Ceza Genel Kurulu'nun 2025/242 E., 2025/343 K. sayılı kararı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 17.09.2025 tarihli, 2025/242 E., 2025/343 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu
2025/242 E., 2025/343 K.
"İçtihat Metni"
İtirazname No : 2024/64768
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 594-1337
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanığın eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın yurda sokmak suçundan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/1 ve 4/2 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62, 52/2, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.12.2011 tarihli ve 1414-1140 sayılı kararın kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediği ihbar edilen sanık hakkındaki dosyayı ele alan Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince 21.02.2019 tarih ve 1311-390 sayı ile; hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına, sanığın 5607 sayılı Kanun'un 3/1 ve 4/2 ile TCK'nın 62, 52/2, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve dava konusu kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.
Bu kararın katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince 11.09.2020 tarih ve 4218-2265 sayı ile; "Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 Sayılı Kanun'un 61. maddesi ile 5607 Sayılı Yasa'nın 3/22. maddesine eklenen 'Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.' şeklindeki düzünlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasa'nın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 Sayılı Yasa'nın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hâle geldiği anlaşılmakla, 5237 Sayılı TCK'nın 7. maddesi ve 7242 Sayılı Yasa'nın 63. maddesi ile 5607 Sayılı Yasa'ya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu," isabetsizliğinden 280/1-b maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince 05.11.2021 tarih ve 2602-2327 sayı ile; sanığın 5607 sayılı Kanun'un 3/1-10-son, 3/22 ile TCK'nın 62, 52/2, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 20,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin hükmün, katılan vekili ve sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince 22.06.2023 tarih ve 246-1507 sayı ile; "Olay tarihinde Habur Gümrük Sahasındaki free shop yakınlarında araçlar arasına gizlenmiş hâlde ele geçilen 63 karton sigaradan 9 kartonunun Habur Gümrük Sahasına Türkiye'den Irak'a çıkış yapmak üzere 34 DT 7494 plaka sayılı yolcu otobüsünde yolcu olarak gelen sanığın gümrük sahasındaki free shoptan pasaportuyla muafiyet kapsamında satın alındıkları anlaşılan somut olayda; sanığın savunmalarının aksine suça konu sigaraları ticari maksatla aldığına dair delil elde edilememesi, 9 karton (90 paket) sigaranın ticari miktar ve mahiyette bulunmaması, kişisel kullanım sınırında olması karşısında müsnet suçtan beraati yerine delillerin takdirinde hataya düşülerek mahkumiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden CMK'nın 280/1-e-f ve 289/1 maddeleri uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.
Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince 21.11.2023 tarih ve 1379-1908 sayı ile; sanığın CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine ve 5607 sayılı Kanun'un 13. maddesi yollamasıyla TCK'nın 54/4. maddesi uyarınca kaçak eşyanın müsaderesine ilişkin verilen hükmün katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince 29.04.2024 tarih ve 594-1337 sayı ile temyiz yolu açık olmak üzere istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince 22.10.2024 tarih ve 4825-9315 sayı ile; "On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlarının temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, katılan Gümrük İdaresi vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle reddine," karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 14.01.2025 tarih ve 64768 sayı ile;
"Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin gerek 11.09.2020 gün ve 2019/4218 Esas- 2020/2265 Karar sayılı gerekse 22.06.2023 gün ve 2023/246 Esas- 2023/1507 Karar sayılı bozma kararlarının 5271 sayılı Kanunu’nun 280/1-e-f maddesinde sınırlı olarak sayılan bozma nedenleri arasında gösterilmediği, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin davanın yeniden görülmesine karar verilerek yapılacak duruşma sonucunda hukuka aykırılığın giderilmesi yerine dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde bozma kararı vermesinin ve anılan karara yönelik direnme yetkisi bulunmayan İlk Derece Mahkemesince yeniden hüküm kurulmasının yasal bir dayanağının bulunmadığı, 5271 sayılı Kanun’un 280/1-g maddesi uyarınca duruşma açılarak ve taraflar da çağrılarak delillerin değerlendirilmesi sonucunda anılan Kanun maddesinin 2. fıkrasına göre yeniden hüküm kurulması gerektiği, bu durumda Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.03.2018 gün ve 2018/38 Esas, 2018/113 Karar sayılı kararı uyarınca verilecek hükmün de temyiz yasa yoluna tabi olacağı nazara alındığında, verilen kararın temyiz kanun yoluna tabi olduğu değerlendirilmiş," düşüncesiyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 11.02.2025 tarih, 173-2021 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 7242 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası uyarınca lehe Kanun hükümlerinin değerlendirilmesi yönünden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince bozma kararı verilip verilemeyeceğinin, bu bağlamda İlk Derece Mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmünün istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi tarafından sanığın müsnet suçtan beraati gerektiğinden bahisle bozma kararı verilip verilemeyeceğinin, bu kapsamda da Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 29.04.2024 tarihli ve 594-1337 sayılı esastan red kararının temyizi kabil olup olmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
Irak'tan Türkiye'ye giriş yapmak üzere Habur Gümrük Sahasına gelen sanık ve inceleme dışı sanıkların içinde bulundukları araçta ele geçirilen 63 karton kaçak sigaranın 4 kartonunun sanık tarafından sahiplenildiği ve hakkında eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın yurda soktuğu iddiasıyla kamu davası açıldığı ve yargılama sürecinin "Hukukî Süreç" kısmında anlatıldığı gibi gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
CMK'nın "İstinaf" başlıklı 272. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re'sen incelenir.
...
(3) Ancak;
a) (Değişik: 31/3/2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen onbeşbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (Ek cümle:14/4/2020-7242/17 md.) Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.".
CMK'nın "Bölge adliye mahkemesinde inceleme ve kovuşturma" başlıklı 280. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;
...
e) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
f) (Ek:17/10/2019-7188/27 md.) Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,
Karar verir.
2) (Ek: 18/6/2014-6545/77 md.) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.".
CMK'nın "Hukuka kesin aykırılık hâlleri" başlıklı 289. maddesi şöyledir:
"(1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.
c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.
d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
h) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.".
CMK'nın "Direnme yasağı" başlıklı 284. maddesi şöyledir:
"(1) Bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez; bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez.
(2) İtiraz ve temyize ilişkin hükümler saklıdır.".
CMK'nın "Temyiz" başlıklı 286. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;
a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
...
d) (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı Kararı ile İptal; Yeniden Düzenleme:20/2/2019-7165/7 md.) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
...
Temyiz edilemez.".
CMK'nın "Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı hükmü veren mahkemece reddi" başlıklı 296. maddesi şöyledir:
"(1) Temyiz istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş veya temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan bölge adliye veya ilk derece mahkemesi bir karar ile temyiz istemini reddeder.
(2) Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez.".
CMK'nın "Temyiz isteminin reddi" başlıklı 298. maddesi şöyledir:
"(1) Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.".
Bölge adliye mahkemelerinin Türk yargı sistemine dâhil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir durum ve anlayış ortaya çıkmıştır. İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı başvurulabilen, hatta başvuru olmasa da bir kısmı için resen öngörülen bir kanun yolu (CMK m. 272/1) olarak istinafta, hem maddi vakıa denetimi hem de hukuki denetim yapılabilmekte, sebep gösterilmese de ilk derece mahkemesi hükmü bir bütün olarak incelenmekte, varsa hukuka aykırılıklar resen belirlenerek, kural olarak yeniden yapılacak yargılama ile ıslah edilmekte iken, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümlerini konu edinen temyiz kanun yolu, bir hukuki denetim mekanizması olarak öngörülmüş, temyiz merciinin yetkisi de kural olarak bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince verilen kararların, maddi ceza hukuku ve muhakeme hukuku normlarının kullanılması bakımından hukuka aykırılık taşıyıp taşımadıklarının incelenmesi ile sınırlanmıştır (CMK m. 288/1, 294/2).
Fiilin sanık tarafından işlenip işlenmediği maddi sorunu oluştururken sanık tarafından gerçekleştirilmiş fiilin suç oluşturup oluşturmadığı, suç oluşturduğu kabul edilen fiile hangi cezanın verilmesi gerektiği, delillerin nasıl değerlendirildiği, nasıl yargılama yapıldığı, gerekçenin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, hükmün doğru oluşturulup oluşturulmadığı gibi hususlar ise hukuki soruna ilişkindir. Sübut da denilen maddi mesele, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin sözlülük ve doğrudan doğruyalık ilkelerini uygulayarak eylemi öğrenmesidir. Hukuki mesele ise olayın hukuk karşısındaki durumunu tespit etmek anlamına gelir.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeği insan onuruna yaraşır biçimde ortaya çıkarmaktır. Geçmişte yaşanan ya da yaşandığı iddia olunan bu vakıayı/maddi gerçekliği, olay mahkemesi yapacağı öğrenme yargılaması ile taraflar ve delillerle doğrudan muhatap olup muhakeme hukukuna ilişkin normlar doğrultusunda, gerektiğinde mantık ilminin ve tecrübe kurallarından da faydalanarak sonradan mahkeme önünde temsil etmeye çalışacak, böylece sezgileriyle değil akıl yoluyla vicdani kanaate ulaşarak (M. Feyzioğlu Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Yetkin yayınevi syf. 139) maddi sorunu çözecektir. Bu yetki münhasıran olay mahkemesine aittir.
Bu hâliyle bölge adliye mahkemesi hem ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı bir denetim mercii hem de denetlediği hükmün hukuka aykırı olduğunu değerlendirdiğinde, hukuka aykırılığı ortadan kaldıracak ölçüde yeniden yargılama yapacak bir ikinci/üst derece mahkemesidir. Her iki halde de ilk derece mahkemelerine göre bir üst mahkeme olduğunda kuşku yoktur. Bu tespitlerden çıkan sonuç şudur:
a. Bölge adliye mahkemesi kural olarak bir ıslah mahkemesidir. Yani varsa ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlerdeki tüm hukuka aykırılıkları resen belirleyerek, yeniden yapacağı yargılama ile hükmü ıslah eder. Yoksa kural olarak bir bozma mahkemesi olan Yargıtay gibi davranamaz.
b. İlk derece mahkemelerine göre bir üst mahkeme olması itibarıyla gerek denetim gerekse yeniden yargılama fonksiyonunu icra etsin, her halûkârda taraflar açısından başlı başına bir teminat oluşturur.
c. Bölge adliye mahkemesi, aleyhine kural olarak bir kanun yolu öngörülmeyen ve direnilemeyen (duruşmasız/evrak üzerinden verdiği) bozma kararı ile ne tarafları bir üst mahkemede yargılanma teminatından yoksun bırakabilir ne de olay mahkemesine vicdani kanaati rağmına bir sonuca ulaşmasını amir bir müdahalede bulunabilir.
Bölge adliye mahkemelerinin hükmün bozulmasına karar verebileceği hâller, CMK'nın 280. maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bu düzenlemelere göre istinaf mahkemeleri şu hâllerde hükmün bozulması kararı verebilecektir:
1. İlk derece mahkemesinin kararında CMK'nın 289. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (g) ve (h) bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir mutlak hukuka aykırılık nedeninin bulunması,
2. Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya ön ödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması.
Hükmün bozulmasına karar verilen bu hâllerde bölge adliye mahkemesi ceza dairesi, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verecektir. Bu karara karşı ilk derece mahkemesinin direnme kararı verme yetkisi bulunmadığı gibi tarafların da kanun yoluna başvurması mümkün değildir.
Açıkça görüldüğü gibi bölge adliye mahkemesinin bozma kararı verebileceği hâller, kati surette davanın esasına ilişkin değil ve fakat yargılamaya dair usul kurallarının ağır ve açık ihlalleri ile hükme müteessir usul kurumlarının ihmali suretiyle hüküm kurulması durumlarına münhasırdır. Nitekim Yargıtay kararlarına karşı direnme yetkisi bulunan ilk derece mahkemesinin, bölge adliye mahkemelerinin bozma kararlarına direnememesinin temelinde yatan düşünce de buna dayanmaktadır. Direnme yasağına ilişkin normun, maddi ceza adaletiyle doğrudan bir ilgisinin bulunmadığı, esas itibariyle makul sürede yargılanma hakkı bakımından bir teminat alanı oluşturduğu söylenmelidir.
Hukuki düzenlemeler ve yapılan açıklamalar karşısında, mesele tartışmaya ihtiyaç bırakmayacak açıklıktadır. Buna rağmen uygulama, bölge adliye mahkemelerinin iş yoğunluğu gibi mülahazalarla kanunun kendisine tanımadığı bir yetkiyi kullanarak bozma kararları verilegeldiği bilinen bir gerçektir. Bu uygulamanın, yukarıda yer verilen tespitler yanında, görevli/teminatlı mahkemede yargılanma ve mahkemeye erişim/ kanun yoluna etkin başvuru hakları yönünden ciddi sorunlar taşıdığı da tartışmadan varestedir. CMK'nın 286. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan kararları temyiz edilebileceğinden, bölge adliye mahkemesinin Kanun'un açık hükmüne aykırı şekilde verdiği bozma kararının temyiz edilebilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi hükmünün hukuka aykırılık taşıdığının tespit edilmesi durumunda bölge adliye mahkemesi ceza dairesince ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırarak yeniden hüküm kurulması gerektiği hâlde bozma kararı verilmesi nedeniyle sanığın temyiz hakkının kısıtlanması da söz konusu olabilmektedir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi, 2023/33667 sayılı ... ... başvurusu üzerine verdiği 09.01.2025 tarihli kararında; Mahkemece, başvurucunun (sanığın) katılan E.Ç. ile mağdurlar S.A. ve S.M.ye yönelik üzerine atılı olan suçlar nedeniyle beraatine karar verdiği, İstinaf Dairesinin ise dosya üzerinden yaptığı inceleme sonucunda; katılan E.Ç.ye yönelik silahla kasten yaralamaya azmettirme ve mağdur S.M.ye yönelik tehdit suçları nedeniyle başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği, mağdur ...ya yönelik nitelikli yağma suçu yönünden ise çeşitli araştırmalar yaparak başvurucunun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçeleriyle beraat hükümlerinin bozulmasına hükmettiği, bozma kararı üzerine Mahkemece yapılan yargılama sonucunda başvurucunun katılan ve mağdurlara karşı üzerine atılı olan suçlardan mahkûmiyetine karar verildiği, hüküm istinaf incelemesi sonucu kesinleştiği, bilahare istinaf kararının temyiz edilmesi üzerine de temyiz talebinin öncelikle İstinaf Dairesi, daha sonra Yargıtay tarafından reddedildiği olayda; "İstinaf Dairesi kanunda açıkça öngörülmüş hâller dışında bir nedenle bozma kararı vermiş, bunun sonucunda başvurucunun temyiz kanun yoluna başvurma hakkının elinden alınmasına yol açmıştır. Böylelikle istinaf kanun yolu incelemesine ilişkin kuralların İstinaf Dairesince yapılan yorumun kişilerce öngörülebilecek belirlilikte olmadığı ve kanunun lafzıyla çeliştiği görülmüştür. Diğer bir ifadeyle İstinaf Dairesinin bu kararıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına kanuni dayanağı bulunmayan bir müdahalede bulunulmuştur. Açıklanan gerekçelerle İstinaf Dairesinin 5271 sayılı Kanun'da sınırlı olarak sayılı hâller dışında bir sebeple bozma kararı vermesiyle gerçekleşen müdahalenin kanuni dayanağının olmaması nedeniyle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine..." hükmetmiştir.
Keza Yargıtay Daireleri de AYM kararına konu teşkil eden benzer olay ve bozma üzerine ilk derece mahkemesince tesis edilen hükümlerin, esas itibariyle bölge adliye mahkemesi tarafından verildiği (Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 04.03.2021 tarihli ve 6371-1851 sayılı, 9. Ceza Dairesinin 22.06.2023 tarihli ve 2981-4580 sayılı, 5. Ceza Dairesinin 18.04.2024 tarihli ve 5322-4330 sayılı, 6. Ceza Dairesinin 03.07.2024 tarihli ve 2388-8319 sayılı, 11. Ceza Dairesinin 11.03.2024 tarihli ve 6519-3057 sayılı kararları vb.) ya da bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin kararı ile bozma üzerine verilen ilk derece mahkemesi kararının hukukî değerden yoksun ve yok hükmünde olduğu (Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 24.04.2023 tarihli ve 12734-2067 sayılı ve 20.02.2024 tarihli ve 29761-2708 sayılı kararları vb.) gerekçeleriyle temyiz başvurularını esastan incelemişlerdir.
Diğer taraftan bölge adliye mahkemesi ceza daireleri kanunda açıkça öngörülmüş hâller dışında bir nedenle bozma kararı vererek, dava dosyasını ilk hükmün devretme etkisiyle görevi sona eren ilk derece mahkemesine yeniden göndermiştir. Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir (CMK m. 3). CMK'nın 7. maddesine göre de, "Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli olmayan hakim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.".
Şu hâle göre; bölge adliye mahkemelerinin, kanuni dayanağı bulunmayan (CMK'nın 280. maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinde sayılanlar hariç) bozma kararları ile iş bu bozma kararına istinaden ilk derece mahkemesince tesis edilen kararların, görevsiz mahkeme tarafından verilmiş olmaları nedeniyle "hukuka açık ve ağır aykırılıkla malul olduklarından hükümsüz sayılmaları" gerekir.
B. Hukuki Değerlendirme;
Eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın yurda sokmak suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde sanığın 5607 sayılı Kanun'un 3/1 ve 4/2 ile TCK 62, 52/2, 53 ve 54. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine ilişkin hükmün katılan vekilince istinaf edildiği, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince 11.09.2020 tarih ve 4218-2265 sayı ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün, 7242 sayılı Kanun'la 5607 sayılı Kanun'da yapılan lehe değişikliklerin değerlendirilmesi için bozulması üzerine İlk Derece Mahkemesince 05.11.2021 tarih ve 2602-2327 sayı ile sanığın 5607 sayılı Kanun'un 3/1, 3/10-son-22. fıkraları ile TCK'nın 62, 52/2 maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 20 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13. maddesi yollamasıyla TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine, hükmün katılan vekili ve sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince 22.06.2023 tarih ve 246-1507 sayı ile sanıktan ele geçirilen eşyanın miktar itibarıyla kişisel kullanım sınırında kaldığı gerekçesiyle sanığın beraati gerektiğinden bahisle hükmün bozularak dosyanın mahalline gönderildiği, İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararı doğrultusunda sanığın CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine hükmolunduğu, bu hükmün de katılan vekilince istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince 29.04.2024 tarih ve 4825-9315 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, katılan vekili tarafından temyiz edilen bu karara yönelik Yargıtay 7. Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesi neticesinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin 29.04.2024 tarihli ve 594-1337 sayılı esastan red kararının CMK'nın 286/2-g, 3 ve 298/1 maddeleri uyarınca temyiz istemlerinin reddine karar verildiği anlaşılan dosyada;
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince verilen 11.09.2020 tarihli ve 4218-2265, 22.06.2023 tarihli ve 246-1507 sayılı bozma kararları ile iş bu bozma kararlarına istinaden tesis edilen Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.11.2021 tarihli ve 2602-2327, 21.11.2023 tarihli ve 1379-1908 sayılı kararlarının görevsiz mahkemeler tarafından verilmiş olmaları nedeniyle "hukuka açık ve ağır aykırılıkla malul olduğu gerekçesiyle hükümsüz sayılmalarına",
Dava dosyasının, Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.02.2019 tarihli ve 1311-390 sayılı hükümle ilgili olarak, gerekiyorsa CMK'nın 280/2. maddesi de gözetilmek suretiyle istinaf incelemesi yapılması için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 22.10.2024 tarihli ve 4825-9315 sayılı temyiz isteminin reddi kararının KALDIRILMASINA,
3- Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesince verilen 11.09.2020 tarihli ve 4218-2265, 22.06.2023 tarihli ve 246-1507 sayılı bozma kararları ile iş bu bozma kararlarına istinaden tesis edilen Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.11.2021 tarihli ve 2602-2327, 21.11.2023 tarihli ve 1379-1908 sayılı kararlarının görevsiz mahkemeler tarafından verilmiş olmaları nedeniyle "hukuka açık ve ağır aykırılıkla malul olduğu gerekçesiyle hükümsüz sayılmalarına",
4- Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 29.04.2024 tarihli ve 594-1337 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının, Silopi 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.02.2019 tarihli ve 1311-390 sayılı hükümle ile ilgili olarak, gerekiyorsa CMK'nın 280/2. maddesi de gözetilmek suretiyle istinaf incelemesi yapılıp hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
5- Dava dosyasının, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.09.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.