ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2022/563 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2022/563 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 2/10/2025 tarihli ve 2022/563 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

SUHEYB EL ASRİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/563)

Karar Tarihi: 2/10/2025

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Selahaddin MENTEŞ

İrfan FİDAN

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Merve ARSLANTÜRK

Başvurucu

:

Suheyb EL ASRİ

Vekili

:

Av. Ahmet UYGUR

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; menşe ülkesine sınır dışı edilmesinde sakınca görülen yabancının güvenli üçüncü ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesi nedeniyle yaşam hakkı, kötü muamele yasağı ve aile hayatına saygı hakkının, sınır dışı etme kararının iptali talebiyle açılan davada bazı usul güvencelerine aykırı davranılması nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/1/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu 1979 doğumlu bir erkek olup Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşıdır.

6. Başvurucu, hakkında DAEŞ terör örgütü içinde geçmiş dönemde faaliyet yürüttüğü ve DAEŞ terör örgütü ile iltisaklı olduğu şeklinde bilgiler elde edilmesi nedeniyle Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince 5/2/2021 tarihinde yakalanmış; adli işlemlerin yapılmasının ardından 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'na göre gerekli idari işlemleri yapılmak üzere Ankara İl Göç İdaresi Müdürlüğüne (Göç İdaresi) teslim edilmiştir.

7. Göç İdaresi 7/2/2021 tarihli kayıt düzeltme kararıyla, başvurucunun 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi (terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar) ve (d) bendi (kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar) uyarınca sınır dışı edilmesine, aynı Kanun'un 57. maddesi kapsamında idari gözetim altına alınmasına karar vermiştir. Kayıt düzeltme kararında 6458 sayılı Kanun'un 4. ve 55. maddeleri kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda başvurucunun üçüncü bir ülkeye veya gönüllü olması hâlinde menşe ülkeye sınır dışı edileceği belirtilmiştir.

8. Sınır dışı etme kararının iptali için Ankara 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açan başvurucu; menşe ülkesindeki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye sığındığını, geçici koruma belgesi ile Türkiye'de kaldığını, kamu düzenini tehdit eden bir davranışı olmadığından sınır dışı kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca ağır ve kronik hastalıkları nedeniyle son altı yıldır sürekli ameliyat geçirdiğini, kanser ve verem nedeniyle kontrolleri olduğunu, sınır dışı edilmesi hâlinde tedavisinin aksayacağını ve yaşam hakkının ihlal edileceğini iddia etmiştir. Beyanına göre Türkiye'de eşi, çocuğu, annesi ve kız kardeşi ile yaşayan başvurucu; sınır dışı edilirse ailesinden ayrılacak ve böylece aile bütünlüğü bozulacaktır.

9. İdare Mahkemesi 15/11/2021 tarihinde davanın kesin olarak reddine karar vermiş; kararda başvurucunun DAEŞ silahlı terör örgütü yanlısı faaliyetleri olduğu yönünde bilgiler bulunduğundan bahisle yabancı terörist savaşçı kapsamında davalı idareye bildirilmesi üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği gözönünde bulundurulduğunda başvurucu hakkındaki 6458 sayılı Kanun'un 54. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (d) bentleri uyarınca sınır dışı edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmiştir. Menşe ülke bilgisine göre Suriye genelinde bir iç savaş yaşandığı ve güvenli bölgelerin mevcudiyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla başvurucunun ülkesine geri gönderilmesi durumunda zulme uğrama konusundaki korkusunun haklı nedenlere dayandığı, kötü muameleye maruz kalma konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya olduğunu değerlendirmiş; sınır dışı etme kararında da 6458 sayılı Kanun'un 4. maddesi ve 55. maddesinin bir numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca menşe ülkesine sınır dışı edilmesinde sakınca olduğu tespit edilerek güvenli bir üçüncü ülkeye sınır dışı edilmesine veya gönüllü olması hâlinde menşe ülkeye çıkışının sağlanmasına karar verilmesi nedeniyle başvurucunun gönüllülük esası haricinde menşe ülkesi olan Suriye'ye geri gönderilmeyeceğini kabul etmiştir.

10. Başvurucu, nihai kararı 13/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

11. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Hooman Hosseınpour [GK], B. No: 2021/47168, 29/9/2022, §§ 24-46.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

12. Anayasa Mahkemesinin 2/10/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Yaşam Hakkı ve Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

13. Başvurucu; menşe ülkesi olan Suriye'de insan hakları ihlalleri yaşandığını, Suriye'ye gönderilmesi hâlinde yaşam hakkının ihlal edileceğini, terör şüphesi ile iade edilmesi hâlinde bunun gerçek olarak algılanacağını, insan onuruna yakışmayacak muameleye ve yargısız infaza uğrayacağını iddia etmiştir. Ayrıca beyanına göre sürekli tedaviye muhtaç olup geri gönderilmesi hâlinde menşe ülkesinde tedavisi mümkün olmayacağından ölüme varan acı sonuçlar doğacaktır.

14. Bakanlık görüşünde, başvurucu hakkında düzenlenen sınır dışı etme kararı ve buna ilişkin iptal davası sürecinden bahsedilerek Anayasa Mahkemesinin daha önce benzer olaylarda belirlediği kriterlerin dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.

2. Değerlendirme

15. Başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ile kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

17. Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikamet etmeleri ve ülkeden çıkarılmaları, uluslararası hukukta da kabul edildiği üzere devletin egemenlik yetkisi kapsamındadır (birçok karar arasından bkz. A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 54).

18. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında kötü muamele yasağı güvence altına alınmıştır. Bu yasakla ilgili herhangi bir istisna da kabul edilmemiştir. “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” başlıklı 15. maddede ise savaş, seferberlik hâllerinde veya olağanüstü hâllerde de savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağı ifade edilmiştir. Kötü muamele yasağının mutlak niteliğini ortaya koyan sözü edilen düzenlemelere göre bir yabancının sınır dışı edileceği ülkede Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı gerekçelerin gösterildiği hâllerde yabancının sınır dışı edilmesi kötü muamele yasağını ihlal edebilir zira böyle bir durumda yabancının kötü muamele riskiyle karşıya kalması devletin tutumunun doğrudan bir sonucudur. Dolayısıyla devlet bu hâllerde yabancıyı o ülkeye sınır dışı etmeme yükümlülüğü altındadır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. A.A. ve A.A., §§ 55, 56; Masoud Talebı [2. B.], B. No: 2023/26088, 19/3/2024, § 64). Bu yükümlülük, yabancıların riskin bulunduğu ülkeye dolaylı olarakgönderilmemelerini de kapsamaktadır (A.D. [1. B.], B. No: 2014/19506, 3/4/2019, § 55).

19. Sınır dışı edilmesi hâlinde kötü muameleye uğrayacağını iddia eden yabancı, ilke olarak sınır dışı edileceği ülkede kötü muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı nedenler bulunduğunu kanıtlayabilecek delilleri idari merciler ile yargı mercilerine sunmalıdır. Bu doğrultuda yabancı, sınır dışı edileceği ülkede var olduğunu iddia ettiği kötü muamele riskinin ne olduğunu makul şekilde açıklamalı, varsa bu iddiasını destekleyen bilgi ve belgeleri ibraz etmelidir (A.A. ve A.A., § 68).

20. Yabancı; etnik kökenleri, dinî inançları, siyasi görüşleri ya da belirli bir gruba mensubiyetleri gibi nedenlerle kişilere sistematik olarak kötü muamelede bulunduklarını iddia ediyor ise uygulamanın varlığı ile risk altında olduğu iddia edilen gruba mensup olduğuna inanılması için ciddi nedenler bulunduğunu ortaya koymalıdır. Geri gönderileceği ülkedeki riskin kamu görevlisi olmayan kişi veya gruplardan kaynaklandığı ileri süren yabancı, hem riskin gerçekliğini hem de söz konusu ülkenin kamu makamlarının bu riski ortadan kaldırmak konusunda yeterli korumayı sağlamakta yetersiz kalacakları kanıtlamalıdır. Bununla birlikte yabancı, sınır dışı edileceği ülkede uzun süredir devam eden genel siyasi istikrarsızlık ya da ülkenin tamamına yayılmış iç karışıklık nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağını ileri sürmüşse anılan ülkenin genel koşullarının nesnel olarak kötü muamele yasağına aykırılık oluşturmayacağı idari ve yargısal makamlar tarafından ortaya konulmalıdır(A.A. ve A.A., §§ 66-69).

21. İspat külfetinin başvurucuya ait olduğu ve bu külfetten doğan yükümlülüğün yerine getirildiği hâllerde idari ve yargı mercileri gerçek riskin varlığı konusunda titiz bir inceleme yapmalıdır. Bu inceleme yapılırken yabancının sınır dışı edilmesinin öngörülebilir sonuçları, yabancının sınır dışı edileceği ülkenin genel durumu, yabancının kişisel durumu ve uğranılacağı iddia edilen muamelenin kötü muamele yasağı için aranan asgari ağırlık eşiğine ulaşıp ulaşmadığı dikkate alınmalıdır. Riskin varlığı araştırılırken ulusal veya uluslararası kurum ve kuruluşların düzenledikleri raporlardan ya da somut olay hakkında bilgi edinilmesini sağlayacak başka kaynaklardan yararlanılması mümkündür (A.A. ve A.A., §§ 62-64).

22. Gerçek riskin varlığıyla ilgili değerlendirmede kural olarak sınır dışı kararının verildiği tarihteki koşullar dikkate alınmalıdır ancak yapılacak değerlendirmenin sonucunu doğrudan etkileyecek önemli gelişmeler de göz önünde tutulmalıdır (A.A. ve A.A., § 70).

23. Sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan ve başvurucunun sınır dışı edileceği ülkede Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı bir muameleye uğrayacağı konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için esaslı gerekçelerin gösterildiği bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin rolü, kural olarak başvurucuyu doğrudan veya dolaylı olarak kötü muamele riskiyle karşılaşacağı ülkeye gönderilmesine karşı koruyan etkili usul güvencelerinin sağlanıp sağlanmadığını tespittir. Usul güvencelerinin sağlandığı durumlarda geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riskinin bulunup bulunmadığı ayrıca değerlendirilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. A.A. ve A.A., § 71). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, somut olayın özel koşulları altında gerekli gördüğü hâllerde geri gönderilen ülkede gerçek bir kötü muamele riski bulunup bulunmadığını istisnai olarak ilk elden kendisi de inceleyebilir (A.A. ve A.A., § 72).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

24. Anayasa Mahkemesi Hooman Hosseınpour başvurusunda hakkında menşe ülkesinde verilmiş bir idam cezası bulunan ve bu kararın kesinleştiğini ileri süren başvurucunun henüz tespit edilmemiş güvenli üçüncü ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesi işlemini ve bu işleme karşı açılan idari dava sürecini ele almıştır. Anılan kararda idarenin menşe ülkesine sınır dışı edilmesinde sakınca gördüğü yabancının nereye sınır dışı edileceğinin belirlenmemiş olması hâlinde sınır dışı edileceği ülkede yabancının ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalıp kalmayacağının veya yabancının dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilip edilmeyeceğinin yargı mercilerince değerlendirilemeyeceği ifade edilmiştir (anılan kararda bkz. § 67). M.E. ve diğerleri ([1. B.], B. No: 2020/18186, 24/1/2024) başvurusunda ise başka iddialar yanında Suriye uyruklu olan ve menşe ülkesine sınır dışı edilmesinde sakınca görülen başvurucuların güvenli üçüncü ülkeye sınır dışı edilmelerine karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiası değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesi yaptığı incelemede sınır dışı etme kararına karşı açılan iptal davalarını inceleyen idari yargı mercilerinin güvenli üçüncü ülkeyle ilgili bir tespit bulunmadığına, bu nedenle sınır dışı edilecekleri ülkelerde başvurucuların kötü muameleye maruz kalıp kalmayacaklarının veya dolaylı olarak menşe ülkesine gönderilip gönderilmeyeceklerinin değerlendirilmesinin mümkün olmadığını dikkate almadıklarına işaret ederek kötü muamele yasağının ihlal edildiği sonucuna varmıştır (anılan kararda bkz. § 31).

25. Başvurucunun menşe ülkesine sınır dışı edilmesinin sakıncalı olduğu Göç İdaresi tarafından tespit edilmiş, gidebileceği üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine ya da gönüllü olması hâlinde menşe ülkesine çıkışının sağlanmasına karar verilmiştir (bkz. § 7). Anayasa Mahkemesi M.A. ([2. B.], B. No: 2023/104230, 20/11/2024, § 21) başvurusunda sınır dışı etme kararında veya bu kararın ekindeki bir belgede ya da sınır dışı etme kararına karşı açılan dava dosyasında bulunan ve yabancıların (davacıların) erişimine kapalı olmayıp yetkili idari birimce düzenlenen bir belgede üçüncü ülke veya ülkeler tek tek sayılarak yabancının bu ülkelerden birine sınır dışı edilebileceği açıkça ifade edilmişse yabancının bunlardan başka bir ülkeye sınır dışı edilemeyeceğinin açık olduğunu tespit etmiştir. Bununla birlikte somut olayda güvenli üçüncü ülke yönünden sözü edilen kararda belirtildiği şekilde herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Başvurucunun açtığı iptal davasında İdare Mahkemesinin bu belirsizliği dikkate alarak başvurucunun maruz kalabileceği kötü muamele riskini bertaraf edecek nitelikte bir değerlendirme yapması gerekirken davayı reddetmesi usul yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır. Sonuç olarak başvurucunun sınır dışı edileceği ülkede kötü muameleye maruz kalma riski veya dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilmesine karşı koruyan usul güvencelerinin etkili şekilde sağlandığı söylenemez.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

27. Başvurucu, sınır dışı edilmesi hâlinde hakkında ileri sürülen soyut iddialar ile ilgili devam eden yargısal süreçte kendisini savunmayacağını, savunma hakkının kısıtlanacağını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

28. Yabancıların ülkeye girişi ile ülkede kalışlarına ve ülkeden çıkarılmalarına ilişkin işlemlerle ilgili yargılamalar, yargılamaya konu uyuşmazlığın suç isnadı ya da medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının konusuna girmemektedir (Aıgul Mavlıanova [1. B.], B. No: 2016/6293, 9/11/2017, § 27).

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucu, sınır dışı edildiği takdirde aile bütünlüğünün bozulacağını belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Sınır dışı etme işlemi nedeniyle yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği sonucuna varılması nedeniyle aile hayatına saygı hakkı yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

32. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.

33. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

34. İncelenen başvuruda, başvurucuyu kötü muamele riskiyle karşılaşacağı ülkeye gönderilmesine karşı koruyan etkili usul güvencelerinin sağlanmadığı sonucuna varılmış ve hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir. Öte yandan yeniden yapılacak yargılama sürecinde başvurucunun sınır dışı edilmesi, verilen ihlal kararını anlamsız hâle getirecektir. Bu sebeple ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için aynı zamanda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamındayapılması gerekenlere de hükmedilmelidir. Bu doğrultuda sınır dışı etme kararıyla ilgili yargılama sonuçlanıncaya kadar başvurucunun sınır dışı edilmemesine karar verilmelidir.

35. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin yaşam hakkı ve kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 1. İdare Mahkemesine (E.2021/784, K.2021/1477) GÖNDERİLMESİNE,

E. Sınır dışı etme kararıyla ilgili yargılama sonuçlanıncaya kadar başvurucunun SINIR DIŞI EDİLMEMESİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,

İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/10/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-2022563-basvuru-numarali-karari