Ceza Genel Kurulu'nun 2022/223 E., 2025/95 K. sayılı kararı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26.02.2025 tarihli, 2022/223 E., 2025/95 K. sayılı kararı
T.C.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu
2022/223 E., 2025/95 K.
"İçtihat Metni"
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 12. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 122-594
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Suça sürüklenen çocuğun olası kastla öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-e, 21/2, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin Karabük Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.10.2018 tarihli ve 61-294 sayılı hükmün, suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılanlar ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 05.04.2019 tarih ve 3651-980 sayı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, suça sürüklenen çocuğun bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan TCK'nın 85/1, 22/3, 31/3 62 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay 16 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba karar verilmiş, bu hükmün de suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 03.10.2019 tarih ve 11330-9815 sayı ile; "(...)Ölen ile suça sürüklenen çocuk arasında öldürmeyi gerektirecek bir husumet bulunmadığı anlaşılmış ise de; kendisi de köy yerinde hayvancılık ile uğraşan ve tüfek konusunda yeterli bilgisi bulunan suça sürüklenen çocuğun, konteynerde çoban tanık tarafından muhafaza edilen tüfeğin dolu olduğunu, patlayabileceğini ve tüfekten çıkacak saçmaların suça sürüklenen çocuğa yakın mesafede bulunan ölene isabet ederek ölümüne neden olabileceğini öngörmesine rağmen hareketini sürdürmek suretiyle sonucu kabullendiğini eylemli olarak ortaya koyduğu anlaşılmakla suça sürüklenen çocuğun eylemini olası kast ile işlediği ve olası kast hükümleri uygulanmak suretiyle cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek, bilinçli taksir hükümleri uygulanmak suretiyle, mahkûmiyetine karar verilmesi (...)" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde 28.02.2020 tarih ve 122-594 sayı ile; olay öncesi maktul ile suçu sürüklenen çocuğun şakalaştıkları, maktulün babasına ait olup, tanık çobanın kullanımında bulunan tüfeği önce maktulün eline alıp tetik düşürdüğü, bilahare tüfeği ele geçiren ve maktul ile şakalaşmaya devam eden suçu sürüklenen çocuğun içinde fişek olduğunu; emniyetinin de açık bulunduğunun bilmediği ve/veya öngöremediği tüfeği maktule doğru ateşlemesi sonucu gerçekleşen vahim olayın olası kast ile değil bilinçli taksir ile gerçekleştirildiği (...)" gerekçesiyle bozma kararına direnilerek suça sürüklenen çocuğun önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Direnme kararına konu hükmün de Cumhuriyet savcısı ile suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.06.2021 tarihli ve 58842 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 25.01.2022 tarih ve 4216-626 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suça sürüklenen çocuğun eylemini bilinçli taksirle mi yoksa olası kastla mı gerçekleştirdiğinin belirlenmesine ilişkindir.
III. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
TCK'nın 21. maddesinde düzenlenen kast ve 22. maddesinde yer alan taksir ile ilgili olarak Ceza Genel Kurulu'nun 16.10.2024 tarihli ve 2024/12-249 E.- 2024/304 K., 11.10.2023 tarihli ve 2023/1-290 E.- 2023/508 K. sayılı kararları başta olmak üzere yerleşik pek çok kararında ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup uyuşmazlık konusu gözetilerek bilinçli taksir ve olası kast kavramlarının birbirlerinden hangi ölçütler kullanılarak ayırt edilmesi gerektiği üzerinde durulmalıdır.
TCK'nın 21. maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi" şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kast ile aynı Kanun'un 22. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır" biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği kabullenme ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; "Olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir" şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur.
Olası kastla bilinçli taksiri ayırdetme konusunda doktrinde "Her ikisi arasındaki ayrımı belirlemek bakımından Frank formülü uygulanmalıdır. Buna göre eğer ‘öyle veya böyle fail her hâlde hareketi gerçekleştirirdi’ diyebiliyorsak olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi gerçekleştirmeyecekti’ diyebiliyorsak bilinçli taksirden söz edilir...Her ikisi arasında bir ayrım yapılabilmesi için her somut olay bakımından failin ayrıca neticeyi göze almış, kabullenmiş sayılıp sayılamayacağı yönünde bir değerlendirme yapılması zorunlu görünmektedir" şeklinde görüşler mevcuttur (Bahri Öztürk-Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, Seçkin Akademik ve Mesleki Yayınlar, 17. Baskı, Ankara 2017, s. 303-304).
Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır.
B. Hukuki Nitelendirme
Suça sürüklenen çocuk, ölen ve tanık ...olayın gerçekleştiği konteynerde gece birlikte kalıp ertesi sabah saat 05.00 sıralarında uyanmışlardır. Tanığın yatakları düzelttiği sırada ölen, konteynerin içinde bulunan yarı otomatik av tüfeğini alıp dışarı doğru tutarak kimseyi hedef almadan tetiğe basmış, ancak tüfek patlamamıştır. Ölenin elinden tüfeği alan suça sürüklenen çocuk ise bu kez tüfeğin kurma kolunu çekip bıraktıktan sonra 1,5-2 metre uzağında bulunan ölene doğrultarak tetiğe basmıştır. Ateş alan tüfekten çıkan saçmalar toplu olarak yüzünün sağ tarafına isabet eden ölen, kaldırıldığı hastanede ateşli silah yaralanmasına bağlı yüz, kafa kubbe ve kaide kemiği kırıkları ile karakterli beyin doku harabiyeti, beyin kanaması ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetmiştir. Olayın belirtilen şekilde sübuta erdiği konusunda Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 12. Ceza Dairesi arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosya içeriği itibarıyla suça sürüklenen çocuğun, arkadaşı olan öleni öldürmek amacıyla bilerek ve isteyerek hareket ettiğine ilişkin herhangi bir kanıt elde edilememiştir. Bununla birlikte olayın tek görgü tanığı olan ..., aşamalarda; ölenin olaydan hemen önce suçta kullanılan tüfeğin dolu olduğuna ilişkin suça sürüklenen çocuğu uyardığını belirtmiştir. Kullanılan silahın niteliği, etki alanı ve öldürmeye elverişliliği ile atış mesafesi de göz önünde bulundurulduğunda; ölenin, silahın dolu ve emniyetinin açık olduğuna ilişkin uyarılarına aldırmadan ateş eden suça sürüklenen çocuk, saçma tanelerinin ölene isabet edebileceğini ve atış mesafesine göre ölümcül bir etki meydana getirebileceğini, dolayısıyla ölümün mümkün ve muhtemel olduğunu bilmesine rağmen eylemini gerçekleştirmiştir. Tüm bu hususlara nazaran öngördüğü muhtemel neticeyi istememekle birlikte göze alıp kabullendiği anlaşılan suça sürüklenen çocuğun eylemi olası kastla öldürme suçunu oluşturmaktadır.
Bu itibarla isabetli bulunmayan Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; Bölge Adliye Mahkemesinin direnme gerekçesinin isabetli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
IV. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 28.02.2020 tarihli ve 122-594 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA, söz konusu hükmün, suça sürüklenen çocuğun eylemini olası kastla gerçekleştirdiği gözetilmeksizin, bilinçli taksirle gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.02.2025 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.