AYM'nin 2023/17115 başvuru numaralı kararı
Anayasa Mahkemesi'nin 25/6/2025 tarihli ve 2023/17115 başvuru numaralı kararı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
İKİNCİ BÖLÜM |
KARAR |
M.T.G. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2023/17115) |
Karar Tarihi: 25/6/2025 |
İKİNCİ BÖLÜM |
KARAR |
RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
Rıdvan GÜLEÇ |
||
Kenan YAŞAR |
||
Ömer ÇINAR |
||
Raportör |
: |
Muzaffer KORKMAZ |
Başvurucu |
: |
M.T.G. |
Vekili |
: |
Av. Şahin ANTAKYALIOĞLU |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) 2007 doğumlu N.Ç.nin bir soruşturmada mağdur sıfatıyla verdiği ifade üzerine 17/4/2005 doğumlu başvurucu hakkında çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından soruşturma başlatmıştır.
3. Başvurucu, anılan soruşturma kapsamında 31/1/2023 tarihinde ifade vermiştir. Başvurucu ifadesinde; N.Ç. ile sosyal medya üzerinden tanıştığını, bu kişiyle bir kez Batıkent semtinde buluşup sohbet ettiklerini, daha sonra kendisi ile görüşmek istemediğini, N.Ç.nin ısrarı üzerine buluştuklarını ve babasına ait araçta oturduklarını, otururken N.Ç.nin kendisine sarılıp yanağından öptüğünü, bunun haricinde kesinlikle cinsel ilişkiye girmediklerini, N.Ç.nin o dönem 16 yaşında olduğunu söylediğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca M.T. isimli diğer şüphelinin arkadaşı olduğunu, kendisinden sonra N.Ç. ile arkadaşlık yaptığını bildiğini ifade etmiştir.
4. Başsavcılık, başvurucuyu çocuğun cinsel istismarı suçundan tutuklanması istemiyle Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir.
5. Hâkimlik, tutuklama talebinin reddine ve başvurucunun belirli günler kolluk birimlerine imza verme şeklinde adli kontrol altına alınmasına karar vermiştir.
6. Başsavcılık bu karara itiraz etmiş ve itiraz mercii olan Ankara 19. Asliye Ceza Mahkemesi (Asliye Ceza Mahkemesi), mezkûr kararı kaldırmış ve başvurucunun tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkarmıştır. Devam eden süreçte başvurucu, Asliye Ceza Mahkemesi önüne çıkarılmış ve hakkında 15/2/2023 tarihinde tutuklama kararı verilmiştir. Tutuklama kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması; kaçma, saklanma, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme kuşkusu gibi tutuklama nedenlerinin varlığı; suça sürüklenen çocuğun tevil yollu ikrarı, suça sürüklenen çocuğa isnat edilen suçun CMK.nın 100/3 maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, suçun niteliği ve kanunda öngörülen ceza miktarına göre tutuklamadan beklenen yararın adli kontrol ile sağlanamayacak olması da dikkate alınarak suça sürüklenen çocuğun CMK'nın 100 ve devamı maddeleri uyarınca TUTUKLANMASINA ...[karar verildi.]"
7. Başvurucunun tutuklama kararına itirazı Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20/2/2023 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
8. Bu karar başvurucuya aynı tarihte tebliğ edilmiştir. Başvurucu 10/3/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başsavcılık 27/3/2023 tarihli iddianameyle çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılması istemiyle başvurucu hakkında aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır. Başsavcılık N.Ç.nin de M.T. adlı şüpheliye yönelik cinsel istismar suçunu işlediğini iddia ederek N.Ç.yi mağdur suça sürüklenen çocuk sıfatıyla davaya dâhil etmiştir.
10. İddianamede, ilk olarak N.Ç.nin 13/12/2022 tarihinde bir soruşturmada mağdur sıfatıyla verdiği ifade üzerine soruşturma işlemlerine başlandığı ifade edilmiştir. Başvurucunun olay tarihinde 15 yaşını doldurmamış olan N.Ç.yi alıkoyarak cinsel yönden istismar ettiği ileri sürülen iddianamede suçlamalara esas alınan temel olgular ve değerlendirmeler şöyledir:
i. İddianamede N.Ç.nin Çocuk İzleme Merkezinde 13/12/2022 tarihindeki beyanına yer verilmiştir. Bu beyanda N.Ç.nin E.K. isimli erkek arkadaşı ile 8/12/2022 tarihinde rızası dâhilinde cinsel ilişkiye girdiğini, 2022 yılı Mart ayında M.T. ile aynı gün içinde rızası dâhilinde cinsel ilişkiye girdiğini ve 2021 yılı Ekim yahut Kasım ayında da başvurucu ile rızası dâhilinde cinsel ilişkiye girdiğini belirterek bu kişilerden şikâyetçi olmadığını söylediği vurgulanmıştır.
- N.Ç.nin Başsavcılık tarafından aynı tarihte alınan ifadesinin ilgili kısmı ise şöyledir:
"M. önce cinsel ilişkiye girdiğim kişinin ismi M.T.G. dir. 17,5 yaşındadır. M.T.G. ile ınstagramdan tanıştık. M.T.G. Yenimahalle Yakacık'ta yaşıyor, nerede yaşadığını tam bilmiyorum. Okumuyor. 10. sınıfta okulu bırakmış. M.T.G. ile cinsel ilişki geçen yıl yani 2021 yılı Ekim veya Kasım ayında oldu, tam tarihini hatırlamıyorum. Yenimahalle Yakacık'ta Kırandağı'nda arabada oldu. ArabaM.T.G. ve ailesinin ortak arabasıdır. Kırmızı renkli Toyota marka bir araçtı, plaka ve modelini hatırlamıyorum.M.T.G. ile cinsel ilişki de benim isteğimle oldu. M.T.G.nin cinsel organı benim ön özel bölgemin içine girdi. Ön özel bölgemde ağrı oldu. M.T.G.nin cinsel organından sıvı geldi ancak bana temas etmedi. Cinsel organı ağzıma da temas etti, ağzımın içine de girdi. Başka herhangi bir yerime temas etmedi. M.T.G.nin cinsel organının ön özel bölgemin içine girmesi ve ağzımın içine girmesi aynı gün içinde arka arkaya oldu. M.T.G. ile cinsel ilişki sadece o gün oldu.
...
benim kendi kızlığımı bozmam geçen yıl yani 2021 yılı Eylül ayında oldu. Parmağımı vajinamın içine ittirince kan geldi. Korktum, kimseye birşey anlatamadım. İnternetten araştırdım, bekaretimin bozulduğunu öğrendim, psikolojim bozuldu. Daha sonra M.T.G. ile tanıştım, konuştum. "Birşey olmaz" dedi, sonra da M.T.G. ile az önce anlattığım gibi cinsel ilişki oldu."
ii. İddianamede Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan rapora da dayanılmıştır. Bu raporda N.Ç.nin kızlık zarında yırtık olduğu ancak bu yırtığın oluşma tarihinin tam olarak tespit edilemeyeceğinin ifade edildiği belirtilmiştir.
11. Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianamenin kabulüne karar vermiş ve kovuşturma aşaması başlamıştır.
12. Başvurucu, 8/11/2023 tarihli duruşmadaki sorgusunda 31/1/2023 tarihli Başsavcılık ifadesini tekrarlamıştır. Davada suça sürüklenen çocuk sıfatıyla yargılanan N.Ç. ise soruşturma aşamasında başvurucu ve diğer şüpheli M.T.yi koruma amacıyla hareket ettiğini, Başsavcılık ve Çocuk İzleme Merkezinde verdiği beyanlardan farklı olarak başvurucu ile 2021 yılı Ekim yahut Kasım ayında değil 2021 yılı Şubat ayı içinde ilişkiye girdiğini, diğer şüpheli M.T. ile de 2022 yılı Mart ayı değil 2021 yılı Mart ayında cinsel ilişki yaşadığını ve bu kişilerden şikâyetçi olduğunu söylemiştir. N.Ç.nin 23/1/2024 tarihli duruşmadaki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...suça sürüklenen çocuklardan M.T.G. ile 2021 yılı Ocak ayında ınstagram üzerinden tanıştık, tanıştığımızda suça sürüklenen çocuk M.T.G.16 yaşında olduğunu söylemişti, ben ise 14 yaşında olduğumu ifade etmiştim, o tarihte suça sürüklenen çocuk M.T. de M.T.G.nin yanında bulunuyordu, o gün aramızda herhangi bir şey yaşanmadı, 2021 yılı Şubat ayı sonlarına doğru suça sürüklenen çocuk M.T.G. ile Batıkent meydanda buluştuk, M.T.G.nin kullandığı araç ile Yenimahalle Kırandağ mevkine gittik, orada suça sürüklenen çocuk M.T.G. araç içerisinde beni sevmiyor musun gibi psikolojik baskılar uygulayarak benimle cinsel ilişkiye girdi, araç içerisinde bir buçuk iki saat kadar kaldık, bu olaydan sonra suça sürüklenen çocuk M.T.G. ile ilişkimi sonlandırdım, kendisini ınstagramdan engelledim, aynı şekilde 2021 yılı Mart ayı içerisinde suça sürüklenen çocuk M.T. ile buluştum, hatta babam kızdığı için benim saçlarımı kazıttırmıştı, o gün okuldan kaçtım, M.T. ile metro durağında buluştum, kendisi alıp evlerine götürdü, evde kimse yoktu, aynı şekilde o da benimle ön taraftan cinsel ilişkiye girdi, bana tecavüz etti, olay nedeniyle her iki suça sürüklenen çocuktan şikâyetçiyim, suça sürüklenen çocuk M.T. ile ilişkiye girdiğimde 14 yaşındaydım, ben kendisine 14 yaşında olduğumu söyledim, o da 16 yaşında olduğunu, hatta 17 yaşına gireceğini söylemişti.
(Çocuk İzleme Merkezinde mağdur sıfatı ile tespit edilmiş beyanı okundu, soruldu) o ifadem doğru değildir, o tarihte psikolojim bozuktu, ayrıca babama karşı sinirliydim, o ifademde geçen üç kişiyi korumak amacıyla o şekilde verdim, suça sürüklenen çocuk M.T.G. ile 2021 yılı Şubat ayında, M.T. ile 2021 yılı Mart ayında ilişkiye girmiştim..."
13. Mahkeme 29/3/2023 tarihinde yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiri uygulanması suretiyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
14. Yargılama sonucunda 13/5/2025 tarihinde başvurucunun beraatine karar verilmiş olup bireysel başvuruyu inceleme tarihi itibarıyla yargılama istinaf kanun yolu aşamasında derdesttir.
15. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Başvurucu; suç tarihinde çocuk olduğunu, suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, delilleri karartma tehlikesi ve kaçma şüphesinin de somut olayda mevcut olmadığını, tutuklama kararının ve bu karara itirazı üzerine verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararın gerekçe içermediğini ve ceza infaz kurumunda bir çocuk olarak kalamayacağının gözetilmediğini belirterek ölçülü olmayan tedbir nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
17. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak değerlendirmenin bu içtihat doğrultusunda yapılmasının uygun olacağı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.
18. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
19. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, çocuğun cinsel istismarı suçundan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
20. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
21. Somut olayda tutuklama kararında başvurucunun tevil yollu ikrarda bulunduğu belirtilerek diğer hususlarla birlikte atılı suçun işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu belirtilmiştir. Olay tarihinde 15 yaşını doldurmamış olan mağdur çocuğun ifadesinde cinsel istismar eyleminin gerçekleştiğini beyan ettiği, bu beyanın cinsel ilişki iddiası haricinde başvurucunun beyanıyla temelde uyuştuğu görülmektedir. Ayrıca başvurucunun diğer şüpheli M.T. ile N.Ç. arasında arkadaşlık olduğuna yönelik beyanı da N.Ç.nin beyanıyla uyumludur. Öte yandan mağdurun 15 yaşından küçük olduğu durumlarda rızanın eylemin suç olma özelliğini etkilemediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle yargı mercilerinin tutuklama tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunduğunu kabul etmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir (aynı yöndeki değerlendirme için bkz. M.S. [1. B.], B. No: 2018/25505, 25/2/2021, § 74).
22. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
23. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen çocuğun cinsel istismarı suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca çocuğun cinsel istismarı suçu 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır. Somut olayda çocuğun cinsel istismarı suçuna ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında uygulanan tutuklama tedbirinin başvurucunun kaçmasının önlenmesi meşru amacı yönünden işlevsel bir niteliği bulunmaktadır. Bununla birlikte başvurucunun serbest bırakılması hâlinde aleyhine ifade veren mağdur ve tanıklar üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma ihtimali de söz konusudur.
24. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden -suçun ağırlığına atfen- kaçma ve başta yaşı küçük mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
25. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da tespiti gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 268; Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 76; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 151).
26. Çocuklar hakkında tutuklama tedbirinin uygulandığı durumlarda tutuklamanın çocuklar bakımından başvurulacak en son yol olduğu, eğer tutukluluk bir zorunluluksa bunun mümkün olan en kısa sürede sonlandırılması gerektiği dikkate alınmalıdır. Ancak bu husus, çocuklar hakkında hiçbir durumda tutuklama tedbirinin uygulanamayacağı şeklinde anlaşılmamalıdır. Anayasa Mahkemesinin de belirttiği gibi çocuklar tarafından işlenmiş olan çok ciddi suçlara ilişkin istisnai olaylarda tutuklama tedbirinin uygulanması mümkündür (Furkan Omurtag [1. B.], B. No: 2014/18179, 25/10/2017, § 82).
27. Somut olayda tutuklama tarihi itibarıyla 18 yaşını tamamlamamış olan (17 yaşında) başvurucu, çocuğun cinsel istismarı gibi ağır bir suçtan tutuklanmıştır. Başvurucu 15/2/2023 tarihinde tutuklanmış, 29/3/2023 tarihinde ise tutuklamadan beklenen faydanın hasıl olduğu ve delillerin toplandığı gerekçesiyle tahliye edilmiştir. Tutukluluk süresi, suçun niteliği, suçun konusunu oluşturan eylemlerin ağırlığı dikkate alındığında Asliye Ceza Mahkemesinin başvurucu hakkında uyguladığı tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve tutuklama koruma tedbirinden beklenen menfaatlerin adli kontrol tedbiriyle sağlanamayacağı kanaatine varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez (çocuklar bakımından isnat edilen suçun ağır niteliği de dikkate alınarak tutuklamanın ölçülü olduğu sonucuna varıldığı diğer kararlar için bkz. C.Y. [2. B.], B. No: 2021/51397, 7/2/2024; Ahmet Namlı [1. B.], B. No: 2022/34086, 6/6/2024; Z.N.Ç. ve F.İ. [2. B.], B. No: 2021/307, 24/11/2021; Enver Oktay Babatürk [1. B.], B. No: 2016/15355, 9/10/2019; Mehmet Eren Ovayolu [1. B.], B. No: 2017/36232, 10/12/2019).
28. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,
B. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.