ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Ceza Genel Kurulu’nun 2025/55 E., 2025/137 K. sayılı kararı

Ceza Genel Kurulu’nun 2025/55 E., 2025/137 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.03.2025 tarihli ve 2025/55 E., 2025/137 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2025/55 E., 2025/137 K.

"İçtihat Metni"

İtirazname No : 2015/310702

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 237-187

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan suça sürüklenen çocuklar ..., ...oğlu ..., ... ve ... oğlu ...'nin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-a maddesi gereğince beraatlerine ve suça sürüklenen çocuklar ..., ...oğlu ... ve ...'un çocuğun basit cinsel istismarı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 103/1, 103/3, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.05.2015 tarihli ve 237-187 sayılı hükümlerin, suça sürüklenen çocuklar müdafileri ve katılan mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.02.2024 tarih, 9318-1327 sayılı ve oy çokluğu ile; "Olayın intikal şekli ve süresi, katılan mağdurun aşamalardaki birbiri ile çelişen beyanları ve mağdur beyanlarının tanık anlatımları ile doğrulanmamış olması karşısında suça sürüklenen çocukların üzerilerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından suça sürüklenen çocukların beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına, suça sürüklenen çocuklar ..., (...oğlu) ..., ... ve (... oğlu) ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Daire Başkanı ... ve Daire Üyesi ...; "Tüm Suça Sürüklenen Çocuklar hakkında Kişi Hürriyetinden yoksun kılma suçundan hükmün onanmasına, Suça Sürüklenen Çocuklar (...oğlu) ..., (... oğlu) ..., ... ... ve ... hakkında çocuğun cinsel istismarına ilişkin kararın bozulmasına ilişkin Sayın heyetin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

Çünkü; Kişi hürriyetinden yoksun bırakma suçu yönünden aynı koğuşta kalan Suça Sürüklenen Çocukların katılan mağduru tehdit ve zorlama ile koğuşta başka bir alanda olan kimsenin göremeyeceği yerde bulunan tuvalete götürerek dışarıda gözcü bırakarak eylemlerini gerçekleştirdikleri katılan mağdurun istikrarlı ve ısrarlı beyanlarını doğrular tanık ifadeleri ile sabit olduğundan yerel mahkeme tarafından verilen beraat kararının onanmasına ilişkin Dairemiz Sayın heyetin çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Suça sürüklenen Çocuklara Cinsel istismar suçundan verilen cezanın 'Olayın intikal şekli ve süresi, katılan mağdurun aşamalardaki birbiri ile çelişen beyanları ve mağdur beyanlarının tanık anlatımları ile doğrulanmamış olması karşısında suça sürüklenen çocukların üzerlerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesi ile beraatlerine karar verilmesi gerekirken mahkumiyet kararı verildiği' gerekçesi ile kararın bozulmasına yönelik heyetimiz çoğunluk görüşü bulunmakta ise de; katılan mağdurun istikrarlı ve ısrarlı beyanlarda bulunduğu, tanıklarında olayı gördükleri kadarı ile anlattıkları ve katılan mağdurun beyanı ile benzer olduğu tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu kanaati ile yerel mahkemenin kararının onanması gerektiği görüşündeyiz.” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 23.06.2024 tarih ve 310702 sayı ile; "...Katılan mağdur ... ... 04/01/1997 doğumlu (suç tarihi itibariyle 15-18 yaş grubundadır) olup, daha önce işlediği iddia edilen cinsel istismar eyleminden dolayı tutuklanarak Konya E Tipi Kapalı Cezaevi B1 koğuşuna alınmıştır. SSÇ'ler ise 15-18 yaş grubunda olan ve aynı koğuşta kalmakta olan tutuklu ya da hükümlülerdir. 23/07/2012 tarihinde gece saat 03.00 sularında SSÇ'ler ... (...'den olma), ... ve ...'nun katılan mağduru tehdit edip fiziksel cebir kullanmak suretiyle koğuşun tuvaletine sokarlar ve sırayla katılan mağdurun poposuna cinsel organlarını sürtmek suretiyle cinsel istismarda bulunurlar. O sırada SSÇ ... (...'den olma) ise tuvalet kapısında durarak gözcülük etmekdedir. Olay tanıklar ... ve ... tarafından Cezaevi yönetimine intikal ettirilir ve bu şekilde ortaya çıkar.

Konya Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 25/07/2012 tarihli raporunda yapılan anal muayenede mağdurda fiili livatanın maddi delillerine rastlanılmadığının bildirilmesi nedeniyle mahkemece eylemin organ sokak suretiyle işlendiği hususunun şüphede kaldığı kabul edilerek SSÇ'ler hakkında Basit cinsel istismar suçundan mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.

SSÇ'ler ve müdafileri aşamalardaki savunmalarında atılı suçların işlenmediğini savunmuşlarsa da, mağdurun aşamalardaki istikrarlı ve detay içeren beyanlarda bulunmasına, bu beyanların görgü tanıkları ... ve ...'ın duruşmada da aynen tekrar ettikleri beyanları ile doğrulanmasına, SSÇ'lerle katılan mağdur arasında iftira atmayı gerektirir nitelikte bir husumet bulunmamasına, olayın intikal şekli ve zamanına nazaran atılı Basit cinsel istismar suçunun somut olayda sübut bulduğunun kabulü ile verilen mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına ilişkin Yüksek Daire kararının hukuka aykırılık oluşturduğu, yine tüm SSÇ'lerin katılan mağdura cebir ve tehdit uygulayarak bulunduğu koğuştan başka bir bölüm olan tuvalet kısmına götürülüp, kapıda da SSÇ ...'i (...'den olma) gözcü olarak bırakılmak suretiyle yasal unsurları oluşan Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu müştereken işledikleri, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen beraat hükümlerinin onanmasına ilişkin kararının da hukuka aykırı olduğu," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9.Ceza Dairesince 31.10.2024 tarih ve 5481-9257 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. ÖN SORUN VE KAPSAM

İtirazın kapsamına göre inceleme suça sürüklenen çocuklar ... (... oğlu), ... (...oğlu), ... ... ve ...’nun katılan mağdura yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat ile ... (...oğlu) , ... ... ve ...’nun katılan mağdura yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

1-Suça sürüklenen çocuklar ... (...oğlu), ... ve ...’a isnat edilen çocuğun cinsel istismarı suçlarının sabit olup olmadığının,

2- Suça sürüklenen çocuklar ... (... oğlu), ... (...oğlu), ... ve ...’a isnat edilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının sabit olup olmadığı, sabit olduğunun kabulü hâlinde ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının,

Belirlenmesine ilişkin ise de kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğun cinsel istismarı suçları arasındaki somut olaya özgü bağlantı da gözetilerek Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle; CMK'nın 172/2 ve 173/6 maddelerine göre suça sürüklenen çocuklar ... (...oğlu), ... ve ... hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan usulüne uygun şekilde açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Suça sürüklenen çocuklar hakkında ... (...oğlu), ... ve ... katılan mağdura yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.08.2012 tarih ve 33885-17078 sayı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karar sonucunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.08.2012 tarih ve 11348-1052 sayı ile katılan mağdur hakkında suça sürüklenen çocuklara karşı iftira suçundan iddianame düzenlenerek dava açıldığı ve Konya 3. Çocuk Mahkemesince 03.10.2013 tarih ve 108-620 sayı ile katılan mağdurun iftira suçundan beraatine karar verilerek suça sürüklenen çocuklar hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

1- İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Değerlendirmeler

CMK'nın "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar" başlıklı 172. maddesi;

"(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.

(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz..." şeklinde düzenlenmiş,

06.01.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10. maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrası "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz" şeklinde değiştirilmiştir.

CMK'nın "Cumhuriyet savcısının kararına itiraz" başlıklı 173. maddesi ise;

"(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.

(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.

(3) Başkan, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.

(4) Başkan istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.

(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.

(6) İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan ağır ceza mahkemesi başkanının bu hususta karar vermesine bağlıdır." biçiminde düzenlenmiş iken,

14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan "ağır ceza mahkemesi başkanına" ibaresi "ağır ceza mahkemesine", üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan "Başkan" ibareleri "Mahkeme" ve altıncı fıkrasında yer alan "ağır ceza mahkemesi başkanının" ibaresi "ağır ceza mahkemesinin",

28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 71. maddesiyle, maddenin birinci fıkrasında yer alan "ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine" ibaresi "ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine", dördüncü fıkrasında yer alan "Mahkeme" ibaresi "Sulh ceza hâkimliği", altıncı fıkrasında yer alan "ağır ceza mahkemesinin" ibaresi "sulh ceza hâkimliğinin", üçüncü fıkrası ise "Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılabilmesi için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.",

06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK'nın 11. maddesiyle de, maddenin altıncı fıkrası "İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172. maddenin ikinci fıkrası uygulanır" ,

Şeklinde değiştirilmiştir.

Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza muhakemesinin temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. Cumhuriyet savcısının görevi maddi gerçeği ortaya çıkartmak ve adil bir yargılama yapılması için gerekli araştırmayı yaparak şüphelinin lehine veya aleyhine olan bütün delilleri toplamaktır.

Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinin sonunda toplanan delillere göre suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheye ulaştığı takdirde iddianame düzenleyecek ve kamu davasını açacaktır. Buna karşın soruşturma işlemleri tamamlandıktan sonra, kamu davasının açılması için suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma imkanını ortadan kaldıran şüphelinin ölümü, af, zamanaşımı, şikâyet süresinin geçmesi, ön ödemenin yerine getirilmesi ve uzlaşmanın sağlanmış olması gibi durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. İddianame, toplanan delillere göre suçun işlendiğini gösteren yeterli şüphe oluştuğunda hazırlanacağına göre, elde edilen deliller doğrultusunda hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı ya da failin kusursuzluğu açıkça ortada ise Cumhuriyet savcısı yine kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilecek, karar suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilecektir.

1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda Cumhuriyet savcısının verdiği takipsizlik kararları, yargı otoritesi göstermeyen, idari bir karar niteliğinde düzenlendiğinden Cumhuriyet savcısı, bu kararını kendiliğinden, Adalet Bakanı ve adalet müfettişinin talebi ya da ilgilinin isteği üzerine geri alıp soruşturma yapabilmekte ve hiçbir şarta bağlı olmadan, takipsizlik kararından sonra, dava zamanaşımı süresi dolmadan kamu davası açabilmekteydi. Ancak bu düzenleme öğretide hukuk güvenliğine aykırı olduğu düşüncesiyle eleştirilmekte, takipsizlik kararından sonra yeni bir dava açılması için yeni delil şartı aranması gerektiği ileri sürülmekteydi.

Öğretinin bu eleştirileri göz önüne alınarak düzenlenen ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm altına alınmış, ancak 06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile ayrıca, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olması ve sulh ceza hakimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlanmıştır. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi şartı olarak düzenlenmiştir. Yine CUMK'da yer verilen takipsizlik kararlarından farklı olarak CMK'nın 173. maddesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı suçtan zarar gören tarafından itiraz edilebileceği hükme bağlanmış, böylelikle bu kararlara yargısal bir nitelik kazandırılmıştır.

CMK'nın 173. maddesinin birinci fıkrasının ilk hâlinde suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kendisine tebliğ edildikten sonra on beş gün içinde, kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebileceği hükme bağlanmış iken, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun ile itirazı incelemeye yetkili merci ağır ceza mahkemesi olarak belirlenmiş, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile de bu incelemeyi yapma yetkisi sulh ceza hakimliğine verilmiştir. CMK'nın 173. maddesinin 680 sayılı KHK'nın 11. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki altıncı fıkrası uyarınca itirazın reddedilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açabilmesi, yeni delilin varlığı ve önceden verilen dilekçeyi değerlendiren merciin bu hususta karar vermesine bağlı iken, anılan değişiklikle kamu davası açılabilmesi CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen usule tabi tutulmuştur.

Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak, bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mahkeme denetiminden geçerek yargısal karar hâlini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir. Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bakımından, kanunun aradığı anlamda yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacağından, kesin hüküm etkisine benzer bir hâl doğmaktadır.

2. Hukuki Değerlendirme

Yerel Mahkemece, Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.08.2012 tarih ve 33885-17078 sayı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturma dosyasının, aslı veya onaylı örneğinin getirtilerek aynı fiillerle ilgili olarak daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip verilmediği ve bu karara itiraz edilip edilmediğinin tespit edilmesi, söz konusu durumun varlığının anlaşılması hâlinde aynı fiilden dolayı suça sürüklenen çocuklar hakkında 03.08.2012 tarihinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itiraz üzerine kesinleşmesi nedeniyle, kesin hüküm benzeri sonuç doğuran kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesinin, işlem tarihinde yürürlükte olan CMK'nın 173. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca yeni delilin varlığına ve önceden verilen dilekçeyi değerlendiren merciin bu hususta karar vermesine bağlı olması ve kanun koyucu tarafından bu hususun ceza muhakemesi şartı olarak öngörülmesi karşısında; aynı fiile ilişkin daha önceden verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğu hâlde CMK'nın 173. maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenen ceza muhakemesi şartı gerçekleşmeden kamu davası açılması usul ve kanuna aykırılık oluşturacağından, Yerel Mahkemece durma kararı verilerek önceden verilen itiraz dilekçesi hakkında karar vermiş olan itiraz merciinin bu hususta karar vermesi beklenip sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 03.08.2012 tarihli ve 33885-17078 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına ilişkin soruşturma dosyası getirtilmeden suça sürüklenen çocuklar hakkında usulüne uygun açılmış bir kamu davasının bulunup bulunmadığının tespiti hususunda eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.

Aralarında fiilî ve hukukî bağlantı bulunan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğun cinsel istismarı suçlarına ilişkin delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin de bozulması gerektiği kabul edilmelidir.

Ulaşılan sonuç karşısında, asıl uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazın değişik gerekçe ile KABULÜNE,

2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 19.02.2024 tarihli ve 9318-1327 sayılı Yerel Mahkemece suça sürüklenen çocuklar hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulmasına ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat hükümlerinin onanmasına ilişkin kararlarının KALDIRILMASINA,

3- Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.05.2015 tarihli ve 237-187 sayı ile suça sürüklenen çocuklar ... (...oğlu), ... ve ... hakkında çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin haklarında bu suçtan usulüne uygun açılmış bir kamu davasının bulunup bulunmadığının tespiti hususunda eksik araştırmayla hükümler kurulması, suça sürüklenen çocuk ... (... oğlu), suça sürüklenen çocuk ... (...oğlu), suça sürüklenen çocuk ... ve suça sürüklenen çocuk ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat hükümlerinin eksik araştırmanın sonucuna göre dosyadaki tüm delillerin birlikte değerlendirilerek suça sürüklenen çocukların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.03.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/ceza-genel-kurulunun-202555-e-2025137-k-sayili-karari