Ceza Genel Kurulu’nun 2022/420 E., 2024/324 K. sayılı kararı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.10.2024 tarihli ve 2022/420 E., 2024/324 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu
2022/420 E., 2024/324 K.
"İçtihat Metni"
İTİRAZ
İtirazname No : 2022/48469
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 10. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 72-335
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 188/3-4, 62, 52, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Beyoğlu (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.12.2010 tarihli ve 72-335 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 25.10.2013 tarih ve 17548-9403 sayı ile "Olay tutanağı içeriğine, bu tutanağı doğrulayan tutanak düzenleyicileri ... ve ...'ın tanık olarak alınan ifadelerine, üzerinde kokain bulunan ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan davası tefrik edilen diğer sanık ...'ın soruşturma aşamasındaki beyanına, dosyadaki diğer belge ve bilgilere göre, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir." şeklindeki açıklamayla onanmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 21.04.2022 tarih ve 48469 sayı ile; "...08.01.2009 tarihli olay, yakalama, muhafaza altına alma tutanağı ile söz konusu tutanağı düzenleyen düzenleyen polis memurlarının beyanlarının tutanak içeriği ile çelişkili olması, yine dinlenen polis memurlarının beyanları arasında da çelişki bulunması, duruşmadaki beyanlarında uyuşturucu alış verişine ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin olmaması, tutanakta ihbarın telefonla geldiği buradan alınan eşgal bilgilerine göre sanığın yakalandığı belirtilmesine rağmen tutanak mümzisi tanık ... duruşmadaki beyanında olay yerinde ihbarcı olan şahsın bulunduğu ve taksi şoförü olduğunu ve onun gösterimi ile sanığın ele geçirildiğine yönelik beyanı, sanığın aşamalardaki savunması, önceye dayalı Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü kolluk görevlileri ile arasında Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması yapılıp karara bağlanmış bir davanın bulunması, üzerinde ele geçirilen para ile ilgili olarak banka dekontları ibraz etmiş olması, sanık ile üzerinde uyuşturucu ele geçirilen tanık ... arasında önceye dayalı arkadaşlığının olması, sanığın üzerinde herhangi bir uyuşturucu maddenin ele geçirilmemesi birlikte değerlendirildiğinde, olayın aydınlatılması ve çelişkinin giderilmesi bakımından tebliğnamemizde de belirttiğimiz üzere olay tutanak tanıkları ... ve ...'nün ve ayrıca ...'nin beyanını alan polis memurları ... ve ...'ın da celp edilerek dinlenmeleri, ayrıca sanık hakkında ihbarın ne şekilde yapıldığının araştırılarak, telefonla yapıldığının anlaşılması halinde, ihbarı yapan şahsın tespiti ile tanık olarak beyanın alınması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 21.06.2022 tarih ve 7628-8076 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının ve bu bağlamda sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
08.11.2009 tarihli olay tutanağına göre; 08.11.2009 tarihinde saat 05.20 sıralarında Beyoğlu Asayiş Şube Müdürlüğü Güven Timleri Büro Amirliğini arayan ve açık kimlik bilgilerini vermeyen erkek bir şahsın; "Kıvırcık saçlı ve yaklaşık 160 cm boylarında olan, üzerinde deri mont, ayağında renkli spor ayakkabı bulunan, ismini bilmediğim bir erkek, Balo Sokak içindeki eğlence mekanının çıkışında bekleyen şahıslara uyuşturucu madde veriyor. Bu kişi şu an, söz konusu sokakta bulunan Machine adlı eğlence mekanının önünde bekliyor." şeklinde ihbarda bulunduğu, görevlilerce söz konusu şahıstan emniyete gelmesinin ve ihbara ilişkin olarak ifade vermesinin talep edilmesi üzerine şahsın; "Ben vatandaşlık görevimi yerine getirdim." diyerek telefonu kapattığı, edinilen bilginin doğruluğunun teyidi amacıyla görevlilerce aynı gün saat 06.00 sıralarında Balo Sokağa gidilip burada faaliyet gösteren Machine adlı gece kulübünün çevresinde araştırmalara başlandığı, bir süre sonra ihbarda belirtilen eşkâle uyan sanığın, anılan işletmenin önünde bir şahısla konuştuğunun ve taraflar arasındaki görüşme bittikten sonra diğer şahsın, sanıktan aldığı parlak bir maddeyi ceketinin iç cebine koyduğunun görüldüğü, bunun üzerine görevlilerce sanığın ve söz konusu şahsın yanına yaklaşılıp polis tanıtma kartları gösterildikten sonra yapılan kimlik kontrolleri neticesinde diğer şahsın tanık ... Turgay olduğunun tespit edildiği, tanığın yapılan üst yoklamasında; ceketinin sol iç cebindeki, daralı ağırlığı bir (1) gram gelen ve alüminyum folyoya sarılı olan suç konusu kokainin ele geçirildiği, görevlilerce uyuşturucu maddeyi kimden aldığı sorulduğunda tanığın; bir adet 50 TL, bir adet 20 TL ve bir adet 10 TL olmak üzere toplam 80 TL karşılığında kullanmak amacıyla sanıktan satın aldığını söylediği, görevlilerce suç konusu uyuşturucu madde muhafaza altına alındıktan sonra sanığın yapılan üst yoklamasında; bir adet 50 TL, bir adet 20 TL ve bir adet 10 TL olmak üzere toplam 80 TL’nin ele geçirildiği, söz konusu paraların uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan elde edildiğinin değerlendirilmesi nedeniyle muhafaza altına alındığı, konu ve gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatı uyarınca, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma, tanık hakkında ise kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapıldığı,
Ankara Polis Kriminal Laboratuvarının 28.12.2009 tarihli raporuna göre; tanığın üzerinde ele geçirilen 0,3 gram ağırlığındaki beyaz renkli katı maddenin kokain içerdiği, söz konusu maddenin miktarı az olduğundan bu yönüyle analiz edilemediği,
Sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan sanığın banka hesap hareketlerine göre; sanığın Türkiye İş Bankası nezdinde bulunan hesabına 07.11.2009 tarihinde saat 18.25’de 20 TL yatırıp aynı zaman diliminde hesaptan 100 TL çektiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... kollukta; olay günü eğlenmek amacıyla Balo Sokakta bulunan gece kulübüne gittiğini, sigara içmek için dışarıya çıktığında daha önceki tarihlerde söz konusu kulüpte tanıştığı sanık ile karşılaştığını, yanına gelen ve kendisiyle bir süre sohbet eden sanığın; "Çıkışta ne yapacaksın?" sorusuna, "Kız arkadaşım ile birlikte eve gideceğiz." şeklinde cevap vermesi üzerine sanığın; "Elimde kokain var. Kullandığın takdirde kız arkadaşınla güzel vakit geçirirsin." dediğini, sanığın teklifini kabul edip uyuşturucu maddenin karşılığı olan bir adet 50, bir adet 20 ve bir adet 10 TL olmak üzere toplam 80 TL’yi sanığa verdiğini, yanından ayrılıp Tarlabaşı istikametine giden ve yaklaşık on beş dakika sonra geri gelen sanığın, jelatin gibi parlak bir malzemeye sarılı olan suç konusu kokaini kendisine verdiğini, tam bu sırada yanlarına gelen görevlilerin, sanık ile kendisini yakaladıklarını, yapılan üst yoklamaları neticesinde; sanıktan kullanmak amacıyla satın aldığını uyuşturucu maddenin ele geçirildiğini,
Savcılıkta; ele geçirilen uyuşturucu maddeyi sanıktan almadığını, sanığı tanıdığını, olay tarihinde gece kulübünde karşılaştıklarını, sanığı öpüp yanından ayrıldığını, kulüpte ... adlı bir kızla tanıştığını, sohbet ettikleri esnada adı geçenin; "Geceyi birlikte geçirelim. Bende afrodizyak madde var." dediğini, birlikte eve gitmeye karar verdiklerini, kulüpten ayrılmadan önce birlikte dans ettikleri sırada ...’in, cep telefonunu ve jelatine sarılı bir maddeyi kendisine verdiğini, dışarı çıktığında yanına gelen polislerin yaptıkları üst yoklaması neticesinde suç konusu uyuşturucu maddeyi bulduklarını, ... adlı kadının robot resminin çizilmesi konusunda yardımcı olabileceğini, daha önce hiç kokain kullanmadığını, sanıktan kokain almadığını,
Mahkemede; sanık ile Balo Sokakta faaliyet gösteren barda karşılaştıklarını, bir süre sohbet ettikten sonra dışarı çıktıklarını, birlikte kulübün önünde sigara içtiklerini, söz konusu yerden ayrılacakları esnada yanlarına gelen polislerin, sanık ile kendisini emniyete götürdüklerini, sanıktan uyuşturucu madde almadığını, olay günü kulüpte karşılaştığı sanık ile biraz içeride biraz da dışarıda kulübün önünde sohbet ettiklerini, kollukta verdiği ifadeyi kabul etmediğini, görevlilerin söz konusu belgeyi önüne koyup; "Üzerine kimlik ve adres bilgilerini yaz, altını imzala." dediklerini, bunun üzerine boş olan evrakı imzaladığını, söz konusu belgenin polisler tarafından doldurulduğunu, görevlilere, ele geçirilen uyuşturucu maddeyi sanıktan aldığına dair bir beyanda bulunmadığını, savcılıkta alınan beyanını ise kabul ettiğini, ceketinin cebinde bulunan kokaini olay tarihinde barda tanıştığı ... isimli kadının koymuş olabileceğini, görevlilerce ele geçirildiği ana kadar üzerinde uyuşturucu madde bulunduğunu bilmediğini, uyuşturucu madde kullanmadığını,
Tutanak düzenleyici tanık ... mahkemede; olayın ayrıntılarını hatırlamadığını, ancak huzurdaki sanığı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dolayı anımsadığını, olay tarihinde gece kulübünün bulunduğu sokağa gittiklerini, kendisinin kulübün içine girmediğini, dışarıda çevre güvenliğini aldığını, bir süre sonra olay tutanağında ismi geçen görevlilerin sanık ile birlikte kulüpten çıktıklarını, tanık ...’ın üzerinde suç konusu kokainin bulunduğunu, adı geçenin uyuşturucu madde için sanığa verdiğini belirttiği miktardaki paranın da sanığın üzerinde bulunduğunu, dışarıda çevre güvenliğini aldığı için sanık ile tanık arasındaki uyuşturucu madde alışverişine bizzat şahit olmadığını, hatırladığı kadarıyla içeri giren görevlilerin, sanığı uyuşturucu madde satarken gördüklerini ve bunun üzerine sanığı yakaladıklarını, olay tutanağında ismi geçen ve sanık ile birlikte kulüpten dışarı çıkan polis memuru tanık Murat’ın uyuşturucu madde satımının kulübün içinde gerçekleştiğini söylediğini, bu hususu adı geçenden öğrendiğini, olay tutanağının altındaki imzasını kabul ettiğini,
Tutanak düzenleyici tanık ... mahkemede; altında imzası bulunan olay tutanağının içeriğinin doğru olduğunu, huzurdaki sanığın olay tarihinde saçlarının, şimdikinin aksine kısa değil uzun olduğunu, tanık ...’ı da olay nedeniyle hatırladığını, sanığın 70 TL karşılığında adı geçen tanığa kokain verdiğini, tanığı uyuşturucu maddeyi ceketinin cebine koyarken gördüğünü, bunun üzerine sanık ile tanığı yakaladıklarını, hatırladığı kadarıyla kendilerine ihbarda bulunan şahsın bir taksici olduğunu, yine bu şahsın kendilerine sanığı gösterdiğini, üzerinde uyuşturucu madde ele geçirilen tanık ...’ın söz konusu maddeyi sanıktan satın aldığını söylediğini, sanığın üzerinde de tanığın uyuşturucu madde için verdiğini belirttiği miktardaki parayı ele geçirdiklerini, tanık ... kulüpten çıkarken sanığın adı geçenin önünde durduğunu, bu esnada tanığın sağa sola bakıp etrafı kontrol ettiğini ve elinde bulunan bir maddeyi cebine koyup sanık ile bir şeyler konuştuğunu, sanık ile tanığın birbirlerini çok yakın olduklarını, tanığın uyuşturucu maddeyi sanıktan aldığını tahmin ettiğini, kendilerine ihbarda bulunan şahsın, kulübün önünde duran sanığı göstererek; "Uyuşturucu madde satışı yapan kişi budur." dediğini, sanığı olay tarihinden önce de söz konusu kulübün çevresinde gördüğünü, yine hatırladığı kadarıyla sanığın cadde üzerinde dergi, gazete gibi şeyler sattığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... savcılıkta; tanık ...’ın arkadaşı olduğunu, adı geçene kokain satmadığını, olay günü ele geçirilen toplam 80 TL’nin kendisine ait olduğunu, görevlilerce yapılan üst yoklamaları neticesinde tanığın üzerindeki kokainin ele geçirildiğini, suçlamayı kabul etmediğini,
Sorguda; olay günü arkadaşlarıyla buluşmak amacıyla dışarı çıktığını, Balo Sokaktaki bara gittiğini, burada tanık ile karşılaştığını, oturup sohbet ettiklerini, kulübün kapanma vakti gelmesi üzerine dışarı çıktıklarını, tanığın bir bayanla eve gideceğini söylediğini, ancak bayana ulaşamadığını, bu esnada yanlarına gelen polislerin, kimlik belgelerini isteyip arama yapacaklarını söylediklerini, yapılan arama neticesinde tanığın üzerindeki uyuşturucu maddenin bulunduğunu, kimseye uyuşturucu madde satmadığını,
Mahkemede; uyuşturucu madde kullanmadığını, üzerinde ele geçirilen paranın kendisine ait olduğunu ve olay günü bankamatikten çektiğini, buna ilişkin dekontun bulunduğunu, tanığı yaklaşık iki yıldır tanıdığını, olay tarihinde Balo Sokaktaki gece kulübüne gittiğini, burada tanık ile karşılaştığını, kulübün kapanma vakti yaklaştığında tanık ile birlikte dışarı çıktıklarını, bu sırada yanlarına gelen polislerin kendisini ve tanığı yakalayıp otopark gibi bir yere götürdüklerini, burada yapılan arama neticesinde tanığın üzerinde kokain, kendisinin üzerinde ise 80 TL’nin ele geçirildiğini, aslında üzerinde daha fazla miktarda para bulunduğunu, ancak bir kısmını barda harcadığını, olay günü para çekmek için bankamatiğe gittiğini, küsuratlı para vermediği için bankamatiğe 80 TL yatırıp 100 TL çektiğini, ayrıca yanında 50 TL de bulunduğunu, yani toplamda üzerinde 150 TL olduğunu, söz konusu paranın 50 TL’sini barda harcadığını, 20 TL’sini de bankamatiğe yatırdığını, dolayısıyla üzerinde 80 TL kaldığını, tanığa parlak bir madde verdiğinin iddia edildiğini, söz konusu maddenin çakmak ya da başka bir şey olabileceğini, zaten tanığın da kendisinden uyuşturucu madde almadığını söylediğini,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar
Anayasa’nın 138/1. ve CMK’nın 217/1. maddeleri ile Anayasa’nın 38. ve İHAS’nin 6/2. maddeleri sarahatine göre ispat hukuku bakımından vicdani kanaat esasını benimseyen Ceza muhakememizin amacı, maddi gerçeği insan onuruna yaraşır biçimde ortaya çıkarmaktır. Geçmişte yaşanan ya da yaşandığı iddia olunan bu vakıayı/maddi gerçekliği, olay mahkemesi yapacağı öğrenme yargılaması ile taraflar ve delillerle doğrudan muhatap olup muhakeme hukukuna ilişkin normlar doğrultusunda, gerektiğinde mantık ilminden ve tecrübe kurallarından da faydalanarak sonradan mahkeme önünde temsil etmeye çalışacak, böylece sezgileriyle değil akıl yoluyla vicdani kanaate ulaşarak (M. Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Yetkin Yayınevi, s. 139) maddi sorunu çözecektir. Bu yetki münhasıran olay mahkemesine aittir.
Vicdani kanaate ulaşılması, isnat olunan fiilin ispatlandığı anlamına gelir. Bu nedenle, vicdani kanaat hukuki sorunla değil, maddi sorunla ilgili bir kavramdır ve vicdani kanaate ulaşacak makam da maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili derece mahkemeleridir. Hukuki sorunun çözümünde vicdani kanaat ölçütü kullanılamaz. Çünkü; hukuki sorunun doğru çözümü, maddi olaya uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru bulunması ve doğru yorumlanması ile ilgilidir.
Vicdani ispat sisteminde hâkimler, hür vicdanlarına göre hüküm verirler. Her türlü delil aracı, kural olarak kullanılabilir ve bunlar serbestçe değerlendirilir. Ancak bu serbestliğin sınırını yine hukuk belirler. Nitekim, Anayasa’nın 138/1. maddesine göre hâkim, vicdani kanaatini oluştururken, Anayasa’nın, kanunların ve hukukun çizdiği çerçevede kalmak zorundadır. Delil araçlarının ne zaman ve kimler tarafından ikame edilebileceği, bunların muhakemede tabi tutulacakları işlemler, delil aracı ikame taleplerinin hangi şartlarda ret olunabileceği, çelişme yönteminin nasıl hayata geçirileceği, delil aracı yasaklarının neler olduğu gibi konular hukuk tarafından düzenlenir (M. Feyzioğlu, s. 357).
Kural olarak delillerle doğrudan temas kurmayan ve öğrenme yargılaması yapamayan Yargıtayın, hukuka uygun olarak elde edilen delilleri takdir etme ve bu suretle ilk derece mahkemelerinin vicdani kanaatini denetleme, aslında olayın nasıl cereyan ettiğini ortaya koyma imkanı bulunmamaktadır. Ancak hükmün gerekçesini esas alarak, bu delillerle varılan sonucun/kabul edilen maddi vakıanın, akıl yürütme/mantık kurallarına, genel hayat tecrübelerine ve bilimsel kaidelere uygun olup olmadığını denetleyebileceğinde de kuşku yoktur. 288. maddenin Hükûmet Tasarısı'ndaki gerekçesinde bu duruma: "Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde elbetteki hukuka aykırılık oluşturur." denilerek işaret edilmiştir. Uygulama da bu şekilde istikrar kazanmıştır. Doktrinde Yenisey aynı düşünceyi; "Bir hukuk normu olmayan fizik ve mantık kuralları ve tecrübe kaidesi, bir hukuk normu gibi ele alınarak bunlara aykırı olan vicdani kanaatin denetlenmesine imkan sağlamaktadır." (Prof. Dr. Feridun Yenisey, İstinafta Maddi Ve Hukuki Mesele Denetimi, Dr. Dr. Silvia Tellenbach'a Armağan, Seçkin Yayınları, s. 1282) diyerek benimsendiğini ifade etmiştir. Çünkü; sağlıklı bir hukuki denetimin ön şartı, maddi vakıanın usulüne uygun, tam ve doğru olarak belirlenmiş olmasıdır.
Ceza yargılamasında kanıt serbestliği ilkesi başlığı altında toplayabileceğimiz temel prensiplere göre; a) Herşeyin kanıt olabileceği (hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş), b) İlgililerin kanıt ileri sürebilecekleri, c) Hâkimin kendiliğinden kanıt araştırabileceği, (hatta zorunlu olarak araştırması gerektiği), d) Kanıt ileri sürmede zaman kısıtlaması olamayacağı, e) Kanıtlama külfetinin sanığa yüklenemeyeceği, f) Kanıt değerlendirmede hâkimi bağlayan üstün kanıtın söz konusu olmayıp hâkimin tüm kanıtları serbestçe değerlendirebileceği, (vicdani kanaat) ceza yargılamasının temel ilkeleridir. Bu ilkelerin birinden dahi vazgeçmek, ceza yargılamasının temel ilke ve yapısına aykırı davranmak anlamını taşır (YCGK., 08.04.1991 tarihli ve 81-111 sayılı).
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adeleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Toplanan delillerin bir kısmına gözetilip diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaat üzerinden yüksek de olsa bir ihtimale sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir (YCGK., 11.6.2013 tarihli ve 36-294 sayılı).
Şu hâlde, sanığa isnat edilen fiilin sanık tarafından icra edildiğinin kabulü için, gerekçeli ve muhtemel şüphenin tamamen yenilmesi gerekir. Zira kabili te'lif olmayan şüphe ile gerçeğin yan yana mevcudiyeti ile vicdani kanaate ulaşılmasının, mantık ve hukuk kuralları bakımından mümkün olduğu söylenemez.
B. Somut Olayda Hukuki Değerlendirme
08.11.2009 tarihinde saat 05.20 sıralarında Beyoğlu Asayiş Şube Müdürlüğü Güven Timleri Büro Amirliğini arayan ve açık kimlik bilgilerini vermeyen erkek bir şahsın; "Kıvırcık saçlı ve yaklaşık 160 cm boylarında olan, üzerinde deri mont, ayağında renkli spor ayakkabı bulunan, ismini bilmediğim bir erkek, Balo Sokak içindeki eğlence mekanının çıkışında bekleyen şahıslara uyuşturucu madde veriyor. Bu kişi şu an, söz konusu sokakta bulunan Machine adlı eğlence mekanının önünde bekliyor." şeklinde ihbarda bulunduğu, görevlilerce söz konusu şahıstan emniyete gelmesinin ve ihbara ilişkin olarak ifade vermesinin talep edilmesi üzerine şahsın; "Ben vatandaşlık görevimi yerine getirdim." diyerek telefonu kapattığı, edinilen bilginin doğruluğunun teyidi amacıyla görevlilerce aynı gün saat 06.00 sıralarında Balo Sokağa gidilip burada faaliyet gösteren Machine adlı gece kulübünün çevresinde araştırmalara başlandığı, bir süre sonra ihbarda belirtilen eşkâle uyan sanığın, anılan işletmenin önünde tanık ... ile konuştuğunun ve taraflar arasındaki görüşmenin bitmesinden sonra adı geçenin sanıktan aldığı parlak bir maddeyi ceketinin iç cebine koyduğunun görüldüğü, bunun üzerine görevlilerce sanığın ve tanığın yanına yaklaşılıp polis tanıtma kartları gösterildikten sonra yakalandıkları, tanığın yapılan üst yoklamasında; ceketinin sol iç cebindeki alüminyum folyoya sarılı olan suç konusu kokainin ele geçirildiği, görevlilerce uyuşturucu maddeyi kimden aldığı sorulduğunda tanığın; bir adet 50 TL, bir adet 20 TL ve bir adet 10 TL olmak üzere toplam 80 TL karşılığında kullanmak amacıyla sanıktan satın aldığını söylediği, görevlilerce suç konusu uyuşturucu madde muhafaza altına alındıktan sonra sanığın yapılan üst yoklamasında; bir adet 50 TL, bir adet 20 TL ve bir adet 10 TL olmak üzere toplam 80 TL’nin ele geçirildiği kabul edilen olayda;
İhbarın doğruluğunu araştırmak için söz konusu adrese giden görevlilerin, uyuşturucu madde satıldığı belirtilen iş yerinin önünde, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kovuşturma evresinde ayırma kararı verilen tanık ... ile birlikte eşkâli ihbardaki bilgilerle örtüşen sanığı görmeleri, 08.09.2009 tarihli yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; sanığın suç konusu uyuşturucu maddeyi tanığa verdiğinin, tanığın söz konusu maddeyi ceketinin iç cebine koyduğunun, suç konusu kokainin tanığın ceketinin sol iç cebinde ele geçirildiğinin, uyuşturucu maddeyi kimden aldığı sorulan tanığın bir adet 50 TL, bir adet 20 TL ve bir adet 10 TL olmak üzere toplam 80 TL karşılığında sanıktan satın aldığını söylediğinin, sanığın üst yoklamasında da tanığın ifade ettiği şekilde ve miktarda paranın ele geçirildiğinin belirtilmesi, söz konusu tespitleri içeren ve bu bağlamda ihbardaki bilgileri teyit eden olay tutanağının kovuşturma evresinde tanık olarak dinlenen tutanak düzenleyici görevliler tarafından doğrulanması, her ne kadar tanık ... suç konusu uyuşturucu maddeyi sanıktan almadığını ileri sürmüş ise de mahkemedeki beyanında tıpkı olay tutanağında belirtildiği gibi, sanık ile birlikte anılan kulübün önünde bulundukları esnada yakalandıklarını ve üzerinde kokain ele geçirildiğini ifade etmesi, aşamalardaki savunmalarında; üzerinde ele geçirilen 80 TL’nin kendisine ait olan toplam 150 TL’nin bir kısmını harcadıktan sonra geriye kalan miktar olduğunu, olay günü bankadaki hesabına bankamatikten 20 TL yatırdıktan sonra hesabından 100 TL çektiğini, bunun haricinde üzerinde ayrıca 50 TL bulunduğunu, üzerindeki toplam 150 TL ile birlikte söz konusu kulübe gittiğini, burada 50 TL harcadığını, 20 TL’yi de para çekebilmek amacıyla bankamatiğe yatırdığını, dolayısıyla üzerinde 80 TL kaldığını ifade eden ve dosyaya bankamatik üzerinden gerçekleştirdiği işlemlere ilişkin dekontu sunan sanığın, söz konusu bu açıklamaları doğrultusunda yapılacak hesaplama sonucu bulunacak miktar ile üzerinde ele geçirilen miktarın örtüşmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, suç konusu uyuşturucu maddeyle ilgi ve irtibatının bulunmadığına ilişkin suç ve cezadan kurtulmaya yönelik olan ve dosya kapsamıyla da uyumlu olmayan savunmalarına itibar edilemeyeceğinin, bu bağlamda maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla dosya kapsamı itibarıyla araştırılması gereken herhangi bir hususun da bulunmadığının, sanığın eyleminin sabit olduğunun ve eksik araştırmayla hüküm kurulmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı bir nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.10.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.