ADALET HABERLERİ

Ceza Genel Kurulu’nun 2024/189 E., 2024/331 K. sayılı kararı

Ceza Genel Kurulu’nun 2024/189 E., 2024/331 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.11.2024 tarihli ve 2024/189 E., 2024/331 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2024/189 E., 2024/331 K.

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2023/86941

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 12. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 1809-1797

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85/2, 22/3, 62, 53/6 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 2 yıl 6 ay süre ile geri alınmasına ve mahsuba ilişkin Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.04.2023 tarihli ve 321-185 sayılı hükmün, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 13.06.2023 tarih ve 1809-1797 sayı ile vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine, bu hükmün de sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 15.12.2023 tarih, 5441-5020 sayı ve oy çokluğuyla temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

Daire Üyeleri M. Yapıcı ve F. Aydoğdu; "Konya İl Jandarma Komutanlığı Kriminal Kısım Amirliğince düzenlenen 29.05.2022 tarihli olay yeri inceleme raporu ile rapora ekli olay yeri genel krokilerindeki beyaz renkli kamyonetin sağ arka lastik üzeri kaporta kısmında yeşil renkli boya kazıntısı, yeşil renkli otomobilin sol ön çamurluk sinyal lambası gerisinde beyaz renkli ve sağ ayna uç kısmında sürtünme izleri bulunduğuna dair tespitler, kaza öncesi ve kaza anına ilişkin görüntü içeriği, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; sanık sürücünün, yönetimindeki otomobille azami hız limitinin 90 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışındaki iki yönlü il yolunda, kamyonet sürücüsünün arkasında ve onunla aynı istikamete doğru seyir hâlindeyken, kamyonetin soluna geçip, karşı yönden araç gelmemesine rağmen geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili kamyonetin önüne doğru sevk etmesi ve kamyoneti sıkıştırması üzerine, ölen sürücünün yolun sağındaki bankete yaklaşıp, kamyonetin hızını artırarak, sanık sürücünün yönetimindeki otomobilin önüne geçmesine izin vermediği, zaman zaman sola yönelip direksiyon manevraları da yaparak sanık sürücünün geçişine izin vermeyen ölen sürücünün, otomobilin ön kısmının arkadan temasıyla yönetimindeki kamyonet sarsılmasına rağmen bir süre daha süratlice seyrine devam ettiği, son olarak sanık sürücünün yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelerek, yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçmesi nedeniyle ölen sürücünün seyir durumunun bozulduğu, sonuç olarak sanık sürücünün, kamyonet sürücüsünün sürüş güvenliğini azaltacak ve trafik akışını tehlikeye düşürecek biçimde onu geçmeye çalışıp, kamyonete arkadan çarparak, yarattığı korku ve paniğe rağmen kamyonet sürücüsünün hızını artırıp geçişine izin vermemesi nedeniyle aralarında yaşanan çekişme sırasında, sollama niyetini belli eder şekilde klaksonla ikazda bulunmadan kamyonetin soluna geçip, geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili yakın mesafeden kamyonetin önüne doğru sevk ettiği takdirde kamyonet sürücüsünün seyir dengesinin bozulabileceğini ve ölümlü ya da ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasına sebep olabileceğini öngördüğü hâlde olursa olsun düşüncesiyle yakın mesafeden yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçerek, çarpışmayı engellemek isteyen kamyonet sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybedip, yüksek hızı nedeniyle duramayarak, yol dışı kalmasına ve kamyonet sürücüsünün ölümü ile birlikte kamyonette yolcu olarak bulunan eşi ve çocuklarının yaralanmasına neden olduğu gözetildiğinde, öngördüğü muhtemel neticeyi engelleme çabası ya da neticeyi göze almadığına dair bir davranışı bulunmayan otomobil sürücüsü sanığın, kamyoneti sıkıştırmak biçimindeki ilk ve kamyonete arkadan temas etmek şeklindeki ikinci hareketleriyle ölen sürücünün seyir dengesinin bozulduğunu öngördüğü hâlde gerçekleşen muhtemel neticeye kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesinden dolayı sübut bulan eyleminin olası kastla öldürme ve mağdur ın yaralanmalarının niteliği hususunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin raporları alındıktan sonra mağdur sayısınca olası kastla yaralama suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, sanık hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan yazılı şekilde hüküm kurularak, suç vasfında yanılgıya düşüldüğü ve mağdur çocuklar ... ile ...'ın kesin raporları alınmadan eksik araştırma ve inceleme neticesinde karar verildiği görüşünde olduğumuzdan, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği bozulmasına karar verilmesi yerine kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması yönünde görüş açıklayan sayın çoğunluğa katılmamaktayız." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18.12.2023 tarih ve 86941 sayı ile; "Konya İl Jandarma Komutanlığı Kriminal Kısım Amirliğince düzenlenen 29.05.2022 tarihli olay yeri inceleme raporu ile rapora ekli olay yeri genel krokilerindeki beyaz renkli kamyonetin sağ arka lastik üzeri kaporta kısmında yeşil renkli boya kazıntısı, yeşil renkli otomobilin sol ön çamurluk sinyal lambası gerisinde beyaz renkli ve sağ ayna uç kısmında sürtünme izleri bulunduğuna dair tespitler, kaza öncesi ve kaza anına ilişkin görüntü içeriği, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; sanık sürücünün, yönetimindeki otomobille azami hız limitinin 90 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışındaki iki yönlü il yolunda, kamyonet sürücüsünün arkasında ve onunla aynı istikamete doğru seyir hâlindeyken, kamyonetin soluna geçip, karşı yönden araç gelmemesine rağmen geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili kamyonetin önüne doğru sevk etmesi ve kamyoneti sıkıştırması üzerine, ölen sürücünün yolun sağındaki bankete yaklaşıp, kamyonetin hızını artırarak, sanık sürücünün yönetimindeki otomobilin önüne geçmesine izin vermediği, zaman zaman sola yönelip direksiyon manevraları da yaparak sanık sürücünün geçişine izin vermeyen ölen sürücünün, otomobilin ön kısmının arkadan temasıyla yönetimindeki kamyonet sarsılmasına rağmen bir süre daha süratlice seyrine devam ettiği, son olarak sanık sürücünün yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelerek, yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçmesi nedeniyle ölen sürücünün seyir durumunun bozulduğu, sonuç olarak sanık sürücünün, kamyonet sürücüsünün sürüş güvenliğini azaltacak ve trafik akışını tehlikeye düşürecek biçimde onu geçmeye çalışıp, kamyonete arkadan çarparak, yarattığı korku ve paniğe rağmen kamyonet sürücüsünün hızını artırıp geçişine izin vermemesi nedeniyle aralarında yaşanan çekişme sırasında, sollama niyetini belli eder şekilde klaksonla ikazda bulunmadan kamyonetin soluna geçip, geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili yakın mesafeden kamyonetin önüne doğru sevk ettiği takdirde kamyonet sürücüsünün seyir dengesinin bozulabileceğini ve ölümlü ya da ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasına sebep olabileceğini öngördüğü hâlde olursa olsun düşüncesiyle yakın mesafeden yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçerek, çarpışmayı engellemek isteyen kamyonet sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybedip, yüksek hızı nedeniyle duramayarak, yol dışı kalmasına ve kamyonet sürücüsünün ölümü ile birlikte kamyonette yolcu olarak bulunan eşi ve çocuklarının yaralanmasına neden olduğu gözetildiğinde, öngördüğü muhtemel neticeyi engelleme çabası ya da neticeyi göze almadığına dair bir davranışı bulunmayan otomobil sürücüsü sanığın, kamyoneti sıkıştırmak biçimindeki ilk ve kamyonete arkadan temas etmek şeklindeki ikinci hareketleriyle ölen sürücünün seyir dengesinin bozulduğunu öngördüğü hâlde gerçekleşen muhtemel neticeye kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesinden dolayı sübut bulan eyleminin olası kastla öldürme ve mağdur çocuklar ... ve ...'ın yaralanmalarının niteliği hususunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin raporları alındıktan sonra mağdur sayısınca olası kastla yaralama suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, sanık hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan yazılı şekilde hüküm kurularak, suç vasfında yanılgıya düşüldüğü ve mağdur çocuklar ... ile ...'ın kesin raporları alınmadan eksik araştırma ve inceleme neticesinde karar verildiği anlaşılmakla, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği bozulmasına karar verilmesi yerine kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması hukuka aykırılık oluşturmaktadır." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 21.02.2024 tarih, 6776-713 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

1- Sanığın eylemini bilinçli taksirle mi yoksa olası kasıtla mı gerçekleştirdiği,

2- Olası kastla gerçekleştiğinin kabulü hâlinde katılanlar ... ile ...'ın kesin raporlarının aldırılması gerekip gerekmediği, bu bağlamda eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığı,

Hususlarının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 54/1-a maddesinde belirtilen "Öndeki aracı geçerken geçme kurallarına riayet etmemek" ve 84. maddesinde sayılan "Manevraları düzenleyen genel şartlara uymamak" kurallarını ihlal ettiğine ilişkin 29.05.2022 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ve tutanakta yer alan kaza yeri krokisi ile aynı tarihli olay yeri inceleme raporu ve rapora ekli olay yeri genel krokisi, kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrası ile ilgili bölgeyi gören kamera kayıtları, yine kaza öncesi ve kaza anında ölen sürücünün sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayın görüntüleri ile bu görüntülerin çözümüne ilişkin kolluk görevlilerince düzenlenen 29.05.2022 tarihli kamera kaydı inceleme tutanağı, ölen ...'in kendisine yol vermediği, seyir esnasında kucağında çocuğunun olduğu, öleni sağ şeritte sıkıştırmadığı ve kaza sonrası toplanan kalabalıktan çekindiği için olay yerini terk ettiği yönündeki sanık savunması, olayın kendilerine husumet besleyen sanığın arkadan araçlarına çarpması sonucu gerçekleştiğini ileri süren katılan ... ile ölen babasının araç kullandığı esnada kucağında çocuk bulunmadığına ve sanığın arkadan kendilerine çarptığına dair katılan ...'ün ifadeleri ve tüm dosya kapsamına göre; ölen sürücü ...'ün, yönetimindeki ... plaka sayılı, 2001 model, beyaz renkli kamyonet ile 29.05.2022 tarihinde saat 12.30 sıralarında, açık havada, gündüz vakti, azami hız limitinin 90 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışındaki platform genişliği 7,4 metre olan iki yönlü ve iki şeritli, asfalt kaplama, yüzeyi kuru, yatay güzergâhı düz, düşey güzergâhı ise eğimli, görüşe engel bir durumun ve sorunun bulunmadığı il yolunda, yolcu koltuğunda eşi katılan ... ve çocukları olan katılanlar on bir yaşındaki ..., iki yaşındaki ... ve henüz bir yaşını doldurmamış ... ile birlikte Derbent istikametinden Beyşehir istikametine doğru seyir hâlinde olduğu sırada, aracının ön kısmına yerleştirdiği kameralı cep telefonunun çekim açısını ileriyi gösterecek şekilde ayarlayıp yüksek sesli müzik eşliğinde sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayın yaptığı, aynı köyde oturmalarından dolayı tanıdığı ve yaklaşık iki yıl önce tarla ekimi meselesi yüzünden ölen ... ile husumet boyutuna varmayan bir anlaşmazlık yaşadığı anlaşılan sanığın da, idaresindeki 42 BIU 64 plaka sayılı otomobiliyle ölenin aracının arkasında ve aynı yönde seyrettiği, sanığın, ölen ...'in kullandığı kamyonetin soluna geçip onu sollamak amacıyla aracını kamyonetin önüne doğru sevk ettiği, ...'in ise yolun sağındaki bankete yaklaşıp aracının hızını artırarak ve zaman zaman sola yönelip direksiyon manevraları da yaparak sanığın geçişine izin vermediği, bu sırada sanığın aracının ön kısmının arkadan temas etmesi sebebiyle ...'in yönetimindeki kamyonetin sarsıldığı, buna rağmen ...'in bir süre daha süratli bir biçimde seyrine devam ettiği, sanığın da aracıyla yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelip yeterli mesafe bırakmaksızın ...'in aracının önüne geçmesi sonucu ...'in seyir durumunun bozulduğu, direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi üzerine aracı yoldan çıkan ve yol kenarındaki yamaçlık alana çarparak devrilen ...'in, 29.05.2022 tarihli ölü muayene tutanağında belirtildiği üzere genel beden travması sonucu gelişen kafa kemiklerindeki kırık ve beyin kanamasından dolayı olay yerinde hayatını kaybettiği, Konya Beyşehir Devlet Hastanesi'nce düzenlenen genel adli muayene raporları uyarınca katılanlar ..., ... ve ...’ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralandıkları, 2020 doğumlu olan katılan ... hakkında ise herhangi bir rapor düzenlenmediği, sanığın kazaya rağmen durmayıp seyrine devam ettiği, meydana gelen trafik kazasının akabinde araçların hızı ve fren izi uzunluğuna ilişkin herhangi bir belirleme yapılamadığı, ancak ölenin kullandığı araca ait bankette başlayıp, yolun sol ortasına ve akabinde sağa yönelerek yol dışına doğru devam eden 110 metre uzunluğunda her iki tekere ait lastik izlerinin tespit edildiği, soruşturma ve kovuşturma aşamasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 07.07.2022 ve 23.08.2022 tarihli raporlara göre sanığın yakın mesafeden tehlikeli şekilde sağ şeride yönelip, direksiyonu önüne kırarak ölen ...'in seyir durumunu bozmasından dolayı asli kusurlu, ölen sürücünün ise dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile tali derecede kusurlu olduğu hususlarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

TCK'nın "Kast" başlıklı 21. maddesi;

"(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir" şeklinde düzenlenerek, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast, ikinci fıkrasının birinci cümlesinde de olası kast tanımlanmıştır.

Olası kastın tanımlandığı TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesinde;

"...Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.

Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.

Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.

Verilen bu örneklerde kişinin olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerekir." şeklinde açıklamalara yer verilmiş ve olası kasta ilişkin örnek olaylar gösterilmiştir.

Doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kast söz konusu olacaktır.

Buna göre kast bilme ve isteme, olası kast ise öngörme ve kabullenme unsurlarından meydana gelmektedir. Kastın bir türü olmasına rağmen kanunda olası kast bakımından bilme yerine öngörme, isteme yerine ise madde gerekçesinde kabullenme kavramlarını tercih etmesi tesadüfi değildir. Bununla, olası kast hâlinde failin fiile ve neticeye yönelik amaç ve yaklaşımının doğrudan kast kadar ciddi ve belirgin bir boyut kazanmadığı vurgulanmak istenmiştir. Gerçekten de olası kastta, doğrudan kast derecesinde bir isteme bulunmasa da failin gerçekleşmesi muhtemel olan sonucu öngörerek kayıtsız kaldığı, başka bir ifadeyle bu sonucu kabullendiği ifade edilmektedir. Yine ceza sorumluluğuna yol açacak netice, gerçekleştirilecek asıl fiile bağlı olduğundan olası kast bir yan netice sorumluluğudur. Olası kastta asıl amacın icra edilmesi ile oluşabilecek ikincil netice bakımından fail kayıtsız kalmakta ve neticenin gerçekleşme olasılığını kabullenmektedir. Olası kastta olduğu gibi bilinçli taksirde de öngörme unsuruna yer verilmesi nedeniyle uygulamada daha çok bu iki kurumun birbiriyle karıştırıldığı görülse de olası kastın her halükârda taksirin değil kastın bir türü olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.

Olası kast ile doğrudan kast arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.

Olası kastı doğrudan kasttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve olursa olsun düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kastta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.

TCK'nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde kanunda tanımlanmış haksızlık olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hâllerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. TCK'nın 22/2. maddesinde taksir; "Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir" şeklinde tanımlanmıştır.

Taksirli suçlarda, gerek icrai gerekse ihmâli hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmektedir. İradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir.

Sonucun gerçekleşmesinde mağdurun taksirli davranışının da etkisinin olması hâlinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum, failin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi taksirin niteliğini de değiştirmeyecektir. Türk Ceza Kanunu'nda kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hâl ancak temel cezanın tayininde dikkate alınabilecektir.

TCK'da taksir; basit ve bilinçli taksir olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuş, 22. maddesinin üçüncü fıkrasında bilinçli taksir; "Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi" şeklinde tanımlanmış, bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı öngörülmüştür.

Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırt edici ölçüt; basit taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.

Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir.

Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.

TCK'nın 21. maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi" şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kast ile aynı Kanun'un 22. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır" biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği kabullenme ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; "Olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir" şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur.

Olası kastla bilinçli taksiri ayırdetme konusunda doktrinde "Her ikisi arasındaki ayrımı belirlemek bakımından Frank formülü uygulanmalıdır. Buna göre eğer ‘öyle veya böyle fail her hâlde hareketi gerçekleştirirdi’ diyebiliyorsak olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi gerçekleştirmeyecekti’ diyebiliyorsak bilinçli taksirden söz edilir...Her ikisi arasında bir ayrım yapılabilmesi için her somut olay bakımından failin ayrıca neticeyi göze almış, kabullenmiş sayılıp sayılamayacağı yönünde bir değerlendirme yapılması zorunlu görünmektedir" şeklinde görüşler mevcuttur (Bahri Öztürk-Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayınlar, 17. Baskı, Ankara 2017, s. 303-304).

Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır.

B. Hukuki Nitelendirme

Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenip İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 07.07.2022 ve 23.08.2022 tarihli raporlarda asli kusurlu olduğu belirtilen sanığın ölen ...'e ait kamyoneti sollamak istemesi, buna karşılık ...'in aracının hızını arttırmak suretiyle geçişe izin vermemesi şeklinde cereyan eden çekişme sırasında sollama niyetini belli edecek şekilde klaksonla ikazda bulunmaksızın ...'in kullandığı kamyonetin soluna geçen, hemen ardından da seyrettiği şeritte güvenli mesafe bırakmadan sağa yönelip aracını ...'in sevk ve idaresindeki kamyonetin önüne kıran sanığın, bu şekildeki fiiliyle ölenin seyir dengesinin bozulabileceğini, bir trafik kazasına sebep olabileceğini ve buna bağlı olarak üçüncü kişilerin zarar görebileceğini öngörmesi gerektiği, taraflar arasında husumet boyutuna varmayan bir anlaşmazlık bulunduğu anlaşılmakla birlikte sanığın öngördüğü muhtemel neticeye kayıtsız kalarak hareketini sürdürdüğüne ve böylelikle muhtemel ölüm neticesini kabullendiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından eyleminin olası kastla öldürme suçunu oluşturmadığı anlaşılmaktadır.

Buna karşılık, aracının hızını artırarak kendisine yol vermeyen ölen ...'i sollamak isteyen sanığın, yakın mesafeden süratli ve tehlikeli bir şekilde sağ şeride yönelip aracını ölen ...'in kamyonetinin önüne kırdığı da dikkate alındığında, sürüş becerisine, tecrübesine ve şansına güvenerek öngördüğü neticenin meydana gelmeyeceği inancıyla hareket etmesi sebebiyle bir kişinin ölümü ve birden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan eylemini bilinçli taksirle gerçekleştirdiği kabul edilmelidir.

Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.

Ulaşılan sonuç karşısında ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; sanığın eylemini olası kastla gerçekleştirdiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.11.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/ceza-genel-kurulunun-2024189-e-2024331-k-sayili-karari
Invalid `prisma.category.findFirst()` invocation: Timed out fetching a new connection from the connection pool. More info: http://pris.ly/d/connection-pool (Current connection pool timeout: 10, connection limit: 5)