ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

Ceza Genel Kurulu'nun 2025/127 E., 2025/360 K. sayılı kararı

Ceza Genel Kurulu'nun 2025/127 E., 2025/360 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24.09.2025 tarihli, 2025/127 E., 2025/360 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2025/127 E., 2025/360 K.

"İçtihat Metni"

İtirazname No : 2015/381746

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 26-67

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanığın nitelikli cinsel saldırıyla teşebbüs etme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/2, 35/2, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Bergama Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2015 tarihli ve 26-67 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 11.03.2024 tarih ve 9678-2095 sayı ile; "...Olayın intikal şekli ve zamanı, katılanın soruşturma aşamasındaki beyanı, tanık beyanları, savunma, adli rapor ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, katılanın aşılabilir mukavemeti dışında organ sokma eylemini tamamlamasına engel harici neden olmaksızın kendiliğinden sonlandırdığının anlaşılması karşısında mevcut hâliyle sübuta eren eyleminin cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 15.06.2024 tarih ve 381746 sayı ile; "...Her ne kadar Yüksek Dairece yapılan değerlendirmede katılanın aşılabilir mukavemetinden başka sanığı engelleyen harici bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle eylemin basit cinsel saldırı suçuna vücut verdiği belirtilerek nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmişse de 'katılanın aşılabilir mukavemeti' kavramının subjektif ve görece bir kavram olduğu, bu kavramın her bir olay, sanık ve mağdur için değişiklik gösterebileceği, dosyaya yansıdığı kadarıyla katılan ile sanık arasında bariz bir fiziksel farklılığın bulunmadığı gibi sanığın, katılanın kaçmasına rağmen katılanı takip ederek suç işleme kararlığını ortaya koyduğu ve ancak tanığa yolda rastlaması üzerine eylemine son verdiği gözetildiğinde sanığın eylemine istemsiz olarak son verdiği ve eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı, dolayısıyla eylemin nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs etme suçunu oluşturduğu," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 16.12.2024 tarih ve 5482-10973 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU VE ÖN SORUN

İtirazın kapsamına göre inceleme nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs etme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin basit cinsel saldırı suçunu mu yoksa teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sisteminden alınan güncel nüfus kayıt örneğine göre sanığın Özel Dairenin bozma kararından ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazından önce 12.03.2018 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.

IV. GEREKÇE

1. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar

Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 02.10.2024 tarihli ve 228-281 ile 02.07.2025 tarihli ve 369-308 sayılı kararlarında açıklandığı üzere;

Hükümden sonra ve fakat temyiz aşamasında sanığın ölmesi durumunda, Yüksek Genel Kurulun "ahvali şahsiyenin tespitinde ancak nüfus kayıtlarının esas olabileceği" (CGK'nın 16.06.1952 tarihli ve 98/88 sayılı kararı) yönündeki kabulü ve nüfus kütüğünün delil niteliği gözetilerek;

a. Müsadereye tabi eşya ve/veya maddi menfaatler hakkında da bir karar verilmesi gerekmeyen hâllerde, özellikle sanığın ölmediğine dair somut olgulara dayanan iddia ya da makul şüphe yoksa ve yargılama aşamasında temin edilerek duruşmada sanığa vicahen okunan nüfus kaydı ile aynı bilgileri taşıyan, UYAP ortamından temin edeceği nüfus kayıt örneğine dayanarak Yüksek Ceza Genel Kurulunun ya da Özel Dairelerin kamu davasının düşürülmesine karar vermesi gerektiğinin,

b. Düşme kararı ile birlikte müsadereye tabi eşya ve/veya maddi menfaatler hakkında da bir karar verilmesi gereken hâllerde, olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden davanın düşmesine hükmolunmasının mümkün olması ve özellikle sanığın ölmediğine dair somut olgulara dayanan iddia ya da makul şüphenin bulunmaması hâllerinde, yargılama aşamasında temin edilerek duruşmada sanığa vicahen okunan nüfus kaydı ile aynı bilgileri taşıyan, UYAP ortamından temin edeceği nüfus kayıt örneğine dayanarak Yüksek Ceza Genel Kurulunun ya da Özel Dairelerin kamu davasının düşürülmesine karar vermesine yasal bir engelin bulunmadığının,

c. Davanın düşmesine hükmolunması, sanığın ölmediğine dair somut olgulara dayanan iddia ya da makul şüphenin ortadan kaldırılması ya da müsadere yönünden olayın daha ziyade aydınlanmasının gerektiği durumlarda mahallinde gerekli araştırma yapılarak müsadereyi de kapsayacak biçimde düşme kararı verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesinin zorunlu olduğunun,

Kabulü gerekir.

2. Ön Soruna İlişkin olarak somut olay değerlendirildiğinde;

UYAP sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde; sanığın mahkûmiyet hükmünden sonra, fakat Özel Daire bozma ilamından ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazından önce, 12.03.2018 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, olayın daha ziyade aydınlanmasını gerekli kılan müsadereye tabi eşya ve/veya maddi menfaatler hakkında da bir karar verilmesinin gerekmemesi, sanığın ölmediğine dair somut olgulara dayanan iddia ya da makul şüphenin bulunmaması, UYAP ortamından temin edilen nüfus kayıt örneğinin, yargılama aşamasında temin edilerek duruşmada sanığa vicahen okunan nüfus kaydı ile aynı bilgileri taşıması hususları birlikte değerlendirildiğinde; ölümle ilgili ayrıca mahallinde araştırma yapılmasına gerek olmaksızın sanık hakkındaki kamu davasının ölüm nedeniyle düşürülmesine karar verilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 09.09.2015 tarihli ve 26-67 sayılı hükmünün bozulmasına ve sanık hakkındaki kamu davasının TCK'nın 64 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmesi gerekmektedir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,

2- Yargıtay 9. Ceza Dairesince verilen 11.03.2024 tarih ve 9678-2095 sayılı bozma kararının nitelikli cinsel saldırıyla teşebbüs etme suçu yönünden KALDIRILMASINA,

3- Bergama Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2015 tarihli ve 26-67 sayılı hükmün, sanığın ölümü nedeniyle BOZULMASINA,

4- Sanık hakkındaki kamu davasının TCK'nın 64 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,

5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/ceza-genel-kurulunun-2025127-e-2025360-k-sayili-karari