ADALET HABERLERİ

Ceza Genel Kurulu’nun 2021/195 E., 2024/261 K. sayılı kararı

Ceza Genel Kurulu’nun 2021/195 E., 2024/261 K. sayılı kararı
1 Okunma

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.09.2024 tarihli, 2021/195 E., 2024/261 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2021/195 E., 2024/261 K.

"İçtihat Metni"

DİRENME

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 218-398

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanığın nitelikli cinsel saldırı suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/2, 43/1, 62 ve 53/1. maddeleri uyarınca 7 yıl 3 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.06.2016 tarihli ve 33-205 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 02.07.2019 tarih, 3144-10529 sayı ve oy çokluğu ile; "Olayın intikal şekli ve süresi, katılanın beyanları ile savunmaya göre sanık ile katılanın 24.10.2013 tarihinde evlenmesinin ardından yaşanan geçimsizlik nedeniyle bir süre sonra ailesinin yanına dönen katılanın 24.04.2014 günü sanığın kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini iddia ederek şikâyetçi olması, aşamalardaki ifadelerinde cinsel ilişkilerin zorla gerçekleştiğine dair anlatımlarının zorun ne şekilde olduğuna yönelik tarifleme içermeyip, soyut nitelikte bulunması ve tüm dosya içeriği nazara alındığında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Daire Başkan Vekili M. Sayın ve Daire Üyesi S. Aker; "Katılan ... .... ile sanığın şikâyet tarihinden yaklaşık 6 ay kadar önce görücü usulü ile evlendikleri, mağdurun şikâyetinde eşinin daha ilk geceden kendisi ile zorla ters ilişkiye girdiğini ve evlilikleri süresince de aynı şekilde 3 kez zorla ters ilişkiye girdiğini, adetli olduğu dönemlerde bile kendisini ilişkiye zorladığını, bu duruma karşı çıktığında kendisine hakarette bulunduğunu beyan etmiş olup ATK Trabzon Grup Başkanlığında 22.08.214 tarihinde yapılan muayenesinde rektal muayenede diz dirsek pozisyonunda saat 1-2 hizasında 2 cm içeride 1-1,5 cm uzunluğunda mukozal yırtık ve rektal tuşe ağrılı olduğu, anal tonusu gevşekliği mevcut bulunduğu hususlarının belirtildiği, Kanuni Eğitim Araştırma Hastanesinin raporları ve ATK Grup Başkanlığının 05.11.2014 tarihli raporunda da önceki raporlarda tarif ve tespit edilen bulguların fiili livatanın maddi delilini teşkil edeceği, ayrıca sol ön kol arka yüzde alt kısımda tespit edilen yara izinin nedbe dokusu hâlinde olduğunun belirtildiği, katılanın sanık eşinin rızası dışında ilişkisini kendisini muayene eden doktora da söylediğini ve doktorun eşini bu konuda uyardığı iddiasıyla ilgili dinlenen tanık doktor ...'nın beyanında, katılanın eşinin kendisiyle ters ilişkiye girdiğini ve bu konuda zorladığını söyleyerek eşi ile konuşmasını rica ettiğini ve kendisinin de sanığa eğer böyle bir durum var ise sıkıntı olabileceğini söylediği yönündeki beyanının da katılanın iddiasını desteklediği, görücü usulü ile de olsa karşılıklı rızaya dayalı olarak gerçekleştirilen bir evliliğin tarafı olan katılanın eşi olan kişi hakkında gerçekte olmadığı halde tamamen özel hayata mahsus olan ve kişinin onur ve haysiyetini zedeleyici nitelikte muameleye maruz kaldığı iddialarını ileri sürmesinin hayatının olağan akışına uygun düşmemesi ve iddiaları doğrular nitelikteki adli raporlar birlikte değerlendirilerek sanığın eşi olan mağdureye karşı rızası olmaksızın maddi ve manevi cebir uygulamak suretiyle vücuda organ sokarak cinsel saldırıda bulunduğu anlaşıldığından sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine dair kararın onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 12.11.2019 tarih ve 218-398 sayı ile "Tüm dosya kapsamından; sanık ... hakkında 'Hakaret, Kasten Yaralama, Tehdit ve Nitelikli Cinsel Saldırı' suçundan cezalandırılması istemiyle Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame ile mahkememize kamu davası açıldığı, yürütülen yargılama neticesinde Hakaret, Kasten Yaralama ve Tehdit suçlarından sanığın beraatine dair karar verildiği ve kararın kesinleştiği, Nitelikli Cinsel Saldırı suçundan ise sanığın cezalandırılmasına karar verildiği, dosyanın temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02/07/2019 tarih, 2019/3144 esas ve 2019/10529 karar sayılı kararı ile mahkememizce verilen hükmün bozulması üzerine dosya 2019/218 esas sırasına kaydedilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre;

Mahkememizin 20/06/2016 tarih 2015/33 esas 2016/205 karar sayılı kararı ile; 'Katılan ... ...ile sanığın şikayet tarihinden yaklaşık 6 ay kadar önce görücü usulü ile evlendikleri, mağdurun şikayetinde eşinin daha ilk geceden kendisi ile zorla ters ilişkiye girdiğini ve evlilikleri süresince de aynı şekilde 3 kez zorla ters ilişkiye girdiğini, adetli olduğu dönemlerde bile kendisini ilişkiye zorladığını, bu duruma karşı çıktığında kendisine hakarette bulunduğunu beyan etmiş olup ATK Trabzon Grup Başkanlığında 22/08/214 tarihinde yapılan muayenesinde rektal muayenede diz dirsek pozisyonunda saat 1-2 hizasında 2 cm içeride 1-1,5 cm uzunluğunda mupozal yırtık ve rektal tuşe ağrılı olduğu, anal konus gevşekliği mevcut bulunduğu hususlarının belirtildiği, Kanuni Eğitim Araştırma Hastanesinin raporları ve ATK Grup Başkanlığının 05/11/2014 tarihli raporunda da önceki raporlarda tarif ve tespit edilen bulguların fiili livatanın maddi delilini teşkil edeceği, ayrıca sol ön kol arka yüzde alt kısımda tespit edilen yara izinin nedbe dokusu halinde olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Katılanın sanık eşinin rızası dışında ilişkisini kendisini muayene eden doktora da söylediğini ve doktorun eşini bu konuda uyardığı iddiasıyla ilgili dinlenen tanık doktor ...’nın beyanında, katılanın eşinin kendisiyle ters ilişkiye girdiğini ve bu konuda zorladığını söyleyerek eşi ile konuşmasını rica ettiğini ve kendisinin de sanığa eğer böyle bir durum var ise sıkıntı olabileceğini söylediği yönündeki beyanının da katılanın iddiasını desteklediği, Görücü usulü ile de olsa karşılıklı rızaya dayalı olarak gerçekleştirilen bir evliliğin tarafı olan katılanın eşi olan kişi hakkında gerçekte olmadığı halde tamamen özel hayata mahsus olan ve kişinin onur ve haysiyetini zedeleyici nitelikte muaemeleye maruz kaldığı iddialarını ileri sürmesinin hayatının olağan akışına uygun düşmemesi ve iddiaları doğrular nitelikteki adli raporlar birlikte değerlendirilerek sanığın eşi olan mağdureye karşı rızası olmaksızın maddi ve manevi cebir uygulamak suretiyle vücuda organ sokarak cinsel saldırıda bulunduğu hususunda tam bir vicdani kanaate varılmakla 'Nitelikli Cinsel Saldırı' suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Sanık hakkında ayrıca Hakaret, Tehdit ve Kasten Yaralama suçlarından dolayı da cezalandırılma istemiyle kamu davası açılmış ise de; cebir tehdit ve hakaret eylemlerinin zorla gerçekleştirilen cinsel saldırı suçunun unsurları olduğu ve bu suçlardan dolayı ayrıca ceza verilmesine yer olmadığı kanaati ile atılı suçlardan beraatine karar verilmiştir.

'Hakaret, Tehdit ve Kasten Yaralama' suçlarından verilen beraat hükmünün temyiz edilmeden kesinleştiği, Nitelikli Cinsel Saldırı suçundan verilen hükmün temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02/07/2019 tarih, 2019/3144 esas ve 2019/10529 karar sayılı kararı ile bozulması üzerine dosya yukarıda yazılı esas sırasına kaydedilmiştir.

Mahkememizin 20/06/2016 tarih 2015/33 esas 2016/205 karar sayılı kararı ile Nitelikli Cinsel Saldırı suçundan verilen mahkumiyet hükmünün usul ve yasaya uygun olduğu kanaati ile CMK'nın 307/3 maddesi uyarınca Yargıtay bozma ilamına karşı direnilmesine karar verilmesi neticesinde; Sanık ...'ın sabit olan katılan ... Bolkaz'a yönelik 'Nitelikli Cinsel Saldırı' suçunu işlediği sabit olduğundan, sanığın eylemine uyan TCK'nın 102/2 maddesi gereğince suçun işleniş biçimi dikkate alınarak takdiren ceza tayin edilmiş, sanığın aynı suç işleme kararı ile eylemlerini birden fazla kere tekrarladığı anlaşıldığından verilen cezasının TCK'nın 43/1. maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında artırım yapılmış, sanığın yargılama sürecindeki davranışları lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek verilen cezasının TCK'nın 62.maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak netice ceza tayin edilmiş, CMK 109/3-a maddesi uyarınca 'yurt dışına çıkamama' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilerek tam bir vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

" gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın ilk hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.

Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.07.2020 tarihli ve 60282 sayılı onama istekli tebliğnamesiyle dosya 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 25.05.2021 tarih ve 6378-3645 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI ve KONUSU

Sanığa isnat edilen hakaret, tehdit ve kasten yaralama suçları ile inceleme dışı sanık...'a isnat edilen tehdit suçundan verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanığa isnat edilen nitelikli cinsel saldırı suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa isnat edilen nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III. UYUŞMAZLIK KONUSUNA İLİŞKİN BİLGİLER

İncelenen dosya kapsamından;

Sanık ile katılan ...'in 24.10.2013 tarihinde resmî nikahla evlendikleri, katılan ...'in olaya ilişkin kolluğa 24.04.2014 tarihinde müracaat etmesinden sonra 06.05.2014 tarihinde sanığın boşanma davası açtığı ve 23.06.2014 tarihinde davadan feragat etmesi nedeniyle Mahkemece 25.06.2014 tarihinde davanın reddine karar verildiği ancak UYAP Bilişim Sisteminden temin edilen Trabzon 1. Aile Mahkemesinin 18.11.2021 tarihli, 2014/551 Esas ve 2021/525 sayılı kararına göre katılan ...'in 05.09.2014 tarihinde açtığı boşanma davasında mahkemece kusur yönünden yapılan değerlendirmede; "...Davalı erkeğin tanık beyanları, 05.11.2014 tarihli Trabzon Adli Tıp Kurumu Başkanlığının düzenlemiş olduğu rapor ve Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 29.04.2014 tarihli raporla sabit olduğu şekliyle eşiyle zorla ters ilişkiye girmesi nedeniyle kusurlu olduğu, davacı kadının ise dosya kapsamına göre kusursuz olduğu," belirtilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği, hükmün istinaf edilmesi üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 21.02.2022 tarih ve 174-238 sayı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, bu hükmün de temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 09.06.2022 tarih ve 3258-5555 sayı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, sanık ile katılan ...'in bu evlilikten ortak çocuklarının olmadığı,

Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 24.04.2014 tarihli ve 738 sayılı genel adli muayene raporuna göre; katılan ...'in Kaşüstü Kadın Doğum Polikliniğine sevk edildiği,

Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 29.04.2014 tarihli ve 416 sayılı yazıya göre; katılan ...'in kadın hastalıkları ve doğum polikliniğinde yapılan muayenesinde; vulva-vajen doğal, sevix N, minimal vajinal kanama mevcut olduğu, livata açısından anal bölgede ek bulguya rastlanmadığı, genel cerrahi açısından değerlendirilmesinin uygun olduğu, genel cerrahi polikliniğinde yapılan rektal muayenesinde diz-dirsek pozisyonunda saat 1-2 hizasında 2 cm içeride 1-1,5 cm uzunluğunda mukozal yırtık ve rektal tuşe ağrılı olup anal tonus gevşekliğinin mevcut olduğu,

Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığının 05.11.2014 tarihli ve 2535 sayılı raporuna göre; katılan ...'in 04.11.2014 tarihinde saat 11.15'te yapılan muayenesinde, öyküsünde, 25 yaşında olduğu, bir yıl önce evlendiği, çocuğu olmadığı, herhangi bir işte çalışmadığı, ortaokul mezunu olduğu, olaydan kaynaklanan psikolojik şikâyetleri nedeniyle bir süre ismini bilmediği sakinleştirici ilaç kullandığı, Numune Hastanesi Psikiyatri Bölümüne üç kez gittiği, evlendikten sonra eşiyle 3 ay yaşadığı, daha sonra dokuz aydır annesiyle yaşadığı, boşanma davası açtığı, evliliğinin başından beri eşinin zorlamasıyla ters ilişkiye girdiği, 23 Nisan günü eşinin soba kapağını koluna atması sonucu kolunun yandığı, aynı gece eşinin darbederek ters ilişkiye girdiği ve darbetmesi sonucu belinde ve elinde morluklar oluştuğu, eşiyle bir kez vajinal ilişkiye girdiği, ters ilişkiye girdiğinde kanaması olduğu, eşinin kayganlaştırıcı madde ve kondom kullanmadığı hususlarına yer verdiği, anal muayenesinde; anal sfinkter tonusunun doğal bulunduğu, anal mukozada saat kadranına göre 1 hizasında anal kanala doğru uzanan yaklaşık 1x0,1 cm'lik sedefî renk değişim alanı görüldüğü, olayın niteliği, oluş tarzı ve mağdur ifadeleri gibi adli tıbbı ilgilendiren hususlar değerlendirildiğinde; anal mukozada saat kadranına göre 1 ile 2 arasında anal kanala doğru uzanan yaklaşık 1x0,1 cm'lik sedefî renk değişim alanı bulunduğu, mevcut bulgunun kişinin 23.04.2014 olarak belirttiği olay tarihinden altı gün sonra Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenmiş 29.04.2014 tarihli ve 416 sayılı raporda tespit edilen bulgularla uyumlu olduğu, tarif ve tespit edilen bulguların fiili livatanın maddi delilini teşkil edeceği,

Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 31.03.2015 tarihli ve 227 sayılı cevabi yazısına göre; katılan ...'in hastanede yatarak tedavi görmediği, muhtelif tarihlerde psikiyatri polikliniğine müracaat ettiği, yineleyen depresif bozukluk ve anksiyete bozuklukları ile orta depresif nöbet teşhisleri konulduğu,

Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 31.03.2015 tarihli ve 226 sayılı cevabi yazısına göre; katılan ...'in muhtelif tarihlerde kadın hastalıkları doğum polikliniğinde Op. Dr. ...'a muayene olduğu,

Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 04.05.2016 tarihli ve 1442 sayılı raporuna göre; katılanın 25.04.2016 tarihinde yapılan muayenesinde ve dava dosyasının incelenmesinde beyanlarına itibar edilmesine engel teşkil edecek mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ya da zekâ geriliğine rastlanmadığı, dolayısıyla beyanlarına itibar edilebileceği, ayrıca mağdurun aynı gün yapılan muayenesinde, depresif uyum bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun belirlendiği, ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan bu psikiyatrik durumun iddiaya konu bir cinsel saldırıya bağlı olarak gelişebileceği gibi cinsel saldırı olmaksızın başka olay ve/veya olaylara bağlı olarak gelişen psikososyal stres ve çatışmalar sonucu da ortaya çıkabileceği, bunlar arasında ayrım yapılamadığı, Mahkemece cinsel saldırının gerçekleştiğinin sübutu ve tespiti hâlinde, ruh sağlığındaki mevcut bozulmanın cinsel saldırıya bağlı geliştiğinin kabulünün uygun olacağının mütalaa edildiği,

Anlaşılmaktadır.

Katılan ... ...; sanık ile görücü usulü evlendiğini, sanık ile evlendiği ilk günden itibaren sanığın kendisi ile ters ilişkiye girmeye başladığını, sanığı uyardığı hâlde regl döneminde dahi bunun devam ettiğini, evlendiği ilk gece sanığın ters ilişkiye girmek istediğini, "Yapma!" diye bağırmasına rağmen sanığın kendisiyle ters ilişkiye girdiğini, ilk gece bu eylemin üç kez tekrarlandığını, bundan dolayı kadın doğum doktoruna gittiklerini, Kaşüstü Hastanesinde doktor olan tanık ...'nın kendisini muayene ettiği sırada durumu ona anlattığını, tanık ...'nın sanığa "Bir daha bu hareketlerin tekrar ederse çok büyük ceza alırsın!" dediğini, sanığın bir daha yapmayacağını söylediğini ancak sözünde durmadığını, sanığın ters ilişkiye girmesi nedeniyle psikolojik olarak sıkıntıya düştüğünü ve Numune Hastanesinde psikiyatri uzmanı olan tanık ... ...'e başvurduğunu, yaşadıklarını anlattığını, bu tanığın da sanık ile görüştüğünü, yine evde kimsenin olmadığı bir gün üst kata gelen sanığın böbreğine tekme atarak ve tokat vurarak kendisini yatağa yüz üstü düşürdüğünü, iki kolunu da yana açıp sıkıca tuttuğunu ve üzerine abanarak fiili livatada bulunduğunu, bunun sabaha kadar sürdüğünü, çok korktuğunu, çünkü makatından çok kan kaybettiğini, en son tekrar sanığın zorla ters ilişkiye girmesine dayanamadığını ve "Doktora gidiyorum." diyerek evden çıkıp annesinin evine gittiğini, sonra da hastaneye gittiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,

Tanık ...; ağabeyi olan sanığın katılana karşı cinsel saldırı eyleminde bulunduğuna tanık olmadığını, katılanın yalan söylediğini ve psikolojik sorunları nedeniyle tedavi gördüğünü, böyle bir şey olsaydı altlı üstlü oldukları için haberinin olacağını, katılanın bir keresinde "Benim psikolojik sorunlarım var, tedavi görmem lazım." demesi üzerine birlikte doktora gittiklerini,

Tanık ... ...; 2013 yılı Ağustos ayından önce Numune Hastanesinde psikiyatri uzmanı olarak çalıştığını, katılanı hatırladığını, muayenesini yaptığını ve takip ettiğini, yaptığı tedavilerde katılanın akıl hastası olmadığını tespit ettiğini, katılana depresyon ve anksiyete bozukluğu teşhisi koyduğunu, katılanın kendisine aile içerisindeki geçimsizliğinden ve huzursuzluğundan, eşi ile ilgili cinsel sorunlarından ve ters ilişkiden bahsettiğini ancak ters ilişkinin zorla olup olmadığı konusunda kesin bir ifadede bulunamayacağını,

Tanık ... ....Ağır; Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesinde acil servis konsültan hekimi olarak görev yapmakta iken katılanın hasta olarak genital kanama şikâyetiyle gönderildiğini, yaptığı vajinal muayenede herhangi bir anormallik ya da kanama görmediğini, katılanın eşi olan sanığın kendisiyle ters ilişkiye girdiğini ve bu konuda kendisini zorladığını söyleyerek eşi ile konuşmasını rica ettiğini, bunun üzerine eğer böyle bir durum var ise sıkıntı oluşturabileceğini sanığa söylediğini, katılan adli vaka olarak gelmediği için katılanın normal genital muayenesini yaptığını, pelvik bölge muayenesinde herhangi bir ekimoz veya yırtık görmediğini, livata belirtisine rastlamadığını,

İnceleme dışı sanık...; gelini olan katılanın kendisine gelip oğlu olan sanık ile ilgili olarak ".... benimle mutlu değil, evin içerisinde üzgün duruyor." dediğini, kendisinin de "Eşini güldürecek olan sensin." dediğini, katılanın sanık ile ters ilişki yaşadığını ve regl dönemlerinde zorla sanığın kendisi ile ilişkiye girdiğini anlatmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık; katılan ile 2013 yılında evlendiklerini, evlendiklerinin yedinci günü kayınvalidesinin evine gittiklerini, orada bulunanlarca annesinin dövüldüğünü, katılanın kendisiyle gelmeyip orada kaldığını, bir süre sonra gidip katılanı aldığını, iki üç gün sonra habersizce çekip gittiğini, tekrar gidip getirdiğini, doktora gittiğini söylediğini ancak gitmediğini, nereye gittiğini de bilmediğini, katılanın psikolojik rahatsızlıkları olduğunu ve tedavi gördüğünü, katılan ile kesinlikle zorla ters ilişkiye girmediğini savunmuştur.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Anayasa’nın 138/1. ve CMK’nın 217/1. maddeleri ile Anayasa’nın 38. ve İHAS’nin 6/2. maddeleri sarahatine göre ispat hukuku bakımından vicdani kanaat esasını benimseyen Ceza muhakememizin amacı, maddi gerçeği insan onuruna yaraşır biçimde ortaya çıkarmaktır. Geçmişte yaşanan ya da yaşandığı iddia olunan bu vakıayı/maddi gerçekliği, olay mahkemesi yapacağı öğrenme yargılaması ile taraflar ve delillerle doğrudan muhatap olup muhakeme hukukuna ilişkin normlar doğrultusunda, gerektiğinde mantık ilminden ve tecrübe kurallarından da faydalanarak sonradan mahkeme önünde temsil etmeye çalışacak, böylece sezgileriyle değil akıl yoluyla vicdani kanaate ulaşarak (M. Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Yetkin Yayınevi, s. 139) maddi sorunu çözecektir. Bu yetki münhasıran olay mahkemesine aittir.

Vicdani kanaate ulaşılması, isnat olunan fiilin ispatlandığı anlamına gelir. Bu nedenle, vicdani kanaat hukuki sorunla değil, maddi sorunla ilgili bir kavramdır ve vicdani kanaate ulaşacak makam da maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili derece mahkemeleridir. Hukuki sorunun çözümünde vicdani kanaat ölçütü kullanılamaz. Çünkü; hukuki sorunun doğru çözümü, maddi olaya uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru bulunması ve doğru yorumlanması ile ilgilidir.

Vicdani ispat sisteminde hâkimler, hür vicdanlarına göre hüküm verirler. Her türlü delil aracı, kural olarak kullanılabilir ve bunlar serbestçe değerlendirilir. Ancak bu serbestliğin sınırını yine hukuk belirler. Nitekim, Anayasa’nın 138/1. maddesine göre hâkim, vicdani kanaatini oluştururken, Anayasa’nın, kanunların ve hukukun çizdiği çerçevede kalmak zorundadır. Delil araçlarının ne zaman ve kimler tarafından ikame edilebileceği, bunların muhakemede tabi tutulacakları işlemler, delil aracı ikame taleplerinin hangi şartlarda ret olunabileceği, çelişme yönteminin nasıl hayata geçirileceği, delil aracı yasaklarının neler olduğu gibi konular hukuk tarafından düzenlenir (M. Feyzioğlu, s. 357).

Kural olarak delillerle doğrudan temas kurmayan ve öğrenme yargılaması yapamayan Yargıtayın, hukuka uygun olarak elde edilen delilleri takdir etme ve bu suretle ilk derece mahkemelerinin vicdani kanaatini denetleme, aslında olayın nasıl cereyan ettiğini ortaya koyma imkanı bulunmamaktadır. Ancak hükmün gerekçesini esas alarak, bu delillerle varılan sonucun/kabul edilen maddi vakıanın, akıl yürütme/mantık kurallarına, genel hayat tecrübelerine ve bilimsel kaidelere uygun olup olmadığını denetleyebileceğinde de kuşku yoktur. 288. maddenin Hükûmet Tasarısı'ndaki gerekçesinde bu duruma: "Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde elbetteki hukuka aykırılık oluşturur." denilerek işaret edilmiştir. Uygulama da bu şekilde istikrar kazanmıştır. Doktrinde Yenisey aynı düşünceyi; "Bir hukuk normu olmayan fizik ve mantık kuralları ve tecrübe kaidesi, bir hukuk normu gibi ele alınarak bunlara aykırı olan vicdani kanaatin denetlenmesine imkan sağlamaktadır." (Prof. Dr. Feridun Yenisey, İstinafta Maddi Ve Hukuki Mesele Denetimi, Dr. Dr. Silvia Tellenbach'a Armağan, Seçkin Yayınları, s. 1282) diyerek benimsendiğini ifade etmiştir. Çünkü; sağlıklı bir hukuki denetimin ön şartı, maddi vakıanın usulüne uygun, tam ve doğru olarak belirlenmiş olmasıdır.

Ceza yargılamasında kanıt serbestliği ilkesi başlığı altında toplayabileceğimiz temel prensiplere göre; a) Herşeyin kanıt olabileceği (hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş), b) İlgililerin kanıt ileri sürebilecekleri, c) Hâkimin kendiliğinden kanıt araştırabileceği, (hatta zorunlu olarak araştırması gerektiği), d) Kanıt ileri sürmede zaman kısıtlaması olamayacağı, e) Kanıtlama külfetinin sanığa yüklenemeyeceği, f) Kanıt değerlendirmede hâkimi bağlayan üstün kanıtın söz konusu olmayıp hâkimin tüm kanıtları serbestçe değerlendirebileceği, (vicdani kanaat) ceza yargılamasının temel ilkeleridir. Bu ilkelerin birinden dahi vazgeçmek, ceza yargılamasının temel ilke ve yapısına aykırı davranmak anlamını taşır (YCGK., 08.04.1991 tarihli ve 81-111 sayılı).

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adeleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Toplanan delillerin bir kısmına gözetilip diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaat üzerinden yüksek de olsa bir ihtimale sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir (YCGK., 11.6.2013 tarihli ve 36-294 sayılı).

Şu hâlde, sanığa isnat edilen fiilin sanık tarafından icra edildiğinin kabulü için, gerekçeli ve muhtemel şüphenin tamamen yenilmesi gerekir. Zira kabili te'lif olmayan şüphe ile gerçeğin yan yana mevcudiyeti ile vicdani kanaate ulaşılmasının, mantık ve hukuk kuralları bakımından mümkün olduğu söylenemez.

B. Somut Olayda Hukuki Değerlendirme

Sanığın, eşi olan katılana yönelik rızası olmaksızın maddi ve manevi cebir uygulamak suretiyle vücuduna organ sokmak suretiyle cinsel saldırıda bulunduğu Yerel Mahkemece kabul edilen olayda;

Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunca yapılan muayenesinde beyanlarına itibar edilmesine engel teşkil edecek mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ya da zekâ geriliği bulunmadığı belirtilen katılan ...'in aşamalarda evliliğin ilk gecesinden itibaren sanığa "Yapma!" demesine ve direnmesine rağmen sanığın zorla ve şiddet kullanarak kendisi ile anal yoldan cinsel ilişkiye girdiğini ifade etmesi ve bu istikrarlı iddialarını destekler mahiyette devlet hastanesinden ve Adli Tıp Kurumundan alınan raporlarda tespit edilen mukozal yırtığın, ağrılı rektal tuşenin, anal tonus gevşekliğinin ve anal mukozada mevcut sedefi renk değişiminin fiili livatanın maddi delilini teşkil edeceğinin belirtilmesi, katılanın evlilik birliği devam ederken aile içerisindeki geçimsizlik ve huzursuzluk ile sanığın anal yoldan kendisiyle ilişkiye girdiğini muayene olduğu psikiyatri uzmanı tanık ...'a anlatması yine genital kanama nedeniyle gittiği acil servis doktoru tanık ...'ya sanığın anal yoldan cinsel ilişkiye kendisini zorladığını söyleyerek sanık ile konuşmasını istemesi, bunun üzerine tanık ...'nın da sanığı bu durumun sıkıntı oluşturabileceği konusunda uyarması, katılan ...'in olaya ilişkin kolluğa müracaat etmesinden sonra 05.09.2014 tarihinde açtığı boşanma davasında mahkemece kusur yönünden tanık beyanları ile doktor raporları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede sanığın katılan ... ile anal yoldan zorla ilişkiye girmesi nedeniyle kusurlu olduğu belirtilerek tarafların boşanmalarına karar verilmesi ve bu hükme yönelik istinaf isteminin esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararının Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmesi hususları ile tüm dosya kapsamı bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde; sanığın savunmalarının kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu ve sanığa isnat edilen nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa isnat edilen nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olmadığı düşüncesi ile karşı oy kullanmışlardır.

V. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.2019 tarihli ve 218-398 sayılı hükmündeki, sanığa isnat edilen nitelikli cinsel saldırı suçunun sabit olduğuna ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,

2- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.09.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/ceza-genel-kurulunun-2021195-e-2024261-k-sayili-karari
Invalid `prisma.category.findFirst()` invocation: Timed out fetching a new connection from the connection pool. More info: http://pris.ly/d/connection-pool (Current connection pool timeout: 10, connection limit: 5)