Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/1183 E., 2023/1084 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.11.2023 tarihli, 2022/1183 E., 2023/1084 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/1183 E., 2023/1084 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/716 E., 2022/1119 K.
KARAR : Davanın reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 06.12.2021 tarihli ve
2021/5056 Esas, 2021/15476 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 01.01.1985 tarihinden itibaren İsviçre sosyal güvenlik sistemine tâbi çalışan müvekkilinin yurda kesin dönüş yaparak yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğunu ve Kurumca tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini ödeyerek yaşlılık aylığı almaya hak kazandığını, aylık miktarı ile aylık başlama tarihinin hatalı olması nedeniyle Kuruma yapılan başvuru neticesinde aylık miktarının yeniden hesaplandığını ancak aylık başlatma tarihindeki hatanın düzeltilmediğini, 09.01.2019 tarihli tahsis talebinin yurda kesin dönüş yapmadığından bahisle reddedilmesine rağmen esasında aylar önce Türkiye'ye yerleştiğini, İsviçre'deki ikamet kaydını ise 31.03.2019 tarihinde sildirebildiğini bu nedenle 21.08.2019 tarihinde Kuruma yaptığı başvuru neticesinde aylık bağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı tarihin ilk tahsis talep tarihi olan 09.01.2019; aksi takdirde kesin dönüş tarihi olan 31.03.2019 olarak kabulüne ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (Kurum/SGK) vekili; İsviçre hizmet cetveline göre davacının aylık talep tarihinde yurt dışındaki çalışmalarının devam ettiğinin tespit edilmesi üzerine tahsis talebinin reddedildiğini, davacının İsviçre ikamet kaydının 31.03.2019 tarihinde silindiğini gösterir belgeyi 21.08.2019 tarihinde Kuruma ibraz ederek yeniden aylık tahsis talebinde bulunduğunu ve kendisine yaşlılık aylığı bağlandığını, İsviçre sosyal güvenlik mevzuatına göre aylık hesabında dikkate alınan "4 kodlu" sürelerin hizmet birleştirmede, kısmi aylığa hak kazanmada ve müstakil aylığın hesabında dikkate alındığını, ayrıca bu sürelerin 3201 sayılı Kanun’a göre borçlandırıldığını ve "4 kodlu" sürelerdeki aylık taleplerinin reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2020 tarihli ve 2020/170 Esas, 2020/482 Karar sayılı kararı ile; davacının 31.03.2019 tarihinde yurda kesin dönüş yaptığını davalı Kuruma ibraz ettiği belge ile ispatladığı bu nedenle bu tarihten itibaren aylığa hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının yurda kesin dönüş yaptığı 31.03.2019 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.02.2021 tarihli ve 2020/1863 Esas, 2021/209 Karar sayılı kararı ile; 09.01.2019 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talep tarihinde İsviçre'de çalışmaya dayalı olmayan prim ödeme süresi bulunan ve bu nedenle yurda kesin dönüş şartını gerçekleştirmeyen davacının yaşlılık aylığına hak kazanamadığı; terditli istemi yönünden ise 31.03.2019 tarihi itibariyle tahsis talebi bulunmadığından aylık bağlanmasının mümkün olmadığı bu nedenle 21.08.2019 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanmasına dair Kurum işlemin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Dosya içindeki bilgi ve belgelerden davacının, yurt içinde 10/10/2016– 12/10/2016, 17/11/2016-25/11/2016, 21/04/2017-28/04/2017 tarihleri arasında olmak üzere toplam 20 gün 4/1-a kapsamında hizmetinin bulunduğu, 16/04/2018 tarihli borçlanma talebine istinaden 01/05/1987–05/04/2002 arası 5375 gün için 3201 sayılı yasa kapsamında borç tahakkuku yapıldığı, borcun süresinde 06/12/2018 tarihinde Kurum hesabına yatırıldığı, davacının 09/01/2019 tarihli tahsis talebinin “4 kodu ile hizmetinin bildirildiği, yurda kesin dönüş şartını yerine getirmediği” gerekçesiyle Kurumca reddedildiği anlaşılmıştır.
7247 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3 üncü maddesi ile 3201 sayılı Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesine; "(C) Yurt dışında zorunlu sigortalılığa tabi olsalar dahi kısa süreli olarak adlandırılan işlerde çalışanların aylıkları bu madde kapsamında değerlendirilmez ve kesilmez. Bu maddede geçen kısa süreli çalışmaya tabi işler yönetmelikle belirlenir." hükmü eklenmiş ve eklenen bu hüküm 26/6/2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde, "...yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın, zorunlu sigorta kapsamında olmakla birlikte sigorta primi ödemesinden muaf olacak şekilde kısa süreli çalışabildiği ve bu çalışmaların da hizmet belgelerinde gösterildiği, yapılan düzenleme ile bu kapsamda çalışan vatandaşlarımıza aylık bağlanabilmesi, aylık alanların ise aylıkları kesilmeksizin ödenmesine devam edilmesinin amaçlandığı,..." belirtilmiştir.
6/11/2020 tarihli ve 31296 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3 üncü ve 12 nci maddeleri ile 6/11/2008 tarihli ve 27046 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin; - 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine “bulunanların” ibaresinden sonra gelmek üzere “kısa süreli çalışmaya tabi işler hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiş, kısa süreli çalışmaya tabi işler ise aynı fıkraya eklenen (k) bendi ile "Yurtdışında zorunlu sigortalılığa tabi olsalar dahi, ülkemiz dış temsilciliklerince veya sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülke sigorta kurumlarınca düzenlenmiş hizmet belgesinde kayıtlı olan ve ilgili ülke mevzuatına göre elde edilen kazanç üzerinden çalışandan zorunlu sigorta prim kesintisi yapılmadığı bildirilen süreleri" şeklinde tanımlanmış, - 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “herhangi bir ülkede” ibaresi “yurtdışında kısa süreli çalışmaya tabi işler hariç olmak üzere” şeklinde değiştirilmiştir.
Somut olayda; 09/01/2019 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunan davacının dosya içine alınan yurtdışı hizmet cetvelinde “4” kodunda prim ödemesinin bulunduğu, “4” kodunda yapılan prim ödemeleri bakımından yukarıda yazılı mevzuat ve madde gerekçesi kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nce verilen karar bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmında değerlendirmeye esas alınması istenen mevzuat değişikliklerinin aylık bağlama tarihinden sonraki döneme ilişkin olduğu, bozma ilamında da belirtildiği üzere 7247 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesine eklenen hükmün 26.06.2020 tarihinde yürürlüğe girdiği bu nedenle yürürlük tarihi aylık bağlama tarihinden sonra olan sözü edilen düzenlemenin tamamlanmış işlemler yönünden geçmişe etkili uygulanmasını mümkün kılan bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle ve önceki gerekçe de tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, davacının tahsis talep tarihinden daha önce Türkiye'ye yerleştiğini, ikamet kaydını 31.03.2019 tarihinde Türkiye’ye aldırarak yurda kesin dönüş şartını yerine getirdiğini, yurda kesin dönüşten sonra tahsis talebi olmadığından bahisle aylık talebinin reddinin dayanaksız olduğunu, kesin dönüş olgusunun usul ve yasaya uygun incelenmediğini belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tahsis talep tarihi olan 09.01.2019 tarihinde İsviçre yurt dışı hizmet cetvelinde "4 kodu" ile prim ödemesi bulunan davacının yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı tarihin 09.01.2019, olmazsa yurt dışı ikamet kaydını sildirdiği 31.03.2019 tarihi olarak tespitini talep ettiği eldeki davada; 7247 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesine eklenen (C) bendinin 26.06.2020 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında kesin dönüş koşulu yönünden anılan mevzuat ve gerekçesi kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Vatandaşların Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'un (3201 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi ve 06.11.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik (Yönetmelik).
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemeler ve kavramlar üzerinde kısaca durmak gerekir.
2. Yurt Dışında Bulunan Vatandaşların Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri döviz karşılığı borçlanma ve buna bağlı olarak yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı tanımış ve bu kişilerin, yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye'de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkan sağlamıştır.
3. Böylece Türkiye'de çalışıp belli bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunan Türk vatandaşları ile yurt dışında çalışanların sosyal güvenceleri açısından bir farklılık kalmamıştır.
4. Yurt Dışında Bulunan Vatandaşların Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'un 6 ncı maddesinde;
"A) Bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için;
a) Yurda kesin dönülmüş olması,
b) Tahakkuk ettirilen (…) borcunun tamamının ödenmiş olması,
c) (…) borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması,
Şarttır.
(Değişik son paragraf: 17/4/2008-5754/79 md.) Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi hükümlerine göre bağlanır.
B) (Değişik: 17/4/2008-5754/79 md.) (Değişik birinci paragraf: 16/6/2010-5997/15 md.) Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye'de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır.
Yurt içinde veya yurt dışında çalışması sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları halinde, talep tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları tekrar ödenmeye başlanır.” hükmü bulunmakta olup 3201 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığının bağlanabilmesi için kesin dönüş koşulunun varlığı aranmaktadır.
5. Öte yandan 26.06.2020 tarihli ve 31167 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 7247 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3 üncü maddesi ile 3201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesine "C) Yurt dışında zorunlu sigortalılığa tabi olsalar dahi kısa süreli çalışma olarak adlandırılan işlerde çalışanların aylıkları bu madde kapsamında değerlendirilmez ve kesilmez. Bu maddede geçen kısa süreli çalışmaya tabi işler yönetmelik ile belirlenir." hükmü eklenmiş, kısa süreli çalışmaya tâbi işlerin neler olduğu hususu Yönetmeliğe bırakılmıştır.
6. Anılan maddenin gerekçesinde, “... yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın, zorunlu sigorta kapsamında olmakla birlikte sigorta primi ödemesinden muaf olacak şekilde kısa süreli çalışabildiği ve bu çalışmaların da hizmet belgelerinde gösterildiği, yapılan düzenleme ile bu kapsamda çalışan vatandaşlarımıza aylık bağlanabilmesi, aylık alanların ise aylıkları kesilmeksizin ödenmesine devam edilmesinin amaçlandığı, ...” belirtilmiş olup yapılan düzenlemede kısa süreli çalışmaya tâbi işlerin yönetmelikle belirleneceği öngörülmüştür.
7. Nitekim 06.11.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin “Aylığa hak kazanma ve aylığın başlama tarihi” başlıklı 13 üncü maddesinin 1/a bendinde de aylık bağlanabilme koşulları arasında "Yurda kesin dönülmüş olması" sayılmıştır.
8. Aynı Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinin 1/d bendinde ise; “Kesin dönüş: Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade eder” şeklinde tanımlanmış, 06.11.2020 tarihli ve 31296 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine “bulunanların” ibaresinden sonra gelmek üzere "kısa süreli çalışmaya tabi işler hariç olmak üzere" ibaresi eklenmiş, aynı fıkraya "k) Kısa süreli çalışmaya tabi işler: Yurtdışında zorunlu sigortalılığa tabi olsalar dahi, Ülkemiz dış temsilciliklerince veya sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülke sigorta kurumlarınca düzenlenmiş hizmet belgesinde kayıtlı olan ve ilgili ülke mevzuatına göre elde edilen kazanç üzerinden çalışandan zorunlu sigorta prim kesintisi yapılmadığı bildirilen süreleri, ifade eder." bendi eklenerek kısa süreli çalışmaya tâbi işlerin neler olduğu tanımlanmıştır.
9. Kısa süreli çalışmanın tespiti ülkeden ülkeye değişmektedir. Sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş olan Almanya ve İsviçre sigorta kurumlarınca düzenlenen hizmet belgelerinde kısa süreli çalışmaya tâbi işler belirtilmektedir. İsviçre hizmet belgelerinde 4 kodlu hizmet [İsviçre sigorta kurumunca hizmet süreleri bildirilirken kullanılmakta olan hizmet cetvellerinde (E-205-CH formu) kısa süreli çalışmaya tâbi işlerde geçen süreler nevi belirtilmeksizin 4 kodu ile bildirilmektedir.] olarak gösterilmektedir.
10. Kesin dönüşün tanımında yer alan “sosyal sigorta ödeneği” çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödemeleri ifade etmektedir.
11. Tanımda geçen “sosyal yardım ödeneği” de aynı Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde; “Bulunulan ülke mevzuat kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir geliri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen ikamet şartına bağlı nakdi yardımları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
12. Bu nedenle Yönetmelik hükümleri bir arada değerlendirildiğinde yurt dışı sürelerini borçlananlara aylık bağlanmasında aranan kesin dönüş için öncelikle kısa süreli çalışmaya tâbi işler hariç olmak üzere yurt dışındaki çalışmalarının ve varsa ikamete dayalı sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneklerinin sona ermesi şartı aranacağı kesin dönüş ifadesinden hiçbir şekilde mutlak anlamda yurt dışında bulunduğu ülkeden, Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurt dışına çıkış yapmama şeklinde anlaşılmaması gerektiği sonucu çıkmaktadır.
13. Sosyal devlet bireylere belirli bir sosyal güvenlik hakkı ve asgari gelir düzeyi öngören, sağlık ve refah hizmetlerinden serbestçe yararlanma ve belirli bir yaşa kadar eğitim olanağı sunan, bir takım sosyal riskleri önleyici tedbirler alan devlet anlayışıdır. Sosyal devlet olmanın bir gereği ve sonucu da, sosyal güvenlik hakkının tüm bireylere sağlanması ve güvence altına alınmasıdır. Dolayısıyla, hukuk kuralı uygulanırken Anayasada güvence altına alınan en temel haklardan biri olan sosyal güvenliğin esas ilkelerinden (sosyal güvenliğinin kapsamının ve uygulama alanının kişiler ve riskler açısından genişletilmesi) hareket ederek sigortalı lehine yoruma başvurulması yanlış olmayacaktır.
14. Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren, yürürlükte bulundukları dönem içinde ortaya çıkan olay ve ilişkilere uygulanması esas olmakla getirilen kuralın önceye etkili olmasında, sigortalı lehine yorum, amaca uygunluk, Sosyal Güvenlik Hukukunun kamusal nitelikte olması dikkate alınmalı, süregelen uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni kanunun derhal uygulanması esası ölçü olarak alınmalıdır.
15. Türk sosyal güvenlik sisteminde hizmet akdine tâbi olarak çalışanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar yönünden zorunlu emeklilik öngörülmediğinden yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşması üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalının talebi olmadan aylık bağlanması mümkün değildir. Bu itibarla sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunması zorunludur.
16. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 62 nci maddesinde yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını taşıyan sigortalıya yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren yaşlılık aylığı bağlanacağı belirtilmiş, aynı yöndeki düzenlemeye 5510 sayılı Kanun'un 28 inci maddesinde de yer verilmiştir. Bu nedenle yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte (tahsis talebinde) bulunulması gerekmektedir.
17.Somut olayda 10.10.2016-17.11.2016 ve 21.04.2017-28.04.2017 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun 4/1-a maddesi kapsamında çalışması bulunan davacının 16.04.2018 tarihinde İsviçre'de çalışılan ve boşta geçen 5375 günü davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmek suretiyle borçlandığı, tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini 06.12.2018 tarihinde ödeyerek 09.01.2019 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından tahsis talep tarihinden sonra İsviçre'de "4 kodu" ile adına prim ödendiğinden bahisle talebinin reddedilmesi üzerine 31.03.2019 tarihinde İsviçre ikamet kaydını sildirmek suretiyle 21.08.2019 tarihinde yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu ve 01.09.2019 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı tarihin ilk talep tarihi olan 09.01.2019 olmazsa, kesin dönüş tarihi olan 31.03.2019 olduğunun tespiti istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
18. İlk Derece Mahkemesince davacının yurda kesin dönüş tarihinin 31.03.2019 olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen kararın yalnızca davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının 09.01.2019 tahsis talep tarihinde İsviçre'de çalışmaya dayalı olmayan prim ödeme süresi bulunduğundan yurda kesin dönüş şartının gerçekleşmediği, 31.03.2019 tarihi itibariyle ise tahsis talebi bulunmadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
19. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yapılan açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, davacının 09.01.2019 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinin reddedilmesi üzerine 31.03.2019 tarihinde İsviçre ikamet kaydını sildirdiği, dosya içinde bulunan 20.07.2020 tarihli İsviçre hizmet cetveline göre davacının "4 kodu" ile bildirilen çalışmalarının 31.03.2019 tarihi itibariyle sona erdiği anlaşılmakta olup 7247 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesine eklenen (C) bendindeki düzenlemenin esasen somut olayda uygulanması mümkün ise de davacının 31.03.2019 tarihi itibariyle "4 kodlu" çalışmalarının sona erdiği ve bu haliyle anılan tarih itibariyle tahsis koşullarının tümü ile oluştuğu dikkate alındığında 09.01.2019 tarihi itibariyle tahsis koşullarının oluşmadığı anlaşılsa bile tahsis koşullarından olan kesin dönüş koşulunun istemden daha sonraki bir tarihte de olsa sağlandığı anlaşıldığı takdirde tahsis koşullarının devam etmesi hâlinde yeni bir tahsis talebine gerek olmadan aylığa hükmedilmesi gerekmektedir.
20. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte (tahsis talebinde) bulunulması gerektiği, sigortalının talebi olmadan aylık bağlanmasının mümkün olmadığı, davacının 31.03.2019 tarihinde tahsis talebi bulunmadığından direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
21. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.