ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/299 E., 2024/132 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/299 E., 2024/132 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.02.2024 tarihli, 2022/299 E., 2024/132 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2022/299 E., 2024/132 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/774 E., 2021/1480 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarihli ve

2020/344 Esas, 2021/1850 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince geçici iş göremezlik zararı bakımından talebin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı ... şirketi tarafından trafik sigortası ile sigortalan araç içinde yolcu olan müvekkili ...'ın 03.04.2016 tarihinde yaşanan tek taraflı trafik kazasında yaralanarak malul kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici, 19.000,00 TL kalıcı işgücü kaybı olmak üzere toplam 20.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 31.10.2017 tarihli talep artırım dilekçesiyle kalıcı iş gücü tazminatı istemini 309.000,00 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; sigortalının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sigortalısının kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, geçici işgöremezlik zararının teminat dışında olduğunu, hatır taşıması nedeniyle zarar miktarından indirim yapılması gerektiğini, sigorta şirketine başvuru yapılmadığından temerrüde düşülmediğini, bu nedenle dava tarihinden öncesi için faiz ve avans faizi istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.02.2018 tarihli ve 2016/361 Esas, 2018/41 Karar sayılı kararıyla; davacının gezmek amacıyla arkadaşının aracına bindiği, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre daimi işgücünün % 44'ünü kaybettiği, 9 ay süreyle geçici olarak iş ve gücünden geri kaldığı, hatır taşıması nedeniyle takdiren % 20 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; 1.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 286.568,75 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 287.568,75 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2019 tarihli ve 2018/1543 Esas, 2019/1940 Karar sayılı kararıyla; maluliyet oranına ve sürekli iş göremezliğe ilişkin olarak alınıp benimsenen bilirkişi raporlarının yürürlükteki mevzuata ve yöntemine uygun şekilde düzenlendiği gerekçesiyle sair istinaf taleplerinin reddine, kaza tarihinde 15 yaşında olan davacının geçici iş göremezlik zararının oluştuğundan bahsedilemeyeceğinden bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, 286.568,75 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2-Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.

Mahkemece alınan Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 12/06/2017 tarihli raporunda davacının çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %44 olduğu tespit edilmiş, mahkemece bu raporda belirlenen maluliyet oranı üzerinden tazminat hesaplaması yaptırılmıştır. Hükme esas alınan bu maluliyet raporunda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet oranının belirlendiği görülmektedir.

Davanın temelini oluşturan, davacının yaralanmasının mahiyeti ve bunun yol açtığı maluliyet oranının belirlenmesi için alınacak raporda; maluliyet oranı tespitinin, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat ile belirlenen usul ve esaslara uygun olması gerekir.

Bu durumda mahkemece, olay tarihi 03/04/2016 itibariyle yürürlükte bulunan 16.12.2010 tarih-27787 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması; bu rapordan sonra gerekli olması halinde maluliyet zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3-Hesap bilirkişi tarafından hazırlanan 05.10.2017 tarihli raporda, davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.

Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.

Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.

Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafça kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; olay tarihinde yürürlükte olan birden fazla yönetmelik bulunduğu, "çalışma gücü"nün tespit edilmesinde yeterli olmayan "özür oranı" belirlenmesinde uygulanan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğinin uygulanamayacağı, olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanması gerektiği, zarar gören kişinin yaralanması ve maluliyeti arasında illiyet bağı kurularak meslek grup numarası cetvelleri ile maluliyet oranı belirlenen Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmesi yerine, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek hastanelerden alınması gereken olay ile illiyetinin kurulması yönünden eksik hükümler içeren, genel özür oranının belirlendiği Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği'nin kabul edilmesinin gerçek zararın belirlenmesinde zarar görenler ve zarar sorumluları aleyhine durum yaratacağı gerekçesiyle bozma kararının ikinci bendine direnilmesine, usul ve yasaya uygun olan üçüncü bende uyulmasına, uyulan yönler bakımından yeniden alınan bilirkişi raporu benimsenmek ve davalının kazanılmış hakkı da gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile; 286.568,75 TL sürekli iş göremezlik zararının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; 14.05.2015 tarihinde yayımlanarak 01.06.2015 de yürürlüğe giren yeni Genel Şartlar'ın ve Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bilirkişi raporu ile tespit edilen maluliyet oranının hatalı olduğunu, alkollü sürücünün aracına binmenin müterafik kusur olduğunu ve bu hususun tazminattan indirim sebebi sayılması gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda maluliyet oranının tespitinde, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin mi yoksa Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin mi uygulanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ilâ 51, 54, 55 vd. maddeleri,

2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85, 89, 90, 91, 99 vd. maddeleri,

3. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 11 inci maddesi,

4. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili mevzuatın ve yasal kavramların incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

2. Karayolları Trafik Kanunu'nun 85 inci maddesinin birinci fıkrasında; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, 91 inci maddesinin birinci fıkrasında; işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, yine olay tarihinde yürürlükte bulunan 90 ıncı maddesinin birinci fıkrasında ise; zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu ve 2918 sayılı Kanun'da düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 sayılı Kanun'un haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı şeklinde düzenleme getirilmiştir.

3. Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ilâ 51 inci maddelerine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olup, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispatla mükelleftir. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.

4. Türk Borçlar Kanunu'nun "Bedensel zararlar" başlıklı 54 üncü maddesinde bedensel zararlar "özellikle" ifadesine yer verilmek suretiyle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak örnekseme yoluyla açıklandıktan sonra, "Tazminatın belirlenmesi" başlıklı 55 inci maddenin birinci fıkrasında ise; "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır." hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere tazminatın hesaplanmasına yönelik somut kurallar bulunmadığından tazminatın (uğranılan gerçek zararın) belirlenmesine yönelik ilkeler, somut olayın özelliği gözetilmek suretiyle yeksenak uygulamaların ortaya konulabilmesi amacıyla ilgili Kanunlar çerçevesinde oluşturulan içtihatlarla belirlenmiştir.

5. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu yönünde bir iddia ve talep bulunması hâlinde gerçek zararın tespit edilebilmesi bakımından kusur durumu, kişinin gelir durumu, yaşam tablolarına göre belirlenen bakiye ömür süresi, maluliyet oranı gibi birden fazla veri bir arada göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla tazminat hesabında (varsa geçici işgöremezlik süresinin ve) maluliyet, (sürekli iş gücü kaybı) oranının usulüne uygun belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamaları uyarınca kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı kurulmak koşuluyla bu belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi, üniversite ya da araştırma hastanelerinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlıkları aracılığıyla tespit edilmesi gerekmektedir. Söz konusu bu belirlemenin kayba uğradığı iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve Yargıtay uygulamaları ile benimsenen mevzuata uygun olarak yapılması gerekmektedir.

6. Eldeki davada, davacı tarafça, davalıya trafik sigortası ile sigortalı araçta yolcu konumunda ve kusursuz olan davacı ...'ın 03.04.2016 tarihinde yaşanan tek taraflı trafik kazasında yaralandığı ileri sürülerek geçici ve sürekli iş gücü kaybı tazminatı talep edilmiştir. Kazaya karışan araç için davalı ile 20.05.2015-2016 tarihlerini kapsar şekilde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiği çekişmesiz olup, davacının geçici iş göremezlik zararının oluşmadığı hususu da kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesince kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenen maluliyet oranı benimsenerek hesaplama yapılmış, Bölge Adliye Mahkemesince bu Yönetmeliğin benimsenmesinin yerinde olduğu kabul edilmiş, Özel Dairece; kaza tarihi itibariyle yürürlükte Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması ve alınacak rapor sonucuna göre gerektiğinde maluliyet zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

7. Sürekli iş göremezlik oranının tespit edilirken uygulamada yeksenaklığın oluşturulabilmesi amacıyla Yargıtay Özel Dairesinin istikrar kazanmış kararlarında; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ilâ 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ilâ 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 ilâ 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik ve 20.02.2019 tarihinden sonra ise Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğundan kaza tarihinde geçerli mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu düzenlenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

8. Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü 22.06.1972 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Tespit işlemleri Yönetmeliği 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önceki talepler bakımından getirilen Geçici 1 inci madde ile "... Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır..." hükmüne yer verilmiştir. 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ise 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 22 inci madde de; "1/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti hükümlerine yapılan atıflar bu Yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılır." 23 üncü maddesinde; "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmıştır." düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan Yönetmelik 28.09.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmıştır. 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik ile 14.1.2012 tarihli ve 28173 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yönetmeliğin özürlü sağlık kurulu raporlarının alınışı, geçerliliği, değerlendirilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarının tespiti ile ilgili usul ve esasları belirlemek; özürlülerle ilgili derecelendirmelere, sınıflandırmalara ve tanımlamalara gereksinim duyulan alanlarda ortak bir uygulama geliştirmek ve uluslararası sınıflandırma ve ölçütlerin kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla hazırlandığı ve özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı hususu hüküm altına alınmıştır. 20.02.2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmımlanarak yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ile 30.3.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

9. Uyuşmazlık konusu ile sınırlı olmak kaydıyla belirtmek gerekir ki, Karayolları Trafik Kanunu'nun ilgili maddelerinde (md .90, 99) 6704 sayılı yapılan değişiklikler 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş, kaza ise 03.04.2016 tarihinde gerçekleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği üzere kaza tarihinde hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanacağına ilişkin kanuni düzenleme de bulunmayıp, kaza tarihinde hem Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği, hem Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Tespit İşlemleri Yönetmeliği, hem de % 60 oranı üzerinde malulen emekliliğin düzenlendiği Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği yürürlüktedir. Gerçek zararın belirlenmesine yönelik ilkeler (yukarıda açıklandığı üzere somut tazminat hesabına ilişkin belirlemeler) istikrar kazanan Yargıtay içtihatlarıyla belirlenmiş ve uygulamaya yön verilmiştir. Haksız fiilden kaynaklanan zararların tespitinde fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükteki mevzuat hükümleri dikkate alınarak hesaplama yapılır. Oluşan zararın tespit edilmesinde aynı konuya yönelik aynı tarihlerde farklı düzenlemelerin bulunması da genel ilkelerden ayrılması için bir gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira aksinin kabulü hukuki güvenlik ve istikrar ilkesine de aykırı düşmektedir. O hâlde, somut olayda kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan en güncel Yönetmelik olduğundan da uygulanmasına karar verilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması; bu rapordan sonra gerekli olması hâlinde maluliyet zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.

10. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-2022299-e-2024132-k-sayili-karari