Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/396 E., 2023/827 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20.09.2023 tarihli, 2022/396 E., 2023/827 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/396 E., 2023/827 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1538 E., 2021/2144 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 03.06.2021 tarihli ve 2020/4713
Esas, 2021/8281 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hükmün objektif değer artışı yönünden düzeltilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı taraf vekillerinin temyiz isteminde bulunmaları üzerine karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Bursa Teknoloji Sanayi Bölgesi sınırları içinde kalan Bursa ili ... ilçesi ... Mahallesi 188 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılması için kamu yararı kararı alındığını, kamulaştırma işlemlerinin ... Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığınca yapıldığını, taşınmazın kamulaştırma bedelinin davalının hissesi oranında ve ekte sunulan tescil bildirim beyannamesi uyarınca Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesinde kalan kamulaştırılacak kısım kadar miktarı yönünden tespitine ve Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın taraf ehliyetinin bulunmadığını, aksi takdirde taşınmazın dava tarihi itibariyle gerçek değerinin hesaplanmasını savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2018 tarihli ve 2016/722 Esas, 2018/570 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporunun yargısal uygulamaya göre hazırlandığı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 188 parsel sayılı taşınmazın 11.12.2017 tarihli bilirkişi raporu ve ekli krokide gösterilen 3.879.69 m2’lik kısmının kamulaştırma bedelinin 161.476,60 TL olduğunun tespitine, taşınmazın fen bilirkişisi raporunda ve ekli krokide taralı olarak gösterilen 3.879,69 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli ve 2018/2979 Esas, 2019/2641 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın kuru arazi vasfında olduğu, yöre koşullarına göre buğday ve arpacık soğanının münavebeye esas alınmış olmasının yerinde olduğu, kuru tarım arazilerinde son dönemlerdeki uygulamaya göre uygulanması gereken kapitalizasyon faiz oranının %5 olduğu, bu nedenle ek raporda bu oranın esas alınmasının isabetli olduğu, kısmî kamulaştırmadan dolayı uygulanan değer düşüklüğü oranının makul bulunduğu, taşınmazların konum ve niteliği itibariyle %150 oranında objektif değer artışı uygulanması gerektiğinden bilirkişi heyeti ek raporunda %50 oranında objektif değer artışı uygulanması nedeniyle davalı tarafın istinaf talebinin bu yönüyle kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın 3.879.69 m2 yüzölçümündeki kısmının tapu kaydının iptali ile Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi adına tesciline, kamulaştırma bedelinin 269.127,67 TL olarak tespitine, ilk derece mahkemesince depo ettirilen bedelin mahsubu ile 107.651.07 TL'nin üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına ve karar kesinleştiğinde tüm nemasıyla birlikte davalıya ödenmesine, dava 4 ay içinde sonuçlandırılamadığından 161.476,60 TL'ye 25.02.2017 tarihinden ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 24.05.2018 tarihine kadar, bakiye 107.651,07 TL'ye ise 25.02.2017 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz yürütülmesine, hüküm özetinin İİK’nın 28 inci maddesi gereğince tapu müdürlüğüne gönderilmesine, fen bilirkişisinin 11.12.2017 tarihli raporunun kararın ekinden sayılmasına, taşınmaz üzerinde bulunan takyidatların bedele yansıtılmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arazi niteliğindeki Bursa İli, ... İlçesi, ... Mahallesi 188 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-f maddesi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değer tespit edilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmediğinden davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile objektif değer artışının % 150 oranında kabul edilmek suretiyle 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1- Hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda taşınmazın tamamının kamulaştırıldığı belirtilmişken, tescil bildirim beyannamesinde 3879,69 metrekarelik kısmının kamulaştırmaya tabi olduğu görülmekle; her ne kadar 3879,69 metrekarenin bedeli verilmişse de, bu hususu açıklattıracak bir ek rapor alınmadan 11.12.2017 tarihli fen bilirkişisi raporunun hükme esas alınarak çelişki giderilmeden hüküm kurulması,
2- Tespit edilen bedelin hangi kısmının davalıya derhal ödeneceğine dair hüküm kurulmaması,
3- İlk derece mahkemesince tespit edilen bedel ile kıymet takdir komisyonu raporunda belirlenen bedelden fark 48.965,59-TL’nin, ilk derece mahkemesince 3’er aylık vadeli hesaba yatırıldığı ve bu bedelin de davalıya ödenmediği hususu gözönünde bulundurulduğunda, bu kısma da kararın kesinleşme tarihine kadar faiz işletilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Doğru olmadığı gibi,
4-Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiği,..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içinde mevcut olan ve davacı idare vekili tarafından ibraz edilen 19.03.2018 tarihli dilekçede; kısmî kamulaştırma yapılacağı ve alanın 3.879 m2 olduğunun belirtildiği, tescil bildirim beyannamesinde de kamulaştırılacak alanın yüzölçümünün 3.879 m2 olarak gösterildiği, dolayısıyla ilk derece mahkemesince bu doğrultuda yargılama sürdürülerek kurulan hükmün isabetli olduğu ve çelişki içermediği, ayrıca davalıya ödenecek miktarın da bölge adliye mahkemesince verilen ilk kararda yazıldığı gerekçesiyle Özel Daire bozma kararının 1 ve 2 numaralı bentleri yönünden direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde; ürün yelpazesinde birçok ürün mevcutken arpacık soğanın seçilmesine itiraz ettiklerini, gerçek ürün ve münavebe cetveline göre bilirkişi raporunun tanzim edilmesi gerektiğini, %150 objektif değer artış oranının fahiş olduğunu, taşınmazın m2 birim değerinin fazla belirlendiğini, masrafların brüt gelirin 1/3’ünden az olamayacağının gözetilmediğini, kapitalizasyon faiz oranına itiraz ettiklerini ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkin eldeki davada istinaf mahkemesince 11.12.2017 tarihli fen bilirkişi raporunun, kararın eki sayılmak suretiyle hükme esas alınmasının çelişki oluşturup oluşturmadığı, buradan varılacak sonuca göre fen bilirkişisinden kısmî kamulaştırmaya dair ek rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 359 uncu maddesi
2. Değerlendirme
a) Davacı idare vekilinin direnme kararına karşı temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;
1. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 sayılı Kanun ile değişik 11 inci maddesinde; taşınmazın cins ve nevinin, yüzölçümünün, kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurların, her unsurun ayrı ayrı değerinin, kamulaştırma tarihindeki resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin ve özellikle arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net gelirinin, ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin esas alınarak bedel takdiri gerektiği öngörülmüştür.
2. Bu nedenle arazinin değeri, taşınmazın fiilen ekilebilir ürün münavebesine göre hesaplanan brüt gelirinden, münavebe ürünlerin üretim masraflarının çıkarılması ile bulunan net gelirinin kapitalizasyon faizine bölünmesi ile bulunur. Yapılan yargılama sonunda ise tespit edilen ve mal sahibi davalı adına bankaya yatırılan kamulaştırma bedelinin davalıya ödenmesine karar verilirken, mal sahibi üzerinde olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline de karar verilmelidir.
3. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı adına kayıtlı 188 parsel sayılı taşınmazın 7.700 m2 yüzölçümünde olduğu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 15.12.2015 tarihli ve 5501 sayılı kararı ile kamu yararı kararı alınmak suretiyle taşınmazın 3.879,69 m2'lik kısmının kamulaştırıldığı; dosyada mevcut tescil bildirim beyannamesinde de dava konusu taşınmazın 3.879,69 m2'lik kısmının kamulaştırıldığı belirtilmesine rağmen, ilk derece mahkemesince yapılan ikinci keşif sonucu alınan 11.12.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda taşınmazın tamamının kamulaştırıldığı belirtilmiş ve rapor ekinde bulunan ölçü krokisinde de dava konusu taşınmazın hangi kısmının kamulaştırıldığı krokiye işlenmemiştir.
4. Bilindiği üzere taşınmazın aynına yönelik davalarda tapunun iptal, tescil veya terkin edilecek kısımlarının belirlenmesi; koordinatları, miktarı ve zemindeki konumunu düzenlediği krokide gösteren fen bilirkişisi raporu esas alınarak yapılır. Mahkemece verilen karara fen bilirkişi raporu ve krokisi eklenir, bu suretle fen bilirkişi raporu ve eki ölçekli kroki ilâmın eki olarak tapu kaydının dayanağı belgelerden sayılır. Bu nedenle de mahkemece kurulan hüküm fıkrası ile kararın eki sayılan, infazda esas alınacak olan fen bilirkişi rapor ve krokisi arasında çelişki bulunmaması gerekir. Zira 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 359 uncu maddesinin ikinci fıkrasında ifadesini bulan "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü doğrultusunda, bölge adliye mahkemesince infazı mümkün şekilde hüküm oluşturulması gerekmektedir.
5. Yukarıda açıklanan hususlar ışığında somut olay incelendiğinde; her ne kadar bölge adliye mahkemesince dava konusu 188 parsel sayılı taşınmazın tescil bildirim beyannamesinde belirtilen 3.879,69 m2'lik kısmına yönelik kamulaştırma bedeli belirlenerek bu kısmın bedeline hükmedilmiş ise de, kararın ekinden sayılmasına karar verilen 11.12.2017 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde taşınmazın tamamının kamulaştırıldığı belirtilmiştir. Bu nedenle anılan hususun çelişki içerdiği, kurulan hükmün infaz kabiliyetinin olmadığı cihetle, istinaf mahkemesince anılan çelişkinin giderilmesi hususunda fen bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
6. O hâlde bölge adliye mahkemesince, Özel Daire bozma kararında değinildiği gibi fen bilirkişisinden ek rapor alınmalı ve çelişki giderilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
b) Davacı idare vekilinin uyulan kısımlara yönelik temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;
7. Her ne kadar bölge adliye mahkemesince, bozma kararının 2 numaralı bozma nedenine direnildiği belirtilmiş ise de, direnme kararında üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılan miktarın işlemiş nemasıyla birlikte derhâl hak sahibi davalıya ödenmesi için ilgili banka şubesine yazı yazılmasına karar verildiği görülmüş ve bölge adliye mahkemesince Özel Daire bozma kararının 2 numaralı bendi yönünden verilen kararın, bozma kararının gereğinin eylemli olarak yerine getirilmesi suretiyle verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
8. Öte yandan bölge adliye mahkemesince Özel Daire bozma kararının 3 ve 4 numaralı bozma nedenlerine de uyularak bozma doğrultusunda işlem yapılmıştır.
9. Bu durumda bozma kararının 2, 3 ve 4 numaralı bentleri yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- a bendinde (§1-6) gösterilen gerekçelerle davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
2- b bendinde (§7-9) gösterilen gerekçelerle, uyulan kısımlar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.