Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/516 E., 2023/633 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14.06.2023 tarihli, 2022/516 E., 2023/633 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/516 E., 2023/633 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/176 E., 2021/457 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulü ile birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak asıl davanın kısmen kabulü ile birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin bozmaya uyarak verdiği karar davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğüne (TTK Genel Müdürlüğü) ait işyerinde davalı ... İnş. ve Tic. A.Ş. (Star A.Ş.) işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin toplu işçi çıkarma nedeni ile feshedildiğini, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; davalılar TTK Genel Müdürlüğü ile Star A.Ş. arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu belirterek ücret farkı ve ilave tediye alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; davalılar TTK Genel Müdürlüğü ile Star A.Ş. arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu, asıl davada alınan bilirkişi raporunda alacaklarının hesaplandığını belirterek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili asıl davada cevap dilekçesinde; davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, yapılan ihale ile sözleşme konusu işin anahtar teslimi davalı şirkete verildiğini, müvekkilinin asıl işveren olmadığından sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirket ile yapılan sözleşmeye göre de yüklenici işçileri ile ilgili mali ve hukuki sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında birleşen davaya ilişkin olarak birleşen davayı kabul etmediklerini belirtmiştir.
2. Davalı ... A.Ş. asıl davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında birleşen davaya ilişkin olarak birleşen davayı kabul etmediklerini belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN BİRİNCİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2017 tarihli ve 2014/920 Esas, 2017/479
Karar sayılı kararı ile davalı ... ile davalı ... A.Ş. arasında hizmet alım sözleşmesi imzalanarak asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulduğu, davacı vekilinin muvazaa iddiasında bulunduğu, dosya kapsamında bulunan belgelerden de sözleşmede tarif edilen hizmet alımına konu işin hazırlık denilen ve kömür üretim aşamasının bir parçası niteliğindeki davalı ... Müdürlüğünün asıl işi olduğu, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı, davalı ... A.Ş'nin gerekli ve yeterli uzmanlığa ve teknolojik alt yapıya sahip olmadığı, araç ve gereçlerin bir kısmını davalı ... Müdürlüğünden kiraladığı ve bu hâli ile üretimin bir parçası olan işin üstlenildiği, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2015/39401 Esas, 2015/23937 Karar sayılı kararı ile pek çok içtihadı doğrultusunda davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna karar verildiği, bu nedenle davacının baştan beri davalı ... işçisi olduğunun kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 31.10.2018 tarihli ve 2018/135 Esas, 2018/2343 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 03.12.2019 tarihli ve 2019/211 Esas, 2019/22215 Karar sayılı kararı ile davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; "2-Taraflar arasında davalı ... ile davalı ... İnşaat ve Ticaret A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve buna bağlı olarak davacının bir kısım ücret alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı konusu itilaflıdır.
5538 sayılı Yasa ile İş Kanunu'nun 2. maddesine bazı fıkralar eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan ortaklıklara dair ayrık durumlar düzenlenmiştir. Ancak, maddenin diğer hükümleri değişikliğe tabi tutulmadığından, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin unsurları ve muvazaa ögeleri değişmemiştir. Yasal olarak verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması veya muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde, işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 7. fıkrasında açık biçimde ifade edilmiştir. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunamaz. Muvazaaya dayanan bir ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi olmakla kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, İş Kanunu'nun 5. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine koşulların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması, Anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur. Dairemizin yerleşik kararları da bu doğrultudadır.
İş Kanunu'nun 3. maddesinin 2.fıkrası, 15.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5763 sayılı Yasanın 1. maddesiyle değiştirilmiş ve alt işverenin işyerini bildirim yükümü getirilmiştir. Alt işveren bu bildirimi asıl işverenle aralarında düzenlenmiş olan yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte yapmak durumundadır. Alt işverenlik sözleşmesi ilgili bölge müdürlüğü ile gerektiğinde iş müfettişleri tarafından incelenecek ve kurumca re’sen muvazaa araştırması yapılabilecektir.
Muvazaanın tespiti halinde bu yönde hazırlanan müfettiş raporu ilgililere bildirilir ve ilgililer altı iş günü içinde yetkili iş mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir. İş Müfettişliği tarafından hazırlanan muvazaalı alt işverenlik ilişkisinin tespit edildiği rapora ilgililerin süresi içinde itiraz etmemesi ya da mahkemece muvazaalı işlemin varlığına dair hüküm kurulması halinde, alt işverenliğe dair tescil işlemi iptal edilir. Bu halde alt işveren işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisi ve muvazaa konuları, 5763 sayılı Yasayla iş kanununda yapılan değişiklikler ve buna bağlı olarak çıkarılan Alt İşveren Yönetmeliğinin ardından farklı bir anlam kazanmıştır. Yönetmelikte “yazılı alt işverenlik sözleşmesi”nden söz edilmiş ve çeşitli tanımlara yer verilmiştir.
Somut olayda davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının ancak yapılacak inceleme ile anlaşılabileceği açık olduğu halde Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin konuya ilişkin emsal kararlarının bulunduğu, kararlarda davalılar arasında muvazaa olgusunun kabul edildiği gerekçesi ile, muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisin bulunduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin eksik inceleme ile davalı şirketler arasında muvazaanın bulunduğunun kabulü isabetli değildir. Mahkemece davalılar arasındaki sözleşme ve şartnameler ile gerekirse tanıklar da yeniden dinlenmek suretiyle davacının tam olarak ne iş yaptığı, davacının çalıştığı sahada davalı ...'nün davacı ile aynı işi yapan işçisi bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davalılar arasındaki sözleşme konusu işin yapılan asli iş olup olmadığı, asli işlerden ise, teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı,yardımcı iş ise davacının hizmet alım sözleşmesine uygun olarak çalıştırılıp çalıştırılmadığı, yaptırılan iş yönünden davacıya emir ve talimatların kim/kimler tarafından verildiği, araç gereçlerin nasıl temin edildiği, asıl işverenin gözetim ve denetim yükümlülüğünü aşacak boyutta ve özellikle yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldıracak, onu bordro ya da kayden işveren durumuna sokacak hususların olup olmadığı üzerinde durularak, bu hususlar açıklığa kavuşturulmalı ve özellikle de yüklenici şirket olan Star İnşaat ve Ticaret A.Ş nin, işyerinde davalı ...'nden ayrı ve bağımsız olarak kendine özgü organizasyon yapısı oluşturup oluşturmadığı hususları şüpheye yer vermeyecek şeklide açıkça usulü dairesince tespit edilmelidir. Belirtilen bu hususlarda herhangi bir araştırma yapılmadan, emsal kararlar bulunduğu gerekçesi ile eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2020 tarihli ve 2020/2 Esas, 2020/176 Karar sayılı kararı ile davalılar tarafından dosyaya sunulan ihale evrakları ile hizmet alım sözleşmelerinin incelenmesinde ihale edilen işin TTK Genel Müdürlüğü Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi Kat Galerilerinin Islahı ve Sürülmesi işi olup işin niteliği ve türü ile miktarı kısmında da 1. sınıf gazlı kömür ocaklarında 3300 metre eski açma, tamir, tarama, tabanyolu, nefeslik sürülmesi ve galeri betonlaması işi olduğunun düzenlendiği, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 01.12.2015 tarihli ve 2015/39401 Esas, 23937 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere hizmet alımına konu işin büyük hazırlık denilen ve kömür üretim aşamasının bir parçası niteliğinde bulunup asıl iş olduğu, yüklenici davalı şirket Star A.Ş'nin gerekli ve yeterli uzmanlığa, teknolojik alt yapıya sahip olmadığı, araç ve gereçlerin bir kısmını davalı ... Müdürlüğünden kiraladığı ve bu hali ile üretimin bir parçası olan işin üstlenildiği, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu belirtilerek asıl davanın kısmen kabulü ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış olup işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir.
Dairemizin önceki bozma ilamında Mahkemece davalılar arasında imzalanan davacının çalışma dönemini kapsayan sözleşme ve şartnameler dosyaya celp edilerek söz konusu ihale dönemleri için muvazaanın varlığı bakımından kesinleşmiş bir yargı kararının bulunup bulunmadığı irdelenmesi gerektiği, davacının çalıştığı döneme ilişkin yapılan ihale sözleşmeleri hakkında kesinleşmiş bir yargı kararının bulunmaması halinde, döneme ilişkin ihalenin kapsamı tespit edilerek ve her ihale dönemini kendi arasında değerlendirmek sureti ile;yapılan işin asıl iş kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirip gerektirmediği, aynı işte asıl işveren işçileri ile diğer davalı ... İnş. ve Tic. A.Ş. işçilerinin birlikte çalışıp çalışmadığı belirlenerek ve gerektiği taktirde bu hususun tespiti için uzman bilirkişilerden rapor aldırılmak sureti ile asıl işveren - alt işveren ilişkisinin usulüne uygun olarak kurulup kurulmadığı tespit edildikten sonra sonuca gidilmesi gerektiği yönünde bozma kararı verilmiştir.
Bozma ilamı sonrasında Mahkemece, davalılar tarafından dosyaya sunulan ihale evrakları ile hizmet alım sözleşmelerinin incelenmesinde, ihale edilen işin TTK Genel Müdürlüğü Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi Kat Galerilerinin ıslahı ve sürülmesi işi olup, işin niteliği ve türü ile miktarı kısmında da 1. sınıf gazlı kömür ocaklarında 3300 metre eski açma, tamir, tarama, tabanyolu, nefeslik sürülmesi ve galeri betonlaması işi olduğu, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 01/12/2015 tarih ve 2015/39401 E.-23937 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere, hizmet alımına konu işin, büyük hazırlık denilen ve kömür üretim aşamasının bir parçası niteliğinde bulunup asıl iş olduğu, yüklenici davalı şirket Star A.Ş'nin, gerekli ve yeterli uzmanlığa ve teknolojik alt yapıya sahip olmadığı, araç ve gereçlerin bir kısmını davalı ... Müdürlüğün'den kiraladığı ve bu hali ile üretimin bir parçası olan işin üstlenildiği, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacının başından itibaren davalı Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü’nün işçisi sayılması gerektiği ve iş aktinin haksız fesih edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki bir işin büyüklüğü tek başına o işin asıl iş kapsamında bir iş olduğunu kabule yeterli olmadığı gibi, araç ve gereçlerin bir kısmının davalı ... Müdürlüğünden kiralanmış olması da davalı şirketin gerekli ve yeterli uzmanlığa ve teknolojik alt yapıya sahip olmadığını göstermeyecektir. Ayrıca galeri sürme işi asıl iş kabul edilse dahi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi halinde alt işverene verilebilecektir. Asıl işverenin aynı teknolojiye sahip olması işletme gerekleri nedeni ile işin üçüncü kişilere gördürülmesine engel değildir.
Hal böyle olunca; dosya kapsamı ve tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde davalı idarenin asıl işi kapsamındaki işin teknolojik uzmanlık gerektirdiği ve ihale alan şirketin bu işi yapabilecek ekonomik bağımsızlığa ve teknolojik kapasiteye sahip olduğu, asıl işverenin araç ve gereçlerini bedelsiz kullanmadığı, aynı işte asıl işverenin işçisinin çalıştığına yönelik dosya kapsamında bilgi bulunmamasına rağmen asıl işverenin işçilerinin de aynı işte çalıştığının mahkemece kabulünün yerinde olmadığı, tanık beyanlarında asıl işverenin aynı işlerde personel çalıştırılmadığının, kontrol ve denetim görevi dışında çalışan işçisi bulunmadığının anlaşıldığı, emir ve talimatın şirket yetkilileri tarafından verildiğinin açık olduğu, davalı şirketin asıl işverenden ayrı oluşturduğu iş organizasyonu kapsamında işin yürütüldüğü, asıl işverenin denetim dışında söz konusu işe müdahalesinin bulunmadığı anlaşılmakla, taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı kanunen geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu kabul edilerek, talep konusu alacaklar hakkında bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğuna dair karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.
D. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar arasında akdedilen sözleşmenin TTK Genel Müdürlüğü Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi -630 Katı 2. Kısım Galerileri ve 560 Kılıçlar Galerisi Sürülmesi işi olup ihale konusu işlerin Üzülmez İşletme Müdürlüğünde Star A.Ş'ye, Karadon İşletme Müdürlüğünde ise Yapı-Tek ve China Coal şirketlerine verildiği, bu işlerin farklı İşletme Müdürlüklerindeki davalı ... Müdürlüğüne ait aynı işler olup sözleşme konularının aynı olduğu, Zonguldak 2. İş Mahkemesinin 2013/430 Esas sayılı dosyasında Kozlu İşletme Müdürlüğündeki davalı ... A.Ş'ye ait işyerinde uzman bilirkişi heyetiyle keşif yapıldığı ve rapor düzenlendiği, davalı ... Müdürlüğünün şirketlerle olan sözleşmeleri sona ermiş olduğundan aradaki ilişkinin hukuki niteliğinin tespiti açısından mahallinde uzman bilirkişilerle keşif yapılarak rapor alınmasının mümkün olmadığı ancak ihale konusu işler aynı olup sadece İşletme Müdürlükleri farklı olduğundan bu raporun dava konusu ilişki açısından da hükme esas alınarak aradaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesine aykırı olduğunun tespit edildiği, alınan rapora göre Yargıtay 7. Hukuk Dairesince feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talepli davalarda davacıların asıl işveren TTK Genel Müdürlüğü işçisi olduklarına ve TTK Genel Müdürlüğündeki işlerine iadesine karar verildiği (Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2015/39401 Esas, 2015/23937 Karar sayılı kararı), davacı ile aynı dönemde Kozlu ve Üzülmez İşletme Müdürlüklerindeki ihaleyi almış olan davalı ... A.Ş'de çalışmış olan işçiler tarafından açılmış davalarda davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabulüne dair Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay kararlarının dosya içerisine alındığı, benzer nitelikteki işle ilgili olarak Üzülmez İşletme Müdürlüğü tarafından emsal dosyada mahkemeye gönderilen müzekkere cevabında ihale konusu işte davalı ... Müdürlüğünün işçilerinin çalıştığı, kullanılan malzemelerin TTK Genel Müdürlüğü tarafından temin edildiği, işin davalı şirket tarafından yapıldığının kabul edildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 23-24.06.2010 tarihli inceleme raporu ile de Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü ile Yapı-Tek İnş. San. ve Tic. A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespit edildiği, Zonguldak 2. İş Mahkemesinin 2014/881 Esas, 2018/392 Karar sayılı dava dosyasında Recep Budak isimli işçinin açtığı davanın kabul edildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2018/2872 Esas, 2019/692 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.02.2021 tarihli ve 2020/4649 Esas, 2021/4157 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, aynı şekilde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.01.2021 tarihli ve 2020/4321 Esas, 2021/1372 Karar sayılı kararında da davalı ... ile davalı ... A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabul edildiği, davalı ... A.Ş'ye verilen işin asıl işin bir bölümü oldu?üdürlüğünün işçisi sayılması gerektiği, birbiriyle çelişen kararların verilmesinin hukuki güvenlik ilkesini ve aynı zamanda kişilerin yargıya duydukları güveni zedeleyeceği, ayrıca adil yargılanma hakkı kapsamında yargı kararları yönünden birlik, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerinin dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili, davalı ... A.Ş. ile müvekkili arasında Kamu İhale Kanunu uyarınca yapılan yapım işi ihalesi sonucu sözleşme imzalandığını, sözleşme içeriğine göre işin tamamının ihale usulüyle anahtar teslimi davalı ... A.Ş’ye verildiğini, bu durumda iş sahibinin asıl işveren olarak sorumluluğunun bulunmadığını, verilen işin muvazaalı olmadığını, müvekkili kamu kuruluşu olduğundan İş Kanunu’nun 2 nci maddesinden kaynaklı sorumluluğunun da bulunmadığını, İş Kanunu’nun 36 ncı maddesine göre kamu kurum ve kuruluşlarının ücret dışındaki işçilik alacaklarından sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davalılar Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü ile Star İnşaat ve Ticaret A.Ş. arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı mı olduğu yoksa kanunen geçerli asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mi kurulduğu noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi.
2. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 3, 4, 11 ve 12 nci maddeleri.
3. Türkiye Taşkömürü Kurumu Ana Statüsü
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavramları ve mevzuat hükümlerini incelemekte yarar bulunmaktadır.
2. Asıl işveren-alt işveren ilişkisi 4857 sayılı Kanun'un “Tanımlar” başlıklı 2 nci maddesinde düzenlenmiştir.
3. Anılan madde uyarınca "...Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir".
4. Bu hükme göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir. Kanuna uygun biçimde asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmuş ise asıl işveren, alt işveren işçilerinin Kanundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu bir toplu iş sözleşmesi bulunması hâlinde bundan doğan yükümlülüklerden işçilere karşı alt işveren ile birlikte sorumlu olacaktır.
5. İş Kanunu uyarınca çıkarılan Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 4 üncü maddesi uyarınca asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için; asıl işverenin işyerinde mal veya hizmet üretimi işlerinde çalışan kendi işçileri de bulunmalı, alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise verilen iş, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır. Öte yandan alt işveren, üstlendiği iş için görevlendirdiği işçilerini sadece o işyerinde aldığı işte çalıştırmalıdır. Ayrıca alt işveren, daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kimse olmamalıdır. Ne var ki daha önce o işyerinde çalıştırılan işçinin bilahare tüzel kişi şirketin ya da adi ortaklığın hissedarı olması, alt işveren ilişkisi kurmasına engel teşkil etmez.
6. Görüldüğü üzere 4857 sayılı Kanun'un alt işveren ilişkisini düzenleyen maddelerinde asıl işveren-alt işveren ilişkisinin tanımı yapılmış, bazı yasak ve sınırlamalar getirilmiş, bu yasak ve sınırlamalar ile genel olarak muvazaa hâllerinde bu işçilerin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılacağı hükme bağlanmıştır.
7. Öte yandan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 18 inci maddesi ile aynı doğrultuda düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesi uyarınca, bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır ve borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.
8. Türk Hukuk Lûgatında muvazaanın ''Anlaşmalı saptırma, gerçek dışı durumlara gerçekmiş niteliğini kazandırma işlemi; hukuksal bir işlem konusunda gerçek duruma aykırılıkta birleşilerek yapılan ortak açıklama (beyan) ya da ortaya konulan belge; danışıklı işlem'' (Türk Hukuk Lûgatı Türkçe-Türkçe, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 819) şeklinde yapılan tanımından hareketle muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları olarak ifade edilebilir.
9. Bir diğer deyişle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görünüşünü yaratmayı istemişlerse muvazaadan söz edilir.
10. Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki (zahiri) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada, görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır.
11. Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemez. Kaldı ki böyle bir hak talebi herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağını belirten 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesine de aykırıdır.
12. İş hukuku uygulamasında alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olarak kurulması hâlinde müeyyidesi 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde ''...Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.'' şeklinde hükme bağlanmıştır.
13. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin konuya ilişkin 3 üncü maddesinin (g) bendinde ise muvazaa;
“1)İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini,
2)Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini,
3)Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini,
4)Kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri, ihtiva eden sözleşme...” olarak belirtilmektedir.
14. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 11 inci maddesine göre ise,
“(1) İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren iş, mal veya hizmet üretiminin zorunlu unsurlarından olan, işin niteliği gereği işletmenin kendi uzmanlığı dışında ayrı bir uzmanlık gerektiren iştir.
(2) İşverenin kendi işçileri ve yönetim organizasyonu ile mal veya hizmet üretimi yapması esastır.
(3) Ancak asıl iş;
a)İşletmenin ve işin gereği,
b)Teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi,
şartlarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde bölünerek alt işverene verilebilir.
(4) Asıl işin bir bölümünde iş alan alt işveren, üstlendiği işi bölerek bir başka işverene veremez”.
15. Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin 12 nci maddesi uyarınca muvazaanın incelenmesinde özellikle;
“...a)Alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olup olmadığı,
b)Alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı,
c)Alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı,
ç)Alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı,
d)İstihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı,
e)Alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı,
f)Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı,
g)Yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığı...” hususları göz önünde bulundurulmalıdır.
16. Yukarıda belirtilen hükümlere göre, tarafların gerçek iradeleri işçi temini olduğu hâlde bunu bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi olarak göstermişlerse muvazaalı bir hukuki işlem söz konusudur.
17. Alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olup olmadığının belirlenmesinde; hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığı, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıkları, alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin yardımcı işlerinden olup olmadığı, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı, alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığı, alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığı, istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığı, alt işverene verilen işte asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığı, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığı, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerekir.
18. Gelinen noktada eldeki dava bakımından davalı ... Müdürlüğünün Ana Statüsüne değinmekte yarar vardır.
19. Davalı Türkiye Taşkömürü Kurumunun 11.12.1984 tarihli ve 18602 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ana Statüsü’nün “TTK’nın Amaç ve Faaliyet Konuları” başlıklı 4 üncü maddesinde, “Taşkömürü üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesislerini kurmak, işletmek veya işlettirmek,” hükmüne yer verilmiş, bu Ana Statü 05.03.2020 tarihli ve 31059 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Türkiye Taşkömürü Kurumu Ana Statüsü” ile yürürlükten kaldırılmıştır.
20. Ancak 05.03.2020 tarihli ve 31059 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Taşkömürü Kurumu Ana Statüsünde de Kurumun faaliyet alanı ve görevleri eski düzenlemeye paralel olacak şekilde 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, “Taşkömürü ile taşkömürü havzasındaki diğer madenlerin üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesisleri kurmak, işletmek veya işlettirmek” şeklinde düzenlenmiştir.
21. Somut olayda, davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde davalılar arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının yanı sıra muvazaaya dayanan alacaklarının da hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
22. Davalı ... ile davalı ... İnşaat ve Ticaret A.Ş. arasında imzalanan Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi -560 Katı Rekup Galerileri ve -630 Kat Hazırlığı İlk Kısım Galerilerinin Sürülmesi İşine ait 20.05.2004 tarihli hizmet alım sözleşmesinin 3 üncü maddesinde işin niteliği, “1. sınıf gazlı kömür ocağında 3350 m farklı kesit ve meyilde galeri sürülmesi işi” olarak, -630 Kat Hazırlığı II. Kısım Galerileri ve -560 Katı Kılıçlar Galerisi Sürülmesi İşine ait 14.01.2008 tarihli hizmet alım sözleşmesinin 3 üncü maddesinde de işin niteliği, “1. sınıf gazlı kömür ocaklarında 7325 metre farklı kesit tahkimat ve meyilde galeri sürülmesi işi” olarak tanımlanmıştır.
23. Galeri açma işi yer altında kömüre ulaşmak için yapılan işlem olup, dosya kapsamına göre davacının davalı ... tarafından davalı ... İnşaat ve Ticaret A.Ş’ye hizmet alım sözleşmesi ile verilen galeri açma işinde olmak üzere Kozlu Müessese Müdürlüğünde çalıştığı anlaşılmıştır.
24. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları Kozlu'da bulunan ocakta hazırlık işinin bir parçası olan galeri açma işinin ihale ile Star A.Ş'ye verildiğini ve işin Star A.Ş. işçileri tarafından yapıldığını, Star A.Ş'nin işin yapımı için davalı ... Müdürlüğünden bir kısım malzemeleri kiraladığını, Star A.Ş. işçilerinin emir ve talimatları kendi mühendislerinden aldıklarını, işyerini davalı ... görevlilerinin denetlediğini beyan etmişlerdir.
25. Öte yandan bir başka işçinin açtığı davada davalı ... tarafından mahkemeye hitaben yazılan 29.11.2019 tarihli cevabi yazı eldeki dava dosyasına da sunulmuş olup sözü edilen cevabi yazıda TTK Genel Müdürlüğünce üretimin devamlılığını teminen önemli ölçüde geri kalmış alt yapı çalışmalarının tamamlanması için Ana Statüsünün 4 üncü maddesine istinaden işin üçüncü şahıslara verildiği bildirilmiş, başka işçiler tarafından aynı istemle açılan ve eldeki dosya ile aynı gün temyiz incelemesi yapılan Hukuk Genel Kurulunun 2022/9-857 Esas sayılı dosyası içerisinde bulunan 17.06.2021 tarihli yazıda Star A.Ş'nin ihale usulü ile galeri sürme işlerini yaptığı, Star A.Ş'nin sürdüğü galerilerde TTK Genel Müdürlüğü bünyesinden herhangi bir işçinin çalışmadığı, emir ve talimat verenin Star A.Ş. olduğu, TTK Genel Müdürlüğünün Star A.Ş. çalışanlarına herhangi şekilde talimat verme, iş yaptırma yetkisi olduğuna dair sözleşme ve eklerinde bir tanımlama olmadığı, Star A.Ş'nin işi yaparken kullandığı araç ve gereçlerin bir kısmının TTK Genel Müdürlüğünden ustasız ve işçisiz olarak kiralandığı belirtilmiş, 18.06.2020 tarihli yazıda ise sözleşme döneminde Star A.Ş'nin fiili olarak iş yaptığı sahada TTK Genel Müdürlüğü işçisi bulunmadığı, TTK Genel Müdürlüğünün Star A.Ş. çalışanlarına herhangi bir şekilde talimat verme, iş yaptırma yetkisi olduğuna dair sözleşme ve eklerinde bir tanımlama bulunmadığı, Star A.Ş'nin talebi doğrultusunda kiralama yoluyla sözleşme kapsamında makine ve teçhizat temin edildiği şeklinde açıklamanın yapıldığı görülmüştür.
26. Bu durumda Türkiye Taşkömürü Kurumu Ana Statüsünde TTK Genel Müdürlüğünün faaliyet alanı ve görevlerinden birisinin taşkömürü üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli her türlü yeraltı ve yerüstü sosyal ve sınai tesislerini kurmak, işletmek veya işlettirmek olduğu hükmüne yer verildiğinden anılan düzenleme uyarınca işin ihale suretiyle üçüncü kişilere verilmesi mümkündür.
27. Mahkemece, kullanılan malzemelerin TTK Genel Müdürlüğü tarafından temin edildiği gerekçesine yer verilmiş ise de, dosyada bulunan Teknik Şartnamenin 16 ncı maddesine göre yüklenicinin işin devamı süresince idare tarafından sağlanacak malzeme ve ekipmanlar dışında idarenin elinde mevcut ve atıl durumdaki her türlü ekipmanı talebi hâlinde kiralama bedeli karşılığında kullanabileceği belirtilmiştir.
28. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; davalı ... Müdürlüğünün asıl işi kapsamındaki galeri açma işinin teknolojik uzmanlık gerektirdiği ve ihale alan Star A.Ş'nin bu işi yapabilecek ekonomik bağımsızlığa ve teknolojik kapasiteye sahip olduğu, asıl işverenin araç ve gereçlerini bedelsiz kullanmadığı, tanık beyanlarından asıl işverenin aynı işlerde personel çalıştırmadığı, kontrol ve denetim görevi dışında çalışan işçisi bulunmadığı, emir ve talimatın Star A.Ş. yetkilileri tarafından verildiğinin anlaşıldığı, davalı ... A.Ş'nin asıl işverenden ayrı oluşturduğu iş organizasyonu kapsamında işin yürütüldüğü, asıl işverenin denetim dışında söz konusu işe müdahalesinin bulunmadığı, bu nedenle davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı ve kanunen geçerli asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
29. Bu itibarla davalılar arasında kanuna uygun biçimde kurulmuş, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğundan asıl ve birleşen davalara konu edilen alacaklar hakkında bu kabule göre karar verilmelidir.
30. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
31. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
32. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.