ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Danıştay 9. Daire'nin 2023/6877 E., 2025/1820 K. sayılı kararı

Danıştay 9. Daire'nin 2023/6877 E., 2025/1820 K. sayılı kararı
2 Okunma

Danıştay 9. Daire'nin 06/05/2025 tarihli, 2023/6877 E., 2025/1820 K. sayılı kararı

"İçtihat Metni"

T.C.

D A N I Ş T A Y

DOKUZUNCU DAİRE

Esas No : 2023/6877

Karar No : 2025/1820

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Defterdarlığı-..

(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Davacı adına, ... Güvenlik Sistemleri Elektrik Elektronik Servis Savunma Sanayi İmalat Nakliye İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; beyan ve ödeme tarihinde veya ikmalen yada re'sen tarh edilen vergilerin tahakkuk ve vade tarihlerinde görevde olmasalar bile, verginin vadesinde ve vadeyi izleyen tarihlerde kanuni temsilci olanların verginin ödenmemesinden sorumlu bulundukları, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı vergi inceleme raporu ve ..., ..., ..., ..., ... sayılı takdir komisyonu kararları ile ... sayılı tutanakla 2010 ve 2011 yılı dönemli ve 2016 yılı vadeli amme alacaklarına ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerinin içeriği borçların ödenmemesi üzerine asıl borçlu şirket adına ödeme emirleri düzenlenerek 01/06/2017 ve 03/06/2017 tarihlerinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, söz konusu amme alacakları için herhangi bir yapılandırma kanunundan faydalanılmadığı ve alacağın tahsiline yönelik olarak asıl borçlu şirketin hesaplarına haciz işlemlerinin uygulandığı, 2016 vade tarihli olan söz konusu alacakların zamanaşımına da uğramamış olduğu, asıl borçlu şirketten tahsil edilememesi üzerine dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, olayda, dava konusu ödeme emri içeriği amme alacağının 2010/Nisan ilâ 2011/Kasım vergilendirme dönemlerine ilişkin olduğu ve kanuni temsilci seçildiği 26/04/2013 tarihinden önce olmakla birlikte, davacının, amme alacağının 19/09/2016 ve 21/10/2016 olan vade tarihlerinde şirketin kanuni temsilcisi olduğu, dolayısıyla şirketin ödeme yükümlülüğünün devam ettiği vadeyi izleyen tarihlerde, 07/04/2017 tarihine kadar kanuni temsilci olan davacının bu süreçte şirket borçlarını ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği görüldüğünden, davacının bahse konu vergi borçlarından sorumlu olduğu, davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği amme alacaklarının tahsili için öncelikle asıl borçlu şirket hakkında takip işlemlerinin yapıldığı ve asıl borçludan tahsil edilemeyen amme alacağının tahsiline yönelik olarak zamanaşımı süresi içerisinde dava konusu ödeme emirlerinin dayanağı borçların vade tarihinde şirketin kanuni temsilcisi ve dolayısıyla sorumlu olan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının, davacının söz konusu şirkete hissedar ve kanuni temsilci olduğu 23/05/2013 tarihinden öncesine ait olduğu, vergi borçlarının ilgili bulundukları dönemlerde davacının yetkisi de bulunmadığı, söz konusu borçların öncelikle şirketten tahsili gerektiği ve şahsa karşı işlem tesis edilebilmesi için şirketten tahsil imkanının kalmadığının açıkça ortaya konulması gerektiği, ayrıca, söz konusu alacakların zamanaşımına uğradığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacı adına, ... Güvenlik Sistemleri Elektrik Elektronik Servis Savunma Sanayi İmalat Nakliye İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emrinin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un "Kanundaki terimler" başlıklı 3. maddesinde; Amme borçlusu veya borçlu terimi; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini, tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.

Aynı Kanun'un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun "bir ödeme emri" ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek 15 gün içerisinde vergi mahkemesinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, tüzel kişiliğe sahip şirketlerin vergi borçları nedeniyle öncelikle o şirket adına tarh ve tahakkuk işlemi yapılacağı, borç ödenmediği takdirde şirket adına ödeme emri düzenleneceği ve kamu alacağının şirketten tahsil edilmesi için idarece 6183 sayılı Kanun'da sayılan tüm takip yollarının tüketileceği ve buna rağmen borç şirketten tahsil edilemezse şirket kanuni temsilcisi hakkında takip yollarına başvurulacağı sonucuna ulaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu ... Güvenlik Sistemleri Elektrik Elektronik Servis Savunma Sanayi İmalat Nakliye İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı vergi tekniği raporu ve ... tarih ve ... sayılı vergi inceleme raporu ile anılan şirketin 2010 ve 2011 yıllarında sahte belge kullandığının tespiti üzerine 2010 ve 2011 yıllarının muhtelif dönemleri için yapılan re'sen tarhiyatlara ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerinin 17/07/2016 ve 22/08/2016 tarihlerinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, vergi/ceza ihbarnameleri içeriği borçların ödenmemesi üzerine asıl borçlu şirket adına söz konusu 2016 yılı vadeli borçların tahsili için ödeme emirleri düzenlenerek 01/06/2017 ve 03/06/2017 tarihlerinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, alacağın tahsiline yönelik olarak asıl borçlu şirketin hesaplarına haciz işlemlerinin uygulandığı, amme alacaklarının asıl borçlu şirketten tahsil edilememesi üzerine dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, davacının ise anılan şirkette 14/05/2013-10/04/2017 tarihleri arasında kanuni temsilci olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10. maddesinde şirketlerin kanuni temsilcileri için öngörülen sorumluluğun kusur sorumluluğu olduğu, olayda, dava konusu amme alacaklarının kaynağının, asıl borçlu şirketçe, davacının kanuni temsilci olarak görev yaptığı dönemden önce sahte fatura kullanılması fiili olduğu, sahte fatura kullanması neticesinde vergiyi doğuran olayların gerçekleştiği vergilendirme dönemlerinde davacının anılan şirkette kanuni temsilcilik görevinin bulunmadığı ve davacıya bu bakımdan bir kusur atfedilemeyeceğinden, tahakkuk ettirilip ödenmeyen vergi borcundan sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşılmış olup, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın reddine karar veren Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle;

Davacının temyiz isteminin kabulüne,

... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 06/05/2025 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/danistay-9-dairenin-20236877-e-20251820-k-sayili-karari