ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/1201 E., 2023/1204 K. sayılı kararı

Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/1201 E., 2023/1204 K. sayılı kararı
2 Okunma

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.12.2023 tarihli, 2022/1201 E., 2023/1204 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2022/1201 E., 2023/1204 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/671 E., 2022/1284 K.

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 22.09.2021 tarihli ve

2021/1112 Esas, 2021/987 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin 24.07.2017 tarihinde Kocaeli ili, İzmit ilçesi, ...., 2791 ada, 29 parselde kayıtlı 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümleri arsa payları ile birlikte satın aldığını, satın aldıktan sonra taşınmazların üzerinde 320.000,00 TL bedelli ticari krediden doğan ipotek olduğunu öğrendiğini, davalı bankaya ihtarname göndererek 300.000,00 TL’yi bankaya, 20.000,00 TL'yi ise elden ödeyerek ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, müvekkilinin kayıt sorgulamasında ihtarnamenin IM22155806 numarası ile işleme alınmış olmasına rağmen talebin olumsuz sonuçlandığını öğrendiğini, davalı bankanın taşınmazın eski malikinin başka borçları olduğundan bahisle ipoteğin kaldırılamayacağını belirttiğini, söz konusu borçlardan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin sadece taşınmaz üzerinde bulunan ipotekten sorumlu olabileceğini ileri sürerek belirlenen ipotek bedelinin davalı banka adına depo etmeleri için tarafına uygun süre verilmesini ve dava konusu taşınmaz üzerinde davalı lehine olan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili banka tarafından ipotek fekkedilmiş olup dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, müvekkili banka tarafından dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için 09.05.2018 tarihinde tapu müdürlüğüne başvuruda bulunduklarını ve ipoteğin fek edildiğini, müvekkili bankanın dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ile vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, ipoteğin dava dışı ...ve ...'ın asaleten ve kefaleten tüm borçlarını kapsadığını, davacının taşınmazı bu ipotekleri bilerek satın aldığını, davacının ödeme yapmadan ipoteğin fekkini talep ettiğini, böyle bir durumda bankanın ipoteği feketmesinin beklenemeyeceğini, davacı tarafından dava tarihinden sonra 18.04.2018 tarihinde müvekkili bankaya ödeme yaptığını ve ödemenin yapılması akabinde ipoteğin fek edildiğini, bu durumda eldeki davanın açılmasına müvekkili bankanın sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğini, davacı tarafından davanın erken ve haksız olarak açıldığını, müvekkili bankanın davaya konu talebi ilk oturumdan önce yerine getirerek ipoteği tapu kaydı üzerinden fekettirdiğinden yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.05.2019 tarihli ve 2019/159 Esas, 2019/478 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin dava dışı ...ve ...'ın asaleten ve kefaleten tüm borçlarını kapsadığı, davacının taşınmazları bu ipotekleri bilerek ve isteyerek satın aldığı ve ödeme yapmadan ipoteğin fekkini talep ettiği, böyle bir durumda davalı bankanın ipoteği feketmesinin beklenemeyeceği, davacı tarafından dava tarihinden sonra 18.04.2018 tarihinde davalı bankaya ödeme yapıldığı, ödemenin yapılması akabinde davalı banka tarafından İzmit Tapu Müdürlüğüne yazılan 09.05.2018 tarihli ipoteğin kaldırılması ve kaydının terkini talepli yazısına istinaden ipoteğin fek edildiği, bu durumda eldeki davanın açılmasına davalı bankanın sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 312 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmeyeceği, dava açıldıktan sonra ipoteğe konu borcun davacı tarafından ödenip davalı banka tarafından ipoteğin kaldırıldığı, davanın ön inceleme duruşmasından önce konusuz kaldığı ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle davanın konusuz kalması sebebi ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 6 ncı maddesine göre hesap edilen 1.362,50 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.12.2019 tarihli ve 2019/2162 Esas, 2019/2178 Karar sayılı kararı ile; davacının ipotek bedelini ön inceleme duruşmasından önce davalıya ödediği, uyuşmazlığın ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce konusuz kaldığı, davaya konu ipoteğin dava dışı eski malik tarafından kullanılacak tüm kredilerin teminatı olarak konulduğu ve 500.000,00 TL bedelli olduğu, davacının ipoteğin genel kredinin teminatı olduğunu bildiği, bu durumda davanın başında haklı bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 6 ncı maddesi uyarınca davalı lehine tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısı oranında vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği, davanın değerinin 200.000,00 TL olup, davalı lehine takdir edilecek nisbi avukatlık ücretinin dava değeri üzerinden hesaplanan 17.950,00 TL'nin yarısı olan 8.975,00 TL olması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kalması sebebi ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, AAÜT’nin 6 ncı maddesi uyarınca taktir olunan 8.975,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesinde, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir. Bu yargılama giderleri, hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekalet ücretidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331/1. maddesine göre de, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesine göre “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.

Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; dava konusu ipotek bedelinin yargılama sırasında davacı tarafın ödenmesi üzerine davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; davanın açıldığı tarihte, dava konusu bağımsız bölümler üzerinde yer alan ipoteğin haklı ve yasal dayanağı bulunduğu ancak davacının 31.07.2017 tarihli ihtarname ile 320.000,00TL bedelli ipoteğe ödemeye hazır olduğunu davalıya bildirdiği halde davalı bankanın ihtarnamenin olumsuz sonuçlandığını bildirmesi üzerine davacının dava açmak zorunda kaldığı, yargılama aşamasında da ihtarnamede davalıya ödemeyi teklif ettiği ipotek bedelini ödemesi üzerine davalı banka tarafından ipoteğin kaldırıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davalı bankanın, davacının ipoteğin kaldırılması talebini haklı bir sebep olmaksızın olumsuz sonuçlandırması üzerine dava açıldığı anlaşıldığından davanın açılmasına sebebiyet vermeyen davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması ve davacı aleyhine olacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava tarihinin 03.10.2017 olduğu, davacının satın aldığı taşınmaz üzerinde bulunan önceki tapu kayıt maliklerinin kredi borcundan kaynaklanan ipotek bedelini ödeme isteğine ilişkin ihtarnameyi 31.07.2017 tarihinde düzenlediği, ihtarnamenin alacaklıya tebliğine dair dosya kapsamında bir belge bulunmadığı, aksine davacının dava dilekçesine eklemiş bulunduğu onaysız kayıt sorgulama başlıklı fotokopi belgede bildirimin olumsuz sonuçlandığı ve ilgiliye ulaşılamadığının yazılı olduğu, yani davacının bildirimin ulaşmadığının farkında olduğu, davacının ödeme isteğine dair ihtarnamede 320.000,00 TL’nin ödenmek istendiğinin davalıya iletildiği, ancak ipoteğin davacının 18.04.2018 tarihinde üç ayrı dekont ile toplam 338.920,00 TL ödenmesi üzerine kaldırıldığı, bu hâliyle alacaklı ve borçlu arasında dava açılmadan önceki bir tarihte ipotek miktarı üzerine mutabakat bulunmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 106 ve 107 nci maddeleri gereğince davacının ipotek alacaklısının ödemeyi kabulden kaçınması hâlinde tevdi mahalli tayini isteminde de bulunmadığı, ipotek bedeli dava açıldıktan sonra ödenmiş olduğundan davalı ipotek alacaklısının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava dilekçesinde belirtilen fotokopi belgenin davalıya gönderilen ihtarname ile ilgisi bulunmadığını, müvekkili tarafından gönderilen Elazığ 2. Noterliğinin 16569 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya 31.07.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, buna ilişkin bir itirazın davalı banka tarafından dosyaya sunulmadığını, davalı bankanın ihtarnameden haberdar olduğunu, dava dilekçesinde yapılacak ödemeyi kabul etmeyen banka karşısında mahkemeden parayı depo etmeye imkân sağlamasını talep ettiklerini, müvekkilinin ihtarname ile ödemeyi ve ipoteğin kaldırılmasını teklif ettiğini, bankanın bu talebi olumsuz karşıladığını, davaya sebebiyet verenin davalı banka olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açılmasından sonra ipoteğin kaldırılması nedeniyle davanın konusuz kalmasından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilen eldeki davada, 6100 sayılı Kanun’un 331 inci maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumluluğun davanın taraflarından hangisine ait olduğu noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin birinci fıkrası.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti” kavramlarına değinilmesinde yarar vardır.

2. Genel olarak yargılama giderleri, bir davanın açılması, uyuşmazlığın esasını çözmeye yönelik belli bazı işlemlerin yapılması ve sonuçlandırılması için ödenmesi gereken paradır.

3. Yargılama giderlerinin kapsamını düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesinde yargılama giderlerinin kapsamı düzenlenmiştir. Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti de yargılama giderlerinden sayılmıştır.

4. Yargılama giderleri mahkemece kural olarak davada haksız çıkan ve bu sebeple aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenir (6100 sayılı Kanun md. 326/1). Mahkemenin davayı kaybeden tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi için mutlaka karşı tarafça talepte bulunulmuş olması gerekmez, bu konudaki karar mahkemece kendiliğinden verilir (6100 sayılı Kanun md. 332/1). Bu yargılama giderleri hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekâlet ücretidir. Davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir.

5. Bunun yanında dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde 6100 sayılı Kanun'un "Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasında hâkim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmeder. Davanın konusuz kalması hâlinde davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmaması için yeterli ve zorunlu tek şart davanın açılmasına sebebiyet verilmemesidir.

6. Somut olayda ise; Kocaeli ili, İzmit ilçesi, ...., 2791 ada, 29 parselde kayıtlı 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümler üzerine davalı banka lehine ipotek tesis edilmiş ve bağımsız bölümler davacı tarafından ipotekle yükümlü olarak satın alınmıştır. Dava açılmadan önce davacı tarafından davalı bankaya gönderilen Elazığ 2. Noterliğinin 31.07.2017 tarihli ve 16569 yevmiye nolu ihtarnamesi ile 320.000,00 TL ipotek bedelinin ödenmeye hazır olduğu bildirilmiştir. Davalı banka vekili ihtarnamenin tebliğ edilmediğini belirtilmemiş olup ihtarnamenin davalı bankaya ulaştığı, ancak ihtarnamedeki ödeme isteğinin olumsuz sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında davacı tarafından ipotek bedelinin ödenmesi üzerine davalı banka tarafından ipoteğin fek edildiği ve davanın konusuz kaldığı uyuşmazlık konusu değildir.

7. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmeder. Davacı tarafından dava tarihinden önce davalı bankaya ihtarname gönderilmiş olup ihtarnamedeki talep olumsuz sonuçlandığından davacı eldeki davayı açmak zorunda kalmıştır. Bu durumda davanın açılmasına davalı banka sebebiyet verdiğinden davacı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir.

8. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacı ile davalı banka arasında dava açılmadan önceki bir tarihte ipotek miktarı üzerine bir mutabakat bulunmadığı, davacının tevdi mahalli tayini isteminde de bulunmadığı, ipotek bedelinin dava açıldıktan sonra ödenmiş olduğu, davalı bankanın dava açılmasına sebebiyet vermediğinden direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

9. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

10. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.12.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/hukuk-genel-kurulunun-020221201-e-20231204-k-sayili-karari