ADALET HABERLERİ

Ceza Genel Kurulu'nun 2024/295 E., 2024/367 K. sayılı kararı

Ceza Genel Kurulu'nun 2024/295 E., 2024/367 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.11.2024 tarihli, 2024/295 E., 2024/367 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2024/295 E., 2024/367 K.

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2022/27014

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ : DİYARBAKIR Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza

SAYISI : 1426-1010

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanığın Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 302/1, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanun'un 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.09.2021 tarihli ve 18-151 sayılı resen istinafa tabi hükmün, sanık müdafii ve tarafından da istinaf edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 23.12.2021 tarih ve 1426-1010 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu kararın, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 10.10.2023 tarih ve 23017-7029 sayı ile; "...sanığın sübutu kabul olunan, silahlı terör örgütünün stratejisi doğrultusunda Şırnak ili merkez Bahçelievler ve Dicle mahallelerinde barikat kurup güvenlik güçlerinin ve halkın giriş çıkışını engellemek amacıyla silahlı nöbet tutma, örgüt mensuplarıyla hendek ve barikat bölgesinde birlikte hareket edip zaman zaman orada bulunan örgüt mensuplarının ihtiyaçlarını da giderme şeklindeki eylemlerinin kül hâlinde silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 28.12.2023 tarih ve 27014 sayı ile; "...Sanığın hendek olayları sırasında faaliyet gösterdiği Şırnak ilinin Dicle ve Bahçelievler mahallelerinde olayların ve operasyonların devam ettiği dönemde güvenlik güçlerine ve sivil halka yönelik olarak kaçırma, kaçırmaya teşebbüs, molotof, roketatar ve uzun namlululu silahlarla gerçekleşen saldırıların kayda geçtiği, el yapımı patlayıcılarla tuzaklanan düzeneklerin ele geçtiği, bu saldırılar sonucunda yaralanan ve şehit olan güvenlik güçlerinin bulunduğu dosyadaki tutanaklardan anlaşılmıştır.

Silahlı terör örgütü PKK/KCK'nın şehir yapılanması YPS mensubu olan sanığın, Şırnak il merkezinde 12.08.2015 tarihinde öz yönetim ilanını takip eden dönemde Dicle ve Bahçelievler mahallelerinde barikat kurup güvenlik güçlerinin ve halkın giriş çıkışını engellemek amacıyla silahlı nöbet tutma, örgüt mensuplarıyla hendek ve barikat bölgesinde birlikte hareket edip zaman zaman orada bulunan örgüt mensuplarının ihtiyaçlarını da giderme şeklinde sübut bulan eylemlerinin, bölücü terör örgütünün amacı doğrultusunda ülkenin güneydoğusundaki pek çok il ve ilçe merkezinde eş zamanlı gerçekleşen kalkışmanın bir parçası olduğu, eylemlerin bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, olayların yayıldığı coğrafyanın genişliği de gözetildiğinde eyleminin TCK'nın 302. maddesinde yazılı suçun işlenmesine elverişli, somut ve yakın bir tehlikeye neden olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet hükmünün ve bu hükme yönelik istinaf istemlerinin esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 05.03.2024 tarih ve 8-3213 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU

Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan verilen beraat kararı istinaf edilmeksizin kasten öldürmeye teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından verilen beraat kararları ise Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi ile temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu mu yoksa Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunu mu oluşturduğuna ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

PKK silahlı terör örgütünün kırsal kadrosuna katıldığına dair istihbari bilgiler üzerine hakkında soruşturma yürütülen ve kayıp şahıs olarak aranmakta iken Şırnak Sulh Ceza Hâkimliğinin 01.04.2016 tarihli ve 2016/644 değişik iş sayılı kararıyla yakalama emri çıkartılan sanığın Şırnak İl Jandarma Komutanlığı görevlilerince yapılan ikna çalışmaları sonucunda Mardin ili 8. Hudut Bölük Komutanlığına bağlı Demirtepe Piyade Hudut Karakoluna 08.07.2019 tarihinde silahsız ve teçhizatsız şekilde gelerek teslim olduğu, üst aramasında örgüte ait sözde kimlik kartının bulunduğu,

10.07.2019 tarihli fotoğraftan teşhis tutanağına göre; sanığın örgüt mensubu 89 kişi hakkında teşhis işleminde bulunduğu,

28.01.2020 tarihli araştırma tutanağına göre; sanık hakkında Şehit Mehmet İşler Polis Merkezi Amirliğinin 2015/773 olay numarasında kayıp şahıs olarak kayıt bulunduğu,

Sanığın babası olan tanık ...'nun şikâyetçi sıfatıyla kolluğa verdiği 03.08.2015 tarihli ifadesinde; arkadaşlarının yanına gittiğini söyleyerek evden ayrılan oğlunun geri dönmediğini, her yeri araştırmalarına rağmen nerede olduğunu öğrenemediklerini ve kaçırılmış olabileceği konusunda şüpheli bir duruma rastlamadığını belirttiği,

Kolluk tarafından düzenlenen 15.08.2015 tarihli tutanağa göre; kayıp müracaatı olduğu bildirilen sanık hakkında yapılan çalışmalarda sanığın 2015 yılı Temmuz ayı içerisinde Cudi Dağı bölgesinden bölücü terör örgütünün dağ kadrosuna katıldığına dair istihbari bilgi elde edildiği,

07.11.2019 tarihli olay tutanağında; Şırnak ili, merkez Bahçelievler ve Dicle Mahallelerinde 2015 yılının Eylül ayından itibaren örgüt mensupları tarafından güvenlik kuvvetlerine, sivil şahıslara, kamu binalarına ve özel mülklere yönelik olarak silah, molotof, roketatar ve el yapımı patlayıcı kullanılarak gerçekleştirilen saldırıların ayrıntılı şekilde belirtildiği ve bu saldırıların bazılarında yaralanan kolluk personelinin de bilgilerine yer verildiği, anılan tutanaktaki ilk olayların Bahçelievler Mahallesinde 25.09.2015, Dicle Mahallesinde ise 10.11.2015 tarihinde gerçekleştiği,

Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 25.07.2019 tarihli uzmanlık raporuna göre; sanığa ait parmak izlerinin Otomatik Parmak ve Avuç İçi Teşhis Sistemine ait veri tabanında yapılan sorgulamasında sahibi tespit edilemeyen olay yeri iz kayıtlarında herhangi bir parmak izi ile aynı olmadığı,

Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 23.08.2018 tarihli uzmanlık raporuna göre; DNA veri arşivinde gerçekleştirilen taramada sanığa ait kan örneğinden elde edilen genotip ile uyumlu DNA profilinin bulunmadığı,

Sanığın babası olan tanık ...'ın oğluna yönelik tehditleri anlattığı dilekçe sunduğu,

Anlaşılmıştır.

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla savcılıkta yaptığı teşhisinde; resim-3752'deki şahsın gerçek ismi ... olan Bager kod isimli örgüt mensubu olduğunu, kendisinin 2015 yılının Ağustos ayı başlarında Şırnak il merkezinde YDG-H sorumlusu olarak faaliyet gösterdiği dönemde ... kod isimli örgüt mensubuyla Şırnak merkezindeki örgütsel faaliyetler hakkında görüşme yaptığı ve bu görüşme sonrasında Şiyar Muhtar kod isimli örgüt mensubunun örgütsel faaliyetlerde kendisine destek olması amacıyla Şırnaklı iki kırsalcı örgüt mensubunu göndereceğini söylediğini, bu görüşmeden 3-4 gün sonra Şiyar Muhtar kod tarafından gönderildiğini söyleyen Gelhat kod isimli tanık ... ile birlikte yanına gelen örgüt mensubunun sanık olduğunu, Şırnaklı olduğunu bildiği bu şahıslara "Burada tanıdığınız, barikat ve hendeklerde bize yardım edecek gençler var mı? Varsa getirin, biz konuşalım, bize katılsınlar." dediğini, onların da "Tamam, bu konu üzerinde çalışalım." diye söylediklerini, 3-4 gün sonra ...kod isimli örgüt mensubunun Şırnak il merkezine örgütün kırsal alanından sorumlu olarak gönderildiğini, bu şahısların adı geçen örgüt mensubuna bağlı olarak çalıştıklarını, ...kod isimli kişinin talimatıyla Dicle Mahallesinde görevlendirilen sanığın bu mahalledeki faaliyetleriyle ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını ancak Şırnak'a geldikten yaklaşık 1,5-2 ay sonra yaşadığı sıkıntılardan dolayı tekrar kırsal alana gönderildiğini,

Tanık sıfatı ile mahkemede; teşhis ifadesini aynen tekrar ettiğini, kendisinin 2015 yılı Nisan ayında Şırnak'a geldiğini ve DEM-GENÇ bünyesinde faaliyet yürüttüğünü, çözüm süreci bittikten sonra YDG-H'nin kurulduğunu, akabinde hendek olaylarının başladığını, sanığın Besta bölgesinde yirmi gün eğitim gördükten sonra Şırnak'a gönderildiğini ve Bahçelievler Mahallesinde bir hafta kaldığını, sonrasında Dicle Mahallesine gönderildiğini, sanığın kaçmak istediğini duyduğunu, Bahçelievler Mahallesindeyken sanıkla birlikte geceleri silahlı nöbet tuttuklarını, kendisinin altında bir görevi olan sanığın kod ismini Bager olarak hatırladığını, sanığı, yanında Gelhat kod isimli tanık ...'la gördüğünü, YDG-H'nin kapatılarak YPS'nin ilan edildiğini ve faaliyetlerin YPS üzerinden yürütülmeye başlandığını, örgütün şehir merkezinde yer alan bir kişinin dağda yemin eden bir örgüt mensubunun daha altında sayıldığını, kendisini... kod isimli şahsın Şırnak merkezine gönderdiğini ve "ÖSB'den ... kod isimli birisi yanınıza gelecek." dediğini, ... kod isimli şahıs gelmeden evvel sanığın ve arkadaşı tanık ...'ın yanına geldiklerini ve onları diğer şahıslarla tanıştırarak yabancılık çekmelerini engellediğini, sanığın herhangi bir çatışmaya girdiğini bilmediğini, zaten o dönemde Bahçelievler Mahallesinde henüz çatışmaların başlamadığını,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla savcılıkta yaptığı teşhisinde; resim-541'de gösterilen şahsın adını ... olarak bildiğini, Dicle Mahallesinde güvenlik güçlerine karşı hendek kurup barikat kazan ve burada nöbet tutan şahısların sigara, yemek ve içecek gibi ihtiyaçlarını karşıladığını duyduğunu,

Tanık sıfatı ile mahkemede; ekrandaki şahsı tanımadığını, böyle bir teşhiste bulunmadığını, kendisinin hendek ve barikat dönemlerinde Şırnak'ta olmadığını,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla kollukta yaptığı teşhisinde; resim-541'deki şahsın kod adını Bager olarak bildiğini, adının ... olduğunu, Bahçelievler Mahallesinde kalaşnikof marka silahla faaliyet gösterdiğini, sonrasında örgütün kırsal alanına katıldığını,

Tanık sıfatı ile mahkemede; gözaltındayken işkenceye maruz kaldığını, baskıyla ifade verdiğini, savcılıkta avukatsız bir şekilde beyanının alındığını, vermiş olduğu ifadeyi hatırlayamadığını, sanıkla ilgili teşhis yapmadığını, ekranda gördüğü şahsı tanımadığını,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla kollukta yaptığı teşhisinde; resim 45'teki şahsı Bager kod adlı ... olarak bildiğini, PKK/KCK'nın şehir yapılanması olan YPS içerisinde faaliyet gösterirken örgütün kırsal kadrosuna katıldığını, kanas marka keskin nişancı tüfeği kullandığını, Şırnak merkezinde faaliyet gösterirken güvenlik güçleriyle birçok kez çatışmaya girdiğini, şu an nerede olduğu ve faaliyetleri hakkında bilgisinin bulunmadığını,

Tanık sıfatı ile mahkemede; ekranda gördüğü şahsı tanımadığını, hiç kimse hakkında beyan vermediğini,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla savcılıkta yaptığı teşhisinde; resim-541'deki şahsı Bager kod ismiyle bildiğini, Dicle Mahallesinde YPS içerisinde yer aldığını, kalaşnikof silahlı olarak gördüğünü, geceleri yüzünü kapatıp dolaştığını,

Tanık sıfatı ile mahkemede; emniyette ve savcılıkta teşhis tutanağı adı altında herhangi bir beyan vermediğini, huzurdaki sanığı tanımadığını,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla savcılıkta yaptığı teşhisinde; resim-541'deki şahsın kod adını Baver olarak bildiğini, Şırnak'ta hendeklerin açılmaya başlandığı sırada YDG-H'nin Dicle Mahallesi sorumlusu olan ve 2015 yılının Ağustos ayında Gelhat kod isimli şahısla birlikte kırsaldan gelen sanığın kalaşnikof tüfekli, şarjörlü, el bombalı ve hücum yelekli olarak yaklaşık bir ay kalıp kırsala döndüğünü, Hacı Lokman B'nin güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldüğü gece sanığın bu şahsın yanında olduğunu ve elinde kalaşnikof tüfek bulunduğunu,

Tanık sıfatı ile mahkemede; teşhisini kabul etmediğini, ifadeyi emniyetin kendiliğinden yazdığını, sanığı tanımadığını, sanık hakkında ifade vermediğini,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla kollukta yaptığı teşhisinde; resim-541'de gösterilen şahsın adını ... olarak bildiğini, Dicle Mahallesinde ikamet ederken örgütün kırsal kadrosuna katıldığını, şu an nerede olduğunu bilmediğini,

Tanık sıfatı ile mahkemede; böyle bir teşhiste bulunmadığını, bu ifadelerin emniyet tarafından kurgulandığını, kimseye iftira atamayacağını, sanığı tanımadığını,

Gizli Tanık Pınar savcılıkta yaptığı teşhisinde; resim-6525'teki şahsı ismen bilmediğini ancak şahsen tanıdığını, sanığın PKK/KCK'nın şehir yapılanması olan YDG-H bünyesinde Bahçelievler Mahallesinde faaliyet yürüttüğünü ve 2016 yılının Ocak ayında bu mahalledeki dereye yakın bölgede bulunan anaokulunun yanında traktörün getirdiği kumları Gelhat kod isimli Barış'la birlikte torbalara koyarak kuralan barikata yerleştirdiğini,

Mahkemede; böyle bir ifade vermediğini, sanığı tanımadığını, emniyette kendisine "Bazı insanların üzerine suç atacağız, bunlar teröristtir, biz bunları hapse atacağız, bir şeyler yaptıklarını biliyoruz." dediklerini, kendisinin de devlete yardımcı olmak amacıyla istedikleri şekilde ifade verdiğini,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla kollukta yaptığı teşhisinde; resim-45'teki şahsın ismini Bager kod isimli olarak bildiğini, YPS içerisinde faaliyet gösterirken örgütün kırsal kadrosuna katıldığını, uzun namlulu silah ve el telsizi kullandığını gördüğünü,

Tanık sıfatı ile mahkemede; sanık hakkında herhangi bir teşhis yapmadığını, sanığı tanımadığını, kimse aleyhinde beyanda bulunmadığını, teşhis ifadesini kabul etmediğini,

Tanık ... başka dava dosyasında şüpheli sıfatıyla savcılıkta yaptığı teşhisinde; resim-3752'de gösterilen şahsın sanık olduğunu, sanıkla baba tarafından akraba olduklarını, sanığın 2017-2018 yıllarında Mahmur kampında olduğunu, daha sonra Haftanin-Metina bölgesine geçtiğini ve hareketli taburlarda savaşçı olarak faaliyet yürüttüğünü duyduğunu,

Tanık sıfatı ile mahkemede; kendisinin örgütten ayrılıp emniyet güçlerine teslim olduğu zaman sanığı sorduklarında akraba olduklarını söylediğini, sanığın Mahmur ve Haftanin'e geçtiğine dair çevreden duyum aldığını, sanığa ulaşsaydı zaten birlikte teslim olacaklarını, emniyette gösterilen fotoğraflarda kutucukların önceden hazırlanmış olup olmadığını hatırlamadığını,

Tanık ... Mahkemede; oğlu olan sanığın uzun süredir tehdit aldığını öğrenince askere gitmeden 7-8 ay önce oğlunu İstanbul'a gönderdiğini, tekrar tehditler olunca eve getirdiğini, taşa bağlı kağıtlarda tehditlerin ve herhangi bir yere başvurmaları durumunda öldürüleceklerinin yazdığını, akabinde sanığı Mersin'e gönderdiğini, bir süre sonra eve dönünce tekrar sakladığı sanığın 2015 yılı Temmuz ayında kaybolduğunu, bunun üzerine karakola başvurarak oğlunun kaybolduğunu ihbar ettiğini ve söz konusu tehditleri de söylediğini, sanığın yirmi üç gün sonra eve geldiğini, şikâyet etmeye karar verdiği esnada yine evden kaçtığını, bir daha da eve gelmediğini, yaklaşık dört sene sonra teslim olduğunu, teslim olmadan önceki görüşmelerinde örgütten kaçmak istediğini ancak fırsat bulamadığını söylediğini, bir hafta sonra eve gelen jandarma görevlileri vasıtasıyla teslim olmasına yönelik görüşme yaptıklarını, bu görüşmeden on gün sonra teslim olduğunu,

Beyan etmişlerdir.

Sanık aşamalarda benzer şekilde; örgüte 2015 yılının Temmuz ayında katıldığını, arkadaşı Gelhat kod isimli tanık ...'la Besta kırsalına gittiklerini, kod adının Bager olduğunu, on beş gün kadar ..., ... ve Helena kod isimli örgüt mensuplarıyla birlikte şervan eğitimi aldığını, bu eğitimi Şiyar Mamo kod isimli örgüt mensubunun verdiğini, eğitimden sonra Gelhat kod isimli anık ...'la birlikte Şırnak merkezindeki Bahçelievler Mahallesine geldiklerini, hendeklerin kazılmış olduğunu gördüklerini, yaklaşık on gün bu mahallede kaldıklarını, daha sonra örgüt üyelerinin talimatıyla Dicle Mahallesine geçtiğini, burada da sekiz gün kaldığını, bu mahallenin sorumluluğunun kendisine verildiğini, bu nedenle yirmi beş kadar örgüt mensubunun kendisinin emrine girdiğini, mahalledeki gençlerin hendek kazmaya başladıklarını, kendisinin hendek kazmadığı gibi barikat da kurmadığını, ayrıca nöbet de tutmadığını, örgütün bu işleri yapanları denetlemek için kendisini gönderdiğini, denetlemeye gelen Gelhat ve ... kod isimli örgüt mensuplarının, pasif kaldığını ve fazla bir iş yapmadığını söyleyerek kendisini ajanlıkla suçlayıp kalaşnikof tüfeğini aldıklarını ve boş bir evde 3-4 gün tutuklu olarak tuttuktan sonra Besta bölgesine gönderdiklerini, YPS kadrosundayken güvenlik güçleriyle çatışmaya girmediğini, zaten Şırnak'ta olduğu süre boyunca hiçbir şekilde silahlı çatışma yaşanmadığını ve Dicle Mahallesindeyken patlayıcı maddelerin olmadığını, gelişmelerden kırsal alana döndükten sonra haberdar olduğunu, Lokman Birlik isimli şahıs öldüğünde de bu kişinin yanında bulunmadığını, Besta bölgesinden Kelmemetler bölgesine 2015 yılının Kasım ayında kendilerini gönderdiklerini, 2016 yılının Mart ayında kış üstlenmelerini geçirdikleri mağaradan çıkıp Besta bölgesine geldiklerini, akabinde kendisini Kuzey Irak'a gönderdiklerini, 2016 yılının Temmuz ayında Mahmur'da ideolojik eğitim aldığını, 2018 yılının Haziran ayında Metina alanına geçtiklerini, burada on gün kadar kaldıktan sonra 2018 yılının Temmuz ayında Suriye'nin Derik şehrine geçtiğini, Derik'teki örgüt mensuplarının tedavi edildiği yaralı evi denilen evde 4,5 ay kaldığını, 2018 yılının Aralık ayında Amude'ye gönderildiğini, burada üç ay süreyle ideolojik akademi yönetiminde görev aldığını, 2019 yılının Mart ayında gönderildiği Kamışlı'da örgütün mahkemesi olan sözde adalet divanında teslim oluncaya kadar kaldığını ve görevlendirme yapılması için beklediğini, Mahmur'da ideolojik eğitim alırken teslim olmayı düşündüğünü ancak fırsat bulup kaçamadığını, 2019 yılının ilk aylarından itibaren ailesiyle irtibat kurmaya başladığını, örgütten kaçmak için fırsat aradığını, 08.07.2019 tarihinde kalmakta olduğu Kamışlı'da bir fırsat bularak tek başına sınır duvarına kaçtığını, teslim olacağını ailesine söylemiş olduğu için Nusaybin tarafında güvenlik güçlerinin kendisini alacaklarını tahmin ettiğini, örgüt içerisindeyken güvenlik güçleriyle hiçbir şekilde karşılaşmadığını ve onlara karşı hiçbir eylemde yer almadığını, örgütte bulunduğu süreçte tanıdığı şahısları herhangi bir baskı altında kalmadan kendi rızası ve hür iradesiyle teşhis ettiğini ve bildiklerini anlattığını, nitekim örgütün sözde yöneticilerinden Halit kod isimli ... O. ve ... kod isimli Muzaffer A.'nın faaliyetleri hakkında gördüklerini söylediğini, 2018 yılında yakalanan iki kişinin Suriye'de tutuldukları yeri bildiğini, hem askerî hem de toplumsal alan çalışmalarına katılan örgüt mensuplarının kim olduğunu gördüğünü, kolluğun sorduğu sorulara cevaplar verdiğini, tanıkların aleyhe olan beyanlarını kabul etmediğini, kanas silahını hiç kullanmadığını, örgütte suikastçı olabilmek için en az yedi ay eğitim almak gerektiğini, kendisinin ise yalnızca iki hafta eğitim gördüğünü, Bahçelievler Mahallesine geldiğinde tanık ...'le kısa bir süre beraber kaldıklarını, dağdan şehre inen bir örgüt mensubunun silahlı olarak geldiğini, Dicle Mahallesine geçtikten sonra tanık ...'i bir daha görmediğini, örgüte katıldığı için pişman olduğunu, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Her devlet siyasal fonksiyonunun gereği olarak, ülke, egemenlik ve millet/ulus unsurlarını, Anayasal düzenini ve bu düzenin işleyişini koruma altına alır. 5237 sayılı TCK’nın 302. maddesinde düzenlenen "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçunun konusunu da devletin ülkesi, egemenliği ve milli birliği oluşturmaktadır.

Suçla korunan hukuki değer, devletin ülkesinin bütünlüğü/ milli birliği ve egemenliğidir.

Suç, 3713 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince mutlak terör suçudur.

Kanun gerekçesinde de ifade edildiği üzere, bu suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik/matuf fiillerin işlenmesi gerekir.

Bu amaç, madde metninde;

1-Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,

2-Devletin birliğini bozmak,

3-Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,

4-Devletin bağımsızlığını zayıflatmak,

Olarak belirlenmiştir.

Korunan değerlerin önemi ve kanun metninde sayılan amaçlara ulaşıldığında suçun cezalandırılabilirliğindeki güçlük/imkansızlık nedeniyle suç bir teşebbüs suçu olarak düzenlenmiş hatta suçun hazırlık hareketleri de yaptırıma bağlanmıştır (TCK’nın 314. maddesi gibi).

Söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin cebri nitelikte olması ve bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli bulunması gerekir. Bu hâliyle suç, aynı zamanda bir somut tehlike suçudur. Ancak maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmesine ihtiyaç yoktur (CGK'nın 09.02.2010 tarihli ve 103-22 sayılı kararı). Belirtilen amaçlara yönelik fiillerin işlenmesi yeterlidir. Cezalandırılan hareket devletin hayatını tehlikeye koyan icra hareketleridir. Diğer birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de devletin birliğine ve bütünlüğüne karşı işlenen fiiller, bu amaçla kurulmuş terör örgütlerinin faaliyeti çerçevesinde işlenmektedir. Bu tür terör örgütlerinin araç fiil olarak ifade edilen ve maddede belirtilen amaçlara yönelmiş olan adi suç niteliğindeki kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, mala zarar verme vb. fiilleri işlemelerindeki gaye; kamu düzenini bozmak, kamu otoritesini zayıflatmak, toplumda kargaşa yaratmak, toplumun şiddet yoluyla siyasallaşması ve kutuplaşmasının yolunu açmak, toplumun karşı koyma gücünü felce uğratmaktır. Fail için işlenen araç suçla ortaya çıkan somut zarar neticesi değil (yakın netice), bu fiilin toplum üzerinde meydana getirdiği etki (uzak netice) önem arz etmektedir. Fail, işlediği araç fiillerle devlet otoritesinin, ülkesinde yaşayan halkın güvenliğini koruma görevini gerçekleştiremediği, zayıfladığı ve işlerliğini yitirdiği imajını yaratmaya çalışarak devlete olan güveni sarsmayı amaçlar. Ülkede yaşanan kaos ortamı ve toplumda yaşanan korku ve endişe, yöneticilerde ve halkta istenileni vererek kaos ortamını bitirme iradesini doğurur, yöneticileri belli kararları almaya ya da politikalarını değiştirmeye zorlar ve bu da idari, siyasi, ekonomik ve toplumsal sistem değişikliklerini sonuçlar. Bu suretle de fail, esas gayesi olan devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma amacına ulaşmaya çalışır (N.K.Topçu, Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, sh. 89, 90- Dönmezer Tedhişçilik sh. 56).

Söz konusu düzenlemeyle esas itibariyle cezalandırılmak istenen, amaçların gerçekleştirilmesine yönelik araç fiil ile ortaya çıkan yakın netice değil, araç fiilin işlenmesi ile suçun konusunun zarara uğraması tehlikesidir. Kanun koyucunun düzenlemenin ikinci fıkrasında amaca yönelik araç fiillerinin ayrıca cezalandırılacağını kabul etmesi de bu hususu desteklemektedir. Söz konusu düzenleme dikkate alındığında; araç fiilin işlenmesine yönelik icra hareketinin, hem zarar ya da tehlike suçu niteliğindeki araç fiilin (TCK 302/2) hem de tehlike suçu niteliğindeki amaç suçun (TCK 302/1) "fiil" unsurunu teşkil ettiği görülmektedir. (N.K.Topçu, Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, sh. 89, 90). Buna göre elverişli/vahim eylemin diğer tabirle araç suçun, hazırlık hareketi aşamasından icra hareketi safhasına geçmesi, en azından teşebbüs boyutuna ulaşması, "amaçlanan sonucu doğurabilecek icra hareketi olarak belirginleşmesi gerekir." (CGK'nın 09.02.2010 tarihli ve 103-22 sayılı kararı).

Kanuni tanımda yer alan araç fiilin, suç olması gerektiğinde kuşku yoktur. Müstekar uygulamaya göre araç suç, zarar ya da tehlike suçu (Yargıtay 9.CD 26.06.2012 tarih ve 2855-8069 sayılı, 15.01.2014 tarihli ve 12441-614 sayılı, 30.03.2010 tarihli ve 8654-3632 sayılı, 09.06.2011 tarihli ve 4202--3296 sayılı vb.) olabilir. Ancak suç teşkil eden her fiilin de amaç suçu oluşturmak için yeterli/elverişli olmadığı açıktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise her olayın özelliğine göre; fiilin niteliği, işleniş biçimi, işlenme zamanı, toplumda meydana getirdiği etki, ortaya çıkan zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı, faaliyet alanı, ülke genelindeki organik bütünlüğü gibi ölçütler değerlendirilerek takdir edilecektir. Toplumda kaos ve tedirginlik oluşturacak, devlet otoritesine olan güveni sarsacak, kamu düzenini, toplum barışını bozarak devletin ülkesi, milleti ve egemenliği bakımından somut tehlike meydana getirecek yoğunluk ve ciddiyetteki eylemlerin amaç suç yönünden elverişli olduğu kabul edilmektedir. Güdülen amacın gereği olarak bu eylemlerin belli bir kişi ya da kitleye tevcih edilmesi gerekmez. Amaç tedhiş ortamı oluşturmak olduğuna göre hedefin muayyen veya gayrımuayyen olmasının da bir önemi yoktur.

Özellikle vurgulamak gerekir ki; uygulamada amaca elverişli/vahim eylem olarak kabul edilen suçların her biri müstakil olarak değerlendirildiğinde, anılan suçun koruduğu değer bakımından somut tehlike oluşturmaktan uzak görülebilir. Bu nedenle olaysal değerlendirme yapılırken, sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak; tedhiş ortamı oluşturmak, terörizmin karakterini yansıtan sistematik, sürekli, belirsiz hedefli ve belli ağırlıkta şiddet olay(lar)ı gerçekleştirdiği gözetilerek, sübutu kabul olunan eylemin de amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olup olmadığı belirlenmelidir.

Her hâlde suçun oluşması için, failin amaca yönelik işlediği vahim eylem/elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekir.

İşlenen araç suçun vahim/elverişli eylem kabul edilmesi ve failin ayrıca amaç suçtan (TCK 302 md.) da cezalandırılabilmesi için, eylemin bireysel bir amaçla/saikle değil, kanun maddesinde belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzere kurulmuş bir örgütün faaliyeti kapsamında ika edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenledir ki failin, geçitli/müterakki suçlardaki özellik nedeniyle, TCK’nın 302. maddesinde tanımlanan amaç suçu sabit görülüp cezalandırıldığı durumda ayrıca TCK’nın 314/1-2. maddesi gereğince cezalandırılamayacağı istikrar kazanan bir uygulama haline gelmiştir. (Yargıtay 9. CD. 15.06.2009 tarih ve 6277-7540 sayılı vb.). Esas itibariyle TCK’nın 314/1-2. maddesinde düzenlenen suç, aynı Kanunun 302. maddesinde tanımlanan amaç suçun cezalandırılan hazırlık hareketidir. Bu yönüyle de özel Dairenin ulaştığı netice isabetlidir.

Suç yolunda gerçekleştirilen hazırlık hareketlerinin tamamlanmış suç kabul edilip cezalandırılmadığı hâllerde eylemin hangi şartlarda icra hareketi sayılacağı sorunu ile karşılaşılır. Sorunun çözümü bağlamında ortaya konan ve TCK’nın 35. maddesinin gerekçesinde "Eğer failin kastının şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkmasıyla icranın başlayacağı yolundaki sübjektif ölçüt kabul edilirse, kişinin düşüncesi ve yaşam tarzı dolayısıyla cezalandırılmasına varabilecek bir uygulamaya yol açılacaktır. Çünkü hazırlık hareketleri aşamasında da kastın varlığının şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilebilmesi mümkün olup, böyle bir ölçüt hazırlık – icra hareketleri ayrımı konusunu bir kanıtlama sorunlu haline getirmektedir. Açıklanan bu nedenlerle, Tasarıdaki “kastı şüpheye yer bırakmayacak” ölçütü madde metninden çıkartılmış ve bunun yerine 'doğrudan doğruya icraya başlama' ölçütü kabul edilmiştir. Böylece işlenmek istenen suç tipiyle belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması durumunda suçun icrasına başlanılmış sayılacaktır." denilmekle benimsenen, (Artuk/Gökçen/Yenidünya, Genel Hükümler, (7), s.569-570; Centel/Zafer Çakmut,(4), s.455; Öztürk/..., kn. 359; Hakeri, Ceza Hukuku, (15), s.423 vd.; Özbek, Teşebbüs ve Kusurluluğa, s.20.- Koca-Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümleri s.408) Yargıtay tarafından da uygulanagelen (CGK'nın 19.10.2010 tarihli ve 153-206 sayılı vb.) objektif teori- Frank formülüne göre; suçun kanuni tarifinde unsur veya nitelikli hal olarak belirtilmiş hareketlerin gerçekleştirilmesi hâlinde icra hareketlerinin başladığını kabul etmek gerekir.

Gerçekleştirilen bir hareketin icra hareketi teşkil edip etmediğinin belirlenmesinde, hareketin harici olarak değerlendirilmesiyle yetinilmemeli, özellikle bu hareketin suçun konusuyla yakın bağlantı içerisinde olup olmadığı ve suçun konusu bakımından tehlikeye sebebiyet verip vermediği de araştırılmalıdır. Bir hareket kısmi olarak tipik olmasa da mahiyeti itibariyle yapılan değerlendirmeye göre tipik harekete zorunlu olarak bağlı ise icra hareketi sayılmalıdır (Prof. Fatih Selami Mahmutoğlu - Av Serra Karadeniz-LLM/Türk Ceza Kanunu Genel Hükümleri Şerhi, s.792, 793, 794; İçel, Ceza Hukuku Genel Hükümler s.503 ve devamı, Artuk/Gökçen/Yenidünya, Genel Hükümler, (7), s.569-570; Centel/Zafer Çakmut, (4), s.455; Öztürk/..., kn. 359; Hakeri, Ceza Hukuku, (15), s.423 vd.; Özbek, Teşebbüs ve Kusurluluğa, s.20; Koca-Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümleri s.408).

PKK/KCK silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak yıllardır vahamet arz eden şiddet olayları gerçekleştirdiği bilinen bir vakıadır. Sanığın sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olup olmadığı hususuna gelince;

PKK/KCK sözde yürütme konseyinin öz yönetimden başka seçenek kalmadığına yönelik çağrısı üzerine, terör örgütünün amaca ulaşmak için gerçekleştirdiği stratejik hamlelerin en önemlilerinden birisi olan, yoğun olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve ülkemizin değişik yörelerinde hâkimiyet alanları oluşturmak için güvenlik güçlerine ve kamu binalarına topluca saldırı girişiminde bulunmak kararı kapsamında, eş zamanlı olarak 09.08.2015 tarihinde Mardin ili, Nusaybin ilçesinde, 10.08.2015 tarihinde Şırnak il merkezinde, 12.08.2015 tarihinde Hakkari ilinin, Yüksekova ilçesinde, 13.08.2015 tarihinde Muş ilinin, Bulanık ilçesinde, 14.08.2015 tarihinde Hakkari il merkezinde, 14.08.2015 tarihinde Van ili merkez İpekyolu ve Edremit ilçelerinde, 15.08.2015 tarihinde Batman il merkezinde, 15.08.2015 tarihinde Diyarbakır ili, Sur ilçesinde, 16.08.2015 tarihinde Diyarbakır ili, Silvan ilçesinde, 17.08.2015 tarihinde Şırnak ili, Cizre ilçesinde, 18.08.2015 tarihinde Diyarbakır ili, Lice ilçesinde, 18.08.2015 tarihinde Ağrı ili, Doğubeyazıt ilçesinde, 19.08.2015 tarihinde Bitlis ili, Hizan ilçesinde, 28.08.2015 tarihinde Adana ili, Seyhan ilçesi, Fırat Mahallesinde, 08.09.2015 tarihinde Adana ili, Seyhan ilçesi, Gülbahçe Mahallesinde, 16.09.2015 tarihinde Adana ili, Seyhan ilçesi, İsmet Paşa Mahallesinde, 08.10.2015 tarihinde Ağrı il merkezinde, 12.10.2015 tarihinde Van ili, Erciş ilçesinde PKK/KCK terör örgütü üyeleri tarafından öz yönetim ilanında bulunduktan sonra PKK/KCK terör örgütünün şehirlerdeki milisleri ve kırsal alandaki örgüt mensuplarının silahları ile şehir merkezlerine gizlice girerek halkın arasına karıştıkları, zaman zaman bir kısım belediyelerin araç ve gereçlerini de kullanmak suretiyle insanların yoğun olarak yaşadıkları sokaklara, mahallelere hendekler kazarak el yapımı bomba ve düzenekleri yerleştirdikleri, umumun kullandığı karayollarına mayın döşeyerek patlamaya hazır hâle getirdikleri, tonlarca patlayıcı yüklü kamyonlar, iş makineleri ve diğer araçlarla canlı bomba saldırıları hedefledikleri, güvenlik güçlerinin kamu düzenini ve bu yörede yaşayan vatandaşların güvenliğini sağlamak için operasyon yapma zorunluluğu sonucunda, örgüt mensuplarıyla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalar sırasında daha önce yerleştirilen patlayıcıların da infilak ettirilmesi ve bireysel ya da araçlarla gerçekleştirilen canlı bomba saldırılarıyla çok sayıda sivil vatandaş, kamu görevlisi ve güvenlik güçlerinin ölüm ve yaralanmasına sebebiyet verdikleri, bu süreçte yöre halkının oturduğu evleri terk etmelerini cebren engelleyerek canlı kalkan yaptıkları, yerleşim alanlarının teröristlerden ve patlayıcılardan temizlenmesi için sürdürülen operasyonların haftalarca sürdüğü, çok sayıda özel konut ve işyeri, okul, hastane gibi kamu konutları ve şehrin alt yapı tesislerinin ağır hasar görerek kullanılamaz duruma geldiği, bölge halkının büyük bir çoğunluğunun terör örgütünün yasalara ve devlet otoritesine itaatsizlik çağrısına itibar etmemesiyle, silahlı çatışmaya giren birçok örgüt mensubunun etkisiz hâle getirilerek, yerleşim alanlarının, örgütün işgalinden ve patlayıcılardan temizlenerek, kamu düzeninin sağlandığı dava dosya kapsamındaki deliller ve benzer dosyalardan anlaşılmaktadır.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

2015 yılı Temmuz ayında PKK silahlı terör örgütünün kırsal kadrosuna katılarak örgütün Besta kampında silahlı ve ideolojik eğitim gören, Bager kod adını alarak faaliyet gösteren, örgüt yönetimi tarafından hendek olaylarında görevlendirilerek Şırnak merkez Bahçelievler Mahallesine Gelhat kod isimli tanık ...'la birlikte silahlı ve teçhizatlı olarak gönderilen, burada on gün kadar kaldıktan sonra talimatla geçtiği, güvenlik güçleriyle çatışmaların da yaşandığı Dicle Mahallesinin sorumluluğunu üstlenen, bu sorumluluk kapsamında silahla nöbet de tutarak emri altındaki yirmi beş civarında örgüt mensubu ile sekiz gün boyunca hendek kazılması ve barikat kurulması işlerini denetleyen, akabinde pasif kaldığı için Besta kırsalına geri gönderilen ve güvenlik güçlerine teslim olduğu 08.07.2019 tarihine kadar Kuzey Irak ve Suriye kırsalında örgüt faaliyetlerini sürdüren sanığın, üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayı gerçekleştirdiği, sübutu kabul olunan eyleminin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğunun kabulü gerekir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 10.10.2023 tarihli ve 23017-7029 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.11.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/ceza-genel-kurulunun-2024295-e-2024367-k-sayili-karari
Invalid `prisma.category.findFirst()` invocation: Timed out fetching a new connection from the connection pool. More info: http://pris.ly/d/connection-pool (Current connection pool timeout: 10, connection limit: 5)