ADALET HABERLERİ

Ceza Genel Kurulu’nun 2024/519 E., 2024/389 K. sayılı kararı

Ceza Genel Kurulu’nun 2024/519 E., 2024/389 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.12.2024 tarihli ve 2024/519 E., 2024/389 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2024/519 E., 2024/389 K.

"İçtihat Metni"

DİRENME

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 11. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 200-300

I. HUKUKİ SÜREÇ

Sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Ümraniye 4. Asliye Ceza Mahkemesince 17.04.2009 tarih ve 1653-482 sayı ile, sanıkların eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesince 24.09.2009 tarih ve 179-286 sayı ile sanıkların beraatlerine ilişkin hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 11.12.2013 tarih ve 14720-19684 sayı ile; "...Sanık doktorların suç tarihi itibarıyla görev yaptıkları Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniğinde yaptıkları operasyonlarda kullandıkları endoprotezlerin doğru endikasyonlarda kullanılmayıp kamu zararına sebebiyet verildiği iddia olunan olayda, mahkemece sanıkların beraatlarına karar verilmiş ise de gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; sanıkların eylemleri nedeniyle kamu zararına neden olup olmadıkları hususunda konusunda uzman bilirkişilere yaptırılacak inceleme ile konunun açıklığa kavuşturulması, operasyon yapılan hastalar tanık sıfatıyla dinlenilip bu konuda beyanlarına başvurulduktan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi ise 18.03.2014 tarih ve 20-79 sayı ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükümlerin, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ceza Genel Kurulunca 13.02.2020 tarih ve 644-98 sayı ile; "...Hazır bulunan sanıklara son sözün verilmemesi yine usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun bozma ilamına uyan İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince 17.09.2020 tarih ve 200-300 sayı ile sanıkların beyanları da alınmak suretiyle önceki kararda olduğu gibi direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.12.2021 tarihli ve 104757 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 01.10.2024 tarih ve 43474-10888 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KONUSU ve ÖN SORUN

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara isnat edilen suçların unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca, direnme hükmünün Yargıtay Ceza Genel Kurulunca bozulması üzerine Yerel Mahkemece bozma ilamı gereği işlem yapılmasından sonra önceki Özel Daire kararına karşı direnilmesinin yeni hüküm olup olmadığı ve bu bağlamda incelemesinin Ceza Genel Kurulunca yapılıp yapılamayacağının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.

III. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel Mahkemece sanıklar hakkında değişen suç vasfına göre nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükümlerinin katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece sanıklar hakkında eksik araştırma ile karar verildiği gerekçesiyle bozulması üzerine Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin Ceza Genel Kurulunca; hazır bulunan sanıklara son sözün verilmemesi ile usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasından sonra Yerel Mahkemece bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak sanıkların beyanları alınmak suretiyle önceki hükümlerde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

IV. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar

1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken "Davaya yeniden bakacak mahkemenin hak ve mecburiyetleri" başlıklı 326. maddesinde;

"Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.

Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi duruşmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhâlde dinlenilmesi gerekir.

Yargıtaydan verilen bozma kararına mahkemelerin ısrar hakkı vardır. Israr üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir.

Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291 inci maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz." hükmü yer almaktadır.

Buna göre, Yargıtayca verilen bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemelerince yeni bir tensip kararıyla duruşma günü tayin edilecek ve ilgililer duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilecektir. Yerel mahkemenin, göreve ilişkin olanlar dışında bozma ilamına uyma ya da direnme kararlarından birisini verebilmesi mümkündür. Maddenin üçüncü fıkrasında mahkemenin bozma kararına ısrar hakkı olduğu vurgulandıktan sonra, ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymanın zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sınırlı biçimde uygulanabilecek olan cezayı aleyhe değiştirememe veya aleyhte düzeltme yasağı kabul edilerek yalnız sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, bozma üzerine yeniden kurulan hükümde belirlenen ceza ve sonucun önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bozmadan sonra serbestlik kuralı uyarınca bozma kararına uyma ya da direnme kararlarından birini verme konusunda serbest olan ilk derece mahkemelerinin Özel Dairelerin bozma kararlarına uymayı tercih etmeleri durumunda, bu kez uymadan sonraki serbestlik kuralı devreye girecektir. Serbestlik kuralı, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi amacının zorunlu bir sonucu olup mahkemenin bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra da, sanığın hukuki durumunu yeniden serbestçe değerlendirme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Temyiz edilen önceki hüküm bozma kararı verilmesiyle ortadan kalkmış olduğundan, yerel mahkemece önceki karardan farklı olarak, suçun sübutu ve niteliği de dâhil olmak üzere sanığın hukuki durumuyla ilgili tüm hususlarda, CMK'nın 217. maddesi uyarınca ulaşılan vicdani kanaat doğrultusunda serbestçe karar verilebilecektir. Nitekim, Yargıtay Özel Daireleri tarafından da ilk temyiz incelemesinde yerinde görülerek bozma konusu yapılmayan hususlar, lüzumu hâlinde hükmün yeniden temyizen incelenmesi sırasında bozma konusu yapılabilmekte, hatta ilk bozma kararından tamamen farklı olacak şekilde bozma kararı verilebilmektedir.

Kunter'e göre; "Uymadan sonraki duruşmanın bozmadan önceki duruşmanın devamı niteliğinde olması, mahkemenin uymadan sonraki serbestliğini de açıklar. Gerçekten mahkeme bozmaya uymadan sonra ikinci son kararında kaide olarak serbesttir. Gerek Yargıtay'ın görüşü ile gerek eski kararı ile bağlı değildir. ...Serbestlik kaidesi ceza muhakemesinde hakikatın araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi gayesinin tabii ve mantıki sonucudur. Gerçekten, temyiz yolu davası açılmakla son kararın yargılaşmasının önüne geçilmiştir. Yargıtay son kararı bozduğu, mahkeme de buna uyduğu için son karar ortadan kalkmıştır. Ortada, değil yargı, son karar dahi olmadığından, yargının otoriteleri de bahis konusu olmamak gerekir. O halde mahkeme hakikate en uygun ve en isabetli kararı vermek imkanına malik bulunmalıdır... Nitekim Yargıtay da ilk bozma kararı ile bağlı değildir." (Nurullah Kunter, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul 1989, 9. Bası, s. 1112-1114). Bu serbestlik iki konuda kısıtlanmıştır:

1- Bozmaya uyan mahkemenin bozma nedenine göre gerekli işlemleri yapması gerekir.

2- Hüküm sadece sanık lehine temyiz edilmişse, verilecek yeni karar öncekinden daha ağır bir cezayı içeremez (Nur Centel - Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2014, 11. Bası, s. 790-791). Esas itibarıyla doktrinde hâkim görüş de böyledir (Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, Vedat Yayıncılık, 2005, s. 500-501, Bahri Öztürk - Veli Özer Özbek - Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 6. Bası, s. 459-461, Nurullah Kunter - Feridun Yenisey - Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul, 2010, 18. Bası, s. 1782).

Şu hâle göre; Yargıtayın belli bir eksiklik nedeniyle hükmü bozduğu durumlarda bozmaya uyma kararı veren derece mahkemesinin, bu eksikliği mutlaka ikmal etmesi gerekir. Bu durum bozmadan/uymadan sonraki serbestlik ilkesinin ilk istisnasını oluşturur. Derece mahkemesi bundan sonra kural olarak ceza muhakemesinde hakikatın araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi gayesinin tabii ve mantıki sonucu olarak ne Yargıtayın görüşü ile ne de eski kararı ile bağlı olmaksızın ikinci son kararında serbestçe hareket edebilecektir. İkinci/son hüküm yönünden bozmadan/uymadan sonraki serbestlik ilkesinin (ikinci) istisnasını ise cezayı aleyhe değiştirememe veya aleyhte düzeltme yasağı (CMUK madde 326/son) oluşturur.

Diğer yandan, Ceza Genel Kurulunun 27.05.2014 tarihli ve 54-280, 24.04.2012 tarihli ve 391-173 ile 17.04.2007 tarihli ve 325-100 sayılı kararları başta olmak üzere istikrar kazanmış kararlarında; uyma kararının dönülebilecek nitelikte bir ara kararı niteliğinde olmayıp davanın esasına etkili olan kararlardan olduğu, bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğduğu, sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulmasının, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle bozmaya uyan yerel mahkemenin dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesinin isabetsiz olduğu ve kurulan hükmün de yeni bir hüküm olduğu kabul edilegelmiştir.

B. Hukuki Değerlendirme

Yerel Mahkemece, zımni/fiili uymanın sonuçlarını doğuracak biçimde; Özel Dairenin bozma ilamında yer alan eksik hususların ikmali için sanıkların beyanları alındıktan sonra bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen rücu edilerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Böylece bozmaya zımni/fiili uyma neticesinde tesis edilen hüküm yeni bir hüküm olmakla temyiz edilmesi hâlinde incelemenin de Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Ulaşılan sonuca göre esas uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Dosyanın, bozmaya uyularak kurulan hükümlerin temyiz incelemesinin yapılması için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.12.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/ceza-genel-kurulunun-2024519-e-2024389-k-sayili-karari
Invalid `prisma.category.findFirst()` invocation: Timed out fetching a new connection from the connection pool. More info: http://pris.ly/d/connection-pool (Current connection pool timeout: 10, connection limit: 5)