuma yapması olduğunu, idareden istenilen okuyucu kodlarının süresinde verilmediğini, cezaya esas olan uygulamanın davalının eyleminden kaynaklandığını, aynı kodla okuma yapan birden fazla elemanın durumunun okumaların online İSKİ Bilgi İşlem Daire Başkanlığına ait veri tabanlarına ayrı okuma el bilgisayarları, ayrı data hat numaraları ve ayrı çalışma bölgeleri olması nedeniyle kolayca ortaya çıkabileceğini, diğer taraftan davalı idare tarafından sözleşmenin 16.1.1.9 uncu maddesinde belirtilen esasların da yanlış değerlendirildiğini, sözleşmenin eki teknik şartnamenin 3.7 nci maddesine göre okumaların aylık toplam üzerinde değerlendirilmesi hâlinde 11.09.2009 tarihli bir numaralı hakedişten itibaren en son hazırlanan yedi No.lu hakedişe kadar yapılan okuma ortalamalarının beş yüz üzerinde olmadığının görüldüğünü, ayrıca söz konusu tarihlerde yapılan hakedişlerde işlerin kabulleri, hizmet işleri kabul teklif belgesi ve hizmet işleri kabul tutanağı hazırlanarak hakediş yapıldığını ve herhangi bir cezai müeyyide uygulanmadığını, davalının ilgili hakediş dönemlerinde ceza uygulamayarak yedi No.lu hakedişte geçmişe yönelik cezai şart uygulamasının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 179/2 nci maddesine (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 158/2 nci maddesi), hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/210 Esas sayılı dosyasında bulunan ve müvekkili şirket tarafından davalı kuruma verilen 13.12.2010 tarihli yazı ile müvekkilinin yedi No.lu hakedişte yapılan cezai şart kesintisine itiraz ederek davalıyı 21.12.2010 tarihinde temerrüde düşürdüğünü, düzenlenen cezanın fahiş olduğunu ve tenkis edilmesi gerektiğini ileri sürerek müvekkilinin kusuru olmaksızın yedi No.lu hakedişten kesilen 134.344,80 TL alacağın ödeme tarihi olan 21.12.2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davadaki talebin zamanaşımına uğradığını, sözleşme konusu Abone İşleri Avrupa Birinci Bölge Daire Başkanlığı bünyesinde abonelerin sayaç endekslerinin tespiti ve fatura dağıtımı işlerinin davacı tarafından 09.11.2009 ile 09.03.2010 tarihleri arasında tamamlandığını, sözleşmenin 16.1.1.9 uncu maddesine göre hesaplama yapılarak yedi No.lu hakedişten kesilen 134.344,80 TL tutarındaki cezanın doğru tespit edildiğini, idarenin işlemlerinin yürürlükteki mevzuata, sözleşme hükümlerine ve hukuka uygun olduğunu, davacının ticari faiz talebinin yasal dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin Kararı

6. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.02.2016 tarihli ve 2015/29 Esas, 2016/107 Karar sayılı kararı ile; davanın konusu hizmet sözleşmesinden kaynaklandığından ve alacak on yıllık zamanaşımına tabi olduğundan zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, sözleşmenin 16.1.1.9 uncu maddesi ile teknik şartnamenin 3.7 nci maddesi birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme uyarınca aylık toplam okuma adedinin günlük ortalamasının beş yüz adedi geçmesi durumunda cezai şartın uygulanacağı, bu kapsamda davalının cezai şart miktarını sözleşme ve ekine uygun olarak düzenlediği, ancak okuma kodlarının idare tarafından geç verilmesinin sözleşmeye etkisi ile sözleşme süresince okumanın bilgisayarla yapılması ve idare tarafından bu durumun anında tespit edilebilmesi nedeniyle sözleşmenin anılan maddesinin eylemli olarak değiştirilip değiştirilmediği, ifanın kabulü sırasında cezai şartın saklı tutulmayarak ifanın çekincesiz kabulünün cezaya etkisi, idarenin sayaç okuyan kişi sayısı ile verdiği sayaç okuma kodu sayısını bilmesine rağmen bu durumun sözleşme süresince düzenlenen ara hakedişlerde dikkate alınmayıp son hakedişte dikkate alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı ile son hakedişin hizmet işleri genel şartnamesinin 43 üncü maddesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, cezaya konu okumaların büyük çoğunluğunun 31.10.2009 tarihinden önce yapıldığı, bu sırada davacının 15.10.2009 tarihinde istediği okuyucu kodlarının idarece 30.10.2009 tarihinde verildiği, davacının edimini yerine getirdiği, sözleşme ile okunması gereken sayaçların okunarak faturalandırma işleminin yapıldığının ve hizmetin verildiğinin sabit olduğu, idare tarafından ifanın eksik veya ayıplı yapıldığının savunulmadığı, hizmet sözleşmesindeki edimlerin ifasının zamana yayılı olduğu gözetildiğinde davalı idare tarafından sayaç okumalarına ilişkin yeterli kodların geç verilmesi, aynı kodlarla okuma yapıldığının bilinmesine rağmen hakedişlerin düzenlenerek ödenmesi karşısında sözleşmenin cezaya ilişkin maddesinin taraflarca eylemli olarak değiştirildiğinin kabulünün zorunlu olduğu, bunun yanı sıra sözleşmenin ifa biçiminin davalı tarafından benimsenerek düzenlenen hakedişlerin ödenmesinin, ödeme anında ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu anlaşılan ceza isteminin saklı tutulmamasına rağmen son hakedişte kesinti yapılmasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2 ve 3 üncü maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralına da aykırı olduğu, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43 üncü maddesindeki düzenlemenin cezai şarta ilişkin olmayıp hakedişe konu bir işin eksik veya ayıplı ifa edildiğinin sonradan anlaşılması nedeniyle eksik veya ayıplı kalan kısma yönelik miktarın sonraki hakedişten mahsubuna veya düzenlenmiş bir hakedişten çıkarılmasına yönelik olduğu, bu durumda taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin ifası sırasında davacıya gerekli sayıda okuyucu kodunun istenilmesine rağmen süresinde verilmemesi, davalı idarece verilen okuyucu kodları ile sayaçların okunması hâlinde sözleşmenin süresinde ifasının mümkün olmaması karşısında davacının sözleşmedeki edimini davalının kusuruyla yerine getiremeyecek olması nedeniyle sözleşmenin cezaya ilişkin maddesinin taraflarca eylemli olarak değiştirildiğinin kabulü gerektiü sırasında saklı tutulmayarak ifanın çekincesiz kabul edildiği, davalının hizmetin tam olarak ifasından sonra, önceki hakedişlerde sözleşmeye aykırı eylemlerin bulunduğunu belirterek son hakedişten cezai şart kesintisi yapmasının iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 134.344,80 TL alacağın ödeme tarihi olan 21.12.2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 17.12.2018 tarihli ve 2016/3912 Esas, 2018/5895 Karar sayılı kararı ile;

“…Dava, davalı yanca davacının hak edişinden yapılan kesintinin tahsili istemine ilişkindir.

Taraflar arasında imzalanan 11.09.2009 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43. maddesinde “Kontrol teşkilatı, herhangi bir ara hak edişte, daha önce kendisi tarafından çıkarılmış eski bir hak edişe yönelik değişiklikler veya düzeltmeler yapabilir ve herhangi bir işi yetersiz görürse, bu işin değerini bir ara hakedişten düşürmeye veya tamamen çıkarmaya yetkilidir” hükmü yer almaktadır. Bu durumda, 7 numaralı hak edişte kesilen 134.344,80 TL ceza tutarının sözleşme ve şartname maddelerine de uygun olarak hesaplandığı anlaşıldığına göre mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.02.2020 tarihli ve 2019/502 Esas, 2020/159 Karar sayılı kararı ile; davacıya uygulanan ceza koşulunun davacının gerçekleştirdiği sayaç okuma faaliyetinde fazla okuma yapmasından kaynaklandığı, ancak bu fazla okuma faaliyetinin davacının ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerinin ödeneceği dönemde gerçekleştiği, ceza koşulunun uygulandığı yedinci hakediş döneminde ise ceza koşulu uygulanmasını gerektiren herhangi bir fazla okuma faaliyetine rastlanmadığı, sözleşmenin 11.09.2009 ile 10.03.2010 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yapıldığı, fazla okumanın yapıldığı ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerin ödeneceği dönemde davalı İSKİ’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 18/III üncü maddesine uygun olarak davacıya ceza koşulunun ödenmesi ya da ceza koşuluna karşın hakedişinden kesinti yapılacağına ilişkin herhangi bir bildirim yazısı göndermediği, bu durumun da sözleşmedeki ceza koşulunun uygulanmayacağı konusunda davacı şirkette ... duygusu oluşturduğu, bu durumda davalı İSKİ'nin geçmişe dönük olarak ceza koşulu uygulamasının 4721 sayılı TMK’nın 2 ve 3 üncü maddesinde düzenlenen iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, davalı İSKİ’nin ancak yedinci hakediş döneminde fazla okuma varsa buna ilişkin ceza koşulu talep edebileceği, yedinci hakediş döneminde de fazla okumanın tespit edilmediği, bu nedenle geçmişe dönük ceza koşulu uygulanarak davacının hakedişlerinden kesintiye gidilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı, Özel Daire ile mahkeme arasında oluşan 11.09.2009 tarihli sözleşmenin eki niteliğindeki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 43 üncü maddesinin yorumundan kaynaklanan hukuki uyuşmazlığın ise hem 4721 sayılı TMK’nın 2 ve 3 üncü maddesinde düzenlenen iyiniyet ve dürüstlük ilkelerine hem de genel işlem koşullarına göre çözüme kavuşturulması gerektiği, davalı İSKİ’nin davaya konu hizmet işleri ile ilgili olarak çok sayıda ihale açıp hizmet aldığı, dolayısıyla davalının davacı ile imzaladığı sözleşmenin benzerlerini başka hizmet alım ihalelerinde de yaptığı, bu durumda davalı İSKİ’nin davacı ile imzaladığı sözleşmenin eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinde yer alan hükümlerin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20 nci maddesine göre genel işlem koşulu niteliğinde olduğu, davalının başka hizmet alımları için yaptığı sözleşme metinlerinin birbiriyle tamamen aynı olmamasının ve sözleşmeler arasında küçük farklılıklar bulunmasının, davacının sözleşmenin bütün maddelerini davalı ile müzakere ederek imzalamış olmasının sözleşmenin eki HİGŞ'nin 43 üncü maddesindeki hükmün TBK’nın 20/II nci maddesi uyarınca genel işlem koşulu olmasına herhangi bir etkisinin bulunmadığı, 6098 sayılı TBK’nın 21 inci maddesine göre sözleşmenin eki HİGŞ'nin 43 üncü maddesinin sonuçları hakkında davacı tarafın bilgilendirilmemiş olması ve TBK’nın 22 nci maddesine göre de sözleşmenin yorumlanmasında birden çok anlama gelebilecek durumun ortaya çıkmış olması birlikte değerlendirildiğinde, HİGŞ'nin 43 üncü maddesinin davacı aleyhine yorumlanmasının hukuken mümkün olmadığı, HİGŞ'nin 43 üncü maddesinin mevcut hâliyle davalı İSKİ’ye hiçbir haklı sebep göstermeksizin “herhangi bir işi yetersiz görmek” gibi soyut bir gerekçeyle davacının hakedişlerinde değişiklik yapma hakkı vermesinin TMK’nın 2 ve 3 üncü maddesindeki iyiniyet ve dürüstlük kurallarıyla da bağdaşmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan 11.09.2009 tarihli sözleşme kapsamında davacının gerçekleştirdiği sayaç okuma faaliyetinde fazla okuma yaptığı ileri sürülerek davalı tarafından davacıya uygulanan ceza koşulunun ikinci, üçüncü ve beşinci hakedişlerde uygulanmadığı hâlde yedinci hakedişte uygulanmasının 4721 sayılı TMK'nın 2 ve 3 üncü maddesinde düzenlenen iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşıp bağdaşmadığı, başka bir anlatımla davalının geçmişe yönelik ceza koşulu uygulayarak davacının hakedişlerinden kesinti yapmasının hukuka uygun olup olmadığı, sözleşmenin eki HİGŞ'nin 43 üncü maddesinde yer alan düzenlemenin TBK'nın 20 nci maddesine göre genel işlem koşulu olarak kabul edilip edilmeyeceği, davalı iş sahibinin HİGŞ'nin 43 üncü maddesine dayanarak yedi numaralı hakedişte kestiği ceza tutarının sözleşme ve şartname maddelerine uygun olarak hesaplanıp hesaplanmadığı ve HİGŞ'nin 43 üncü maddesinin mevcut hâliyle davalıya davacının hakedişlerinde değişiklik yapma hakkı vermesinin TMK’nın 2 ve 3 üncü maddesindeki iyiniyet ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşıp bağdaşmayacağı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece davanın reddine mi yoksa kabulüne mi karar verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, iki ayrı nedenden dolayı mahkemece direnme olarak adlandırılan kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Daire tarafından mı yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

13. Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkemece bozma kararından esinlenilerek yeni herhangi bir delil toplanmadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmeli; kararın gerekçesi, önceki karara göre genişletilebilirse de değiştirilmemelidir.

14. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek ya da daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek bir karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

15. Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.

16. Mahkemece direnme kararı verildikten sonra ilk karardan farklı bir karar verilmesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de, verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması, direnmeye ilişkin hüküm fıkrasında, bozma kararına hangi yönden uyulmadığının tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması gerekir.

17. Somut olayda; ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; taraflar arasında imzalanan 11.09.2009 tarihli sözleşmenin eki HİGŞ'nin 43 üncü maddesine göre dava konusu yedi No.lu hakedişte kesilen 134.344,80 TL ceza tutarının sözleşme ve şartname maddelerine uygun olarak hesaplandığı belirtilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

18. Özel Dairenin bozma kararından sonra mahkemece 24.12.2019 tarihli birinci celsede; HİGŞ'nin dosyada bulunmadığı belirtilerek her iki taraftan istenilmesine karar verilmiş, davalı tarafından HİGŞ'nin dosyaya sunulmasından sonra direnme kararı verilmiştir.

19. Direnme kararını temyiz eden davalı vekili temyiz dilekçesinde, mahkemenin bozma kararından sonra HİGŞ'ni istemesinin bozma kararına uyularak işlem yapıldığı anlamına geldiğini, bu durumda verilen direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olduğunu ileri sürmüş ise de; Hizmet İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin eki ve delil sözleşmesi niteliğinde olup, mahkemece resen de temin edilebileceği, kaldı ki bozma kararı öncesinde de Özel Dairece incelenip kararın bozulduğu, bu nedenle mahkemece yeniden istenmesinin sonuca bir etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla yeni bir delil olarak değerlendirilemeyeceği ve yeni hüküm oluşmayacağı sonucuna oy birliği ile karar verilmiştir.

20. Ancak Özel Dairenin bozma kararından sonra mahkemece önceki karar gerekçesinin yanında davaya konu hizmet işleri ile ilgili olarak çok sayıda ihale açıp hizmet alan davalının davacı ile imzaladığı sözleşmenin benzerlerini başka hizmet alım ihalelerinde de yaptığı, bu durumda davalı İSKİ’nin davacı ile imzaladığı sözleşmenin eki HİGŞ'nde yer alan hükümlerin TBK'nın 20 nci maddesine göre genel işlem koşulu niteliğinde olduğu, davalının başka hizmet alımları için yaptığı sözleşme metinlerinin birbiriyle tamamen aynı olmamasının ve sözleşmeler arasında küçük farklılıklar bulunmasının, davacının sözleşmenin bütün maddelerini davalı ile müzakere ederek imzalamış olmasının sözleşmenin eki HİGŞ'nin 43 üncü maddesindeki hükmün TBK’nın 20/II nci maddesi uyarınca genel işlem koşulu olmasına herhangi bir etkisinin bulunmadığı, TBK’nın 21 inci maddesine göre sözleşmenin eki HİGŞ'nin 43 üncü maddesinin sonuçları hakkında davacı tarafın bilgilendirilmemiş olması ve TBK’nın 22 nci maddesine göre de sözleşmenin yorumlanmasında birden çok anlama gelebilecek durumun ortaya çıkmış olması birlikte değerlendirildiğinde HİGŞ'nin 43 üncü maddesinin davacı aleyhine yorumlanmasının hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

21. Görüldüğü üzere mahkemece ilk kararda bahsedilmeyen yeni hususlara yer verildiği, bozmadan sonra kararın gerekçesi değiştirilerek yeni ve farklı bir gerekçeyle karar verildiği anlaşılmaktadır.

22. Şu hâlde “direnme” olarak adlandırılan kararın, bu nedenden dolayı usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni ve farklı bir gerekçe ile oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

23. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olup; yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın bozma kararını veren Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2022518-e-2023823-k-sayili-karari