AYM'nin 2022/53714 başvuru numaralı kararı
Anayasa Mahkemesi'nin 17/7/2025 tarihli ve 2022/53714 başvuru numaralı kararı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
İKİNCİ BÖLÜM |
KARAR |
İBRAHİM HALİL ŞEKER BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2022/53714) |
Karar Tarihi: 17/7/2025 |
İKİNCİ BÖLÜM |
KARAR |
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Yıldız SEFERİNOĞLU |
Kenan YAŞAR |
||
Ömer ÇINAR |
||
Metin KIRATLI |
||
Raportör |
: |
Aydın DEMİREL |
Başvurucu |
: |
İbrahim Halil ŞEKER |
Vekili |
: |
Av. Aydın IŞIK |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hukuka aykırı şekilde ve gerekçesiz olarak tutukluluğun devamına karar verilmesi, tutukluluğun devamına ilişkin kararın ve buna ilişkin itiraz sonucunun tebliğ edilmemesi, Cumhuriyet savcısının tutukluluğa ilişkin görüşünün bildirilmemesine dayalı olarak açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Ceza Davasına İlişkin Süreç
2. 26/4/2019 tarihinde E.S. isimli kişinin öldürülmesi sonrası başlatılan soruşturmada başvurucu aynı gün gözaltına alınmış, 27/4/2019 tarihinde tutuklanmıştır.
3. 25/10/2019 tarihinde kabul edilen 6/10/2019 tarihli iddianameye göre başvurucunun cezalandırılması talep edilmiş, Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan yargılamada 21/2/2020 tarihinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
4. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kayıtlarına göre başvurucu vekili, söz konusu tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararı 24/2/2020 tarihinde okumuş; aynı gün tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara itiraz etmiştir.
5. 28/2/2020 tarihinde başvurucunun tutukluluğunun devamına ilişkin itirazı reddedilmiştir.
6. 9/3/2020 tarihindebaşvurucu ve müdafiinin de hazır bulunduğu duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Söz konusu duruşma zaptında "Celse arasında sanığın tutukluluk durumunun değerlendirildiği, tutukluluk hâlinin devamına karar verildiği, bu kararın sanığa tebliğ edildiği anlaşıldı. Okundu, dosyaya konuldu." ifadesine yer verilmekle birlikte UYAP üzerinden yapılan araştırmada söz konusu tebliğ işleminin hangi tutukluluğun devamına dair karara ilişkin olduğu tespit edilememiştir.
B. Tazminat Davasına İlişkin Süreç
7. Başvurucu 21/2/2020 tarihinde hukuka aykırı şekilde ve gerekçesiz olarak verilen tutukluluğun devamı kararının ve bu karara dair itirazına ilişkin sonucun tebliğ edilmediğini, Cumhuriyet savcısının görüşünün bildirilmediğini belirterek 24/9/2020 tarihinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca tazminat davası açmıştır.
8. Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) tarafından 16/10/2020 tarihinde düzenlenen tensip zaptı ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. 25/10/2020 tarihli gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"...Bu bilgiler ışığında somut olayımız incelendiğinde; davacı sanığın kanunda belirtilen koşullar içerisinde yakalandığı, tutuklandığı ve tutukluluğun devamına karar verildiği anlaşıldığından davacı sanığın bu yöndeki talebin 141/1-a maddesindeki şartlar oluşmadığından reddine,
Usulüne uygun olarak tutuklanan davacıhakkında28/10/2019 tarihinde dava açıldığı, Şanlıurfa 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tensip zaptı ile davacı sanığın tutukluk hâlinin devamına karar verildiği, davacının tüm süreçlerde kanunda belirlenen süreler içerisinde tutukluluğun devamına ilişkin inceleme yapıldığı, davacı sanığın kanuna uygun olarak yakalandığı, tutuklandığı ve tutukluluğun devamına karar verildiği, makul sürede yargılama mercii önüne çıkarıldığı anlaşılmakla CMK 141/1-d maddesinde düzenlenen ve tazminata hak kazanması için aynı anda gerçekleşmesi gereken iki koşuldan ilk koşulun gerçekleşmediği anlaşıldığından davacı sanığın bu yöndeki talebinin 141/1-d maddesindeki şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir."
9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına karşı 3/3/2021 tarihinde istinaf başvurusu yapılmıştır. İstinaf dilekçesinde, şikâyetlerin hatalı olarak nitelendiği, dava dilekçesinde yer almayan vakıaların yargılamaya konu edildiği ifade edilmiştir.
10. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi tarafından 23/3/2022 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"... Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına ilişkin yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonucuna uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; 5271 sayılı CMK'nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde ve buna bağlı olarak tensiple birlikte kurulan hükümde Hazine lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE... [karar verildi.]"
11. Başvurucu, nihai hükmü 29/4/2022 tarihinde öğrendikten sonra 5/5/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç
12. 13/5/2022 tarihinde başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuştur. Ayrıca başvurucunun tahliye istemi reddedilerek tutukluluk hâlinin hükümle birlikte devamına karar verilmiştir.
13. 23/5/2023 tarihinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, mahkûmiyet Yargıtayın 25/11/2024 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
14. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
15. Başvurucu; hukuka aykırı şekilde ve gerekçesiz şekilde tutukluluğunun devamına karar verildiğini, söz konusu kararın ve buna yönelik itirazının sonucunun tebliğ edilmediğini, Cumhuriyet savcısı görüşünün bildirilmediğini ifade ederek bunlara dayalı olarak açtığı tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, somut olayın şartları gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
16. Başvurucunun iddialarının özünün tazminat talebinin reddedilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemesinin davanın reddine ilişkin gerekçesine yönelik şikâyetlerin gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
18. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "...ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında vurgulamıştır. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu [1. B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
19. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa'nın bütünlüğü ilkesi gereği, anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
20. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak [2. B.], B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata [2. B.], B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnşaat Turizm Seyahat Yatçılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48; Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).
21. Somut olayda başvurucu 21/2/2020 tarihinde hukuka aykırı şekilde ve gerekçesiz olarak verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararın ve buna ilişkin itiraz sonucunun tebliğ edilmediğini, ayrıca Cumhuriyet savcısının görüşünün bildirilmediğini ifade ederek 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi uyarınca tazminat davası açmıştır (bkz. § 7). Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun tazminat talebi 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ile (d) bentlerindeki şartları taşımadığından reddedilmiştir (bkz. § 8). Başvurucunun açık ve somut bir şekilde ileri sürdüğü tutukluluğunun devamına ilişkin kararın ve buna dair itiraz sonucunun tebliğ edilmediğine ilişkin iddialarının Ağır Ceza Mahkemesinin 5271 sayılı Kanun'un (1) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan "Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen" hükmü kapsamında kaldığına ilişkin değerlendirmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Zira Anayasa Mahkemesi birçok kararında tutukluluk incelemeleri sonucunda verilen kararların ve tutukluluğa itiraz sonuçlarının tebliğ edilmemesi gibi şikâyetlerin öncelikle aynı maddenin (k) bendi kapsamında ele alınması gerektiğini ifade etmiştir (Cafer Yıldız [2. B.], B. No: 2014/9308, 9/1/2018, §§ 37-40; Yaşar Saçlı [1. B.], B. No: 2014/9311, 24/1/2018, §§ 37-40; Özgür Arıbaş [1. B.], B. No: 2015/2394, 31/10/2018, §§ 57-60; Ali Efendi Peksak (2) [2. B.], B. No: 2017/37727, 12/9/2019, §§ 56-67; Mehmet Takımsu [2. B.], B. No: 2016/63712, 15/11/2018, §§ 65-69; Abdurrahim Özkan [1. B.], B. No: 2017/25586, 18/4/2018, §§ 80-86; Mehmet Aslan [1. B.], B. No: 2018/14190, 8/9/2020, § 36; Mehmet Tuncay [1. B.], B. No: 2017/8528, 29/9/2020, § 116; Serkan Başer [2. B.], B. No: 2017/15410, 30/9/2020, §§ 81, 82; F.A. (2) [2. B.], B. No: 2018/2521, 10/10/2019, §§ 63-65; F.A. [1. B.], B. No: 2017/38209, 11/9/2019, §§ 74, 75; Resul Darama [1. B.], B. No: 2018/251, 18/7/2019, §§ 83, 84).
22. Sonuç olarak başvurucunun tazminat davasında açık ve somut bir şekilde ileri sürdüğü iddiaların Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ayrı ve açık olarak ele alınıp karşılanmadığı, söz konusu eksikliğin istinaf incelemesi sırasında da telafi edilmediği görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
24. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
26. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/501, K.2020/386) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.