Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/1090 E., 2023/1111 K. sayılı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 22.11.2023 tarihli, 2022/1090 E., 2023/1111 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2022/1090 E., 2023/1111 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/281 E., 2021/97 K.
KARAR : Davanın usulden reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.11.2014 tarihli ve
2014/26033 Esas, 2014/33099 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Gaziantep 4. İş Mahkemesince verilen yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Davacı vekili tarafından temyiz edilen direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmuştur.
3. Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra Mahkemece usuli eksiklik tamamlanarak yeniden direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
5. Davacı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. (Banka) vekili dava dilekçesinde; davalıların müvekkili Banka personeli olduklarını, 26.01.2009 tarihinde dava dışı ... ... isimli şahsın kredi başvurusu üzerine söz konusu kişiye banka mevzuatına aykırı olarak usulsüz kredi kullandırıldığını ve müvekkili Bankanın zarara uğratıldığını, konu ile ilgili müfettiş görevlendirildiğini, müfettişin tanzim ettiği raporda yapılan hataların ve kusurların tespit edildiğini, bu raporda belirtildiği üzere fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile müvekkili Bankanın 28.664,00 TL zarara uğradığının tespit edildiğini, davalıların kusurlu davranışı neticesinde olaya sebebiyet verdiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 28.664,00 TL'nin 26.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ve fer'îleri ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
6. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davaya konu olayın meydana geldiği yerin Kahramanmaraş ilinin ... ilçesi olduğunu, müvekkilinin görev yaptığı sürede Kahramanmaraş Şube Müdürlüğüne bağlı olarak çalıştığını ve ikametgâhının Kahramanmaraş ilinin Merkez ilçesi olduğunu, yetkili mahkeme Kahramanmaraş mahkemeleri olduğundan mahkemenin öncelikle yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini, öte yandan dava konusu talebin iş mahkemesinin görev alanına girmediğini, esasa ilişkin olarak ise kullandırılan kredinin usulüne uygun olduğunu, banka müfettişi tespitlerinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Davalı ... cevap dilekçesinde; kendisi ve diğer davalı ... Kahramanmaraş ilinde ikâmet ettiklerinden mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise davacı Banka bünyesinde aralıksız 25 yıl görev yaptığını, kullandırılan kredinin usulüne uygun olduğunu, banka müfettişi tespitlerinin doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
8. Gaziantep 4. İş Mahkemesinin 02.05.2014 tarihli ve 2013/741 Esas, 2014/203 Karar sayılı kararı ile; davanın niteliği itibariyle usulsüz kullandırılan kredi nedeniyle oluşan zarara ilişkin maddi tazminat alacağının davalılardan müteselsilen tahsili istemine ilişkin olduğu ve uyuşmazlığın yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplandığı, yetkili mahkemenin 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun (5521 sayılı Kanun) 5 inci maddesi ve aynı Kanun’un 15 inci maddesinin atfı dolayısıyla ortak yetkili mahkemeyi belirleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 16 ncı maddesi hükümlerine göre davalıların ikametgâhının bulunduğu ya da işçinin işini yaptığı işyerinin bulunduğu yer veyahut haksız fiilden ... davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri iş mahkemesi olduğu, anılan yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup yetki hususunun davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetileceği gibi taraflarca da her zaman ileri sürülebileceği, davacı Bankanın yerleşim yerinin Ankara olduğu, davalılardan ... hariç diğerlerinin yerleşim yerinin Gaziantep ili olmadığı, 6100 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca davanın Gaziantep Mahkemesinde açılabileceği düşünülebilir ise de aynı maddenin ikinci cümlesinde ifade edildiği üzere davalılar bakımından ortak yetkiyi taşıyan mahkemenin 6100 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi kapsamında zararın meydana geldiği yer olan ... olduğu, işçilerin işini yaptığı banka şubesinin de ... ilçesinde bulunduğu, bu maddi ve hukukî olgulara göre 6100 sayılı Kanun'un 114/1-ç ve 115/1 ve 2 nci maddeleri gereğince mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, talep hâlinde dava dosyasının yetkili nöbetçi ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
9. Gaziantep 4. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.11.2014 tarihli ve 2014/26033 Esas, 2014/33099 Karar sayılı kararı ile; "...Dosya içeriğine göre, yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğu uyuşmazlık konusudur.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5 inci maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme geçerli değildir.
İş mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesi uyarınca, gerçek kişi yönünden yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturulan yerdir. Gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgâh olarak kabulü gerekir. Aynı Yasanın 49 uncu maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir (Yargıtay 9. H.D. 23.06.2008 gün ve 2008/17468 Esas, 2008/17262 Karar sayılı ilamı).
Yetkili mahkemenin belirlenmesinde önemli olan işin yapıldığı işyeri tanımına, 5521 sayılı Yasada yer verilmemiştir. İşyeri, 4857 sayılı İş Kanununun 2 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Bir yer, ancak işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunmaktaysa, o işyerinden sayılacaktır.
İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin emredici nitelikteki son cümlesi gereğince geçersizdir.
İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir (Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2008/20378 Esas, 2008/12778 Karar sayılı ilamı).
5521 sayılı yasanın 5 inci maddesi davacıya seçimlik bir hak vermiştir. Buna göre davacı davasını ister işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede açabilecek isterse dava olunanın (birden fazla dava olunan varsa bunlardan her hangi birisinin) Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açabilecektir.
Bu kapsamda, davacı Banka seçimlik hakkını kullanarak davalılardan Nejla Ateşin davanın açıldığı tarihte ikametgâhı sayılan Gaziantep İş Mahkemesi'nde davasını açmıştır. Gaziantep İş Mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir.
Mahkeme gerekçesinde yer alan 6100 sayılı HMK'nun 7 nci maddesinin olayımızda uygulama yeri yoktur. Bu nedenle, ... İş Mahkemesinin yetkili olduğunun kabulü hatalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
11. Gaziantep 4. İş Mahkemesinin 15.05.2015 tarihli ve 2015/17 Esas, 2015/191 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçelerinin yanında, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 15 inci maddesinde Kanun'da açıklık bulunmayan hususlarda Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağına dair emredici atıf bulunduğu, somut olaydaki gibi davalıların birden fazla olması hâlinde yetkiye dair bir düzenlemenin 5521 sayılı Kanun'da bulunmadığı, sözü edilen emredici hüküm nedeniyle bu konudaki boşluğun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 7 nci maddesindeki düzenleme ile doldurulması gerektiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
12. Gaziantep 4. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2019 tarihli ve 2019/9-194 Esas, 2019/631 Karar sayılı kararı ile "...Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler esnasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce, davacı ... Bankasının işçinin haksız fiilinden kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkin açtığı eldeki davada harçtan muaf olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre eldeki davanın açılışı sırasında başvuru ve peşin harcın yatırılması gerekip gerekmediği ile dava dilekçesinde davalı olarak ... mirasçıları (... ve diğerleri) şeklinde gösterildiği, yargılama aşamasında ... mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi kararının da ibraz edildiği, dava dilekçesinin ve aşamalardaki işlemlerin sadece mirasçılardan ...’e tebliğ edildiği, diğer mirasçılara herhangi bir tebligat yapılmaması karşısında taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı hususları ön sorun olarak görüşülüp, tartışılmıştır.
1- Davacı ... Bankasının harçtan muaf olup olmadığı yönünden;
...Davacı ... Bankasının eldeki davada harçtan muaf olmadığı anlaşılmakla, davanın açılışı sırasında peşin alınması gereken başvuru harcının hiç ödenmediği görülmekle, Harçlar Kanunu’nun 27/3 ve 32/1 fıkraları uyarınca davacıya süre verilerek başvuru harcının eksiksiz yatırılması sağlanmalı, verilen süre içerisinde harcın yatırılması durumunda yargılamaya devam olunmalı, aksi hâlde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
2- Taraf teşkili yönünden;
Dava dilekçesinde davalı olarak “... Mirasçıları (... ve diğerleri)” şeklinde gösterildiği ve yargılama aşamasında ... mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesinin de ibraz edildiği, dava dilekçesinin ve aşamalardaki işlemlerin sadece mirasçılardan ...’e tebliğ edildiği ancak diğer mirasçılara herhangi bir tebligat yapılmaması karşısında eldeki davada taraf teşkilinin sağlanmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu bağlamda dava açılmadan önce vefat eden davalı ...’in diğer mirasçılarına dava dilekçesinin tebliği ile sunmaları hâlinde cevap dilekçesi ve eklerinin dosya arasına alınarak eldeki davada taraf teşkilinin de sağlanması gerekmektedir..." gerekçesiyle işin esasına ilişkin temyiz itirazları incelenmeksizin direnme kararı usulden bozulmuştur.
13. Gaziantep 4. İş Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli ve 2019/281 Esas, 2021/97 Karar sayılı kararı ile; davalı ...’in ... dışındaki mirasçılarına tebligat işlemleri yapılmış, harç eksikliğinin tamamlanması sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmiştir.
14. Gaziantep 4. İş Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli ve 2019/281 Esas, 2021/97 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
15. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; uğranıldığı iddia olunan banka zararının tahsili istemiyle açılan eldeki davada, davalı ...’in yerleşim yerinin Gaziantep, diğer iki davalının yerleşim yerinin Kahramanmaraş olduğu, yargılamaya konu eylemin Kahramanmaraş ili ... ilçesinde meydana geldiğinin iddia edildiği somut olayda; davalıların birden fazla olması hâlinde İş Mahkemesinin yetkisi belirlenirken 6100 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi uyarınca ortak yetkili mahkemenin dikkate alınıp alınamayacağı, buradan varılacak sonuca göre somut olayda yetkili mahkemenin zararın meydana geldiği iddia olunan ... İş Mahkemesinin mi yoksa davalılardan birinin yerleşim yeri olan Gaziantep İş Mahkemesinin mi olacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Yetki, bir davaya hangi yerdeki hüküm mahkemesi tarafından bakılacağını belirtir. Burada, yer bakımından (coğrafi bakımdan) bir davanın hangi (neredeki) mahkeme tarafından görüleceği söz konusudur (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. I, İstanbul 2001, s. 379-381).
18. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Genel kural" başlıklı 5 inci maddesine göre;
“(1) Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” Bu madde ile özel kanunlardaki yetkiye ilişkin hükümler saklı tutulmuştur.
19. Yetkiye ilişkin hükümleri saklı tutulan özel kanunlardan olan ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5 inci maddesi uyarınca; "İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz".
20. Türk Medeni Kanunu'nun 19 uncu maddesi uyarınca, gerçek kişi yönünden yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturulan yerdir. Aynı Kanun'un 51 inci maddesi gereğince tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir.
21. İş Mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili İş Mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.
22. İş veya toplu iş sözleşmesinin taraflarının, davalının yerleşim yeri veya işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları halinde 5521 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin emredici nitelikteki son cümlesi gereğince bu düzenleme geçersizdir.
23. Nitekim, 5521 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin gerekçesinde de "gerek işçi gerek işveren veya vekili tarafından bu kanuna göre iş mahkemesinde açılacak davalarda hangi yer mahkemesinin yetkili olduğunu göstermek üzere tedvinine lüzum görülen bu madde, Hükûmet tasarısında derbiş edilmemiş olan bir ihtiyacı karşılamaya matuf bulunmaktadır. Bilhassa işçilerin içinde bulundukları şartlar bakımından, dava olunanın ikâmetgahı mahkemesinde dava açmaya mecbur kalmalarından doğabilecek güçlüklerin önlenmesi maksadıyla, bu davaların, dava olunanın medeni Kanun gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde açılabileceği gibi işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili yer mahkemesinde de görülebileceği esası konulmuş, kamu intizamı bakımından konulmuş bu yetki hükmünün hilafına mukavele yapılamayacağı da tashih edilmek suretiyle iş verenlerin işçiler tarafından aleyhlerine dava açılmasını güçleştirmek üzere iş mukavelelerinde veya iş yeri dâhili talimatnamelerinde başka yargı merci tayin etmeleri önlenmiştir" şeklinde açıklamaya yer verilmiştir.
24. İş Mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurulmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir.
25. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalılar ... ile ...'in yerleşim yeri Kahramanmaraş, davalı ...'in mirasçısı ...'in yerleşim yeri Gaziantep'tir.
26. Davacı Banka, davalıların dava dışı üçüncü kişiye usulsüz kredi kullandırmalarından dolayı zarara uğradığını iddia ettiği zararın tazminini talep ettiği eldeki davayı Gaziantep İş Mahkemesinde açmış, Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi kapsamında davalılar bakımından ortak yetkiyi taşıyan mahkemenin zararın meydana geldiği ve aynı zamanda işin yapıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ... ilçesi olduğundan ... İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir.
27. İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5 inci maddesi davacıya seçimlik bir hak vermiştir. Buna göre davacı davasını ister dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde, isterse işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili olan mahkemede açabilecektir. Bu kapsamda davacı Banka davasını seçimlik hakkını kullanarak davalılardan ...'in davanın açıldığı tarihte ikametgâhı sayılan Gaziantep İş Mahkemesi'nde açmıştır. Bu nedenle Gaziantep İş Mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir.
28. Bununla birlikte 6100 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinde davalının birden fazla olması hâlinde yetkili mahkemenin düzenlendiği, buna göre de dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan mahkemenin bulunması halinde davaya o yer mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Ancak söz konusu ortak yetkili mahkemenin İş Mahkemesinin yetkisinin tespitinde uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Kaldı ki 5521 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile düzenlenen yetki kurallarının 6100 sayılı Kanun'un yetki kurallarına göre özel nitelikte hükümler olduğu da açıktır.
29. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2017 tarihli ve 2014/9-2163 Esas, 2017/555 Karar sayılı kararında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
30. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 5521 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinde birden fazla davalının bulunması hâlinde yetkili mahkemenin düzenlenmediği, aynı Kanun'un 15 inci maddesi gereği bu Kanun'da hüküm bulunmayan hâllerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, 6100 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi gereğince davalılar birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, ancak dava sebebine göre Kanun'da davalıların tamamı hakkında ortak yetkili mahkeme belirtilmiş ise davaya o yer mahkemesinde bakılacağı, 6100 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin metninde mutlak bir belirleme yapılması ve gerekçesinde de yetkinin kesin olduğu şeklinde açıklama sebebiyle davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse davada o yer mahkemesinin yetkisinin kesin olduğu, dolayısıyla somut olayda davalılar yönünden ortak yetkili mahkeme ... İş Mahkemesi olduğundan usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
31. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
32. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
33. Öte yandan dava tarihi 19.09.2013 olmasına rağmen direnme kararının başlık kısmında 08.10.2013 olarak belirtilmesinin maddi hata niteliğinde olduğu kabul edilmiş ve bu hususa işaret edilmekle yetinilmiştir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.11.2023 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
''K A R Ş I O Y''
Dava tarihinde yüürlükte bulunan 5521 sayıl İş Mahkemeleri Kanun'un 5 inci maddesinde iş mahkemelerinde açılacak her davanın, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabileceği, bunlara aykırı yetki sözleşmesinin geçirli sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Maddede de işçinin işini yaptığı iş yeri için yetkili mahkeme yanında davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olarak gösterilmiş ise de davalıların birden fazla olması hâlinde davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılıp açılamayacağı hakkında bir hükme yer verilmemiştir. Kanunun 15 inci maddesinde bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı düzenlendiğinden bu konuda HMK 7/1 inci madde hükmü gözetilerek davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılıp açılamayacağının belirlenmesi gerekir.
Davalının birden fazla olması hâlinde yetki başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK 7/1 inci maddede; "Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır." düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu hükümde, HMK'da yer alan diğer kesin yetki düzenlemelerinin aksine olarak ortak yetkiyi taşıyan mahkemenin yetkisinin kesin yetki olduğu belirtilmemiştir. Maddenin gerekçesinde ise bu yetkinin kesin yetki olduğu açıklaması yer almaktadır. Öğretide bu yetkinin kesin yetki olduğu görüşlerine yer verilmesine rağmen yargısal uygulamalarda bu yetkinin kesin yetki olmadığı görüşü de bulunmaktadır.
Bu yetkinin kesin yetki olup olmadığını belirleyebilmek için maddenin düzenlenme biçimine ve düzenlemenin amacına bakılmalıdır. Maddedeki yetki kuralı fıkranın ikinci cümlesinde yer almakta ve ancak diye başlamaktadır. Ancak diye başlayan bir cümlenin de "ancak" kendisinden önceki cümleye istisna getirdiğinin kabulü gerekir. Önceki cümlede ise, davalı birden fazla ise davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. O hâlde ancak diye başlayan bu yetki kuralını; davalının birden fazla olması ve davacının bu 7 nci madde hükmünden yararlanarak davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açmak istemesi hâlinde uygulanması gereken kural olarak görmek gerekir. Diğer bir anlatımla davalıların yerleşim yeri farklı ise ve ortak bir yetki kuralı var ise 7 nci maddeye dayanılarak bunlardan birinin yerleşim yerinde dava açılamayacağı şeklinde bir sınırlama olarak bu hüküm kabul edilmelidir.
Maddedeki "bakılır" ifadesi de bir kesinliği ifade etmekte olup ortak yetkili mahkeme bulunması hâlinde bu mahkeme kesin yetkili olacaktır. Bu yetkinin kesin yetki kabul edilmemesi ise sınırlayıcı ve emredici düzenleme şekline rağmen ortak yetkili mahkemede dava açmayı, davacının istek ve iradesine bırakmak ve maddeyi uygulanamaz hüküm hâline getirmek anlamına gelir ki maddenin düzenleme şekli ve amacı ile de bu sonuç bağdaşmaz.
Bu yetki kesin yetki olmasına rağmen düzenlendiği alana münhasır dar kapsamlı bir kesin yetki kuralıdır. Zira kural ancak diye başladığından öncesindeki hüküm ile birlikte maddenin kapsamı belirlenmelidir.
Davacı HMK 7 nci maddeye dayanmaksızın başka bir yetki kuralına dayanarak davalılardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açmış ise 7 nci maddede belirtilen ortak yetkili mahkemenin kesin yetkisi devreye girmeyecektir. Çünkü 7 nci madde başka maddelerdeki yetki kurallarını bertaraf edip önüne geçecek biçimde yapılmış bir düzenleme olmayıp düzenlediği konuyla sınırlı olarak dar kapsamlı bir kesin yetki kuralıdır.
Bir örnekle bu görüşü desteklemek gerekirse; HMK 16 ncı maddede olduğu gibi diğer bazı yetki kuralları da davacının yerleşim yerinde dava açabilmesini mümkün kılmaktadır. Davalıların yerleşim yerini önemsememiş, davacıların yerleşim yerini benimsemiş çok açık bir yetki kuralı bulunmakta iken davalıların birden fazla olması hâlinde ortak yetkili olan daha başka bir yerleşim yerinde davacının dava açmaya zorlanması bu maddelerin konuluş amacıyla da bağdaşmayacaktır.
Maddenin kapsamını bu şekilde belirledikten sonra somut olaya geldiğimizde davacı Banka; davalıların ... Şubesindeki işlemleri nedeniyle dava açmış olmasına rağmen bu davayı işyerinin bulunduğu ... ilçesinde açmış olmayıp davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesi olan Gaziantep’te açmıştır. Tüm davalıların yerleşim yeri Gaziantep olmadığına göre tüm davalılar için ortak yetkili bir mahkeme bulunması hâlinde davanın Gaziantep mahkemelerinde görülmesi mümkün değildir.
İşyerinin bulunduğu yer olan ... mahkemeleri tüm davalılar için ortak yetkili mahkeme durumundadır. Bu durumda HMK 7 nci madde düzenlemesinin sonucu olarak ... mahkemesinin ortak yetkili mahkeme olarak kesin yetkili olduğu kabul edilmelidir. Kesin yetki HMK 114/1-ç maddede dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan esaslara uygun bir gerekçe ve sonuç içerir şekilde, tüm davalıların birlikte yerleşim yeri olan Gaziantep mahkemesinin yetkili olmadığı buna göre de ... Mahkemesinin kesin yetkili olduğu kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.